Kamulaştırılan yerlerin maliklerinin 25 Mart’tan itibaren 30 gün içinde yürütmeyi durdurma istemi ile Danıştay’a dava açmalarını öneren hukukçular, konuyu gündemlerine aldıklarını ve yargıya taşıyacaklarının altını çizdi.
Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi avukat Nuray Özdoğan, “sokağa çıkma yasakları”nın uygulandığı Sur, Silopi ve Cizre gibi yerlerde özel harekat polislerinin binaları özel olarak hedef alarak kullanılmaz hale getirdiğini gözlemlediklerini belirterek, bölgelerdeki yıkımın politik olarak önceden planlandığını söyledi. “Kamulaştırma” kararına ilişkin konuşan Özdoğan, “Şiddet yolu ile yerinden etme politikasının uygulandığı, insanların evlerini terke zorlandığı, evlere geri dönüşü olanaksızlaştırma amaçlı evlerin bilinçli olarak tahrip edildiği ve Sur ve Silopi için alınan bu kararın alt yapısının bu şekilde oluşturulduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Sur İşgali İçin Start Verildi; “Acele Kamulaştırma” Resmi Gazetede Yayınlandı
AKP hükümeti 115 gün boyunca kuşatma altına alarak, taş üstünde taş bırakmadığı Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde birçok bölgeyi “kamulaştırma” adı altında işgal etmek için harekete geçti.
6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve en son 2 Aralık 2015’te ilan edilen yasağın halen sürdüğü Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yüzlerce evi yıkan AKP hükümeti bu kez Sur’un neredeyse tamamını kamulaştırılmak için harekete geçti. Pazartesi günü toplanan Bakanlar Kurulu kararı ile tarihi ilçenin birçok mahallesinde onlarca bölgenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamulaştırılmasına karar verildi. Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, ilçenin Abdaldede, Alipaşa, Cemal Yılmaz, Camii Kebir, Cevatpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, İnönü, İskenderpaşa, Lalebey, Melik Ahmet, Özdemir, Savaş, Süleymangazi, Şemhane ve Ziya Gökalp mahallelerinde 348 bölgenin tamamının kamulaştırılması karar verildi. Bakanlar Kurulu kararında söz konusu “acele kamulaştırılması” ifadesi kullanılırken, günlerdir yasağın sürdüğü ilçede kararla birlikte neredeyse ilçenin tamamı işgal edilmiş olacak.
Sur’un 3’te 2’si Gaspediliyor
Resmi Gazete’de yayınlanan bakanlar kurulu kararında, aylardır kuşatma ve saldırı altında olan Sur’daki birçok parselin kamulaştırıldığı duyuruldu. Karar Diyarbakır’da şok etkisi yarattı. Karara göre Diyarbakır’ın kalkan balığı şeklinde olan 5,5 kilometre uzunluğundaki tarihi Sur’larının içinde kalan kısmın neredeyse tamamı kamulaştırılmış oldu.
Edinilen bilgiye göre söz konusu bölge izinde toplam 9 bin parsel bulunuyor. Bakanlar Kurulu kararıyla bu parsellerden 6 bin 300 kadarı kamulaştırılmış oldu. Bu tarihi ilçenin üçte ikisinden fazla bir bölüme denk geliyor. Söz konusu bölüm içinde oteller, lokantalar, işyerleri gibi yıllardır faaliyet yürüten mekanların yanı sıra Sur belediyesi de bulunuyor.
Karar işgal planının bir parçası
Alınan bu karar 28 Ocak’ta toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun Kürtlere karşı topyekûn savaşı sürdürme, tüm devlet kurumlarının koordinasyon ve verimliliğini artırma kapsamında alınmış bir karar olarak değerlendiriliyor. O dönem basına yansıyan ve soykırım planı olarak değerlendirilen “Master Eylem Planı” kapsamında doğrultusunda MİT’ten Diyanet’e, Tarım Bakanlığı’ndan TOKİ’ye kadar bütün devlet kurumlarını Kürt halkının taleplerini bastırmak için ortak hareket etmesi kararlaştırılmıştı.
Sivil mimari, tescilli yapı ve kamu binaları ayrımı yapılmadan Suriçi’nin tamamının kamulaştırma kapsamına alındığını vurgulayan Kışanak, karardan Suriçi’nde yaşayan 55 bin kişinin ve esnafların etkileneceğini ifade etti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Kışanak, “Cemil Paşa Konağı, Belediyemiz tarafından kamulaştırılan ve restorasyonu yapılan, Kent Müzesi olarak hizmet veren bir kurumdu. ‘Postaneyi, Kent Müzesi’ni, camiyi, kiliseyi ve belediye binasını aldım’ diyen bir devlet akılsızlığı var. Böyle bir şey olamaz. Bu yanlıştan mutlaka dönülmeli” dedi.
‘Meclis’ten izin alınmalıdır’
Avukat Erdal Doğan Sur’daki “kamulaştırma” yönteminin hukuk dahilinde olmadığını belirterek, Sur’un kamulaştırılması için Meclis’ten izin alınması gerektiğini söyledi. UNESCO tarafından korunma altına alınan bir bölgenin “kamulaştırma” adı altında yok edilemeyeceğini belirten Doğan, bu bölgeye geri dönüşü olmayan zararların verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirtti. “Bir ilçenin büyük bir kısmını ancak savaş durumlarında bu şekilde gasp edebilirsiniz” diyen Doğan, bu uygulamaya derhal son verilmesini istedi.
Kürdistan İlk değil; 1925 Şark Islahat planı, Ermeni-Süryani Soykırımı…
Öte yandan “kamulaştırma” adı altında gasp ve işgal etme yöntemi egemenlerin ilk kez kullandığı bir yöntem değil.
Alınan işgal karar ile birlikte bir tarafta yüzlerce insanın katledildiği bölgede rant alanları yaratılmış olacak öte yandan bölge AKP yandaşlarına peşkeş çekilecek. Daha önce de pek çok kamulaştırma örneğinde olduğu gibi rant sağlamanın yanı sıra, Sur’da özel olarak yapılacak yeni yerleşim ile birlikte bölgenin demografik yapısının da değiştirilebileceği ifade ediliyor. En son Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verileceği tartışmaları, Şark Islahat Planı çerçevesinde Kürtlerin sürgün edilerek yerlerine göçmenlerin getirilmesi planı da hayata geçirilmiş olacak.
Devlet’in kirli tarihi, insanları endişelendirirken, insanların göçe zorlanması, Dersim, Ermeni-Süryani soykırımlarını hatırlatıyor. Rant için yapabilecekleri konusunda karanlık bir sicili olan AKP hükümeti ve günümüz egemenleri de halkın endişelerini artırıyor.
“Halk”a Rant Yaratmak
Gezi Direnişi eylemleri sırasında kendi misyonunu rant yaratmak olarak açıklayan egemenler, burjuvalara rant yaratmak için “kamulaştırma” yöntemine yakın tarihte defalarca başvurdu:
18 Ocak 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, 3. havalimanı projesi kapsamındaki tüm taşınmazların acilen kamulaştırılacağı, kamulaştırılacak alanın 6 bin 172 hektarı orman alanı olmak üzere 7 bin 650 hektar alan olduğunu öğrendik. Bu alan 20 futbol sahası büyüklüğüne tekabül ediyor.
Bu alanın yüzde 80’i orman alanı (2 milyon 513 bin ağaç, ÇED raporu sürecinde belirtilmişti), 70’i aşkın sulak alan, Alibeyköy barajını besleyen 3 dere bulunuyordu.
Soma’da Acele Kamulaştırma Kararı
Sermayenin kâr hırsı yüzünden 300’den fazla madencinin katledildiği, Soma’da da Devlet sıkışınca “kamulaştırmaya” başvuruyor. Soma’da meydana gelen resmi rakamlara göre en az 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın yaşandığı Eynez Köyü’nde, devlet yeni maden sahası açmak için harekete geçti. Bakanlar Kurulu, Manisa’nın Soma ilçesinde, yürütülmekte olan madencilik faaliyetleri kapsamında “acele kamulaştırma” kararı aldı. Bu karar Soma’da şirketin korunduğu tepkilerine yol açtı.
Resmi Gazete’nin 24 Temmuz 2014 tarihli sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararında, Soma ilçesi Eynez köyü sınırları içinde yer alan toplam dokuz parsellik alan için alınan acele kamulaştırma kararının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 11 Haziran 2014 tarihli talebi üzerine alındığı belirtildi.
15 ilin sınırları içerisinde yapılacak hidroelektrik santraller (HES) ve rüzgar santralleri (RES) için çok sayıda ilçe ve köyde “acele kamulaştırma” kararları alındı.
Bakanlar Kurulu’nun 1Kasım 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararlarına göre, Maliye Bakanlığı Ankara, Bingöl, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Van, Erzurum, Artvin, Trabzon, İzmir, Edirne, Kırşehir, Tekirdağ, Balıkesir ve Çanakkale illerinde HES ve RES kuruluşlarına ait elektrik iletim hatlarının kurulması için “acele kamulaştırmalar” yapılacağı yayımlandı.
Zileliler Kazandı: HES İçin Kamulaştırma Kararına İptal
Tokat’ın Zile ilçesi ile Yozgat’ın Çekerek ve Aydıncık ilçelerini içerisine alan Çekerek Hidroelektrik Santrali, Zileli köylülerin direnişine çarptı. Maliye Bakanlığı geçen 15 Mart’ta yapılan köylü mitinginden hemen sonra, 15 Mart 2015’te HES yapılacak topraklara ilişkin acele kamulaştırma kararını iptal etti. Zilelilerin avukatı Sultan Aktaş, kararla birlikte bölgede HES yapılmayacağını belirterek, “Köylülerin 15 Mart’taki direnişi nedeniyle toprakların kamulaştırılmasından vazgeçildi. Bu da köylülerin zafer kazanması anlamına geliyor” dedi.
Köylülere ‘Terörist’ Denmişti
Tokat’ın Zile ilçesinden geçen Çekerek Irmağı üzerine özel bir firma tarafından yapılması planlanan HES’e karşı geçen 15 Mart’ta Yapalak köyünde eylem yapılmıştı. Köylüler 10 kilometre uzaklıkta bulunan şantiyeye yürümüştü. Zile-Çekerek yolunda çok sayıda jandarma ve polisin önlem alması sonrası eyleme katılanlar tarlaların içerisinden devam etmişti. İki bin kişinin önünü jandarma kesmiş ve tarlalara kaçışanlara biber gazı ile müdahale etmişti. Bu arada, müdahale için görevlendirilen Zile Belediyesi’ne ait otobüsün camları kırılmıştı. AKP’li Belediye Başkanı Lütfi Vidinel de otobüsü belediye binasının önüne çekerek, üzerine astığı “Zile’de terör istemiyoruz” başlıklı bir pankartla sergilemeye başlamıştı.
İsyandan İki Gün Sonra İptal Edildi
Zile’deki dokuz köyü ayağa kaldıran bu HES isyanı nihayet Ankara’da karşılık buldu. Yapalak Köyü Muhtarı Bayram Sayan’ın ecele kamulaştırmanın iptaline ilişkin Danıştay 6. Dairesi’nin açtığı davaya Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda, köylülerin 15 Mart’taki isyanından sonra sessiz sedasız kamulaştırmanın iptal edildiği ortaya çıktı.
Arhavi’de Acele Kamulaştırma Kararına Tepki: Halk Nöbete Başladı
Artvin’in Arhavi İlçesi’nde tepkilere rağmen şehir içerisinde yapımı süren Kavak Hidroelektrik Santral (HES) projesi için 2 vatandaşa ait araziler için Bakanlar Kurulu, ‘Acele Kamulaştırma’ kararı aldı.
Artvin’in Arhavi İlçesi’nde tepkilere rağmen şehir içerisinde yapımı süren KavakHidroelektrik Santral (HES) projesi için 2 vatandaşa ait araziler için Bakanlar Kurulu, 16 ocakta ‘Acele Kamulaştırma’ kararı aldı. Bölgede toplanan vatandaşlar elkonulmak istenen arazilere iş makinelerinin girmesine tepki gösterdi, nöbete başladı.
Ölümlerden Rant Oluşturmak; Ya da mezarlara TOKİ
İnsanıyla, ağacıyla, hayvanıyla doğanın katledilmesini umursamak yerine bunu bir yöntem olarak kullanıyorlar.
Devletin kültürel soykırım yöntemi olarak “kamulaştırma” adı altında işgal ve gaspa başvurması yeni olmadığı gibi sadece belli bir toplumsal kesime dönük de uygulanmıyor. Cerattepe, Soma, Arhavi, İstanbul vb. yerlerde alınan “kamulaştırma” kararları devletin aynı halk düşmanı, işçi düşmanı, çarklarının ürünüdür.
Halkların buna karşı tek mücadele yöntemi ise, topyekûn saldırıyı görüp birlikte karşı koymasıdır.
Direnişteyiz, DİHA, Radikal’den yararlanılmıştır.