Cumartesi Anneleri/İnsanları adalet arayışlarının 901. haftasında, geçtiğimiz hafta Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları eyleme yönelik gözaltılara dikkat çekti.
Basın metnini 42 yıl önce gözaltında kaybettirilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu.
Eren, Galatasaray Meydanı’nda eylem yaptıkları için iktidarın düşmanca tavrıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. İktidarın şiddet ve baskı politikalarıyla kendilerini susturmaya çalıştığını ifade den Eren, “Biz her seferinde sözümüzü söylemenin bir yolunu bulduk” dedi.
Açıklamada “Gözaltında kaybettirilen yakınlarımız için tüm engellemelere karşı meşru taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Talebimiz açık ve net: Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz.” denildi.
Cumartesi Anneleri 902. hafta: Bu topraklarda bayramlar herkesi kapsamıyor
Cumartesi Anneleri, 902. haftalarında polisin engelleme girişimlerine rağmen Galatasaray Meydanı’na karanfiller bıraktı.
12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren, “Galatasaray Meydanı bizim hafıza mekanımızdır, kayıplarımızla buluşma mekânımızdır. Bize sevdiklerimizin mezarını gösterene kadar burada olacağız. Biz sevdiklerimizin mezarını bulana kadar burada olacağız, onları burada anacağız” dedi.
Cumartesi Anneleri’nin Twitter hesabından da “Bayram vesilesiyle bir kez daha haykırıyoruz; kayıplarımıza mezar sözümüzün gereğini yerine getirmekten asla geri durmayacağız. Bayramı mazlumlar için takvimdeki bir yazıdan ibaret hale getirenler bilsin ki, bayramların herkesi kapsadığı bir Türkiye mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” mesajı paylaşıldı.
Cumartesi Anneleri 903. hafta: Hasan Gülünay davasında zamanaşımı kaldırılsın
Cumartesi Anneleri, Hasan Gülünay için yapılan 903. hafta eylemini online gerçekleştirdi.
Ne olmuştu?
23 Mayıs 1992 tarihinde Artvin’de gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca’nın üzerinden İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı.
Bu nedenle Hasan Gülünay, polis tarafından aranmaya başlandı. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi.
Hasan’ın işyeri telefonunu arayan bir kişi, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını ve Hasan Gülünay’ın gözaltında olduğu bilgisini verdi. Ancak savcılık ve İstanbul Emniyeti’ne başvuran aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığı, arandığı söylendi. Bunun üzerine aile memleketlileri olan ve o dönem İstanbul Emniyeti’nde üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ’la görüştü.
Kocadağ aileye “Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar” dedi.
Aile bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu. Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde sorguda olan bir tanık da yüzünü görmediği bir kişinin işkencede “Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!” diye bağırdığını açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem ailenin hem de tanıklık yapan kişinin evleri polis tarafından basıldı ve konuşmamaları için tehdit edildi. Hasan Gülünay için açılan dava 2016 yılında AİHM’de “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiği” şeklinde karar olmasına rağmen zaman aşımı nedeniyle tekrardan görülmedi.
Cumartesi Anneleri 904. hafta: Abdulgani Dağ dosyasında 28 yıldır süren inkâr ve cezasızlık son bulsun
904. hafta eylemi online gerçekleştirilirken, yapılan açıklamada 14 Temmuz 1994’ten beri haber alınamayan, yıllar sonra öldüğü söylenen Abdülgani Dağ için süren 28 yıllık inkâr ve cezasızlığın son bulması istendi.
Ne olmuştu?
Abdulgani Dağ, 14 Temmuz 1994’te halasını ziyaret etmek için Nusaybin’in Akarsu beldesine giderken bindiği minibüs Kızıltepe-Nusaybin yolunda kimlik kontrolü yapan askerler tarafından durduruldu ve üç yolcu ile birlikle gözaltına alındı.
Durumu öğrenen ailesi Mardin Cumhuriyet Savcılığına, bölgedeki asker ve polis karakollarına başvurdu. Ancak Abdulgani’nin gözaltına alındığı reddedildi.
Aileye oğullarının 14 Temmuz 1994 tarihinde Kızıltepe yakınlarındaki bir çatışmada üç PKK’li ile birlikte öldürüldüğü bilgisi verildi. Ailenin “Oğlumuz askerler tarafından gözaltına alındı, günlerce Mardin Tugay Komutanlığında tutuldu.” itirazı boşlukta kaldı. “Öldürüldüyse cenazemizi verin” talebine ise savcı “Onu asker bilir beni o işlere karıştırmayın.” dedi.
2013 yılı içinde aile yeni tanıklar ile bir kez daha savcılığa başvurdu. Abdulgani Dağ’ın çatışmada öldürülmediğini, gözaltında öldürülmesine çatışma süsü verildiğini beyan ederek yeni bir soruşturma açılması talebinde bulundu. Bu talep de reddedildi.