“Daha önce
hiç olmamış şeyler
her zaman olur.”[2]
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kızı Merve Safa’nın, “İnsanlar evine ekmek götüremiyor bu da dert mi?” sorusuna “Evet dert. Kimini varlıkla sınar rabbimiz kimini darlıkla” yanıtını verdiği[3] coğrafyamızda; Ekim 2024 Ipsos Ekonomi Dosyası’na göre, her 10 kişiden 8’i dertliyken;[4] Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 12 Kasım 2024 verilerine göre de Türkiye’de 14.7 milyon yurttaş, beslenmeden barınmaya, eğitimden sağlığa tüm anayasal haklarını yardım olmadan kullanamaz hâle geldi.[5]
Bertolt Brecht’in, “Sofradan en fazla payı alanlar, bize kanaatkâr olmayı öğretiyor. Karnını doyuranlar açlara seslenip, gelecek güzel günlerden bahsediyor,” satırlarıyla betimlenebilecek hâl coğrafyamızda krizin ne ve nasıl olduğunu anlatıyor; tabii anlayana, anlamak isteyene!
Ben yine Bertolt Brecht’in, “Yoksulların cesarete ihtiyaçları vardır. Neden? Çünkü onlar partiyi baştan kaybetmiştir. Onların durumunda biri için sabah erken kalkmak bile cesaret ister. Ya da savaş zamanı saban sürmek kolay mıdır? Hatta çocuk yapmaları bile onların cesur olduğunu gösterir, çünkü hiçbir umutları yoktur bu dünyadan,”[6] diye betimlediği sürdürülemez kapitalist yıkım tablosunda bir kez daha Bertolt Brecht’in, “Umudumuz çelişkilerdedir,” ifadesini hatırlatarak, yaşadığımız çelişkilerden eşitlikçi özgürlük umudunun nasıl boy vereceğini anlatacağım.
YERKÜRENİN III. BÜYÜK BUNALIMI VE BEŞERİ ÇÜRÜME
Bertolt Brecht’in, “Kimin efendi, kimin köle olduğunu öğrenebilmek için bir ilişkiden kimin daha fazla yarar sağladığını anlamak gerekir,” vurgusunu unutmadan; III. Büyük Bunalım’ın tüm vahşetiyle sürdürülemez kapitalist yıkımı devreye soktuğunu ve “Dünya kötü bir durumdadır ve her birimiz elimizden gelenin en iyisini yapmazsak daha da kötüsü olacaktır,”[7] gerçeğinin altı özenle çizilmelidir…
Çünkü Rosa Luxemburg’un, “Irzına geçilmiş kirletilmiş kanda yuvarlanan, pislik akan; işte burjuva toplumun hâli bu”; Arthur C. Clarke’ın, “İnsanlığı canavarlar mı yönetiyor!”; Noam Chomsky’nin, “Bugünkü dünya işlerinde, Cengiz Han döneminde olduğundan daha fazla ahlâk yok,” betimlemeleriyle malûldür sürdürülemez kapitalist yıkım…
Anımsayın: Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte devreye giren SSCB’nin likidasyonu ile kapitalizmin alternatifsiz bir sistem olduğu “iddia” edilip, neoliberalizmin (ebediyete dek sürecek!) zaferi ilan edilivermişti.
Francis Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” zırvasıyla müsemma hâlle eşitsizlikler her alanda derinleşti.
Oxfam’ın, 2024 yılı Küresel Eşitsizlikler Raporu’na göre yerkürenin en zengin 26 dolar milyarderi, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50’sini oluşturan 3.8 milyar insanın toplam varlığına eşit bir servete sahipti. Kapitalist milyarderlere ait servet 2024’te 2023’e göre 2 trilyon dolar artarak 15 trilyon dolar oldu. Küresel dolar milyarderlerinin sayısı da 2023’te 2 bin 565’ten 2024’te 2 bin 769’a çıktı.
Rapora göre Avrupa’daki süper zenginlerin çoğu, servetlerinin bir kısmını daha Güney ülkelerini sömürülmesine borçlu. 2023’te Kuzey’deki en zengin yüzde 1’lik kesim, Güney üzerinden saatte 30 milyon dolar kazanç elde etti. Küresel Kuzey ülkeleri, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 21’ini oluşturmalarına rağmen küresel servetin yüzde 77’sini kontrol ediyorlar.[8]
Yine 2005 verilerine göre dünyanın en zengin üç kişisi en yoksul 48 ülkenin gayri safi milli hasılasının toplamından daha fazla servete sahipken;[9] kapitalizmin “Modern imparatorluk yaratma işindeki ustalık ve kurnazlık, Romalı kumandanları, İspanyol istilacıları ve XVIII. ve XIX. yüzyıl Avrupalı sömürgeci güçleri utandıracak düzeyde”yken;[10] 2024 yılı rakamlarına göre dünyanın en zenginleri arasında birinci sırayı alan, faşizmin evrensel finansörü Elon Musk, dünyadaki toplam 195 ülkeden yaklaşık 160’ının yıllık GSYİH’sinden daha fazla servete sahiptir.
Tam da bu noktada Oxfam International Genel Direktörü Amitabh Behar’ın “Küresel ekonominin ayrıcalıklı azınlık tarafından ele geçirilmesi bir zamanlar hayal bile edilemeyecek seviyelere ulaştı. Milyarderleri durdurmadaki başarısızlık, geleceğin trilyonerlerini doğuruyor. Milyarderlerin servet birikim oranı -üç kat- artarken, aynı zamanda güçleri de arttı,”[11] ifadesi her şeyi özetlese de, bunun bir de beşerî çürüme boyutu var.[12]
Malum: Krizlerin yol açtığı çok büyük bir hızla yaşanan toplumsal altüst oluş ve değişim dönemlerinde henüz yeni toplumsal düzeni oluşturacak normlar ve yapılar oluşmadığı ve oturmadığı için krizin körüklediği yüksek anomi (köksüzlük, normsuzluk) hâlleri oluşur. Bu kaçınılmaz olarak çürüme ve çöküşe yol açar.
Tekelci kapitalist mülksüzleştirmenin sonucu olarak, büyüyen yoksulluk, suç oranları, beşerî bağlarının çözülmesi, ahlâkî çöküş, değer kaybı, suç, şiddet, çeteleşme, sefalet gibi birçok derin ve çaplı toplumsal soru(n)lar devreye girer.
Bu durum yabancılaşmanın toplumsallaşmasıyken; kara para aklama milli değer, göstermelik seçimler, diktatörlük rejimini yerleştirmeye yönelik çabalar, muhafazakâr aile maskesi ardında ensest ve çocuklara tacizin meşrulaştırılması toplumsal norm hâline gelir.
Erkeklerin işlediği cinayetleri ve şiddeti hoşgörme de bir toplumsal değere dönüşür.
Geçerli olan değerler: Orman kanunu, güçlünün zayıfa üstünlüğü, örgütlü ya da bireysel şiddet, aç(ık)gözlülük, hiper-tüketim, yıkım, dikta, adam kayırmacılık, öngörüsüzlük, gösterişçilik, en iyi ben bilirimcilik, oldubitticilik, kapanın elinde kalmacılık, cehalet(in güzellenmesi), hukukta kendine Müslümanlık ve daha ötesidir.
Ve kıyım bir şekilde yönetim rasyonalitesinin temel mantığına dönüşür: Her türlü biyolojik, kültürel, doğal, insanî, tarihsel varlık ve değerin kökünden kıyımı, kadın kıyımı, bebek kıyımı, toplumsal yardımlaşmanın ve empatinin kıyımı, çalışanların kıyımı, kıyıların, ormanların, zeytinliklerin kıyımı, alçakgönüllülüğün/diğerkâmlığın kıyımı, toplumsal adaletin kıyımı.[13]
O hâlde III. Büyük Bunalım’ın devreye soktuğu yıkım ve kıyımın yoksulların, göçmenlerin, dezavantajlıların, işçilerin, köylülerin, çiftçilerin yaşam koşullarını ve var oluş imkânlarını her geçen gün tükettiğini ve ezilenlerin “lümpenleşmesine” yol açtığını görmeliyiz.
TÜRK(İYE) EKONOMİSİ (Mİ?)!
Kapitalist dünya ekonomisi gibi krizle sarsılan Türk(iye) ekonomiden tarımına yıllardır belini doğrultamıyor ve doğrultamayacak da!
Kolay mı?
Kamu malları, kaynakları bin türlü yöntemle yıllardır iktidara yakın guruplara aktarılır, yani devasa bir servet transferi gerçekleştirilirken; krizin maliyetinin emekçilere yıkıldığı çoğunluğun malumu.
Hele hele “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur,” “Nas var,” denilerek Eylül 2021’deki faiz indirimi ve ucuz krediler yoluyla klasik ekonomiden epistemolojik bir kopuşla “kur korumalı mevduat”ın icat edilmesi, para sahiplerine büyük kur farkı bedelleri ve faizler ödenmesi gibi fiyaskolar her şeyi daha da karmaşıklaştırıp ağırlaştırdı.
Bu gidişat da uzun vadede sürdürülebilir olmadığı gibi stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) eşikte boy gösterdi.
Bu süreç içinde emekçiler yoksullaşırken, dolar milyonerlerinin sayısı arttı. Hâl-i hazırda toplumun en az yüzde 80’i geçim kaygısı taşıyor. TÜİK’in 2023 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın sonuçları, en yüksek gelir grubundaki ailelerin gelirlerinin 2022 yılına göre arttığını, orta ve en düşük gelir grubundaki ailelerin gelirlerinin ise giderek düştüğünü gösteriyor.
Gelir ve servet artışları da toplumsal refaha dönüşmüyor; tüketim, rant ve faiz üzerinden kurgulanan model, milli gelirin ve servetin bölüşümündeki adaletsizliği giderek büyütüyor.
Ayrıca daha sert daralmaların ortaya çıkmasının muhtemel olduğu güzergâhta sanayi küçüldü; özel tüketim harcamaları hız kesti; emeğin milli gelirden aldığı pay azaldı; üretim daraldı.
Böylelikle kaçınılmaz biçimde durgunluk ile enflasyon birlikte yaşanır oldu; yani stagflasyon…
Özetin özeti, ekonomideki durgunluk, işsizlik, yoksullaşma, tekelci kapitalizmin yüzünü güldürürken emekçileri daha da derin bir sefalete sürüklüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı politikalar IMF’den de destek buluyorken; kriz hemen her kesimi derinden vuruyor. Şirketler kapanıyor, esnaf kepenk indiriyor. Borç batağı nedeniyle konkordato ilanları arttı. Karşılıksız çeklerde de büyük patlama var.
Örneğin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) verilerine göre 2024’te kapanan şirket sayısı, Temmuz 2023’e göre yüzde 39.8 artarken, kurulan şirket artışı ise yalnızca yüzde 4.2 oldu. 2024 yılının 7 aylık döneminde kapanan şirket sayısı 14 bin 828; kepenk kapatan esnaf sayısı 51 bin 55; konkordato ilan eden firma sayısı 788; karşılıksız çıkan çek sayısı 146 bin idi.[14]
Yeri gelmişken belirtmeden geçmeyelim: Mehmet Şimşek’in tüm iktisadî uygulamaları sadece bir para politikasından ibaret. Ancak bu politikada, yaşama geçirdiği uygulamalardan etkilenerek yoksullaşan insanlar yok, borç batağına düşen emekçiler yok, sefalet koşullarında hayata tutunmaya çalışan emekliler yoktur ve her üç insandan birinin işsiz, her dört çocuktan birinin aç olduğu “es” geçilir.[15]
Sadece bu kadar mı? Elbette değil, birkaçını daha aktaralım!
► Takipteki borçlar yüzde 55.2 artışla 301.5 milyar liraya ulaştı. Bu artış oranı takipteki bireysel tüketici kredilerinde yüzde 154.5’e yükseldi![16] Bankaların takibindeki tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarında yıllık artış yüzde 135.1’i gördü. İcra ve iflas dosyaları milyonları bulurken kapanan şirket sayısı her ay artıyor![17]
► 2024’ün başında 1.17 trilyon TL seviyesindeki bireysel kredi kartı harcamaları, 15 Kasım 2024 itibarıyla yüzde 43 artarak 1.68 trilyon TL’ye yükseldi. Aynı dönemde takibe düşen borç miktarı ise 16 milyar TL’den 48.48 milyar TL’ye çıkarak üç katından fazla artış gösterdi![18] 2024 Ağustosu itibarıyla kredi kartı kullananların yüzde 49’unun limiti 100 bin TL’nin üstünde ve 38 milyon kişi kart borçlusu![19]
► 2025 Ocak’ında BDDK verilerine göre bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 16 trilyon lirayı aştı. Tüketici kredilerindeki artış sürerken, bireysel kredi kartı borçları 1.8 trilyon lirayı buldu. Takipteki alacaklar ise 297 milyar liraya yükseldi![20] Takipteki alacaklarda bir yılda yüzde 125 artış kaydedildi![21]
► Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Takasbank verilerine göre, 2024 Ağustosunda karşılıksız çek adedi 12 bin 30 adet seviyesinde bulunurken, 2024 Eylülünde bu rakam yüzde 112.2 artarak 25 bin 523 adede yükseldi![22] Karşılıksız çıkan çek sayısı 2024’ün ilk 6 aylık döneminde yüzde 78.7 oranında artarak, 62 bin 597’den 111 bin 886’ya kadar yükseldi![23]
► Batık kredi kartı borçlarında bir yılda yüzde 245, batık ihtiyaç kredisi borçlarında ise yüzde 59.9 oranında artış oldu![24] Borç krizi her geçen hafta derinleşmeye devam ediyorken zamanında ödenemediği için takibe düşen alacaklar, bir haftada 4 milyar 8 milyon TL arttı![25]
► Nihayet öngörülen kriz patlak verdi. Çünkü borçların ödenmesinde tıkanma var. Gelir enflasyona paralel artmıyor, borç birikti, kart borçlarında 60 aya kadar yapılandırmaya gidildi. Asgarî ücret 17 bin 2 TL iken emekçiler de karta yüklendi. Hem de kredi kartı kullanan sayısı 37.8 milyon; 1 yılda kartlı harcamaların tutarı 12.8 trilyon TL; takipteki alacakların tutarı 260.5 milyar TL; takipteki kredi kartı borç tutarı 43.7 milyar TL iken![26]
► Batık banka borcu 287 milyara çıktı… Türkiye yüksek enflasyon ve ekonomik kriz sarmalında debelenirken yapılandırmalara rağmen tüketici kredisi ve kredi kartı borçları zirveyi gördü. Yurttaşların yasal takibe alınan banka borçları, yapılandırma işlemlerine rağmen hızla artmaya devam ediyor. 2024’ün ilk 10 ayında yasal takibe alınan yurttaş sayısı yüzde 38 artarak 1.5 milyona çıktı![27] Batık KOBİ yüzde 50 arttı ve toplam kredi 4 trilyon lirayı aşarken, takiptekiler 77.3 milyar TL’ye çıktı![28]
► İstanbul Planlama Ajansının (İPA) 2024’ün Eylül ayı İstanbul’da Yaşam Maliyeti araştırmasına göre kentte yaşamanın maliyeti 2023’ün aynı ayına göre yüzde 60.30 arttı![29]
► 2018 ile birlikte şiddetlenen ekonomik kriz ile yüksek enflasyon ve TL’nin değerindeki erime 200 TL’yi günlük kullanımın “zorunlu” parası hâline getirirken; 2024 Eylül’ü itibarıyla tedavüldeki banknot sayısı 5 milyar 281 milyon adet oldu![30] Eylül 2023’te tedavüldeki banknotların yüzde 35.2’sini oluşturan 200 TL’nin payı yüzde 49.7’ye yükseldi![31]
► Türkiye’nin dış borçları 2024 3. çeyrek itibarıyla 528.8 milyar dolara yükseldi. Bu nokta 2019 yılı sonuna göre tam 111 milyar dolarlık bir artışa işaret ederken; bir yıl içerisinde çevrilmesi gereken kısa süreli borçların bakiyesi 232.7 milyar dolar düzeyine erişti![32]
Borsa oyunlarından kliyentalizme (kayırmacılık), israftan özelleştirme talanına uzanan skala hepimize Anton Çehov’un, “Tüm yaşamınız boyunca, borç faizlerini ödemek için harcadığınız enerjiyi başka şeye harcamış olsaydınız, sanırım, eninde sonunda dünyanın altını üstüne getirebilirdiniz”;[33] Robin Williams’ın, “Aç bir mide, boş bir cüzdan ve kırık bir zihin, sana hayattaki en değerli dersleri öğretir,” satırlarını hatırlatmıyor mu?!
Hem de işsizlik sorunu bu kadar büyümüşken![34]
DİSK-AR, “Dar tanımlı düşerken geniş tanımlı işsizliğin artmasının nedeni iş bulma ümidinin ve iş arama eğilimin azalmasıdır,” derken; 2023 Eylülünde dar tanımlı işsiz sayısı 3.2, geniş tanımlı işsiz sayısı 8.7 milyona ulaşmış, ümidini yitirenler iş aramayı bırakmıştı.[35]
TÜİK’in İşgücü İstatistikleri, 2023 raporu, halk arasında “boşta gezenler” olarak nitelenen, resmî kayıtlarda ise “ne eğitimde ne istihdamda olanlar” şeklinde yer alan gençlerle ilgili sonuçlara göre 2023’te, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sayısı 15-24 yaşta 2 milyon 661 bin, 15-29 yaşta 4 milyon 696 bin, 15-34 yaşta ise 6 milyon 663 bin kişi olarak hesaplandı. Yine bu verilere göre ne eğimde ne istihdamda olan gençlerin ilgili gruptaki toplam gençlere oranı da 15-24 yaşta yüzde 22.5, 15-29 yaşta yüzde 25.8 ve 15-34 yaşta yüzde 27.2 oldu.[36]
Özetle, 2.1 milyon kişi iş bulmaktan umudunu kestiği için iş aramayıdığını belirtip, 1.9 milyon kişi “iş olsa çalışırım” derken;[37] TÜİK verileri ile düşük tutulmaya çalışılan işsizlik oranları, verili hâliyle dahi OECD ülkelerini katladı. Bazı bölgelerdeki işsizlik, OECD ortalamasının 4 katına kadar çıktı![38]
DEVLETİN MARİFETLERİ
İktidarın emekliyi açlık sınırının altında emekli aylığına mahkûm etme anlayışı tüm emeklileri yoksullukta eşitleyerek sürdürülen ekonomik yıkımın sorumlusu tekelci kapitalist devlettir; bir düşünün, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının hane başına yaptığı sosyal yardım karşılığı günlük sadece 19 TL oldu![39]
Derin ve yaygın yoksulluğu ortaya koyan bir diğer veri de 5.4 milyon çocuğun yoksulluk içinde olması! Veriler, Türkiye’deki çocuk nüfusunun yüzde 25’inin yoksulluk içinde olduğunu ortaya koyuyor…[40]
Bunlar böyleyken; sermayenin orantılı vergi ödemesini sağlayacak hiçbir düzenlemeye yanaşmayan iktidar, denetimlerin azalmasıyla vergi kaçırılmasına suç ortaklığı yapıyor. Vergi Denetim Kurulunun 2023 faaliyet raporuna göre, vergi inceleme sonuçlarını gösteren oran sadece 1.66. Yani 2023’te gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin sadece yüzde 1.66’sı incelenebilmiş. Yapılan incelemelerde 47 milyar TL’lik verginin eksik ödendiği tespit edildi. Ücretliden vergi kaynağında daha ücreti eline geçmeden kesildiği için kaçıranlar, malum. Kaçırılan verginin yaklaşık 15 milyar TL’sinin büyük sermaye gruplarının ödemesi gereken kurumlar vergisinden kaynaklandığı görülüyor.[41]
Bu kadar da değil!
Yap-İşlet-Devret modelinin kamuya altı aylık faturası kesildi. Ulaştırma Bakanlığı, garanti ödemelerinin yapıldığı “Hane Halkına Transfer” kaleminden Ocak-Haziran 2024 döneminde 2.8 milyar TL harcadı.[42]
Devamla: Bütçenin faiz yükü iki katına çıktı… Bütçeden yapılan faiz ödemeleri 2024’de 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 113.1 artarak 667 milyar liraya kadar yükseldi. Bu tutar, tek adam rejimine geçilen 2018’in aynı döneminde yapılan faiz ödemesinin 15 katı.[43]
Ayrıca IMF borcunu kapatmakla övünen AKP döneminde devletin dış borcu 168 milyar dolar, özel sektörün dış borcu 20 milyar dolar arttı. 22 yılda hem devlet hem özel sektör dış borçlar için toplam 240 milyar dolar faiz ödedi.[44]
Bir de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 124.4 milyar TL’lik 2025 yılı bütçesi, Diyanetin 130.1 milyar TL’lik bütçesinin altında kaldı. Diyanetin yalnızca personel gideri, Sanayi Bakanlığına bağlı Uzay Ajansının toplam bütçesini 44’e katladı.[45]
Ve… Üç kamu bankası, Ziraat, Halk ve Vakıflar Bankaları 2023’te isimleri açıklanmayan medya organlarına 2 milyar TL dolayında ilan ve reklam verdi. 2024 Aralık’ında TBMM’ye sunulan raporlara göre ise 2023’te yapılan harcama tutarı ise yaklaşık iki katına yakın artarak 3.7 milyar TL’ye ulaştı.[46]
TRT’nin 2020’de 21.3 milyon TL olan kambiyo zararı, TL’de yaşanan değer kaybının hız kazandığı 2023’te 88 milyon 726 bin 593 TL’ye ulaştı.[47] 2023’te 18.2 milyar TL bandrol geliri alan TRT’nin konuk ağırlama, reklam ve tanıtım gideri 370 milyon TL oldu ve “Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi” gibi diziler için 12.1 milyon TL kostüm harcaması yapıldı.[48]
Ek olarak gelir garantili bütçe soygunu… Ödemedikleri vergilerle gündeme gelen Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) işletmecilerinin kamuya maliyeti katlanıyor. Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinden ocak-haziran döneminde 35.9 milyar TL aktarıldı. Bütçeden vakıflara yapılan transferlerdeki artış da dikkat çekti.[49]
Çalışanları zamsız bırakan iktidar, bütçe gelirlerini artırma amacıyla cezalara yüklendi. Yılın ilk altı ayında 14 milyon 407 bin trafik cezası kesildi. Hazine’nin bu cezalarından kaynaklanan geliri 14.6 milyar TL oldu.[50]
Ve nihayet kliyentalizm: Cengiz Holdingin yüzde 50 ortaklık payı olduğu MERAM, Çamlıbel, Boğaziçi ve Akdeniz isimli elektrik dağıtım şirketleri ülkedeki elektrik tüketiminin yüzde 30’unu karşılıyorken; bütçeden Cengiz Holdingin elektrik dağıtım şirketlerine yapılan ödemelerde, 2024 Ekiminde Cengiz’in MERAM, Çamlıbel, Boğaziçi ve Akdeniz şirketlerine “genel aydınlatma ödemesi” adı altında 690.1 milyon TL ödendi.[51]
Dünyanın en büyük 250 inşaat şirketi arasına giren ve yurt dışında 18.5 milyar dolar tutarında proje üstlenen Türk sermayeli 43 şirketin 20’si 2023’te, 13’ü ise üç yılda vergi ödemedi.[52]
Konuya ilişkin olarak iktidarın sır gibi sakladığı veriler açığa çıktı: 2013-2023 döneminde 7 milyar 506 milyon 378 bin TL’lik vergi borcunun silindiği belirlendi. AKP iktidarının sildiği vergi borçlarına yönelik çalışan milletvekili Cevdet Akay, sadece zenginlere ait borçların silindiğinin altını çizdi.[53]
Ödenmeyen vergiler ve muafiyet teşvik belgeleriyle anılan şirketlerin kamudan aldığı ihaleler de sürekli artıyor; 13 yılda en yüksek bedelli ihaleleri alanlar listesini, “AKP’nin gözdesi” olarak adlandırılan şirketler doldurdu. 2010-2024 döneminde toplam 128 kez Vergi Resim Harç İstisnası belgesi düzenlenen şirketlerin kamu ihaleleri karnesi de dikkati çekti. Cengiz, Kolin, Makyol, Limak ve Kalyon’un da aralarında olduğu iktidara yakın şirketler, kamudan en yüksek sözleşme bedelli ihaleleri alanlar listesinde de kendilerine yer buldu. Şirketlerin 2011-2024 kesitindeki 13 yıllık dönemde aldığı ihalelerin toplam sözleşme bedeli 100 milyar TL’yi aştı.[54]
2023’te ise en büyük sanayi kuruluşları listesindeki SOCAR Türkiye grubundan STAR Rafinerinin 2021 yılında matrah açıklamadığı açığa çıktı. 2022 ve 2023’te ise şirket, matrah açıklamasına rağmen vergi ödemedi.[55]
İlaveten: Türkiye’nin ciğerlerini küle çeviren orman yangınlarına müdahalede yetersiz olduğu gerekçesiyle eleştirilen OGM, Baykar’dan (Damattan) 5 adet, TUSAŞ’tan ise bir adet olmak üzere aldığı 6 adet İHA için 323.6 milyon TL ödedi.[56]
Bir şey daha: 1986-2023 kesitindeki 20 milyar TL’lik kamu taşınmazı satışının 19 milyarlık bölümü, AKP iktidarında gerçekleştirildi. Sadece Ocak 2022-Temmuz 2023 döneminde, 10.2 milyar TL’lik taşınmaz elden çıkarıldı.
Resmî verilere göre, 1986-2001 yıllarını da kapsayan 16 yıllık dönemde gerçekleştirilen satıştan elde edilen gelir, 43 milyon 304 bin 548 TL olarak kayıtlara geçmişti. 2002-2007 döneminde ise 1 milyar 446 milyon 636 TL’lik kamu taşınmazının satıldığı bildirildi. Tüm tepkilere karşın kamu varlıklarını elden çıkartmaktan vazgeçmeyen iktidar, 2008 itibarıyla özelleştirme politikalarını daha etkin uygulamaya başladı. Ülkede, Ocak 2008-Temmuz 2023 dönemleri arasında kamu taşınmazlarının satışından toplam 18 milyar 522 milyon 397 bin TL gelir elde edildiği belirtildi.[57]
CİMER, 18 yılda özelleştirilen (satılan) kurumlar, yerler ve fabrikaların listesini açıklamış ama kaça satıldıklarının bilgisini vermemiş! Liste şöyle![58]
ÖZELLEŞTİRİLEN TERMİK SANTRALLER |
Seyitömer Termik Santrali
Kangal Termik Santrali
Yatağan Termik Santrali
Çatalağzı Termik Santrali
Yeniköy Termik Santrali
Orhaneli Termik Santrali
Tunçbilek Termik Santrali
Soma Termik Santrali |
ÖZELLEŞTİRİLEN HİDROELEKTRİK SANTRALLERİ |
Ataköy Hidroelektrik
Beyköy Hidroelektrik
Çıldır Hidroelektrik
İkizdere Hidroelektrik
Kuzgun Hidroelektrik
Mercan Hidroelektrik
Tercan Hidroelektrik
Murgul Hidroelektrik
Denizli Jeotermal Santrali |
ÖZELLEŞTİRİLEN ŞEKER FABRİKALARI |
Kırşehir Şeker Fabrikası
Turhal Şeker Fabrikası
Çorum Şeker Fabrikası
Elbistan Şeker Fabrikası
Muş Şeker Fabrikası
Erzincan Şeker Fabrikası
Erzurum Şeker Fabrikası
Afyon Şeker Fabrikası
Bor Şeker Fabrikası
Alpullu Şeker |
ÖZELLEŞTİRİLEN TEKEL BİNALARI |
Adana
Ballıca
Bitlis
İstanbul Sigara
Malatya
Tokat
Yavşan Tuzlası
Ayvalık Tuzlası
Çamaltı Tuzlası
Çankırı Tuzlası
Tuzluca Tuzlası
Sekili Tuzlası
Kağızman Tuzlası
Kaldırım Tuzlası
Kayacık Tuzlası |
ÖZELLEŞTİRİLEN SÜMER HOLDİNG’E BAĞLI ŞİRKETLER |
1. Mazıdağ Fosfat Tesisleri
2. Adıyaman İşletmesi
3. Malatya İşletmesi
4. TÜMOSAN İşletmesi
5.Bakırköy Konfeksiyon San.
6. Çanakkale Sentetik Deri İşletmesi
7. Diyarbakır İşletmesi
8. Beykoz Deri Kundura İşletmesi
9. Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi |
ÖZELLEŞTİRİLEN LİMANLAR |
1. Mersin Limanı
2. İskenderun Limanı
3. Samsun Limanı
4. Bandırma Limanı
5. Derince Limanı
6. Salıpazarı Limanı (Galataport)
7. Tekirdağ Limanı
8. Çeşme Limanı
9. Kuşadası Limanı
10. Dikili Limanı
11. Trabzon Limanı |
DİĞER ÖZELLEŞTİRİLEN ŞİRKETLER |
1. Seyitömer Linyitleri
2. Güney Ege Linyitleri
3. Murgul Bakır İşletmesi
4. Samsun Bakır İşletmesi
5. Yeniköy Linyitleri İşletmesi
6. Bursa Linyitleri İşletmesi
7. Sakarya Traktör Sanayi
8. Ereğli Demir ve Çelik
9. Eti Alüminyum
10. Eti Bakır
11. Eti Elektrometalurji
12. Eti Gümüş
13. Eti Krom
14. Gübre Fabrikaları
15. PETKİM
16. TÜRK TELEKOM
18. TÜPRAŞ
19. SEKA Kâğıt Fabrikası |
Ekonomistlerin açıklamasına göre, 18 yıllık AKP iktidarında “özelleştirme”den elde edilen gelir 71 milyar dolar olmuş… Yani yok pahasına gitmiş…
Bu zaman zarfında toplanan toplam vergi tutarı ise yaklaşık 2 trilyon 700 milyar dolardır…
Yurt dışından alınan kredi toplamı yaklaşık 454 milyar dolar olmuştur…
Bu demektir ki, 18 yıllık AKP döneminde 3 trilyon 285 milyar dolar toplanmış ve harcanmış!
İSRAFIN “İTİBAR”I!
Hz. Ali’nin, “Yeryüzünün viraneliği halkın fakirliğindendir. Halkın fakirliği de iktidarının istikbaline güvenmeyen ve ibret alınacak şeyden ders çıkarmayan idarecilerin serveti yağmalanmasından,”[59] vurgusuyla ekleyelim: Coğrafyamızda israfın adı “itibar”dır ve tasarruf hep emekçiler içindir!
İşte kimi veriler…
► İsraf, bütçedeki kara deliklerin daha da büyümesine neden oldu. Harcamalar 2024’te 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 79 arttı![60]
► Seçim dönemleri propaganda aracı olarak kullanılan KİT’lerin görev zararı 2023’te 2022’ye göre yüzde 820 oranında artışla 179.62 milyar TL oldu. Bütçeden 8 kuruluşa yapılan ödeme bir yılda yaklaşık 9 kat arttı![61]
► Yönetimde AKP’lilerin yer aldığı THY’nin Ocak-Eylül 2023 döneminde 2.8 milyar TL olan reklam gideri 2024’ün aynı kesitinde 4.4 milyar TL’ye çıktı![62]
► İletişim Başkanlığı 2024’ün Ocak-Haziran döneminde 849.5 milyon TL harcama yaptı. Ocak 2023-Haziran 2024 kesitindeki ödemeleri ise 2 milyar TL’ye dayandı![63] İletişim Başkanlığının 2018’de 584 olan personel sayısı 2024’te 1114’e çıktı. Personel giderinin 2025’te 1 milyar 62 milyon TL olarak gerçekleşmesi öngörüldü![64]
► Yapım maliyeti 1 milyar 500 milyon dolar olan Osmangazi Köprüsü için toplamda 15 milyar dolardan fazla para ödenecek![65]
► Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, “Merkezî Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler Raporu”na göre, Cumhurbaşkanlığının 6 aylık harcaması 2024’te 2023’e göre yüzde 177 arttı![66]
► Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 harcamaları 2022’ye göre yüzde 70 artışla 9.56 milyar TL’ye ulaştı. Günlük harcama 26.2 milyon TL olurken, yalnızca koruma giderleri için 4 ayda 798 milyon TL harcandığı açıklandı![67]
► Erdoğan’ı korumak için 2024’ün ilk 7 ayında 1 milyar 353 milyon 702 bin TL’lik harcama yapıldı. Bu da günlük 6 milyon 446 bin TL’ye denk geliyor![68]
► Erdoğan’ın korunması için 2024’ün ilk 10 ayında 1 milyar 967 milyon 114 bin TL harcadığı belirtildi. Bu tutar 2023’ün aynı ayında ise 907 milyon 312 bin TL olarak açıklanmıştı. Bu veriler doğrultusunda Erdoğan’ı korumanın maliyeti bir yılda iki katını aştı. Korumaları için günlük yapılan masraf 385 asgarî ücrete denk! TBMM’ye sunulan Emniyet Genel Müdürlüğü 2025 bütçe teklifine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma gideri 2025’te 2.8 milyar TL’ye çıkacak. 2018’den beri cumhurbaşkanı koruma harcamaları yüzde 2 bin 37 oranında artırılmış olacak![69]
► Sadece korumaya giden parayla her ay 19 bin 152 kişinin emekli maaşı, 14 bin 85 asgarî ücretlinin de aylık ücreti ödeniyor. Ayrıca Saray, araç alımında da ayağını gazdan hiç çekmiyor. Sarayın yeni otomobil masrafı 262 milyon lira. Cumhurbaşkanlığı için 4 milyon 976 bin lira harcanarak tekne ve bot da alındığını belirtti![70]
► 2024’ün ilk 6 ayında sarayları ve Erdoğan ile ailesini korumak için devletin kasasından 1.1 milyar TL harcandı![71]
► Milletvekili Burhanettin Bulut, Saray’ın harcamalarına bütçe dayanmadığını vurgusuyla, “Cumhurbaşkanlığının bir yıllık masrafı, 723 bin 444 asgarî ücretli çalışana, bir milyona yakın emeklinin maaşına denk geliyor,” dedi![72]
► Ekonomik krizin gölgesinde on milyonlarca lira harcanarak inşa edilen ve 74 milyon metrekare büyüklüğe ulaşan millet bahçeleri için 2024-2028 döneminde 771 milyon TL kaynak daha kullanılacak![73]
► Kayseri RTE Millet Bahçesi’nin maliyeti 300 milyon TL’yi aştı. Ekonomik krizin gölgesinde her yıl milyonlarca lira yutan bahçe için yapılan toplam harcama, Ocak 2025’teki 5 milyon TL’lik ihale ile 304,4 milyon TL’ye çıktı![74]
► Edirne Söğütlük Kent Ormanı’nda 186.6 milyon TL maliyetle yapılan millet bahçesi için dikilen fidanlar birer birer kurudu. Açılışı yapılmayan millet bahçesinden çekilen görüntüler, “kamu kaynaklarının çöpe atıldığını” bir kez daha gözler önüne serdi![75]
► Türkiye’nin en borçlu belediyesi olan AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 15 Temmuz için kesenin ağzını açtı. Belediye, yalnızca bir günlük organizasyon için AKP’li bir ismin şirketine 1 milyon 970 bin TL ödedi![76]
Ve Diyanet…
► Diyanet İşleri Başkanlığı 2024’te günde 270 milyon TL harcadı. Bu rakam günlük 15 bin 880 asgarî ücrete denk geliyor![77]
► Diyanetin mal alım giderleri ile vakıflara aktardığı para belli oldu. Krizin derinleştiği Ocak-Haziran 2024 döneminde başkanlık, 802.4 milyon TL’lik mal alırken ismi açıklanmayan vakıflara da 266.1 milyon TL gönderdi![78]
► Diyanette de itibardan tasarruf yok: Geziler, oteller, lüks tadilatlar… Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı 20 Mayıs 2024’te, “Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Hizmet Binası Kat Tuvaletleri Bakım Onarım Tadilatı” ihalesi düzenledi. İhale kapsamında yapılacak işler için 6 milyon TL’lik anlaşma yapıldı.
Hazine ve Maliye Bakanlığının verilerine göre, Ali Erbaş’ın başkanlığını yaptığı Diyanet, 2024’ün Ocak-Ekim döneminde toplam 83 milyar 50 milyon 277 bin TL harcadı. Diyanete 2025 için 130.1 milyar TL bütçe öngörüldü![79]
► Diyanet vakfı yurtdışına milyonlarca avro harcadı. Sayıştay denetimine girmeyen vakfın Makedonya, Arnavutluk ve Kırgızistan’daki camilerinin maliyeti 40.1 milyon avro![80]
► Diyanet İşleri Başkanlığına kriz uğramıyor. Daha önce kadınların giyim tarzını hedef alan yayınlarıyla gündeme gelen Diyanet TV’ye son teknoloji ekipman satın alındı. Maliyet kayıtlara 42.1 milyon TL olarak geçti![81]
► Tasarruf, Kur’an kursuna işlemiyor… Tüm kamu kaynaklarının seferber edildiği 4-6 yaş Kuran kursları için atağa geçildi. Diyanet İşleri Başkanlığı, yaz Kur’an kurslarında okutulması amacıyla 10.5 milyon TL’ye 250 bin adet etkinlik kitabı bastırdı![82]
► Diyanetin, “Aylık, Aile, Çocuk, Okul Öncesi” ve “Geçerken” isimli dergilerinin 2025 yılı için basım anlaşması imzalandı. Başkanlık, 5 derginin basımı için İhlas Gazetecilik ile 43 milyon 593 bin TL’lik anlaşma yaptı![83]
► Diyanetin 2025’te beş yeni araç daha satın alacağı ortaya çıktı. Başkanlığın bunun için 13 milyon TL para ayırdığı öğrenildi![84]
► Diyanette, emekli olacak personele verilecek aylıkları gösteren tabloya göre Ali Erbaş emekli olursa aylık 78 bin TL maaş ve 1.8 milyon TL ikramiye alacak![85]
► Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile bir Avrupa ülkesine atanan Din Hizmetleri Ataşesi A. görevi boyunca kamu kaynaklarını har vurup harman savurduğu öne sürüldü. Diyanet kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 7 bin 500 avro maaş alan ve daha önce farklı ülkelerde de görev alan ataşe, son görevli olduğu ülkede Diyanet’e bağlı bir yerde konaklayarak tek kuruş ödeme yapmadı ve göre A, Türkiye’den gelen ailesine de ülke turu yaptırdı ve lüks otellerde konaklattı![86]
Ve nihayet!
► Bütçeden yapılan “hane halkına transferler” kalemi adeta tasarrufun uygulandığı tek kalem oldu. 2024 Temmuzunda 2023’e göre tüketime yönelik mal ve malzeme alımı yüzde 122, hane halkı transferleri sadece yüzde 14.5 arttı. Egemenler tasarrufu sosyal yardımda buldular![87]
EŞİTSİZLİK, ZENGİNLİK, YOKSULLUK “ŞEYTAN ÜÇGENİ”!
Buraya dek aktardığım tablonun sonuçlarının ilki derinleşerek yaygınlaşan eşitsizliktir.
Kolay mı?
İktidarın neoliberal politikaları gelir dağılımı adaletsizliğinde ülkeyi Avrupa’nın zirvesine taşıdı. En zengin yüzde 1’lik kesim ülkedeki servetin yüzde 40’ına sahip oldu. Halkın yüzde 71’inin 10 bin dolardan az serveti bulunuyor.[88]
TÜİK’in gelir dağılımı raporuna göre fark, toplum yüzde 10’luk dilimlere bölündüğünde 13.3 kat, yüzde 5’lik dilimlere bölündüğünde ise 22.8 kata yükseliyor.[89] İlk yüzde 20’nin payı yüzde 6.3, son yüzde 20’nin payı yüzde 48.1 olarak hesaplanıyor.[90]
Özetle, gelir dağılımı ve yoksulluk istatistikleri ürkütücüyken; daha kötüsü de eşikte… Örneğin 9 yılda en zengin yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.5’ten yüzde 48.1’e yükselmiş. Buna karşın ortada yer alan 3 yüzde yirmilik dilimin de pastadaki payı belirgin biçimde gerilemiş. 2’nci dilim yüzde 10.7’den yüzde 10.4’e; 3’üncü dilim yüzde 15.2’den yüzde 14.6’ya; 4’üncü dilim ise yüzde 21.5’ten yüzde 20.7’ye düşmüş. En zengin yüzde 20, en yoksul yüzde 20’nin 2014’te 7.6 katını kazanırken bu oran 2023’te 7.7’ye çıkmış. En zengin yüzde 10 en yoksul yüzde 10’un 13.3 katı kazanmış.[91]
Verilerin ortaya koyduğu ekonomi-politik hakikât şu: “Sömürü varsa, eşitlik olamaz. Toprak sahibi, işçiye; aç, toka eşit olamaz.”[92]
“Sömürücü, sömürülene eşit olamaz.”[93] Çünkü “Bir sınıfın bir başka sınıf tarafından tüm sömürü olanağı kesinlikle ortadan kaldırılmadıkça, asıl eşitlik, gerçek eşitlik olamaz”![94]
O hâlde “Biz devletin genel eşitlik demek olduğu şeklindeki bütün eski hurafeleri reddedeceğiz. Zira bu bir yalandır;[95] V. İ. Lenin’in ifadesiyle, “İşçiler ve tüm emekçiler aç, çıplak, bitmiş ve tükenmiş bir durumda iken saf demokrasiden, genel olarak demokrasiden, eşitlikten ve özgürlükten söz etmek, emekçiler ve sömürülenler ile alay etmek demektir.”
“İnsan toplumuna sakin ve ön yargısız bir gözle bakarsak, ilk olarak güçlünün sergilediği şiddeti ve zayıfın çektiği eziyeti görürüz.”[96]
Bunun içindir ki Aristoteles, “Zayıflar her zaman adalet ve eşitlik isterler. Güçlülerse bunların hiçbirini takmaz,” derken, ekler Yaşar Kemal de:
“İnsan eşitlik için savaşırsa insan olur. Yoksa insanın hayvandan ne farkı kalır? Bizler acayip hayvanlarız. Ölümlü, delirmiş, korkudan delirmiş hayvanlarız. İnsanoğlunun çoğu korkudan delirmiş hayvan olmasaydı, dünya bu kadar rezil, kepaze bir dünya olmazdı.”
İkincisi de eşitsizliği körükleyerek yoksullaştıran sömürüdür.
Malum: Artı-değer sömürüsü/ücretli kölelik, kapitalist birikimin genel yasasıdır. Bunun sonucu olarak, sermayenin birikimine tekabül eden bir toplumsal sefalet birikimi vardır. Kapitalist sınıf için zenginlik birikimi, işçi sınıfı için sefalet birikimidir aynı zamanda… Ezilenlerin yoksullaştırılması tam da budur!
İşte birkaç veri:
6 yeni dolar milyarderinin eklendiği Türkiye’deki 28 dolar milyarderinin, 2024’teki servetleri 6.9 milyar dolar artarak toplam 55.6 milyar dolar seviyesine çıktı.[97]
Robert Frost’un, “Banka, size hava iyiyken şemsiye verip, yağmur başladığında geri isteyendir”; Bob Hope’un, “Bankalar, paraya ihtiyacınız olmadığını kanıtladığınızda size borç veren kurumlardır,” vurgularıyla müsemma bankacılık sektörünün net kârı 2024’te 659 milyar TL’ye yükseldi. Sektörde net kâr, 2023’te 620.5 milyar TL olarak açıklanmıştı.[98]
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği verilerine göre 2024’te üç lüks otomobil markasında toplam satış 83 adetti.[99]
Tam da bu taboya ilişkin olarak Karl Marx, “Kapitalizm, iki temel zenginlik kaynağını yok etme eğilimindedir; doğa ve insan,” derken ekler V. İ. Lenin: “Paranın egemen olduğu bir toplumda, emekçilerin yoksulluk içinde kıvrandığı, bir avuç zenginin de onların sırtından asalaklık ettiği bir toplumda gerçek özgürlük olamaz.”
“Kapitalistlerin ‘özgürlük’ tanımı her zaman zenginler için yiyecekten patlamak ve işçiler için açlıktan ölmek özgürlüğü biçiminde olmuştur.”[100]
Ve üçünsü de Eduardo Galeano’nun, “Oysa bizim tek bilmek istediğimiz yoksulların neden yoksul oldukları. Sakın onların açlığı bizi doyuruyor ve çıplaklığı bizi giydiriyor olmasın?” sorusunda açıklamasını bulan, eşitsizlik ve sömürünün eseri yoksulluktur.
Karl Marx’a, “Yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş bir şeylerin olması gerekir”…
- İ. Lenin’e “Paranın egemen olduğu bir toplumda, emekçilerin yoksulluk içinde kıvrandığı, bir avuç zenginin de onların sırtından asalaklık ettiği bir toplumda gerçek özgürlük olamaz”…[101]
John Berger’e, “Bu ülkede yoksulluk sorun falan değildir. Hayattır yoksulluk. Zengin olmanın bir yolu varsa yoksul olmanın binlerce yolu vardır”…
Dolores Ibarruri’ye, “Biz burada açlıktan ölürken, ağzımıza atacak bir lokma kuru ekmek bulamazken, tanrı niye bize yardım etmiyor! Eğer bir tanrı varsa, sanırım ki, yoksullara karşı gözü kör ve kulağı sağır,” dedirten “yoksulluk” bahsinde, hatırlatalım: O, sömürü sitem(ler)inin yarattığı hakikâttir.
Yoksulluk sömürücü sınıfsal politikaların, tercihlerin ürünüdür.
Bulaşıcı olmayan hastalıklar dünyadaki ölümlerin üçte ikisinden sorumluyken; bu ölümlerin beşte dördü yoksul Güney ülkelerinde ve üçte biri de 60 yaş altında gerçekleşmektedir. Bir başka deyişle yoksulluk yalnızca daha fazla değil, daha erken de ölmek demektir.[102]
Yoksulluğun yol açtığı, yaşadığı topluma yabancılaşma, dışlanmışlık, güçsüzlük ise alkol, tütün gibi alışkanlıkları ve suça eğilimi artırmaktadır. Yoksulluk erken ve ani ölümlere yol açan sağlık sorunlarıyla yakın ilişkilidir. Yoksulluk ile ilişkili tüm sağlık sorunları önlenebilir hastalıklardır.
Yoksulluk toplumsal şiddet ve sağlık sorunuyken; “Yoksulluk insanlığın en aşağılanmış yeridir,” diyen Yaşar Kemal gerçekten de haklıdır!
Kolay mı?
Ekonomik kriz her geçen gün büyürken vatandaş yoksulluğa mahkûm oldu. Vatandaşlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hâle geldi. Düzenli sosyal yardımlardan faydalanan hane sayısında çarpıcı artış yaşandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından düzenli sosyal yardım alan hane sayısı 2018’de 2 milyon 588 bin 969; 2024’ün ilk yarısında 3 milyon 786 bin 109’a kadar çıktı.
Düzenli sosyal yardımlardan yararlandırılan hane sayısında yıllar itibarıyla yaşanan değişim ise şöyleydi: 2018’de 2 milyon 588 bin 969; 2019’da 2 milyon 501 bin 106; 2020’de 2 milyon 450 bin 80; 2021’de 2 milyon 476 bin 457; 2022’de 3 milyon 780 bin 424; 2023’te 4 milyon 444 bin 73; 2024’ün Ocak-Haziranında 3 milyon 786 bin 109.[103]
TÜİK’in yoksulluk ve yaşam koşulları istatistiklerine göre 2024’te yoksulluk oranı 2023’e göre 0.1 puan artarak yüzde 13.6 oldu. Ortalama gelirin yüzde 60’ı yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde yoksulluk oranı yüzde 21.2’ye yükseliyor. Bu oran 17 milyon 821 bin kişiye denk geliyor.[104]
Türkiye’de sosyal dışlanma ve yoksulluk riski altındaki nüfusun oranı yüzde 30.7 olurken; yaş gruplarına göre 0-17 yaş arasında bu oranın yüzde 40’ın üstüne çıktığını görülüyor.[105]
Ayrıca TÜİK’in yüzde 44.38 olarak açıkladığı 2024 yılsonu enflasyonuna rağmen asgarî ücret yüzde 30 oranında arttırıldı. İstanbul’da yaşam maliyeti, aylık 77 bin TL’nin üstünde. İstanbul’da bir evi 3.5 asgarî ücret geçindiriyorken;[106] Türkiye’de son 20 yılda emekliler için en kötü yıl 2023 oldu. İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce’nin aktardığı verilere göre, AKP iktidarının başladığı 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46.5 idi. 2024’te ise ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 27.7’ye geriledi. 2014’te en düşük emekli aylığı ile 11 gram altın alınabilirken, 2024’te 4.5 gram altın alınabiliyor.[107]
Özetle açlık ve yoksulluk ile baş başa bırakılan yaşlılar, sefalet koşulları nedeniyle çalışırken yaşamını yitiriyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin 2024 Ağustosundaki iş cinayetleri raporuna göre 1 ayda en az 47 yaşlı işçi çalışırken öldü(rül)düğü unutulmamalıdır.[108]
Derinleşerek yaygınlaşan krizin en çok etkilediği kesimlerden olan yaşlılar, barınma krizi ile karşı karşıya kalırken, huzurevlerine başvurmaya başladı. Ancak huzurevlerinin sayısı yetersiz.[109]
Bu arada krizle birlikte derinleşerek yaygınlaşan yoksulluk çocukları da ağır biçimde vuruyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıkladığına göre, ailesinin yanında bakılamayan çocuk sayısı, Aralık 2024’de 170 bini aştı.[110]
Evet, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 verilerine göre Türkiye’de aşırı yoksulluk çeken hane sayısı 4 milyona yaklaşırken; ailesinin bakamadığı çocuk sayısı 2012’de 37 bin 295; 2014’te 60 bin 29; 2016’da 92 bin 115; 2018’de 122 bin 489; 2020’de 129 bin 422; 2022’de 157 bin 248 oldu.
Ayrıca 2012’de 1492 olan koruyucu aile yanındaki çocuk sayısı 2023 sonu itibarıyla 9 bin 806’ya fırladı. Koruyucu aile yanındaki çocuk sayısının yıllara göre dağılımı ise şöyle gerçekleşti: 2014’te 4008; 2016’da 5005; 2018’de 6465; 2020’de 7869; 2022’de 9011.[111]
Bu arada krizin yol açtığı yoksulluk daha da derinleşecek. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının öngörüsüne göre, ailesinin yanında bakılamayan çocuk sayısı 220 bine, GSS borçu olan kişilerin sayısı ise 9.8 milyona ulaşacak.[112]
Bunların yanında hem bebek, hem de beş yaşın altındaki çocuk ölümleri 2023’te 2022’ye göre artış gösterdi. TÜİK’in Haziran 2024’te açıkladığı ölüm istatistiklerine göre, bin canlı doğum başına düşen bebek ölüm sayısını ifade eden Bebek Ölüm Hızı, 2022’de binde 9.2 iken 2023’te binde 10.0’a yükseldi.[113]
VE NİHAYET!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek programı şahsında iktidar, yurttaşlardan “sabır” istiyor.
Verilerin ortaya koyduğu üzere, egemenlerin istediği “sabrın” sonu “selamet” değil, derinleşerek yaygınlaşan “sefalet”in getireceği felaketten başka bir şey değil!
Hayır; “geçicilik” yalanıyla istenen “sabır” kabul edilemez!
Emekçilere, ezilenlere düşen, “sabır” çağrılarına “Yetti artık/ Edi bese” deyip; sabrın sonunun sefalete çıktığı görüp/göstererek, Rosa Luxemburg’un, “Kitleler gerçekte kendi kendilerinin liderleridir ve diyalektik olarak kendi gelişim süreçlerini yaratırlar,” vurgusu doğrultusunda birleşik emek cephesini örgütlemektir.
Bertolt Brecht’in, “Bizce en iyisi, kalkmak, yeter artık, demektir,/ vazgeçmemek için kırıntısından bile yaşamanın,/ karşı çıkmaktır var gücümüzle acıyı doğuranlara,/ yaşanır hâle getirmektir dünyayı bütün insanlara,” vurgusuyla toparlarsak:
“Zorbalığın yer edinmesi için gereken tek şey, vicdan sahibi insanların sessiz kalmasıdır,” der Edmund Burke ve de ekler Yaşar Kemal:
“İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı kalır, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hâle düşecektir.”[114]
17 Mart 2025, Muğla.
[1]* 22 Mart 2025 tarihinde Ankara’da “Ekonomik Kriz ve Yoksullaşma Geçim Derdi, Mücadele Yolları ve Dayanışma” başlıklı Turkuaz Akademi Konuşmaları’nda yapılan konuşma.
[2] Scott Sagan.
[3] Mustafa Bildircin, “Erbaş’ın Kızı: Rabbimiz Kimini Varlıkla Sınar!”, Birgün, 6 Ocak 2025, s. 8.
[4] “10 Kişiden 8’i Dertli Ama Şimşek ‘Olumlu’…”, Birgün, 27 Kasım 2024, s. 4.
[5] Mustafa Bildircin, “Anayasal Haklar Yardıma Endeksli”, Birgün, 14 Kasım 2024, s. 2.
[6] Bertolt Brecht, Cesaret Ana ve Çocukları, çev: İsmet Sait Damgacı-Muammer Sencer, Sıralar Matbaası, 1967.
[7] Viktor Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, çev: Selçuk Budak, Okuyan Us Yay., 2019, s. 155.
[8] İrfan Hüseyin Yıldız, “Sosyal Adaletin Küresel Krizi”, 2 Şubat 2025… https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/irfan-huseyin-yildiz/sosyal-adaletin-kuresel-krizi-2295300
[9] http//www.globalissues.org/TradeRelated/Facts.asp#fact1
[10] John Perkins, Bir Ekonomi Tetikçinin İtirafları, çev: Murat Kayı, April Yay., 2007.
[11] “Kapitalistler Davos’ta”, Birgün, 21 Ocak 2025, s. 11.
[12] Fikret Başkaya, “Çürüme”, Kaldıraç Dergisi, No: 415, Şubat 2025, s. 65-66.
[13] Anıl Al Rebholz, “Toplumsal Anomi: Çöküş ve Kriz”, Birgün Pazar, 5 Ocak 2025, s. 8.
[14] Havva Gümüşkaya, “15 Bin Şirket, 51 Bin Esnaf Kilit Vurdu”, Birgün, 24 Ağustos 2024, s. 4.
[15] Hakan Öztürk, “3 İnsandan Biri İşsiz, 4 Çocuktan Biri Aç”, Yeni Yaşam, 16 Ağustos 2024, s. 9.
[16] “301 Milyar TL Takipte”, Cumhuriyet, 26 Ocak 2025, s. 9.
[17] “Krizin Altında Halk Kaldı”, 22 Aralık 2024… https://www.birgun.net/haber/krizin-altinda-halk-kaldi-585633
[18] “Kredi Kartı Borçlarında Endişe Verici Artış! Sadece 1 Haftada 1.5 Milyar TL Takibe Düştü”, 23 Kasım 2024… https://abcgazetesi.com/kredi-karti-borclarinda-endise-verici-artis-sadece-1-haftada-15-milyar-tl-takibe-dustu-779063
[19] “38 Milyon Kişi Kart Borçlusu!”, Cumhuriyet, 13 Ekim 2024, s. 9.
[20] “Saatte 24 Milyar TL Takibe Düşüyor”, Birgün, 17 Ocak 2025, s. 5.
[21] “Takipteki Alacaklar Bir Yılda yüzde 125 Arttı”, Birgün, 24 Ağustos 2024, s. 4.
[22] “Karşılıksız Çek Miktarı Eylül’de 2 Katına Çıktı”, 2 Ekim 2024… https://halktv.com.tr/ekonomi/karsiliksiz-cek-miktari-eylulde-2-kat-artti-875536h
[23] “Karşılıksız Çekte Korkutan Tablo”, Birgün, 22 Temmuz 2024, s. 4.
[24] Havva Gümüşkaya, “Kartlar Batık, Borçlar Yığılıyor”, Birgün, 27 Temmuz 2024, s. 4.
[25] “Bir Haftada 5 Milyar Daha Takibe Düştü”, Birgün, 22 Kasım 2024, s. 4.
[26] Hayri Kozanoğlu, “10 Maddede Bireysel Kredi Borç Batağı…”, Birgün, 1 Ekim 2024, s. 5.
[27] “Batık Banka Borcu 287 Milyara Çıktı”, Birgün, 7 Aralık 2024, s. 4.
[28] “Batık KOBİ Yüzde 50 Arttı”, Cumhuriyet, 1 Aralık 2024, s. 9.
[29] “İstanbul’da Yaşam Bir Yılda Yüzde 60 Pahalılaştı”, 4 Ekim 2024… https://www.evrensel.net/haber/529919/istanbulda-yasam-bir-yilda-yuzde-60-pahalilasti
[30] Serhat Aligil, “2 ‘Kâğıt’tan Biri 200 TL”,Cumhuriyet, 6 Ekim 2024, s. 9.
[31] “Artık Her İki Banknottan Biri 200 TL”, 6 Ekim 2024… https://artigercek.com/ekonomi/ekonomik-krizin-getirisi-artik-her-iki-banknottan-biri-200-tl-319383h
[32] Hayri Kozanoğlu, “Ekonominin Dış Dengeleri”, Birgün, 28 Ocak 2025, s. 8.
[33] Anton Çehov, Vişne Bahçesi, çev: Belgi Paksoy, İmge Yay., 1997.
[34] “İşsizlik Sorunu Büyüdü”, Cumhuriyet, 12 Mart 2024, s. z9.
[35] “Ümidini Yitirenler İş Aramayı Bıraktı”, Radikal, 12 Eylül 2023, s. 4.
[36] “15-34 Yaş Grubunda 6.7 Milyon Kişi ‘Boşta Gezer’…”, Cumhuriyet, 27 Mart 2024, s. 9.
[37] Havva Gümüşkaya, “2.1 Milyon Kişi İş Ümidini Kaybetti”, Birgün, 19 Kasım 2024, s. 4.
[38] Melisa Ay, “Türkiye’nin Bölgesel Eşitsizlik Karnesi”, Birgün, 9 Aralık 2024, s. 2.
[39] Mustafa Bildircin, “Günlük 19 Liraya Yoksulluk Yardımı”, Birgün, 29 Kasım 2024, s. 2.
[40] Mustafa Bildircin, “5.4 Milyon Çocuk Yoksulluk İçinde”, Birgün, 12 Ağustos 2024, s. 3.
[41] Nurcan Bilge Gökdemir, “Mükellef Artıyor, Denetim Azalıyor”, Birgün, 30 Temmuz 2024, s. 4.
[42] Mustafa Bildircin, “Müteahhitlere Kıyak Transfer”, Birgün, 9 Ağustos 2024, s. 9.
[43] “Bütçenin Faiz Yükü İki Katına Çıktı”, Birgün, 19 Ağustos 2024, s. 4.
[44] “Dış Borçlara 240 Milyar Dolar Faiz”, Birgün, 7 Ekim 2024, s. 6.
[45] Mustafa Bildircin, “Sanayi Bütçesi ‘Uzayda’ Kayboldu”, Birgün, 8 Kasım 2024, s. 4.
[46] Nurcan Bilge Gökdemir, “Fatura 3.7 Milyar TL”, Birgün, 12 Ocak 2025, s. 5.
[47] Mustafa Bildircin, “KİT’ler Borç Batağına Saplandı”, Birgün, 8 Ocak 2025, s. 6.
[48] Mustafa Bildircin, “Oyuncu Giydirip Bütçeyi Soydular”, Birgün, 2 Ocak 2025, s. 10.
[49] Havva Gümüşkaya, “Gelir Garantili Bütçe Soygunu”, Birgün, 15 Ağustos 2024, s. 4.
[50] Havva Gümüşkaya, Vergi-Ceza-Zam, Birgün, 8 Temmuz 2024, s. 4.
[51] Mustafa Bildircin, “Cengiz’e 1 Ayda 690 milyon TL”, Birgün, 9 Ocak 2025, s. 5.
[52] Uğur Zengin, “Türkiye’nin En Büyük İnşaat Patronları Dünyayı Götürüp Zırnık Vermedi”, 20 Eylül 2024… https://www.evrensel.net/haber/528664/turkiyenin-en-buyuk-insaat-patronlari-dunyayi-goturup-zirnik-vermedi
[53] Mustafa Bildircin, “7.5 Milyar TL’lik Vergi Borcu Sıfırlandı”, Birgün, 25 Temmuz 2024, s. 6.
[54] Mustafa Bildircin, “Kamu İhalelerinde Adres Değişmiyor”, Birgün, 30 Temmuz 2024, s. 4.
[55] Havva Gümüşkaya, “Vergi Vermeyen ‘Şampiyon’…”, Birgün, 30 Temmuz 2024, s. 4.
[56] “6 İHA’nın 5’i Damattan Alınmış”, Birgün, 23 Temmuz 2024, s. 5.
[57] Mustafa Bildircin, “Ülke Tarihinde Böyle Satış Yok”, Birgün, 22 Ağustos 2023, s. 9.
[58] Fikri Sağlar, “Neden?”, Birgün, 22 Ağustos 2024, s. 4.
[59] Hz. Ali akt.: İbn Ebi’l-Hadid Şerhu Nehci’l-Belağa 17/54.
[60] Havva Gümüşkaya, “İsrafın Sonu Yok”, Birgün, 16 Kasım 2024, s. 6.
[61] Havva Gümüşkaya, “KİT’lerde Görev Zararı Yüzde 820 Arttı”, Birgün, 7 Kasım 2024, s. 4.
[62] Mustafa Bildircin, “Milyarlarca Lira ‘Havaya’ Saçıldı”, Birgün, 7 Kasım 2024, s. 4.
[63] Mustafa Bildircin, “İlk Yarıda Tükettiler”, Birgün, 26 Ekim 2024, s. 9.
[64] Mustafa Bildircin, “Propaganda Ordusu Para Yutuyor”, Birgün, 15 Aralık 2024, s. 16.
[65] “1 Milyar 500 Milyon Dolara Mal Olan Osmangazi Köprüsü’ne 15 Milyar Dolar Ödenecek” 18 Ocak 2025… https://t24.com.tr/haber/1-milyar-500-milyon-dolara-mal-olan-osmangazi-koprusu-ne-15-milyar-dolar-odenecek 1211230
[66] “Cumhurbaşkanlığı’nın 6 Aylık Harcaması 2 Milyardan 6 Milyara Çıktı”, 2 Ağustos 2024… https://www.avrupademokrat3.com/cumhurbaskanliginin-6-aylik-harcamasi-2-milyardan-6-milyara-cikti
[67] “Sarayın Bir Yıllık Harcaması 9.56 Milyar TL’ye Ulaştı”, 22 Eylül 2024… https://ozgurgelecek52.net/sarayin-bir-yillik-harcamasi-956-milyar-tlye-ulasti/
[68] ir Gün Koruma Maliyeti 379 Asgarî Ücrete Denk”, Birgün, 5 Eylül 2024, s. 6.
[69] Cengiz Karagöz, “Erdoğan’ın Korumaları İçin Günlük Yapılan Masraf”, Cumhuriyet, 15 Aralık 2024, s. 3.
[70] Veli Toprak, “Sarayın Yeni Otomobil Masrafı 262 Milyon Lira”, Sözcü, 1 Aralık 2024, s. 10.
[71] İsmail Arı, “Korumaya Gelince Para Çok”, Birgün, 18 Ağustos 2024, s. 6.
[72] “Saray’ın Bir Yıllık Masrafı, 723 Bin Asgarî Ücretlinin Maaşına Denk Geliyor”, Birgün, 19 Ağustos 2024, s. 6.
[73] Mustafa Bildircin, “Millet Bahçeleri İçin Milyon Liralık Plan”, Birgün, 22 Aralık 2024, s. 3.
[74] Mustafa Bildircin, “Millet Bahçesi’ne 304.4 Milyon TL”, Birgün, 27 Ocak 2025, s. 6.
[75] Mustafa Bildircin, “Millet Değil İsraf Bahçesi”, Birgün, 8 Eylül 2024, s. 2.
[76] Mustafa Bildircin, “Tasarruf Genelgesi Lafta Kaldı”, Birgün, 17 Temmuz 2024, s. 7.
[77] Mustafa Bildircin “Diyanet Günde 15.880 Asgarî Ücret Harcadı”, 16 Ocak 2025… https://www.birgun.net/haber/diyanet-gunde-15-880-asgarî-ucret-harcadi-591061
[78] Mustafa Bildircin, “Diyanet Harcaması Yine Kriz Dinlemedi”, Birgün, 5 Ağustos 2024, s. 6.
[79] Mustafa Bildircin, “Diyanet’te de İtibardan Tasarruf Yok”, Birgün, 24 Kasım 2024, s. 15.
[80] Mustafa Bildircin, “Diyanet’in Avroları Yurtdışına Akıyor”, Birgün, 25 Ekim 2024, s. 7.
[81] Mustafa Bildircin, “Diyanet’in Propaganda Yatırımı”, Birgün, 26 Şubat 2024, s. 8.
[82] Mustafa Bildircin, “Tasarruf, Kur’an Kursuna İşlemiyor”, Birgün, 27 Temmuz 2024, s. 9.
[83] Mustafa Bildircin, “Diyanet Para Yağdırdı”, Birgün, 2 Aralık 2024, s. 8.
[84] Mustafa Bildircin, “Diyanet’e Yeni Araçlar”, Birgün, 21 Ocak 2025, s. 7.
[85] Mustafa Bildircin, “Erbaş’ın Emekli Aylığı 78 Bin TL”, Birgün, 13 Ekim 2024, s. 5.
[86] Mustafa Bildircin, “Din Ataşesi Gezileri Kamuya Ödetti”, Birgün, 9 Aralık 2024, s. 6.
[87] Havva Gümüşkaya, “Tasarrufu Sosyal Yardımda Buldular”, Birgün, 17 Ağustos 2024, s. 3.
[88] “Gelir Dağılımında Bozulma Zirvede”, Birgün, 29 Mart 2024, s. 4.
[89] “Gelirde İlk Yüzde 20’nin Payı Yüzde 6.3”, Cumhuriyet, 9 Aralık 2024, s. 9.
[90] “TÜİK’in Yeni Gelir Dağılımı Raporu”, Birgün, 28 Aralık 2024, s. 9.
[91] Hayri Kozanoğlu, “Daha Kötüsü Kapıda”, Birgün, 7 Ocak 2025, s. 5.
[92] V. İ. Lenin, Devlet Üzerine, çev: Mazlum Beyhan, Yordam Kitap, 2015.
[93] V. İ. Lenin, Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü Üzerine Tezler, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1977.
[94] V. İ. Lenin, Proleter Devrim ve Dönek Kautsky, çev: Kenan Somer, Bilim ve Sosyalizm Yay., 2013.
[95] V. İ. Lenin, Devlet Üzerine, çev: Mazlum Beyhan, Yordam Kitap, 2015.
[96] Jean-Jacques Rousseau, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı, çev: Rasih Nuri İleri, Say Yay., 1986.
[97] İrfan Hüseyin Yıldız, “Sosyal Adaletin Küresel Krizi”, 2 Şubat 2025… https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/irfan-huseyin-yildiz/sosyal-adaletin-kuresel-krizi-2295300
[98] “… ‘Batık’ Geminin Borçları”, Birgün, 31 Ocak 2025, s. 6.
[99] “Türkiye’de Bentley Ferrari ve Lamborghini Satışları Yine Zirvede” 7 Ocak 2025… https://www.bloomberght.com/turkiye-de-bentley-ferrari-ve-lamborghini-satislari-yine-zirvede-3738627
[100] V. İ. Lenin, Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü Üzerine Tezler, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1977.
[101] “Kırsal nüfusun yoksullaşması ve yıkımı, sermaye için yedek emek ordusunun yaratılmasında rol oynar.” (V. İ. Lenin, Marksizmin Üç Kaynağı, çev: Vahap S. Erdoğdu, Sol Yay., 2013).
[102] http://dx.doi.org/10.1016/S0140-6736(18)30482-3
[103] Mustafa Bildircin, “37 Milyon Hane Yardımla Yaşıyor”, Birgün, 18 Ağustos 2024, s. 4.
[104] Havva Gümüşkaya, “Yoksulluk Hem Arttı Hem Süreklileşti”, Birgün, 31 Aralık 2024, s. 4.
[105] Özgür Gürbüz, “Genç ve Çocukların Yüzde 40’ı Yoksulluk Riski Altında”, Birgün, 17 Ekim 2024, s. 4.
[106] Buse İlkin Yerli, “İstanbul’da Bir Evi 3.5 Asgarî Ücret Geçindiriyor”, Birgün, 7 Ocak 2025, s. 10.
[107] “Emekliler İçin 20 Yılın En Kötüsü”, Birgün, 3 Eylül 2024, s. 4.
[108] “Yaşları Arttıkça Sefalet Büyüyor”, Birgün, 1 Ekim 2024, s. 4.
[109] Berkay Sağol, “Huzurevine Başvuru Arttı”, Birgün, 2 Ocak 2025, s. 10.
[110] Mustafa Bildircin, “Çocuk Yoksulluğu Katlanıyor”, Birgün, 17 Aralık 2024, s. 11.
[111] Mustafa Bildircin, “AKP Yoksulluğun Kitabını Yazdı”, Birgün, 13 Ekim 2024, s. 6.
[112] Mustafa Bildircin, “Yardım Alanların Sayısı Yükselecek”, Birgün, 21 Ekim 2024, s. 4.
[113] Kayıhan Pala, “Çocuk Ölüm Hızı Türkiye’de Neden Arttı?”, Birgün, 2 Ağustos 2024, s. 2.
[114] Yaşar Kemal, İnce Memed 4, YKY, 2000, s. 348.