Ana Sayfa Blog Sayfa 267

Ortadoğu Rulman Sanayii’nde çalışan 1600 işçi iş bıraktı

Ankara’nın Polatlı ilçesinde kurulu Ortadoğu Rulman Sanayi fabrikasında, Bursa’dan başlayan büyük Metal Direnişi sürecinden beri sular durulmadı.

Tüm metal işçilerinin ortak talebi haline gelen; ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçilerin sendika tercihine saygı gösterilmesi ve eylemlerden dolayı hiçbir işçinin işten atılmaması talepleri ile ORS işçileri de direnişe aktif olarak katılmıştı.

ORS işçileri bu süreçte metal direnişinin önderliğini yapan Reno işçilerine yakın bir birlik ve kararlılık tutumu sergilediler. İşçilerin büyük çoğunluğu “işçi düşmanı-satılmış sendika” dedikleri Türk Metal’den istifa etmişti.

ORS fabrika yönetimi işçilerin birçok defa yaptığı eylemlere rağmen Türk metali tekrar fabrikada hakim kılma ve işçileri sindirmeye yönelik baskıcı tutumunu sürdürdü.

İşçiler, yönetimin bu baskıcı tutumuna karşı 26 Ağustos’ta topluca istifa dilekçesi verdiler. Yönetim, işçilerin toplu istifasını kabul etmedi ve ardından ‘bu işin elebaşları’ dedikleri 26 işçinin iş akdini feshettiler.

“BU FABRİKA ÇALIŞACAKSA HEP BERABER, ÇALIŞMAYACAKSA DA YİNE HEP BERABER”

Fabrika yönetiminin bu işçi düşmanı tutumuna karşı ortak eylem kararı alan işçiler 27 Ağustos sabahı fabrika önünde bir araya gelerek, “Yönetim istifa!” sloganıyla direniş başlattı.

Fabrika önünde arkadaşlarına seslenen bir işçi sözcüsü, yönetimin daha önce yapılan görüşmelerde kendilerine yazılı bir güvence vermediğini belirterek “Fabrika yönetimi olarak bizi sürekli bu içinde bulunduğumuz durum olsun diye zorladılar ve bunu da başardılar” dedi.

Talepleri kabul edilinceye kadar direnişlerini sürdüreceklerini belirten işçi sözcüsü, kendisi de dahil birçok işçinin iş akdinin feshedildiğini belirterek “Bu fabrika çalışacaksa hep beraber, çalışmayacaksa da yine hep beraber” diyerek direnme kararlılığını dile getirdi.

FABRİKA MÜDÜRÜ; ‘İŞÇİLER YASA DIŞI BİR İŞLEM YAPTILAR’

Fabrikadaki eylemle ilgili açıklama Fabrika Müdürü Feridun Özhan, işçilerin normal mesai esnasında işlerini bırakıp fabrikanın dışına çıktıklarını belirtti. Özhan, “İşçilerin istifa ettikleri doğru değil. Dün normal mesai esnasında işi bırakıp fabrikanın dışına çıktılar. Saat 12.40 gibi yasa dışı bir işlem yaptılar. Bariyerlerin, turnikelerin dışına çıktılar” diyerek işçileri haksız göstermeye çalıştı.

Emniyete suç duyurusunda bulunduklarını da belirten Özhan, “Biz bu işin elebaşlarından 26 kişinin iş sözleşmesini mesai saatinde işi bıraktıkları için İş Kanunu’ndaki haklı nedenlerle feshettik” dedi.

ORS İSO 500 LİSTESİNDE

Rulman üretiminin lideri olarak bilinen ORS fabrikası, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde yer alıyor.

İşçi Gazetesi / 27 Ağustos 2015

 

Amasra’da 500 maden işçisi greve çıktı

İşçilerin üye olduğu Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Görüşmelerde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler üretimi durdurarak greve çıktı.

Şirketin işletme sahasındaki idari binası önünde başlatılan grevde işçilere bir konuşma yapan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, “Başta 2 asgari ücret olmak üzere anlaşamadığımız ek maddelerimiz var. Biz sendika genel merkez yönetimi olarak sizinle ilk günden itibaren birlik ve beraberlik içinde bu süreci tamamladık. Burada üretimden gelen gücümüzü kullanma kararımızı hayata geçiriyoruz. Bu anayasal bir haktır. Grevimiz hayırlı olsun. İnşallah bu süreç fazla uzamaz ve karşılıklı anlaşma ile şirketimizle memleketimiz milletimiz için çalışmaya devam ederiz” dedi.

İşçiler ve sendika yöneticileri daha sonra işletme çıkışına kadar yürüyüp ‘Bu işyerinde grev var’ yazılı pankartı kapıya astı.

İşçi Gazetesi / 2 Eylül 2015

 

DERİTEKS, eylemlerle işçi ve sendika düşmanı SF’yi teşhir ediyor

İşçiler ve üyesi oldukları DERİTEKS Sendikası ile SF patronu arasındaki irade savaşı da sürüyor.

Patronun direnişi kırmak için sendika ve işçiler aleyhine “Ticari bilgilerinin ifşa edilmesi” ve “haksız rekabet’ iddiasıyla açtığı dava süreci devam ederken DERİTEKS, imza kampanyaları ve çeşitli eylemlerle şirketin işçi ve sendika düşmanlığını teşhir ediyor.

Mektup kampanyası

DERİTEKS Sendikası, mücadeleyi yerel ve uluslararası boyutta güçlendirmek için ‘global sendika’ IndustriALL işbirliğiyle Labourstart’ın internet sitesi üzerinden mektup kampanyası başlattı. Bu amaçla İzmir kent merkezinde açılan imza masalarına emekçiler yoğun ilgi göstererek kampanyaya katılıyor.

İşçi Gazetesi / 8 Ağustos 2015

 

Soma’daki katliamdan kurtulan işçiler konuştu…

İşçilerin verdiği ifadeler nasıl göz göre göre bir katliamın gerçekleştiğini gözler önüne serdi.

“4,5 YIL AYNI MASKEYİ KULLANDIM, BİR SEFER KONTROL EDİLDİ”

İlk olarak ifade veren 4,5 yıllık maden işçisi Bilal Altıntaş, kaza sırasında elektriğin kesildiğini, yoğun dumandan dolayı gaz maskelerini taktıklarını ancak maskelerden küf gelmeye başladığını söyledi. Amirlerin talimatıyla yaşam odasına sığındığını ancak temiz havanın pis havaya çevrilmesiyle bayıldığını belirten Altıntaş, şunları anlattı: “Uyandığımda kurtarma ekipleri gelmişlerdi. Üzerimde iki kişi yatıyordu, birisi çırpınıyor, diğeri kıpırdamıyordu. Maskem 40 dakika ya çalıştı ya çalışmadı. Ağzıma küf geliyordu. Yarım saat soğuk hava verdi, kesildi. 4,5 yıl aynı maskeyi kullandım, bir sefer kontrol edildi” dedi.

‘MÜFETTİŞLER HİÇ HABERSİZ GELMEDİ’

Mahkeme başkanının iş güvenliği eğitimi hakkıkndaki sorusunu yanıtlayan Altıntaş, gerekli eğitimleri almadıklarını, sadece kağıt üzerinde üç gün eğitim verildiğini belirtti. Altıntaş, kendisine yöneltilen, “nasıl haberleşiyordunuz” sorusunu ise, “Bir cihaz var, onunla 10 sefer işaret verdiğinizde alarm veriyor ancak o cihaz anayolda bulunuyor. Bizim bulunduğumuz yerde telefon da yoktu, telefonlar anayollarda ve 60 metre uzaktaydı” diye yanıtladı. Hakimin, amirlerine konuyla ilgili bilgi verip vermediklerini sorması üzerine Altıntaş, “Biz her şeyin farkındayız, sen işine bak, diyorlardı” bilgisini verdi.

Ocakların denetlenmesi ile ilgili soruya da yanıt veren Altıntaş, müfettişlerin geleceğini bir hafta önceden haber aldıklarını, müfettişin habersiz geldiğinin hiç olmadığını dile getirdi.

“MASKEM AĞZIMDA ALEV TOPU OLDU, ATTIM”

Katliamdan 5 gün önce işe başlayan maden işçisi Ceyhan Bağdatlı ise dumandan dolayı taktığı gaz maskesinin ağzını yakmaya başladığını söyledi. Bağdatlı, “Maskem ağzımda alev topu oldu, attım… Tişörtüm terden ıslaktı, onu emerek yukarı çıkmaya çalıştım” dedi. Bağdatlı, Hakimin tehlikeli durumlarda sığınacakları yer konusunda bilgisi  olup olmadığı sorusuna ise, “sadece reviri biliyorum” cevabı verdi.

“ARKADAŞLARIMIN ÜSTÜNE BASA BASA ANAYOLA ÇIKTIM”

Yaklaşık 200 işçinin hayatını kaybettiği S-3 panosundan tek sağ kurtulan işçi olan İbrahim Genç ise şunları anlattı: “Kafası kolu sarkmış insanlar her yerdeydi. Herkes bir yere düşmüştü. Arkadaşlarımın üstüne basa basa anayola çıktım. Bize sağlam bilgi gelse ayak yerine kuyruğa gitsek belki de bu kadar çok ölüm olmazdı. Sıcaklık artışı vardı. Son 3 haftadır amirlere söylemiştik ama kimse bir şey yapmadı.”

İşçi Gazetesi / 28 Ağustos 2015

 

Hindistan’da 150 milyon işçi greve çıktı

BBC News’in haberine göre hükümetin ekonomi politikalarına karşı başlatılan ve çoğunluğu bankacılar olmak üzere 10 sendikanın katılımıyla gerçekleştirilen 12 saatlik eyleme yaklaşık 150 milyon kişi katıldı.

Modi hükümetinin Çalışma Bakanı, “İşçilerimiz ve ulusumuzun çıkarları için sendikalardan grev kararından vazgeçmelerini istiyorum” açıklaması yaparken, Maden İşçileri Federasyonu Sekreteri Deepak Mishra, “Modi hükümetinin 16 aylık iktidarı, işçi sınıfı için büyük bir düş kırıklığı oldu. Kapitalistler, işçi sınıfını sömürüyor. Hükümet ise işçi sınıfına gerekli önemi vermiyor” dedi.

Grev kararlarına ülke çapında destek verildiğini belirten Hindistan Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Tapan Sen, “Toplumun hemen her kesiminin desteğini aldık. Hükümet, verdiği sözleri tutmayarak işçilere değer vermediğini göstermiş oldu” ifadesini kullandı.

Modi hükümetinin sermaye yanlısı politikalardan vazgeçmesini isteyen sendikalar, hükümetin iş kanununda yaptığı, aralarında yatırımların azaltılmasının da bulunduğu değişikliklere karşı çıkıyor.

Sendikaların daha önce hükümete sunduğu 12 maddelik talep listesi ve bazı bakanlık yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonuç vermemişti.

İşçi Gazetesi / 02 Eylül 2015

1

Ağustos ayında en az 158 işçi yaşamını yitirdi…

Vahşetlerinin sınırı yok!

Yanan, betona gömülen, yollara saçılan, kurşunlanan, bombalarla parçalanan ve kıyıya vuran canlarımız, çocuklarımız… Yağmalanan doğa, beton-cam plazalara hapsedilen yaşam…

Biz örgütlenip yok etmez isek, bu sistem bizi nefessiz bırakıp yok edecek!

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre Ağustos ayında en az 158 işçi hayatını kaybetti.

İSİG’in Temmuz ayında yaşanan iş cinayetlerine ilişkin raporu özetle şöyle;

Yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ile işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz ve her gün güncellenen bilgiler ışığında 2015 yılının ilk sekiz ayında yaşanan iş cinayetleri şöyle:

Ocak ayında en az 128 işçi,

Şubat ayında en az 85 işçi,

Mart ayında en az 140 işçi,

Nisan ayında en az 135 işçi,

Mayıs ayında ise en az 167 işçi,

Haziran ayında ise en az 155 işçi,

Temmuz ayında ise en az 170 işçi,

Ağustos ayında ise en az 158 işçi yaşamını yitirdi…

Böylece 2015 yılının ilk sekiz ayında iş cinayetlerinde en az 1138 işçi can vermiş oldu…

İşçiler en çok tarım, inşaat ve taşımacılıkta işkollarında can veriyor…

Tarım, Orman işkolunda 39 emekçi;

İnşaat, Yol işkolunda 37 işçi;

Taşımacılık işkolunda 20 işçi;

Madencilik işkolunda 9 işçi;

Metal işkolunda 8 işçi,

Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi,

Enerji işkolunda 7 işçi;

Belediye, Genel İşler işkolunda 7 işçi;

Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 6 emekçi;

Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 4 işçi;

Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi;

Petro-Kimya, Lastik işkolunda 3 işçi;

Savunma, Güvenlik işkolunda 3 işçi;

Çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz/öğrenemediğimiz 2 işçi;

İletişim işkolunda 1 işçi;

Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi can verdi…

İşçiler en çok trafik/servis kazaları, ezilme/göçük, düşme ve elektrik çarpmasından dolayı can verdi…

İş cinayetlerinde tespit edebildiğimiz nedenlerin başında ulaşım sorunu geliyor. İşçiler servislerle ya da kendi imkanlarıyla ulaşımdayken yollara savruluyorlar. Üzerlerine ağır nesneler düşmesi, göçük oluşması ya da makineye sıkışma sonucu eziliyorlar. Özellikle inşaatlarda çalışırken yüksekten düşüyorlar. Yine son dönemde diğer nedenler olarak belirttiğimiz başlık içinde; ağır çalışma koşullarından kalp krizi geçiriyorlar, baskı politikalarından, işsizlikten ya da borç kıskacından intihar ediyorlar…

İş cinayetlerinin nedenlerine bakarsak:

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 54 işçi;

Ezilme, Göçük nedeniyle 25 işçi;

Düşme nedeniyle 24 işçi;

Diğer nedenlerden dolayı (kene ısırması, yıldırım düşmesi, intihar, silahlı saldırı, kalp krizi) 21 işçi;

Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 17 işçi;

Elektrik Çarpması nedeniyle 11 işçi;

Patlama, Yanma nedeniyle 6 işçi;

Kesilme, Kopma nedeniyle 5 işçi;

Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 3 can verdi…

Ağustos ayında iş cinayetlerinde 7 kadın ve 151 erkek işçi can verdi…

Ağustos ayında iş cinayetlerinde 10 çocuk ve 28 yaşlı işçi can verdi…

14 yaş ve altında 2 işçi,

15-17 yaş aralığında 8 işçi,

18-27 yaş aralığında 34 işçi,

28-50 yaş aralığında 77 işçi,

51 yaş ve üstünde 28 işçi,

Yaşını tespit edemediğimiz/bilmediğimiz 9 işçi yaşamını yitirdi…

Ağustos ayında iş cinayetlerinde 4 göçmen işçi can verdi…

İş cinayetleri en çok İzmir, Antalya, İstanbul, Konya, Ankara ve Bursa’da can aldı…

Ağustos ayında Türkiye’nin 50 şehri ile yurtdışında bir ülkede iş cinayetlerinde işçi kardeşlerimizi yitirdik… Buna göre:

13 ölüm İzmir’de;

10’ar ölüm Antalya, İstanbul ve Konya’da;

8 ölüm Ankara’da;

7 ölüm Bursa’da;

6’şar ölüm Adana ve Kocaeli’nde;

5’şer ölüm Aydın, Ordu ve Zonguldak’ta;

4’er ölüm Mardin ve Muğla’da;

3’er ölüm Afyon, Ağrı, Isparta, Kayseri, Manisa, Mersin, Sakarya, Samsun ve Şanlıurfa’da;

2’şer ölüm Aksaray, Bilecik, Düzce, Edirne, Erzurum, Kastamonu, Malatya, Şırnak ve Tekirdağ’da;

1’er ölüm ise Amasya, Ardahan, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çorum, Denizli, Elazığ, Kahramanmaraş, Karabük, Kırklareli, Kütahya, Muş, Siirt, Sivas, Trabzon, Van, Yozgat ve Umman’da yaşandı…

2015 / Ağustos ayında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren; Nihat Balcıoğlu, Hüseyin Aydın, Fadime Topbaş, Sebahattin Kara, Ferhat Çalışkan, Cavit Albayrak, Neşe Kırmaz, Hüseyin Özdemir, Ali Taşkoparan, Seyit Çeşmeli, Furkan Akalın, Gülsüm Keskin, Zafer Ergün, Adem Akçiçek, Özer Özdemir, Ramazan Baş, Cemal Şan, Bahri Emen, Aziz Mavi, Arif Yılmaz, Kemal Ergün, Recep Yılmaz, Şükrü Karakoç, Şerife Topal, Hüdayi Çelenk, Pembe Çelenk, Hüseyin Can, Lütfiye Göl, İsmail Akdemir, Asım Manay, Ramazan Şahin, Hidayet Kiraz, Yusuf Koç, Cengiz Ödübek, İrakli Hchetia, M.A., İsmail Barındık, Erdem Uslu, Alim Daşlı, İbrahim Çiftçi, Orhan Aslan, Muhammet Aydemir, Erol Gün, Ahmet Şen, Mustafa Özünlü, Ahmet Karadeniz, Mustafa Evren, Hasan A., Sezai Aslanbaş, Aytaç Çapri, Selahattin Koparal, Mehmet Kalaycıoğlu, Timuçin Köker, Mustafa Karahasanoğlu, Mazlum Turan, Hikmet Gülseven, Bilal Baykal, Cemal Aksoy, İsmail Eydemiş, İbrahim Kılıçaslan, Mehmet Cengiz Gavas, Ramazan ., Ahmet Yitik, Recep Bakraç, Hidayet C., Lezgin Muhammed, Hakan Elvermez, İlhan Sönmez, Murat Yıldırım, Yusuf Gür, Macit Gürbüz, İlyas Baluka, Dursun Kayalı, İzzet Yakışır, Şahin Ağaç, Ali Osman Gürer, Turan Kuyumcu, Zekeriya Kayıhan, Şevket Kovan, Mehmet Yıldırım, Hüseyin Kapalıgöz, Yavuz Karamıklı, Bülent Özdemir, Mehmet Kalaycı, Mustafa Uysal, Mustafa Kavuş, Hikmet Oluk, Hasan Tekdemir, Yalçın Karabağ, Muhammed Ali Sevdiren, Serdar Ünlü, Abdülkerim Aşık, Muzaffer Akbaş, Yavuz Dilbaz, Talal Şeyh Halil, Erhan Kaya, İbrahim Yurt, Hakan Bilmez, Mehmet Reşit Işık, Sefer Aslan, Ali Asker Bayar, Abdürrahim Ayra, İsmet Çakır, Sezai Zengin, Mesut Sanlı, Baykal Gevşek, Ahmet Kuş, Gencay Küçük, Yunus Büyükyavuz, Okan Başsoy, Murat Yürek, Cengizhan Batmaz, Cemal Sayın, Serkan Ayyıldız, Kadir Çiğdem, Ahmet Duran, Emrullah Sayhar, Ramazan Bayhoca, Ali Ölmez, Mahmut Soyyiğit, Hacı Navruz, Nebi Öğütücü, Ahmet Sülüsoğlu, Mezyet Sahilli, Galip Bektaş, Süleyman Kırdar, Ali Kuzu, Necaattin Bozkuş, Erdal Bayakı, Hüseyin Topataş, Mehmet Çetin, Gürbüz Terzi, Tamer Pipçe, Eyüp Ergün, Mert Ayaz, Berfin Solhan, Yahya Acar, Ayberk Ayvalık, Cemal Deniz, Göksel İşçi, İlkem Özgür Çiftçioğlu, Halil İbrahim Hancı, Mustafa Fırat, Emrah Sazağan, Mustafa Akbaş, Varol Savcu, Ramazan Uzun, Hüseyin Tepe, Hasan Fıstıkçı, İsmail Tavas, Rahmi Sözüer, Şahin Kaylan, Bayram Çatalkaya ve ismini öğrenemediğimiz beş işçiyi saygıyla anıyoruz!1

Barış Bloku:”Saray’ın savaşına karşı acil barış”

AKP’nin savaş politikalarına, asker ve gerilla ölümlerine, baskılara “artık yeter” diyen ve barışı savunan binlerce kişi Bakırköy’de buluştu.

Miting emek, demokrasi ve  barış mücadelesinde kaybedilen canlar için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Serapool işçilerinin de katıldığı mitingde Haluk Tolga İlhan ve Rojda sahne aldı. Mitinge HDP Milletvekilleri Selma Irmak, Turgut Öker, Pervin Buldan, Sezai Temelli, Filiz Kerestecioğlu, Hüda Kaya, Garo Paylan ve HDK Eşsözcüsü Sebahat Tuncel katıldı.

ANNELER SAVAŞ DEĞİL BARIŞ İSTİYOR

Barış Bloku Eş Sözcüsü Nuray Sancar ilk olarak konuşma yaptı. Sancar barış için birarada olanların sesini sözünü savunmak için buluştuklarını söyledi. Sancar Vietnam işgalinde de, Irak işgalinde miting alanlarında olduklarını belirterek “Yine buradayız. Milyonların mücadeleleriyle mücadelemiz kardeştir. Onun için buradayız. Halklar, emekçiler, açlık grevindeki tutsaklar, yerinden yurdundan edilen bebekler, bedenleri bombalarla parçalanan çocuklar için buradayız. 6-7 Eylül olayları gibi ‘katliamlar kıyımlar sürgünler yurtsuzlaştırma yaşanmasın’ diye burada olacağız” dedi.  Bölgede çatışma ve operasyonlar sonucu hemen hergün sivillerin öldüğünü söyleyen Nuray Sancar şöyle konuştu: Sivil halk keskin nişancıların ve bombaların hedefi oluyor. Savaşı kanıksatmaya ve alıştırılmaya çalışıyorlar. Verdiği oy için bir halk cezalandırılıyor. Müzakareler sona erdirildi çünkü korkuyorlar. Dişlerle, tırnaklarla verılen mücadeleden korkuyorlar. Türkiye halklarının emekçilerinin mücadeleye duydugu sempatiden korkuyorlar. Onun için emperyalist güçlerle anlaşıyorlar. Bu yaptıklarıyla 90’lı yıllara götürmeye çalışıyorlar. Ancak duvara çarptı. Çünkü ölen asklerlerin aileleri bu yalanı yutmadı. Sarayın saltanatı için evlatlarının öldüğünü gördü. Anneler, savaş değil barış istediğini haykırdı. Kimsenin istemediği bu savaşı yaptırmayacağız. Biz güçlüyüz. Rüzgar halktan yana esiyor. Ortadogu’da bir daha savaş yaptırmayacağız. Derhal çatışmasızlıga geri dönülsün, İmralı’daki tecrit kaldırılsın ve müzakerelere devam edilsin. Acil barış ve demokrasi istiyoruz. Hep birlikte mücadele edelim, çünkü savaş değil barış istiyoruz.

SAVAŞ AÇAN İKTİDAR AYAKTA KALAMAZ

DİSK Genel Başkanı Kani Beko: 7 Haziran’da amacına ulaşamayan ve ülkeyi ateşe atan Saray’dan elbet bir gün hesap soracağız. Savaş, darbe, baskı ve kanla, sandıkta kazanamadıgını kazanmaya çalışıyor. Buna izin vermeyeceğiz. ‘Savaş çıkardı’ dıye ona tesim olmayacağız. 7 Haziran’daki irade ortada. Sen başkan olamayacaksın, yeter artık! Bu toprakların ınsanları olarak kişisel ıhtırasların ugruna ülkeyi ateşe sürükleme. Halkına savaş açan iktidar dünyanın hiçbir yerinde ayakta kalamadıgı gibi sen de ayakta kalamayacaksın. DİSK, KESK, TMMOB ile beraber geçen hafta Hakkari’deydik. Barış iradesini gözlerimizle gördük. Halkın iradesine bombalarla yanıt vermek kımseye yakışmaz. Görmeye gözler görsün, bu halk savaş değil barış istiyor.

GEZİ VE KOBANÊ RUHUYLA SAVAŞI DURDURACAĞIZ

KESK Eş Genel Başkanı: Lami Özgen: Ortak talebimiz bir arada ortakça yaşamdır. Bunun yolunun onurlu bir barıştan geçtiğini KESK yıllardır ifade ediyor. Kürt sorununun barışçıl çözümünün müzakere yoluyla hayata geçmesi gerektiğini söylüyoruz. Söylemeye de devam ediyoruz. Barışın proğramı çizilmişti. Cumhurbaşkanı ve AKP, savaşla, kaosla, ölümlerle bozmak istediler. Ama bir kez daha sesleniyorz. 35 yıldır çatışma ve savaştan hiçbir iktidar çıkar sağlayamadı. Bunda kim ısrar edderse yok olacaklardır. O yüzden bu savaşı durdurun. Gezi ve Kobanê ruhuyla bu savaşa karşı duracağız. Ortak yaşamı sağlayacağız.

KAN ÜZERİNDEN İKTİDARINI KURMAYA ÇALIŞIYOR

TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı: Bugün biz bu ülkede barış gününüz kutlu olsun diyebiliyor muyuz? Ülkemiz yeniden yangın yerine döndü. Onlarca gencimiz, çocuğumuz ölüyor. ABD Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdi. En çok kadınlarımız, çocuklarımız ölüyor. Kan ve gözyaşı üzerinden iktidarlarını kurmaya çalışıyorlar. Biz Saray’a dur demeyecek miyiz? Biz biliyoruz bu coğrafyada barışı savunmak ‘kahrolsun ABD emperyalizi’ demekten geçer. Barışı savunmak emeğin yanında saf tutmaktan geçer. Saray’ın saltanatını alt etmekten geçer. Bu ülkede barış eşit özgür ve demokratik bir Türkiye ile mümkündür.

BİZ ALEVİLER KİMSENİN ASKERİ OLMAYACAĞIZ

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün: Biz Alevilerin barış ısrarı, inancımızın temel taşı olmuştur. Ölümler ard arda gelmekte çocukların cesetleri sahillerde toplanmaktadır. Parlementodan savaş tezkereleri jet hızıyla geçmektedir. Bir kez daha haykırıyoruz barış barış barış…Biz Aleviler kimsenin askeri olmayacağız! Bu nedenle savaşa engel olmak için bedenlerimizi siper etmek siyasal sosyal ve insanlık görevimizdir.

SAVAŞ EN BÜYÜK HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR

TTB Merkez Monseyi 2. Başkanı Prof Dr Raşit Tükel:

Suriye ve Irak savaşı bölgemizi kan gölüne çevirdi. Ülkede milyonlarca sığınmacı yaşam mücadelesi veriyor. Biz parçalanmıs cesetler görmek ıstemıyoruz. Savaşlar insan elıyle yaratılan en büyük halk sağlığı sorunudur. Sadece bu kusaklar değil, gelecek kusaklarda etkılenıyor. Bölgedeki çatışma ortamı sahada çalışanları da vuruyor. Geçen hafta, bir hekim, bir hemşire ve bir eczacı yoğun çatışmaların yaşandığı yerlerde öldürüldüler. Sağlık çalışanlarımızın hizmet etmeleri engelleniyor. Fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Bölgedeki hastaneler saldırıya ugruyor. Yaralılara müdahaleye izin verilmiyor. Yetkililere yaşam hakkının temini için halkın sağlık kuruluşlarına götürülmesi gerektigini hatırlatıyoruz. Hepimiz için çözüm, barış ve demokrasiden geçmekte, savaşa hayır barış hemen şimdi.

BARIŞ HEMEN!

Asker annesi: Bu savaşı istemiyorum Barış çağrısına ses verin. Bizim Türk Kürt hiç bir sorunumuz yok. Kardeşin kardeşine katletmesine karşıyız. Barış istiyoruz. Barış hemen diyoruz.

6-7 EYLÜL POGROMU DA UNUTULMADI

6-7 Eylül Pogromu’nun 60. yıldönümü dolayısıyla, mitingde “6-7Eylül Pogromu’nu Unutmayacağız” dövizleri de dikkat çekti.

ZALİMLERİN ZULMÜNÜ YENMEK İÇİN EL ELE VERMELİYİZ

HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak: Bu ülkede çok büyük günahlar işlendi. 6-7 Eylül bu günahlardan sadece birisidir. Hala bu günahla yüzleşilmemiştir. 6-7 Eylül, Cizre’de, Suriçi’nde, Yüksekova’da ve Lice’de sürmekte. Kürdistan halkı topraklarından edilip öldürülüyor. 6-7 Eylül’den utanmayıp her gün yaşatanlar, bir çocuk cenazesinden utanırlar mı? Hayır. Çünkü utanmazlar. Ülkede hepimiz barış istiyoruz. Savaşa ve faşizme geçit vermek istemiyoruz. O halde biz de savaşı çıkaranlar kadar cesur olmalıyız. Sizlere gezi ruhu ile sesleniyorum. Kürdistan Gezi’nin ta kendisidir. Türkiye Halkları Kürdistan’ın sesini duymak ve ayağa kalkmak zorundadır. Zalimlerin zulmunu yenmek için elele vermek zorundayız.

Mitingde son olarak kadınlar adına konuşan Avukat Züleyha Gülüm de, “Saray’ın savaşında kadınlar katlediliyor. Bizden beklenen savaşın destekçisi olmamız. Bizlerden erkek savaşı destekleyeceğimizi bekliyorlar. Oysa biz savaşa karşı susmuyoruz, direniyoruz. Çünkü biliyoruz, barışa ihtiyacımız var” dedi.

direnisteyiz.net, Evrensel

 

2 Eylül, 1 Mayıs Mahallesinin kuruluşu nedeniyle devrimci demokrat yurtsever kurumlar 13. Kuruluş Festivali düzenledi.

Dayanışmanın ve mücadelenin tarihe bir izdüşümüdür 2 Eylül 1 Mayıs Mahallesinin kuruluşu. Devletin askeriyle, polisiyle yıkım saldırılarına karşı devrimcilerle el ele vererek canla başla verilen bir mücadelenin ürünü olarak kuruldu 1 Mayıs Mahallesi. Bu mücadele ve dayanışma ruhunu bugüne kadar koruyarak yaşattık mahallemizi. Ne yıkım tehditlerine, ne de uyuşturucusuyla, kumarıyla, çeteleriyle yozlaştırma saldırılarına boyun eğdik. Bitmedi bu mücadele Gezi’den Rojova’ya ezilenlerin mücadelesi hakim sınıfların yüreğine korku salmaya devam edecektir. Bu bilinçle 1 Mayıs Mahallesi emekçilerini 13. Kuruluş Festivalimize katılmaya ve omuz vermeye çağırıyoruz.

Örgütleyici Kurumlar: AKA-DER, Mayısta Yaşam Kooperatifi, DHF, EMEP, ESP, HDP, KÖZ, SODAP, HDP Ataşehir Gençlik

Destekleyici Kurumlar: Site ve Esenevler Derneği, Mücadele Birliği, Dem-Genç, M. Ayvalıtaş Kütüphanesi –

PROGRAM-

4 Eylül Cuma – Deniz Gezmiş Parkı Suruç Katliamı ve Savaş Panel – saat: 20:00 Köz: Çetin Eren HDP: Veysi Sarısözen SODAP: Mert Karabacak Kaldıraç: Hakan Dilmeç Konuklar: HDP Milletvekilleri, Suruç Aile ve Gazileri Sanatçılar: Brindar Keko Beksav Müzik Topluluğu

5 Eylül Cumartesi – Deniz Gezmiş Parkı Panel – saat: 18:30 Kadın Sorunu ve Savaş Sabahat Tuncel Serpil Kemalbay Songül Yücel Tiyatro: Tiyatro Mayıs Forum: 20:30 Ekoloji ve Kentsel Dönüşüm Katılımcılar: Şehir Planlamacısı ve HDP Milletvekilleri Sanatçılar: Grup Munzur Emeğe Ezgi Şenol Akdağ

 

11

1 Eylül Dünya Barış Günü

Solmaz şunları söyledi:

“1 Eylül 2015’de ülkede Dünya Barış Gününde barış günü kutlu olsun diyemiyoruz. Böylesi bir ortamda barış gününde söyleyeceğimiz tek şey ‘savaşa hayır, barış hemen şimdi’dir”

“Bizler bir can daha gitmesin, toplu ölümler olmasın, insanlar evini terk etmesin, doğaya kıyılmasın diye bu çılgınlıklar dursun diyoruz. Akan kan toprağa düşen canlar üzerinde iktidarlık yapanları bir kez daha lanetliyoruz”

“Bizler, Kürt sorununun kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen politikalardan derhal vazgeçilmesini istiyoruz. Ülkenin dört bir yanında barışa seslenip barışa el vereceğiz.”

Solmaz’ın ardından Barış Bloku sözcüsü Gencay Gürsoy da konuşma yaptı. 6 Eylül’de Bakırköy’de yapılacak Barış Mitingi’ne çağrı yapıldı.

Beyoğlu’nda Barış Nöbeti:”Bizler ölürken kardeş olanlar,yaşarken de kardeş olmalıyız”

1 Eylül Dünya Barış Günü için Beyoğlu Barış Bloku çağrısı ile Mis sokakta düzenlenen Barış Nöbeti tutuldu.

“Barış için, İsyan Et!, Haykır! Örgütlen! Yaşamı Savun! Sokağa Çık! Mücadele Et! Medyaya Kanma!” yazılı Beyoğlu Barış Bloku pankartı yere serildi, etrafına mumlar yakıldı.

Sokağa daha önce Ankara Konur sokak’ta da asılan “Bu çarşaf Silvan’da hayat kurtarıyor” yazılı pankart asıldı.

“1 Eylül Dünya Barış Günü” nedeniyle Taksim Tünel’de toplanarak Galatasaray Meydanı’na yürüyen Birleşik Haziran Hareketi (BHH) üyelerine polis saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı.

 

 

İstanbul, Cizre Yüksekova’ya Ses Ver dedi

Polisin anonslarına karşı kitlenin geri çekilmemesi üzerine polisle görüşmeler yapıldı, yapılan görüşmeler sonucunda polisin geri çekilerek tünel maydanını açması ile basın açıklaması taksim tünel meydanında yapıldı.

Gever halkı, Cizre halkı Silopi halkı yalnız değildir, Akp’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdasını sandıklara gömeceğiz, diyen Pervin Buldan’ın konuşmasının ardından basın açıklaması sona erdi. (28 Ağustos)