Kadınlara yönelik saldırıların meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz! Ayşegül Terzi yalnız değildir!

Serbest bırakılmasına gösterilen tepkiler üzerine ertesi gün, saldırgan, yeniden gözaltına alınarak bu kez “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” suçundan mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı.
Saldırganın tutuklanması kadınların böylesi bir duruma sessiz kalmamasının gücüyle mümkün olmuştur.
Ayşegül Terzi’ye şort giydiği gerekçesiyle atılan bu tekme, sadece bir “basit yaralama” suçu değildir. Mesele bu kadar “basit” değildir.
Bu tekme, kadınların türlü bahanelerle nasıl şiddete uğradıklarını açıkça gözler önüne sermektedir.
Bu tekme kadınlara yönelik nefretin, ayrımcılığın ve cinsiyetçiliğin nasıl körüklendiğini göstermektedir.
Bu tekme, kadına yönelik şiddetin bir devlet politikası haline getirilmesinin somut örneğidir.
Bu tekme, sadece Ayşegül’e yönelik bir saldırı değil, tüm kadınların özgürlüğüne, yaşam hakkına yapılmış bir saldırıdır. Tıpkı Soma’da, başbakanın koruması tarafından madenci yakınına atılan tekmenin, tüm işçilere ve emekçilere yönelik bir saldırı olması gibi… Tıpkı Kürtçe konuştuğu için yakılarak katledilen işçi Mehmet Aytaç’a yönelik bu vahşice saldırının, bu topraklarda yaşayan tüm halklara yönelik bir saldırı olması gibi… Tıpkı Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz Ali İsmail’e atılan tekmelerin, yaşamını savunan, özgürlük için direnen tüm insanlara yönelik bir saldırı olması gibi…
Saldırganın “manevi duygularımı tahrik etti”, “yaptığım her şey İslami hukuka uygun” “devlet bunları cezalandırmıyor, cezalandırmalı” gibi söylemleri, erkek egemen devletin aynasıdır. Sokakta, otobüste, “göreve” soyunanlar, mahkemeler, medya, polis eliyle korunmakta, şiddet meşrulaştırılmaktadır.
Burjuva medyanın olayı adeta magazinleştirerek Ayşegül Terzi’nin baygınlık geçirme anını defalarca sunması, Show TV’nin haberi “herkes bunu konuşuyor” etiketi ile yayınlaması, medyada dönen “uçan tekme attı” gibi söylemler de kadına yönelik şiddetin nasıl basitleştirildiğini göstermektedir.
Kadınların evde, sokakta, işyerinde, okulda gördüğü şiddet, devletin politikalarının, iktidarın söylemlerinin sonucudur. Çünkü kadınların direnişinden, mücadelesinden korkmaktadırlar. Kadınların özgürleşmesinden korkmaktadırlar.
Atılan her bir tekmenin hesabını yine biz kadınlar, işçiler, emekçiler, halklar soracağız. Mücadelemizle özgürleşecek, direnişimizle kazanacağız!
Ayşegül Terzi yalnız değildir!

AKA-DER / 20.09.2016