Deprem Bölgesinden İzlenimler / 22 Şubat – Antakya

22 Şubat Çarşamba.

 

Yürüyoruz emin adımlarla. İmkânsız yok bizde; 6.4’lük depremden hemen sonra çadır düzenini oturttuğumuz, duşakabini işler hâle soktuğumuz, kortun üstüne çöken çatıya girip eşyalarımızı boşalttığımız, Şebnem Hoca’yla kahvaltı ettiğimiz, bir yanda TÖP’ün dayanışma ziyareti gerçekleşirken öte yanda çavuşların oturup patates soyduğu bir gün.

 

Devletin, halkın sorunlarını çözmeyi seçmediği için krizle başa çıkamayarak çözüm olarak bizi gösterdiği, çadır ve kalacak yer arayan aileleri Defne Evi’ne yönlendirdiği için koordinasyon merkezimizin genişlediği bir gün. Kızılay’ın depremin 16. gününde gelip bir anda düzensizce çadır dağıtımına başladığı; alan bilgisinin bizde olduğunu, dağıtımı bizim gerçekleştirmemizin sağlıklı olacağını söylediğimizde “Kızılay yok diyorlar, bizim kendi önlüklerimizle dağıtım yapıp fotoğraf almamız gerekiyor” diye direterek kendi başlarına hareket etmeye çalıştıkları, akabinde yaşanan karmaşanın ve “Afrin’e iki günde girenler depremin ikinci haftasında bize geliyorlar” diyen mahallelinin tepkisiyle bizimle koordine hareket etmek zorunda kaldıkları bir gün.

 

Köy evlerinde oturup mahallesine, kimliğine, yaşamına sahip çıkmak isteyenlerin bizden erzak almaya gelerek yaşamlarını idame ettirdiği bir gün. Bir sigara ikram ettiğimizin iki saat bize hayatını anlattığı acısını paylaştığı yasını öfkeye çevirdiği ve “ben neresinden tutayım bu işin” diye yanımıza geldiği bir gün. Çadır sakinlerinin köylerden akrabalarını çağırıp biberli ekmek yaptıkları, mutfağa yaklaştırmayan, mutfaktan çıkanların haricinde hiçbir yiyeceğe dokunmayan şeflerin o biberli ekmekleri bir bir yiyip depremzedelerle mutfakta birlikte çalışmaya başladıkları; üretimin sağaltıcı gücünün görüldüğü bir gün.

 

İstanbul’a dönmek üzere otobüse binen gönüllülerin “istifa etmek, evimi kapatmak için gidiyorum, buraya döneceğim sonraki otobüsle” deyip ağlayarak, herkesle sarılarak, arkalarından su dökülerek gittikleri bir gün.

 

Malzeme temini için iletişimde olduğumuz başka merkez ve gönüllülerin AFAD’ın yardımlara el koymasıyla çok az ihtiyaç maddesine ulaştıklarını, birkaç gün içinde o azı da bulamayacaklarını, şimdi var olan birçok ekibin geri çekileceğini bildiklerini ve öfkeye kapıldıklarını söyleyip “siz varsınız güvendiğimiz, sizin yaptıklarınızı birlikte büyütmek istiyoruz” diyerek kapımızı aşındırdıkları bir gün.

 

Cephelerin niteliği belirginleşiyor burada. Kendini sahte görüntülerin ardına saklamaya çalışan bir devlet, ortakça bir yaşamı örgütlemek amacıyla hareket ederek kendini odaklaştırabilen iktidarını kurabilen devrimciler ve yanlarında kendi gücünü buna kanalize etmek isteyen gönüllülerle bu yaşamı birlikte kurmak isteyen halkın birliği. Olanaklar var önümüzde var olanı geliştirebilmek için ve olanaklar var önümüzde bu yaşamı sürekli örgütleyebilmek için. Heyecanlıyız; duyuyoruz attığımız adımların sesini, yaklaştırıyoruz bir gün daha o muhteşem finali.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz