Çabamız iyi olanı beslemektir* – Filiz Gencer

Merhaba,

Size Sincan Kadın Hapishanesi’nden yazıyorum.

Nasılsınız?

Burada aynı koğuşta kaldığımız Sibel Balaç, 17 Mayıs Salı günü, açlığının 150. Gününde olacak. Tekirdağ 1 no’lu F Tipi’nde Gökhan Yıldırım ise ondan altı gün sonra açlıkla geçen 150 günü geride bırakacak. Dile kolay, 150 gün.

150 gündür haykırıyor Sibel öğretmen ve Gökhan Yıldırım. İnsan, vicdanı kadardır denir. Bunun için vicdanlı insanlara, adalet isteyen herkesedir sözüm… Ki adalet herkese lazım, değil mi? Doğan günü gülerek karşılamak için dâhi adalet gerekir. Halkımızın onur, erdem gibi değerlerini besleyen ekmek, su kadar ihtiyacı olan bir yapıdır. İşte, adalet için, adalete susayan herkesin ortak talepleri için Sibel ve Gökhan hücre hücre eriyor.

Anadolu kültürümüzde, en mutlu insan, en fazla sayıda insanı mutlu edendir denir. Din bile bize, “mükemmellik, insanın kendisini halk ve vatan için feda etmesidir” der. Bunun için, bu fedakarlığın bir ucundan tutmak; duymayan kulaklara seslenmek, görmeyen gözlere Sibel ve Gökhan’ın taleplerini göstermek hepimizin çabası olmalıdır diye düşünüyorum. Bunun için yazıyorum. Bunun için, her gün slogan atıp kapı dövüyor, sesimizi demir kapıların dışına da duyurmaya çalışıyoruz. Hem de dört duvar arasında olduğumuz hâlde, hapishane içinde hapishane yaratılması gerçeğine rağmen… Yıllara varan hücre cezaları, ziyaret cezaları, iletişim cezaları, ölçüsüz ve orantısız tüm disiplin cezalarına rağmen.

Peki neden katlanıyoruz bunca eziyete?
Bir anekdot ile anlatayım; Kızılderili yaşlı şef, köyündeki çocukları sık sık toplayıp, onlara hikâyeler anlatırmış. Amacı, bu hikâyelerle çocuklara hayatın gerçeklerini anlatmakmış. Bir gün, “çocuklar” demiş, “hayat aslında iyi kurtla, kötü kurt arasındaki kavgadır.” Miniklerden biri de sormuş, “peki hangisi kazanacak?” şef, “hangisini beslerseniz”…

İşte çabamız iyi olanı beslemektir. Tıpkı yaşlı Kızılderili şefin öğütlediği gibi, yoksul halkımızın hayat deneyiminden öğrenerek ve direnerek baskı ve zoru alt etmektir. Tüm haksızlıklara, adaletsiz yargılamalara, hak gasplarına…direnmemiz bundandır. Sevgili Sibel ve Gökhan’ın 150’li günlere gelen açlıkları da bunun içindir.

Haklısınız, zor şartlarda yapılması gerekenin yapılması kadar değerli bir şey yoktur. Bu, insan onurunu taşımaktır. Che diyor ya, “fedakarlığımız bilinçlidir, özgürlüğümüzün bedelidir.”

Bu duygularla, bir kez daha “adalet ve özgürlük” diye haykıran tüm yüreklere, yoksul-emekçi halkımıza, tüm dostlara selam ediyor, Sibel ve Gökhan’ın taleplerinin karşılık bulması için -hayatî bir risk yaşanmadan- elinizden geleni yapacağınıza inanıyor, hepinizi direniş coşkusuyla kucaklıyoruz.

Sevgilerimizle.

*: Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz