Ana Sayfa Blog Sayfa 146

Venezuela’ya yönelik bölge devletleri ve emperyalistlerin saldırıları sürüyor

 

Venezuela’yı MERCOSUR’dan çıkarma tehdidi
Latin Amerika’nın darbe hükümeti Brezilya ve sağcı hükümetler Arjantin ile Paraguay, Venezuela’yı bölge devletlerinin ticari işbirliği örgütü olan Mercosur’dan atmak için yeni bir saldırı planını devreye koydu.
Latin Amerika’da sağ kanat Paraguay, Arjantin ve Brezilya hükümetleri 2 Aralık’ta bir açıklama kaleme alarak, Latin Amerika ticaret bloku olan Mercosur’dan Venezuela’nın çıkarıldığını açıkladı.
Rodriguez, söz konusu üç ülkenin dış işleri bakanlıklarını “Üçlü İttifak” olarak tariflerken, bu hükümetlerin Mercosur içerisinde bir darbe sahnelemeye çalıştığını ifade etti; Venezuela’ya yönelik suçlamaların ise asılsız olduğunu vurguladı.
Mercosur üyesi sağcı hükümetler Venezuela’nın üyelik yükümlülüklerini yerine getirmekte başarısız olduğunu iddia ediyor.
Venezuela Başkanı Nicolas Maduro ise Cuma günü Caracas’tan yayınlanan bir televizyon programında, bu hamlenin Venezuela’ya karşı gerçekleştirilen uluslararası bir saldırı olduğunu ifade etti.
Venezuela 2012 yılında Mercosur’a üye çoğu ülkenin sol liderler tarafından yönetildiği dönemde bloka katılmıştı. Ne var ki, Brezilya’da geçtiğimiz aylarda gerçekleşen parlamenter darbe ile birlikte Mercosur bloku içerisinde ibreler de sağı göstermeye başladı.
15 Aralık’ta ‘özel’ bir toplantı almak üzere Arjantin’de toplanan Paraguay, Brezilya ve Arjantin yetkilileri, Venezuela’nın katılmasını engellemeye çalıştı. Bu engellemenin hukuksuz olduğunu savunan Bakan Rodriguez’e Arjantin polisi saldırdı, saldırıda bakanın parmağı kırıldı.
Dışişleri bakanlarının Buenos Aires’te gerçekleştireceği ve yeni yıl eylem planını tartışacağı Mersocur özel toplantısı Rodriguez’in toplantıya dahil olmaya çalışmasıyla birlikte ani bir şekilde ertelendi.
MUD çözüm çağrılarına kulak tıkıyor
Chavezci sosyalist Başkan Maduro’nun indirilmesi ve hükümetin tamamen ele geçirilmesi için ABD’nin planlarını devreye sokan sağ cephenin kışkırtmalarının halk nezdinde kabul görmemesinin ardından sağ cephe MUD Brezilya’da gerçekleştirilen parlamenter darbenin bir benzerini hayata geçirmeye çalışıyor.
Başkan Maduro’nun görevden alınması için erken seçim talebini dayatan sağ cephe, usulsüz yöntemler aracılığıyla yasal görünüme bürüdüğü uygulamaları devlet mekanizmalarındaki işleyişe dayatırken Maduro’nun görüşme çağrıları üzerine başlatılan sürecin üçüncü evresinde görüşmelere katılmadı,
Sağ cepheyi oluşturan Demokratik Birlik Koalisyonu’nun görüşmeleri terk edeceğine ilişkin Maduro’ya tehditler savurmasının ve 6 Aralık’ta görüşmelere katılmayı reddetmesinin ardından diyalog süreci tehlikeye girdi.
Petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte, milli gelirin çoğunluğunun petrole dayalı olduğu Latin Amerika ülkelerinde ekonomik krizin tırmanmasından istifade eden sağ partiler ve koalisyonlar Arjantin ve Brezilya’da olduğu gibi Venezuela’da iktidarı tamamen ele geçirmek için saldırıyı tırmandırdı. Ekonomik çıkmazın halk üzerindeki etkisini kullanarak Venezuelalıları etkisi altına almaya çalışan sağ cephe, sokak ayağında başarısız olunca imza kampanyasında usulsüzlüğe başvurdu.
Yüksek Seçim Konseyi’ne çok sayıda hatalı ve geçersiz imza teslim eden sağ cephenin referandumu erkene alma talebi bu nedenle reddedilince, sağ cephe Maduro’nun “darbe” yaptığını ve “demokrasiyi çiğnediği” ithamlarıyla Maduro’nun görevden alınması için tekrar gerilimi tırmandırdı.
Sağ cephenin başkanlık seçimlerini erkene almaya çalışmasının ardında yatan neden ise şu idi: Eğer seçimler 2017 Ocak ayından evvel gerçekleşirse, Maduro’nun seçilmemesi halinde yerine sağ cepheden bir kişi yetki sahibi olacak. Ancak 2017 yılı sonrası gerçekleştirilecek bir başkanlık seçiminde, Maduro’nun seçilmemesi halinde yine Maduro’yu takiben yardımcısı Başkan olarak atanacak.
Ekonomik darbe girişimine karşı önlem alındı
Venezuela’da ATM’lerde 100’lük bolivar banknotlarının tükenmesiyle birlikte mafya gruplarının 100 bolivar banknotlarını sınır bölgesinde biriktirdiği ve sahte dolar basmaya çalıştığı ortaya çıktı.
Maduro, Kolombiya’nın korunak olduğu uluslararası mafya gruplarının elinde yaklaşık 300 milyon bolivar olduğunun saptandığını; Venezuela’ya karşı ekonomik bir darbe amaçlandığını kaydetti.

Venezuelalı yetkililer ise sorunun çözümüne yönelik, üç gün içerisinde 100’lük bolivar banknotunu tedavülden kaldıracaklarını ve yerine yeni bir banknot süreceklerini kaydetti.
Öte yandan Venezuela hükümeti sınıra da güvenlik güçleri takviyesi göndereceğini ve para kaçakçılığıyla mücadele edebilmek için 72 saat boyunca Kolombiya sınırının kapatılacağını duyurdu.
                                                                                                                            Kaynak: Direnisteyiz, Telesur, 15 Aralık 2016

Tıp alanındaki uygulamaları ile sosyalizmin tek umut olduğunu dünyaya kanıtlayan Küba, 6 yıldır çatışma ve kriz içindeki Suriye’deki çocuklar için 930 bin dolar değerinde menenjit aşısı yolladı.

Brezilya’da PEC55 olarak bilinen, kamu harcamalarında 20 yıllık kesintiye gidilmesini öngören yasa değişikliği kabul edildi.

Yasa değişikliğinin görüşüldüğü sırada binlerce gösterici sokaklara döküldü. Başkent Brasilia’da protestocular bir otobüsü ateşe verdikten sonra Temer hükümetini desteklediğini ileri sürdükleri Globo televizyonunun ofisine doğru yürümeye başladı. Ancak eylemciler polisin engeliyle karşılaştı. Sao Paulo kentinde ise devlete ait Endüstri Federasyonu’nun merkezi saldırıya uğradı.
Kemerler sıkılırken yolsuzluğa devam
Temer’in, yakın müttefiki bakanın özel işi için başka bir bakana baskı yaptığı öne sürüldü. Böylece henüz altı aydır iktidarda olan Temer hükümeti ikinci defa yolsuzluk skandalıyla gündeme gelmiş oldu.
Temer’in hükümette kabine sekreteri olarak görev yapan Devlet Bakanı Geddel Vieira Lima’nın sahip olduğu tarihi Salvador kentindeki araziye imar izni verilmesi için Eski Kültür Bakanı Marcelo Calero’ya baskı yaptığı iddia edildi. Çıkan anlaşmazlığın da Calero’nun istifasına yol açtığı ileri sürüldü.
Temer, Calero ile proje hakkında konuştuğunu kabul ederken, bakana baskı yaptığı iddiasını reddetti. Bu iddialarla henüz altı aydır iktidarda bulunan Temer hükümeti ikinci defa yolsuzluk skandalıyla gündeme gelmiş oldu.
Daha önce kasım ayı ortasında, görevinden azledilen eski Devlet Başkanı Dilma Rousseff yerine geçen Temer’i rüşvet almakla suçlamıştı.
Öğrenciler sokakta eğitimin özelleştirilmesine ve yolsuzluğa karşı çıktı
Lise ve üniversite öğrencileri, 7 Aralık Çarşamba günü yaptıkları yürüyüş boyunca yolu trafiğe kapattı.
Öğrenciler darbe hükümetinin eğitimi özelleştirme planına, yolsuzluklara ve kemer sıkma politikalarına karşı direnişi, okul işgalleri ve eylemlerle yükseltmeye devam ediyor.
                                                                                               Kaynak: Direnisteyiz, Sendika, Sputnik, BBC, 13 Aralık 2016

Küba’dan Suriyeli Çocuklar İçin 930 Bin Dolarlık Aşı Yardımı

930 bin dolar değerindeki aşılar, abluka altındaki Suriyeli çocuklar için hayati önem taşıyor. Suriye’nin Dış Ticaret Müsteşarlığı, aşıların gönderilmesinin Suriye ve Küba hükümeti arasında imzalanan bir anlaşmaya dayandığını duyurdu. Buna göre Suriye’nin borçları, bir dizi Küba ilacının ülkeye gönderilmesi karşılığında ödenmiş sayılacak. 2016’da Küba hükümeti, difteri, tetanoz, boğmaca, Hepatit B ve influenza ile savaşmak için Suriye’ye aşılar gönderdi. Suriye hükümeti ayrıca, çocukları etkileyen beş bulaşıcı hastalığa karşı da Küba’dan aşı ithal etti.
                                                                                                                                      Kaynak: Direnişteyiz, 21 Aralık 2016

Küba ve dünya halkları Fidel’ini uğurladı

Küba ve dünya halkları Fidel’ini uğurladı

Küba yerel saatiyle 12.30 sıralarında Santiago de Cuba kentine giren Castro’nun küllerini taşıyan ‘‘Özgürlük Konvoyu’’ 26 Temmuz Hareketi’nin bayraklarını sallayan binlerce Santiagolu tarafından ‘‘Yo soy Fidel’’ (Ben bir Fidel’im) sloganıyla karşılandı.
Raul Castro: Mücadeleyi sürdüreceğimize ant içiyoruz
Törende konuşan ve sık sık alkışlanan Raul Castro şunları söyledi: “Fidel’in prensipleri ve sözleri bu alanda yeniden yankılanıyor. ABD’nin baskıları karşısında Fidel’in, devrimin ve Küba bayrağının arkasında onurlu bir halk vardı. Fidel’in dediği gibi gençlik geleceğini ellerinde tutuyor. Burada Fidel’in önünde mücadeleyi sürdüreceğimize ant içiyoruz.”
Correa: Adaletli bir dünya yaratmak için ilerlemeyi öğrendik
Törende Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, Küba’nın sömürgeleştirilemeyeceğini belirterek, “Küba’yı işgal etmediler çünkü tüm ulusu kazanamayacaklarını biliyorlardı. Seninle birlikte sevgili Fidel, Che, Cienfuegos, Chavez adaletli bir dünya yaratmak için ilerlemeyi öğrendik. Komandante, son zafere kadar mücadele etmeye yemin ederiz” diye konuştu.
Maduro: Misyonunu tamamlamanın ötesine geçti
Göreve geldiğinden bu yana Fidel Castro’yla yakın ilişkileriyle bilinen Venezüela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da efsanevi lideri “O, bu dünyadaki misyonunu tamamlamanın ötesine geçti. Çok az hayat bu kadar tam, bu kadar parlaktır. Bu dünyadan ele geçirilemeden göçtü” sözleriyle andı.
Raul Castro, Fidel’in Vasiyetini Açıkladı: Yasaklayacağız
Küba Devlet Başkanı Raul Castro, konuşmasında kardeşi Fidel Castro’nun bir vasiyetini de açıkladı.
Castro, kardeşinin kişi kültü yaratmaktan sakınma isteğine uyarak, Küba hükümeti olarak sokaklara, anıtlara Fidel adının verilmesini yasaklayacaklarını duyurdu.
Santiago’da toplanan Kübalılara seslenen Raul Castro, Ulusal Meclis’in gelecek oturumunda, kardeşinin bu istediğini hayata geçiren bir kanun yapacağını söyledi.
Kaldıraç Heyeti’nin Küba İzlenimleri
Fidel’i uğurlamak ve Anadolu halkının dayanışma duygularını Küba’ya ulaştırmak üzere 4 Aralık’ta yapılan törene katılan Kaldıraç heyeti izlenimlerini direnişteyiz ekibi ile paylaştı:
“Cenaze organizasyonunun tamamı Devrimi savunma komitelerinde örgütlenen halk tarafından yapıldı. Törenin güvenliği de halk tarafından sağlanırken, kolluk kuvvetleri neredeyse yok denecek kadar azdı. Cenaze töreni Yoldaş Fidel’in görüntülerinden oluşan bir sinevizyon ve müzik eşliğinde başladı. Törene her yaştan Kübalı katıldı. Halk konuşmaları sakin ve dikkatli bir şekilde dinlerken, her Fidel dendiğinde “Yo soy Fidel (Ben Fidel’in)” sloganları atıldı. Konuşmaların sonunda “Patrio o muerte” dendiğinde, “Venceremos” yanıtı gelirken, “Hasta la Victoria” sözleri “Siempre” şeklinde tamamlandı.”
                                                                                                                        Kaynak: Direnisteyiz, Diken, 4 Aralık 2016

ABD’den Japonya’ya son 44 yılın en büyük arazi devri

ABD, Japonya’nın Okinawa eyaletindeki askeri üssünden 40 bin dönümlük alanı Tokyo hükümetine törenle devretti. Binlerce kişi ise ABD’nin Okinawa’daki varlığını tamamen sonlandırması talebiyle eylem yaptı.
ABD ordusunun toprak iadesi karşılığında, Japon hükümeti üs yakınlarında ‘Osprey’ adlı çok amaçlı hava araçları için 6 iniş pistinin inşasına onay verdi.
Bölgede yaşayanlar bu hava araçlarının yaptığı kazalar nedeniyle güvenliklerinden endişe ederek pistlerin yapımına karşı çıkıyordu. Taraflar 1996 yılında toprak iadesi üzerine uzlaşsa da, Osprey araçları için yapılacak pistlere yönelik protestolar iadeyi geciktirmişti. Hâlihazırda Takae köyü yakınlarındaki iniş pistleri ABD ordusu tarafından kullanılıyor.
ABD’nin Japonya’daki askeri varlığına karşıtlığıyla bilinen Okinawa Valisi Takeşi Onaga da törene katılmayıp yaklaşık 4 bin kişi ile birlikte protesto eylemi yaptı.
Eylemciler iade anlaşmasının hâlihazırda yaşanan sıkıntıları çözmediği görüşünde. Bölge halkı ABD üslerinin yarattığı gürültü ve kirliliğin yanı sıra ABD’li askerlerin karıştığı suç olaylarından şikâyet ediyor. ABD, Japonya ile yaptığı güvenlik anlaşması kapsamında bu ülkede 50 bin askerini bulunduruyor. Bu askerlerin yarısından fazlası Okinawa’daki üslerde bulunuyor.
                                                                                                                                             Kaynak: Sputnik, 22 Aralık 2016

ABD Ukrayna’yı ‘bağış’larla yönetiyor

ABD’nin Ukrayna halkı nezdinde gün geçtikçe gözden düşen Başbakanı Petro Poroshenko’nun iktidarda kalabilmesi için bazı yerel medya kuruluşlarına 800 bin dolar bağış yapacağı ortaya çıktı. 
Duyuru, ABD’nin işbirliği yapmak üzere Ukrayna’daki kar amacı güden ya da gütmeyen kitle örgütleri aradığını; bu örgütlerde “demokratik yönetim savunuculuğu ve gözlemcilik işlevi” arandığını ortaya koydu.
RussiaToday’in aktarımına göre, uzmanlar böylesi bütçelendirme ve bağış programlarının Ukrayna’da Poroshenko yönetiminin düşmesini engellemek için gerçekleştirildiğini kaydediyor. Washington’un çıkarlarına hizmet eden Petro Poroshenko’nun son dönemde kamuoyundaki itibarı ise gittikçe düşüyor.
Sputnik haber ajansı ise 2015 yılında, Demokrasi için Ulusal Bağış NED’in (söz konusu bütçelendirme programını oluşturan DRL’ye benzer bir büro) Kiev darbesinin hazırlığında önemli bir rolü olduğunu kaydetmişti. 2011-2014 yılları arasında, gençlik hareketlerini ve kitle eylemliliklerini gündem eden ve ön plana çıkaran medya kuruluşlarına ve kitle örgütlerine 14 milyon dolar bağış yapıldığı ortaya çıkmıştı.
ABD’nin Ukrayna medyası, işletmeleri ve kitle örgütlerine büyük meblağlarda kaynak aktarımı olduğu biliniyor. Devlet Departmanı üst diplomatı Victoria Nuland ise geçtiğimiz yıl, ABD’nin 1991’den bu yana, vergi ödeyen vatandaşlarının cebinden 5 milyar doları, Ukrayna’nın inşaası için harcadığını, “demokratik kurumları ve becerilerini geliştirmek” için kullandığını ifade etmişti. Bağışlar DRL, USAID ve NED kuruluşları üzerinden gerçekleştiriliyor; yardımlara sadece kitle örgütleri ve işletmeler değil; Ukrayna’daki siyasi partiler de dahil ediliyor.
ABD’den Ukrayna’ya 350 milyon dolarlık askeri yardım
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi Ukrayna’ya askeri yardımı da onaylayan 2017 yılı savunma bütçesini kabul etti.
618 milyar 700 milyon dolarlık dev savunma bütçesi Ukrayna’ya 350 milyon dolarlık askeri yardımı içeriyor.
2016 yılı savunma bütçesinden Ukrayna için 300 milyon dolarlık askeri yardım ayrılmıştı. Yardım sınır güvenliğini de içeren teknik desteği kapsıyor.
                                                                                                             Kaynak: Direnişteyiz.org, Finance.ua, 28 Aralık 2016

IŞİD, TSK mensubu 2 askeri yakarak öldürdü

Videonun sonunda iki IŞİD’li, Türkiye’yi tehdit ederek, askerlerin geri çekilmemesi durumunda bu görüntülerin devam edeceğini ileri sürdü.
Yakılan askerlerin isimlerinin Fethi Şahin ve Sefer Taş olduğu öğrenildi.
Havuz medyası yalanladı, “şehitler ölmez” yürüyüşleri yapılmadı
Yayınlanan videolardan sonra devletten “video inceleniyor” açıklaması geldi. Burjuva medyada görüntülerin sahte olduğu iddiası dillendirildi. AKP kalemşörlerinden Fatih Tezcan, askerlerin “devlete ihanet ettiklerini” belirtti. “Bir Türk askerini lime lime kessen de vatanına ihanet etmez” diye twit atan Tezcan, askerlerin yakılarak öldürülmediklerini, videonun kurmaca olduğunu, bu askerlerin vatana ihanet ettiklerini iddia etti.
Kürtlerle savaşta ölen askerlerin cenazelerinde ırkçı ve dinci propagandayla büyük yürüyüşler planlayan milliyetçi güruhlar IŞİD tarafından askerlerin yakılmasına herhangi bir tepki göstermedi.
IŞİD, Türkçe yayınladığı aylık Konstantiniyye dergisinde, geçen sene Eylül ayında kaçırdığı ve yakarak katlettiği asker Sefter Taş ile yaptığı röportaja yer verdi. Taş, röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “Sayın Recep Tayip Erdoğan; sen rahat yerde oturuyorsun, eşin, oğlun ve kızın yanında. Niye bana sahip çıkmıyorsun?” ifadelerini kullanmıştı. Ayrıca Taş, HDP’yi desteklediğini ve barış istediğini ifade etti: “Savaş istemiyorum. HDP’yi destekliyor ve onların kazanmasını istiyorum. Barış istiyorum.”
Medyaya uygulanan sansür sokakta delindi
Videoların internete düşmesinin hemen ardından katliama dair haber ve görüntülere hükümet tarafından sansür uygulandı, internete erişim önemli ölçüde yavaşlatıldı. Sansüre ve sessizliğe tepkiler otobüslerde ve meydanlarda yapılan açıklamalarla dile getirilmeye çalışılırken, Galatasaray Meydanı’nda “Daha fazla kan dökmenize izin vermeyeceğiz” diyerek protesto yapmak isteyen Halkevcilere polis saldırdı, 18 kişi gözaltına aldı.
Dizi oyuncusu Elçin Sangu, hakkında Posta gazetesinde çıkan bir magazin haberine “Cesaretiniz varsa askerlerimizin başına gelenlerden bahsedin” diyerek tepki gösterdi.
Nasrallah: Kimse sesini yükseltmiyor
Türkiye hükumetini eleştiren Lübnan Hizbullah lideri Nasrallah, “İşte Türkiye. Dünya Türkiye’nin IŞİD’i desteklediğini konuşuyor. Irak ve Suriye’ye geçişleri kolaylaştırmadılar mı?” diye sordu. Olaya ilişkin herhangi bir ses çıkmadığını belirten Nasrallah, “Herkes, dünyanın her yerinden gelen bu militanların içeriye girebilmek için hangi sınırları kullandığını, kimlerin yardım ettiğini, para, silah ve eğitim sağladığını biliyor. Başından bu yana kendi zehirlerini tadacaklarına inandık. Bu yılanı kendileri yarattı ve şimdi yılan onlara döndü, Amerikalılara, Türklere ve Körfez ülkelerine” ifadelerini kullandı.
Fırat Kalkanı’nda son durum: Dön dolaş Kürtlere saldır!
TC, Suriye’de giriştiği Fırat Kalkanı operasyonunda ısrarını sürdürüyor. Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına müsaade etmeyeceğiz” açıklamalarıyla bölgede Kürtlerin statü kazanmalarını engelleme çabalarına devam edeceklerini ilan ederken, sürdürülen Fırat Kalkanı operasyonunda El Bab kuzeyden tamamen kuşatıldı.
23 Aralık’ta TSK’nın şehre yoğun bombardımanı sonucunda 24’ü çocuk 88 sivilin öldüğü belirtildi.
Erdoğan yaptığı açıklamada TSK’nın Kürtlerin kontrolü altındaki bölgelere saldıracağının sinyallerini de şu sözlerle verdi: “Yarın dedim ya Minbiç, Rakka. Nerede bir zulüm varsa, zulmün olduğu yerde biz varız”.
26 Aralık itibarıyla, yakılarak öldürülen iki asker dâhil olmak üzere Fırat Kalkanı opersyonunda ölen asker sayısı 40’a yükseldi.
                                                                                                  Kaynak: Direnişteyiz.org, BBC, Gazeteduvar, 26 Aralık 2016

Rusya Kızılordu Korosunu taşıyan askeri uçak düştü

Rusya Savunma Bakanlığı’na ait olduğu belirtilen ve içinde 83 yolcu ve 8 mürettebat bulunan Tupolev Tu-154 tipi uçağın düştüğü bildirildi. İlk bilgilere göre ise uçakta yaklaşık 100 kişinin bulunduğu tahmin ediliyor. Uçakta aralarında Kızıl Ordu Korosu’na mensup müzisyenler, gazeteciler ve askeri personelin de bulunduğu yaklaşık 91 kişi vardı.
Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı’ndan bir kaynak, yaptığı açıklamada uçuşun sivil olmadığını kaydetti.
Yerel kaynaklara dayandırılan bir haberde ise uçağın yakıt ikmali için Soçi’ye indiği ve son güzergâhının Suriye’nin Lazkiye kenti olduğunu bildirdi.
Kızıl Ordu Korosu’nu taşıyordu
Düşen uçakta Kızıl Ordu Korosu’nun bulunduğu ve Rus askerlere moral vermek için Suriye’ye gittiği belirtildi. 1928 yılında kurulan Kızıl Ordu Korosu, Türkiye dâhil pek çok ülkede verdiği konserlerle tanınıyordu.
Dünyanın en büyük ordu korosu olan ve 1928 yılında özellikle savaş koşullarında askerlere ve SSCB halklarına moral vermek amacıyla gösterilerine başlayan Kızıl Ordu Korosu, değişik birliklerden gelen, farklı rütbelerde subay ve askerlerin görev aldığı solistler, koro elemanları, orkestra ve dans gruplarından oluşuyor.
                                                                                                                                    Kaynak: Direnişteyiz, 25 Aralık 2016

NATO Genel Denetçisi Chandelon aracında ölü bulundu

“Teröre finans sağlayan ve kara para aklayan şirketleri” araştırmakla görevli NATO Genel Denetçisi Yves Chandelon, Belçika’nın Andenne şehrinde ölü bulundu. Chandelon’un cesedi, iş yerinden 140, evinden ise 100 kilometre uzakta, arabasında başından vurulmuş haldeyken bulundu.
Solaktı ama
Solak olduğu belirtilen Chandelon’un, bulunduğunda silahın sağ elinde olması ve kendi adına kayıtlı üç silah varken yanında başka bir silahla bulunması, NATO görevlisinin intihar süsü verilmek istenen bir suikaste kurban gittiği iddialarını güçlendiriyor.
Ölümü halinde yayınlanması için belgeler bıraktı
Son zamanlarda, Chandelon’un aldığı garip aramalardan bahsettiği belirtildi. Eski FBI çevirmeni Sibel Edmonds, Chandelon’un, ölümü halinde yayınlanması için oğluna bir takım belgeler bıraktığını, bu belgelerin hafta başında polise gönderildiğini belirtti. Edmonds ayrıca, Chandelon’un elinde silah bulunmasının da intihar eden bir kişi için ihtimal dışı olduğunu kaydetti. Edmonds, kişinin silahı tek elle tutarak kendine kısa mesafeden ateş etmesi halinde, silahın geri tepme şiddetiyle kişinin elinden çıktığının gözlendiğini belirterek, suikast iddiasının daha güçlü olduğuna işaret etti.
                                                                                                                        Kaynak: Direnişteyiz.org, 25 Aralık 2016

24 Kasım 2015’te Rus jetinin vurulmasının bir sene ardından 19 Aralık 2016’da Rus Büyükelçi Karlov suikaste uğradı. Yandaş medya, iki olayın ardından attığı manşetlerle TC dış politikasındaki savrulmaları gözler önüne serdi.

Petry Polşikov’un, Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı departmanlardan birinin başında olduğu belirtildi.
Olay yerine giden polis, mutfak lavabosunun altında iki mermi kovanı ve bir tabanca buldu. Olay sırasında, ölen Rus yetkilinin eşinin de dairede olduğu bildirildi. Ölümün cinayetten mi intihardan mı kaynaklandığı araştırılıyor.

Perspektif

Direniş hattı, Birleşik Emek Cephesi

Saray Rejimi, onlarca yıldır, her hak arama eylemine, toplumun her nefes alma girişimine, kadınların, gençlerin, işçilerin her türlü eylemine azgınca saldırmaktadır. Tüm güçlerini seferber...