Ana Sayfa Blog Sayfa 290

Olağanüstü hâl yasaları ve seçimler

TC devleti, yeni bir iç savaş organize etmeye karar vermiş görünmektedir. Bu konuda kararlı olduğu anlaşılıyor.

Direnişi, sokak eylemlerini bastırmak istiyorlar.

Gezi Direnişi ile ile başlayan süreç, Kürt devriminin etkilerine daha fazla açık hâle gelen toplumsal mücadele, artık, mevcut iktidarın daha yakın bir gelecek tehdidi algısına dönüşmüştür. Devletin yönetenleri, her saniye Gezi Direnişi kâbusları görmektedir. İktidarları için, halkların mücadelesini bir tehdit olarak görmektedirler.

Bu nedenle, sokakları bastırmak istiyorlar.

Her türlü hak arama eylemini bastırmak istiyorlar.

Bunun için, yeni bir iç savaş organize ediyorlar. Ergenekon, kontrgerilla metotları, yeniden diriltilmek istenmektedir. Bu kez, IŞİD’de ifadesini bulan çete tarzını örgütlemek ve halkların üzerine sürmek istiyorlar.

Aslında, tam da bu noktada, bir yasaya ihtiyaçları olmadığı da açıktır. Mevcut yasalar zaten, her istedikleri tarzda saldırı yapmalarına olanak vermektedir. Ancak, son birkaç yıldır, Kürt devrimini oyalamak için geliştirdikleri söylem, var olan hava, devletin yeni saldırılar öncesinde değiştirmek istediği bir havadır. TC devleti, bu nedenle, saldırıya geçmiştir. Kontrgerilla, IŞİD çeteleri mantığı şırınga edilerek örgütlenmeye başlamıştır. Gezi Direnişi’nde ortaya çıkan palalılar, başka bir çok yerde, özellikle inşaat şirketlerinin rant alanlarında da kullanıldı, halkın direnişini kırmak için, devlet denetiminde çeteler olarak devreye sokuldular. Ve bu süreç, 6-8 Ekim Kobanê destekleme eylemlerinde daha da ileri taşındı. Asker, polis halkın üzerine ateş açarken, çeteler, polis gözetiminde pompalı tüfekler, baltalar, satırlar, sopalarla halka saldırmaya yönlendirildi.

Bu yolla kitleleri durdurma isteği, gerçekte, tam sonuç vermekten epey uzak idi. Bu durumu gören devlet, bu kez, bir kampanya başlatma kararı almıştır. Bu kampanya startı, yeni yasa teklifi ile başlatıldı. Böylece, hem Barış görüşmelerinde Kürt hareketine karşı saldırı için kararlı olduklarını gösterip, yeni bir pazarlık yapma ve elbette seçimlere kadar süreci kilitleme şansı elde etmek istediler, hem de, gerçekten, kendilerine bağlı yeni unsurları iç savaş için devreye sokma olanakları yaratmaya başladılar, bu arada elbette, Gezi süreci ile artan tepki koyma refleksini durdurmak istediler.

İstedikleri budur.

Bu yasanın çıkıp çıkmamasından çok, seçimlere kadar yeni bir yolla gündemi kilitlemek istedikleri açıktır. Kürt hareketini oyalama taktiği, artık son noktasına gelmiş iken, devlet, savaşı yoğunlaştırarak, yeni bir saldırı başlatarak, bu şansı bir kere daha elde etmek istemektedir.

Erdoğan’ın önüne koyduğu başkanlık sistemi, ve bunun için çizdiği yol, Kobanê’deki gelişmeler ile birlikte, epeyce zora girmiştir. IŞİD’e açık desteği, Kobanê düştü düşecek sevinç çığlıkları hatırlanacaktır. Bu destekler, IŞİD ortaklığı hâlâ devam etmektedir. Ancak, Konabê direnişi, süreci değiştirmiştir. Bu durumda, Erdoğan’ın zaman kazanmasının bir yolu bulunmalıydı. Ve bu yol, bir yandan barış görüşmeleri sürerken, diğer yandan yeni bir saldırı hamlesi başlatma ve süreci, zorunlu olarak, Haziran’a, seçimlere kadar kilitleme yoludur. Öyle yapıldığı anlaşılıyor.

Bir yandan, tutuklamalar devreye sokuluyor.

Diğer yandan, yeni bir yasa devreye sokuluyor.

Öte yandan ise, ilk kez HDP ile ortak açıklama yapılıyor.

Oyalama denilen şey, her seferinde daha yeni metotlara dayanmak zorundadır. Öyle ya ilkinde iktidarız ama muktedir değiliz diyebilirsiniz ve bunun içinde de gerçeklik payı vardır. İkincisinde bu artık işe yaramaz. Ergenekon tasfiyesini ortaya atıp, şimdi meşgulüz zamanı değil dersiniz. Sonra, paralel yapı diye bir düşman bulur öyle denersiniz. Ve nihayet, bakın ortak açıklama adımını atttık, ama zaman parlamentodan bir takım sonuçlar almaya yetmiyor. Yasayı da geri çekeriz ne olur ki gibi bir yaklaşım deneyebilirsiniz.

Yoksa, hep aynı sözlerle aynı sonucu alamazsınız.

Hükümet, buradan bir sonuç almış gibidir. Gibidir, çünkü almış olsa ne işine yarayacaktır, bu henüz belli değildir.

Ama seçimlere giderken, Erdoğan-AK Parti-devlet (bu üçünü bir ve ortak anlamda kullanabiliriz. Artık, hükümet ve devlet ayrımları bazı noktalarda çok anlamlı değildir. Elbette anlamlıdır ama konu, karşı-devrim, konu yeni olağanüstü hâl, konu yeni kontrgerilla saldırıları söz konusu ise, bu fark anlamsızdır. Erdoğan’da bunun doğrudan içindedir.), AK Parti’nin 400 milletvekili almasını hedefliyor. Aslında bu, yeni anayasayı, kendi başına yapma olanağı demektir. 367 milletvekili gerekiyor ise, Erdoğan, doğrudan 400 diyor.

Peki bu 400 milletvekili nasıl ve kimden alınacak?

AK Parti’nin seçim barajını indirmeme nedeni açıktır. Eğer bu baraj, %5’e inmiş olsa, AK Parti, Kürdistan’dan 3 bin oyla elde ettiği milletvekilliklerinin hepsini HDP’ye kaybedecektir. Bu nedenle, bu baraj indirilmek istenmiyor. Bu barajı indirmeyen bir partinin, Kürtlere yakınmış gibi bir söylem kullanması, Kürtlerin aklı ile dalga geçmektir. Bu barajı tutarak, soldan oy isteyen bir AK Parti, solun aklı ile dalga geçmektedir.

Kobanê direnişi ve Kobanê’ye IŞİD saldırıları sırasında, halklar, özellikle de Kürtler, AK Parti politikalarının gerçek yüzünü görmüştür. AK Parti, bölgede çok büyük oranda oy kaybetmiştir. Eğer Kobanê düşse idi, belki bu kayıplar bu kadar derin olmayacaktı. Ama Kobanê zaferi gelince, bu oy kayıpları daha da artmıştır. Bu sadece Kürdistan’da yaşayan Kürtler için değil, Batı’da yaşayan Kürtler için de geçerlidir. Aslında, oyalama politikalarının, gerçekte ne anlama geldiği, Kobanê direnişi sürecinde tamamen açığa çıkmıştır. HDP’ye oy vermeyenler için bile bu süreç çıplak gözle görülür hale gelmiştir. Bu nedenle, AK Parti, Kürtler içinde oy kaybetmiş durumdadır.

Öyle ise buradan oy alma ihtimali düşüktür.

Kürtlerden oy alabilmek için, bir yandan barış masasında varmış gibi yapması, bir yandan IŞİD sürecini anlatması ve bir yandan da PKK’yi suçlamayı başarması gereklidir. Bunun kolaylıkla olmayacağı açık değil mi?

Öte yandan, Gezi sürecinin ardından, Batı’da oylarını artırdıklarını söylemek de mümkün değildir. Bu durumda, Batı’da da oy kaybı olacağı düşünülebilir. Hele ki, yeni yasa denemesinin oy getirmeyeceği açık olsa gerek. Liberalleri, bazı islamî cemaatleri vb. de kaybettikleri görülüyor. Oy artırma olanakları kalmamış iken, nasıl olacak da milletvekili sayısını 400’e çıkaracaklar?

400 milletvekili talebi, tek başına anayasa yapma isteğidir. Yoksa, diğer partilerle tartışmak zorundadırlar ve buradan sonuç almaları da mümkün değildir. 400 milletvekili talebi, aslında, kendine güven değil, başkalarına tam bir güvensizlik demektir. 400 milletvekili, aslında, iç güvenlik tarzı yasalara hiç ama hiç gerek kalmayacağı anlamına da gelmektedir. Sultanlık iddiaları, artık açıktır ve ne anlama geldiği de bilinmektedir.

Peki o hâlde 400 milletvekili hedefi tamamen bir uydurma mıdır?

Kanımızca burada durmak gerekir.

Normal şartlar altında, HDP barajı geçecektir. HDP, hem soldan, hem CHP’den, hem de AK Parti’den Kürtlerin oylarını alacaktır. Özellikle Kürtlerin AK Parti’ye giden oylarının geri gelmesi, büyük bir etkiye yol açacaktır. HDP’nin barajı geçmesi, sadece buna da dayanmamaktadır. Özellikle ülkemizde gelişen toplumsal muhalefet, arayış, kendini ortaya koymaktadır ve bu nedenle de HDP’nin barajı geçeceği fikrindeyiz.

HDP’nin barajı geçmesi, mesela CHP’nin %5 fazla oy almasına benzemez. AK Parti’yi çok daha fazla etkiler. %10 barajının aşılması, özellikle Kürt illerinde olmak üzere AK Parti’ye 30-40 milletvekili kaybettirecektir.

Demek ki, 400 milletvekili verin, bunu kolaylıkla yapalım sözü anlamlıdır.

Çünkü, 400 milletvekili, şunlara dayanmaktadır:

– HDP barajı geçemeyecek, geçmesine izin verilmeyecek

– CHP ve MHP oylarından AK Parti’ye kayış sağlanacak.

Peki nasıl?

Anlaşılacağı üzere, burada, AK Parti ve Erdoğan ekibi, bu işlerin “kolaylık”la olmayacağı kanısındadır. Kolaylıkla olmuyorsa, sulh ile olmuyorsa, elbette zorla olacağı söylenmektedir.

İşte tam da bu noktada, iç güvenlik yasa tasarısının önemi ortaya çıkıyor. Bu yasanın çıkması, çıkmaması değildir mesele. Mesele, şiddetin bizzat 400 milletvekili hedefine uygun olarak artırılacağı anlamına gelmektedir. Bunun için, tekrar olması pahasına, bir yasaya ihtiyaçları olmadığı açıktır. Devlet içinde bir çete örgütlenmesi organize ettikleri, bu çetelerin sokaklarda etkili hâle getirilmesi için uğraştıkları açıktır. Kartopu oynayan insanlardan birinin bıçakla öldürülmesi olayına bakıldığında anlaşılmaktadır ki, bu çeteler, mahallelerde devreye sokulmuştur.

Öyle ise, seçime kadarki sürecin yeni devlet saldırılarına sahne olacağı açıktır.

Nasıl ki, Gezi’ye saldırırlarken yanıldılar, nasıl ki, Kobanê düştü düşecek diye yanıldılar, bu kez de elbette sahneye koyacakları yeni saldırılarda da yanılacaklardır.

Ellerinden gelen her şeyi yapacakları açık. Ama bu seçimler, tüm anti-demokratik uygulamalara karşın, HDP’nin barajı geçeceği seçimler olacaktır.

Doğrusu, AK Parti, hükümet ve devlet, Erdoğan’ın istekleri doğrultusunda gerilimi artıracaktır. Bunu anlamak zor değil. Meclisten çıkacak yasalara da ihtiyaçları olmayacağı açıktır. Yeni olağanüstü hâl uygulamalarını devreye sokacaklarını anlamak zor değil. Gezi ve Kobanê süreçlerindeki gördüğümüz gibi, devlet, yeni bir kontrgerilla örgütlenmesi içindedir. Bunu daha da ilerletecekleri, Cizre örneğinde olduğu gibi, polisin plakasız araçlar devreye sokacağı vb. açıktır.

Bize düşen ise, gerçekten gelişen, harekete geçmiş olan, duyarlı olan toplumsal muhalefeti örgütlemektir. Gezi Direnişi, Kobanê direnişi, Soma direnişi, Özgecan isyanı, son boykot eylemi, Dink anması, Berkin Elvan anması, 8 Mart vb. gibi eylemler göstermektedir ki, mücadele belli bir kitlesellikle sürmektedir. Bunu örgütlemek, bunu sağlam örgütlemek gereklidir.

Seçim çalışmaları, hem barajı aşma hedefini önümüze koymaktadır, hem de örgütlenmek ve sağlam örgütlenmek hedefini önümüze koymaktadır.

İşçi kanı üzerine yükselen ‘Spine Tower Tanıtım Kokteyli’ protesto edildi

Soma’da geçen sene 13 Mayıs’ta Soma Kömürcülük AŞ’ye ait maden ocaklarında meydana gelen ülkenin en büyük işçi katliamında, resmi açıklamayla 301, İşçi Gazetesi’nin tespitlerine göre ise 412 işçi yaşamını yitirmişti. Katiller hala cezalandırılmadığı gibi, Soma davasının iddianamesi değiştirilerek sanıklar hapisten kurtarılmaya çalışılıyor.

Eylemde katil şirketi teşhir eden dövizler taşınırken, “Soma’yı unutma unutturma!”, “Soma’nın katili AKP’nin şirketi!” ve “Soma’nın hesabı sorulacak!” sloganları atıldı.

Şirketin girişine kurulan bariyerler ve arkasında bekleyen sivil polislere tepki gösteren eylemciler bariyerlerin önüne kömür ve kırmızı boya döktü.

“Utanç duymadan kokteyl düzenleniyor”

İstanbul Kent Savunması ve İşçi Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına basın açıklamasını okuyan İnşaat mühendisi Ersin Kiriş, şirketin kar hırsının yol açtığı Soma katliamını hatırlatarak, “Soma’da katliamın olduğu madenin sahibi Alp Gürkan’ın İstanbul Maslak’ta inşa ettirdiği Spine Tower, bu katliamın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, vurdumduymazlığın üzerinde yükseliyor. Ve şimdi, hiçbir hesap vermeden, hiç utanç duymadan ve hiçbir şey yaşanmamış gibi, bir tanıtım kokteyli düzenleniyor” diyerek sorumluların peşini bırakmayacaklarını vurguladı.

İşçi Gazetesi / 12 Mart 2015

Boydak’ta sendika işçiye ihanet etti!

Çeşitli sektörlerde 7 bin işçi adına 2 yıllık imzalanan sözleşmede 1’inci yıl için brüt yüzde 15, 2’inci yıl için ise asgari ücret oranında zam yapılması kararlaştırıldı. Yapılan sözleşme ile ilgili işçiler, “Patron sözünü tutmadı. Sendikacı da işçiye ihanet etti” yorumunda bulundu.

İmzalanan sözleşmede neler var?

Boydak Holding ile 3 ayrı sendika arasında 8 ayrı sektörde 41 işletmede imzalanan sözleşmeyle; tüm işçilere 1’inci yıl için brüt yüzde 15 zam verildi. Bu oran net zam olarak hesaplandığında yüzde 11 zamma denk geliyor. 2’inci yıl içinse hükümetin belirleyeceği asgari ücret zammı uygulanacak. Kıdem farkında ise işe giriş yılına bağlı olarak 5 TL ile 50 TL arasında artış yapılacak. Sözleşmeyle 1 aylık brüt kira yardımı yapılması da kararlaştırıldı. İşçilerin ısrarla üzerinde durduğu 4 ikramiyenin verilmesi ise yapılan zam oranları nedeniyle işçileri tatmin etmedi.

Kaynak: Evrensel/İşçi Gazetesi-12 Mart 2015

Mersin Üniversitesi’nde Eylem

Öğrencilerden İstihdam Soruları

Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve İş-Kur’un 19 Mart’ta ortaklaşa düzenlediği Kariyer Günü öğrencilerin soru sorması ile yarıda kesildi. Konuşmamacılar soruların büyük bir bölümünü yanıtlamadı. Etkinlik nedeni ile kampüse çağırılan polisler ise öğrencilerin talebi üzerine rektörlük tarafından geri gönderildi. Etkinlik öncesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr Mehmet İsmail Yağcı geçtiğimiz günlerde darp edilerek gözaltına alınan öğrencilerle görüşerek MÜSİAD’ ın üye kayıtı yaptığından bilgilerinin olmadığını söyledi.

Mersin Üniversitesi(MEÜ)’ de Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu ve İş- Kur Kariyer Günü başlığıyla bir dizi etkinlik hazırlığı yaptı. Çeşitli kamu kurumları ve özel sektör temsilcileri panellerden oluşan etkinlik dizisi için Çiftlikköy Kampüsü’ nde bulunan Uğur Oral Kültür Merkezi’ne geldi. Soru cevap biçiminde kurgulanan etkinlikte öğrenciler sordukları birçok soruya cevap alamadı. Sorular nedeniyle Özel Sektör Ne İster Paneli iptal edildi. Geçtiğimiz günlerde MÜSİAD etkinliğinde yaşanan olaylar nedeni ile rektörlük kampüs içine beş otobüs çevik kuvvet ekibi ve çok sayıda sivil polis girdi ancak öğrencilerin tepkileri üzerine rektörlük tarafından geri çekildiler.

MÜSİAD’ ın üye kayıtı yaptığından bilgimiz yoktu

Etkinlik öncesi öğrencilerle görüşmek isteyen rektör yardımcısı Prof. Dr. Mehmet İsmail Yağcı MÜSİAD’ ın pazartesi günü yaptığı konferansta yaşananlardan üniversite yönetiminin rahatsızlık duyduğunu belirtti. Yağcı MÜSİAD’ ın öğrencileri üye yapmaya çalıştığından bilgilerinin olmadığını bu konu ile ilgili araştırma yapacaklarını söyledi. Öğrencilerden demokratik haklarını kullanmalarını fakat Kariyer Günü için hassas olmalarını ve dinledikten sonra soru sormalarını istedi. Öğrenciler ise kampüs içerisinde ki polislerin çıkarılmasını istedi. Talebin kabul edilmesi ile çok sayıda sivil ve resmi polis kampüs dışarısına çıktı.

‘2023’ te kaç işçi atılacak’

Mersin’de Liman Faaliyetleri konu başlığı ile söz alan Ulaştırma ve Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Mersin Liman Başkanı Zafer Gül liman işletmeleri ve içerisinde ki istihdama dair bir sunum gerçekleştirdi. Bunun üzerine Gül’ e limanda ki çalışma koşulları soruldu. Gül sunum sonrası cevaplandıracağını söyledi. Liman başkanına sorulan sorular şöyle;

Limandan atılan işçiler hakkında ne düşünüyorsunuz? 2023’ te kaç işçi işten çıkarılacak?

Serbest bölgede çalışma koşullarını anlatmanızı istiyoruz. Soma, Ermenek ve Torunlar’ da iş cinayetlerinde ölenler özel sektörde çalışıyordu, öğrencileri neden özel şirketlere yönlendiriyorsunuz?

400 ton GDO’lu mısır ve 1.044 ton kaçak et limana sokuldu. İnsanlar kaçakçılık yapıyor diye Roboski’ de öldürüldüler. Peki bu gemileri ne yapacaksınız?

Cevap kısmında soruları yanıtlamak istemeyen Gül; ‘ Öğrenciyken her şeyin sorulabileceğini ama öğrenci değilken bu tür soruların sorulamadığını ve kendi uzmanlık alanı olmadığını söyleyerek kürsüden ayrıldı.

İş-Kur’a çocuk işçiliği soruldu

Sorulara cevap alamayan öğrencilerin cevap isteği üzerine etkinliğe ara verildi. Aradan sonra Mersin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü İş ve Meslek Danışmanı Duygu Pehlivan İş-Kur’ n çalışmalarına dair bilgilendirme yapacağını ve sunumun ardından kendisine soru sorulabileceğini söyledi. Pehlivan öğrencilerin sorduğu bazı sorulara cevap verirken çoğunu yanıtsız bıraktı.

İş-Kur tarafından sağlanan işlerde çalışan işçilerin sigortalarının işveren tarafından karşılanmadığını söyleyen bir öğrenci İşçilerin sigortaları nereden karşılanıyor sorusunu sordu. Soruyu başka bir öğrenci bizlerden alınan vergilerle oluşturulan fondan karşılanıyor. Böylelikle işverene yük olmaması sağlanıyor’ dedi.

Çocuk işçiliğini neden teşvik edildiğini soran bir öğrencinin söylediğini reddeden Pehlivan’ a aynı öğrenci dağıtılan broşürlerde on beş yaş ve üstü vatandaşlara hizmet verildiğinin yazıldığını söyledi.

Terör mağdurlarına imkân sağlıyorsunuz, devlet mağduru olanlara ne tür kolaylıklar sağlıyorsunuz? Sorusu ise cevapsız kaldı.

İstihdam halayı

Diğer soruları dışarıda yanıtlamak isteyen Pehlivan’ ı kürsüden ayrılmasının ardından öğretim görevlileri ile kısa süreli bir tartışma yaşandı, öğrenciler bir süre kürsüye çıkarak soruları kendileri cevaplandırdılar. Etkinlik sonrası sorular nedeni ile iptal edilerek salon boşaltıldı. Öğrenciler ‘sermaye defol üniversiteler bizimdir, işçilerin birliği sermayeyi yenecek ‘ sloganı atarak dışarı çıktılar. Kültür merkezi önünde ise ‘ istihdam halayı’ çekerek dağıldılar.

Şirket Değil Üniversite!

Bundan iki yıl önce, 161 taşeron işçinin Koç Üniversitesi’nde işten atılmasıyla başlayan “Nisan Direnişi” taşeron işçileri, akademisyenleri ve öğrencileri bir araya getirmiş, bir hafta süren direnişin ardından işçiler yeni taşeron firmayla işe iade edilmişlerdi. Nisan Direnişi’nin ikinci senesinde bir kez daha bir araya gelen üniversite bileşenleri, üniversitede işçilerin, akademik kadronun ve asistanların üstünde gün geçtikçe artan baskılara, iş güvencesizliğine ve öğretim kalitesindeki düşüşe karşı bir eylem gerçekleştirdiler.

2 Nisan’da 17.00’de 500’e yakın kişinin katılımıyla üniversite yerleşkesi içinde “İşten çıkarmalara hayır” pankartı eşliğinde yürüyüşle başlayan eylem boyunca “Müşteri değil, öğrenciyiz”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Taşerona hayır, bu kadro bizim” sloganları atıldı. Rektörlük binası ve yurtlardan geçerek kapıya ulaşan kitleyi kapıda 18 farklı demokratik kitle örgütünün temsilcileri alkışlar ve sloganlarla karşıladı. Burada Koç Üniversiteliler Dayanışması tarafından okunan basın açıklamasında üniversite yönetiminin birçok öğretim üyesine “sözde” performans kriterlerine dayanarak sözleşmelerini yenilemediği, okutmanlara statülerini ve maaşlarını değiştiren sözleşmeler dayattığı, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkum ettiği belirtildi.

Asistanların eğitimlerine devam ederken aynı zamanda tanımsız akademik ve idari işler de yapmak zorunda bırakıldığına değinen dayanışma, asistanların son birkaç yıldır maaşlarında artış yapılmadığını belirterek, yüksek lisans öğrencilerine verilen maaşların ise tamamen ortadan kaldırıldığını söyledi.

Açıklamada yönetimin iki sene önce Taşeron İzleme Kurulu’nu tanıyacağına söz vermesine rağmen, hem bu sözünü tutmadığı hem de işçiler üzerindeki iş yükünü arttırdığı vurgulanırken, üniversitede işten çıkarmaların da devam ettiği belirtildi. Ayrıca güvencesiz çalışma koşullarının eğitim kalitesini düşürdüğü vurgulanarak, “Sizin tepeden inme kararlarınız varsa bizim de gittikçe büyüyen ve güçlenen bir dayanışmamız var. Koç Üniversitesi şirket değil, kamu hizmeti veren bir eğitim kurumudur. Bütün kararlar buna uygun olarak alınmalıdır. Bu temelde, üniversite yönetimini taleplerimizi yerine getirmeye davet ediyoruz” dendi.

Basın açıklamasında ayrıca dayanışmanın talepleri de sıralandı:

  • Tüm üniversite çalışanlarına iş güvencesi sağlansın.
  • Akademik personelin maaş dahil olmak üzere kazanılmış haklarının gasp edilmesine son verilsin.
  • Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine sigortalı ve güvenceli çalışma hakkı verilsin.
  • Taşeron işçilerinin işten çıkarılmasına son verilsin. Daha fazla sayıda işçi istihdam edilsin. İşçilerin iş yükü ağırlaştırılmasın.
  • Taşeron İzleme Kurulu üniversite yönetimi tarafından resmen tanınsın.
  • Üniversitemizdeki karar alma süreçleri, tüm bileşenlerin katılımıyla şeffaf ve demokratik bir hale getirilsin.

Toronto ve Amsterdam Üniversiteleri de 2 Nisan Koç Üniversitesi direnişine destek mesajı yolladılar. Basın açıklaması, Toronto, LSE ve Amsterdam üniversitelerini, Türkiye’de benzer sıkıntılar yaşayan diğer vakıf üniversitelerini ve ayrıca İstanbul Üniversitesi’ndeki demokratik seçim mücadelesini selamlayarak sonlandırıldı.

Basın açıklaması ardından, Koç Üniversiteliler’le dayanışmaya gelen demokratik kitle örgütleri de sırasıyla söz aldılar. Yakın zamanda sendikalaştıkları gerekçesiyle işten çıkarılan Koç Holding’e bağlı Divan Pastanesi’nin işçileri de direnen Koç Üniversiteliler’i selamlayanlar arasındaydı.

Konuşmalar ardından çekilen halaylarla sonlanan eylemle üniversite ana giriş kapısına üniversite bileşenlerinin taleplerini yansıtan dövizler ve pankartlar da asıldı.

Eylemde Koç Üniversiteliler Dayanışması’na desteğe gelen demokratik kitle örgütleri şöyle:

ÇHD İSTANBUL, UMUT SEN, Sarıyer Halkevleri, Divan Pastanesi işçileri, Sarıyer HDP, İşçi Demokrasisi Partisi, Öğretim Üyeleri Derneği, VÜEDA, Bilgi Ünivesitesi Sendikalaşma Hareketi, Sarıyer Kent Dayanışması, Köz gazetesi, Eğitim-Sen 6 nolu Üniversiteler Şubesi, Devrimci İşçi Partisi, Birleşik Haziran Hareketi Taşeron Komitesi, VİDA, TİK, Sarıyer AKA-DER, Bilgi Üniversitesi, Plaza Çalışanları Platformu

Koç Üniversiteliler Dayanışması tarafından okunan basın açıklaması metni:

02.04.2015

BASINA ve KAMUOYUNA;

Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri bugün 2 Nisan direnişimizin yıldönümünü kutluyoruz. Aradan geçen iki yılda dayanışmamızı büyüttük, güçlendirdik. Ama yaşadığımız sorunlar ve maruz kaldığımız haksızlıklar da bu süre içinde çoğaldı, büyüdü.

Koç Üniversitesi yönetimi birçok öğretim üyesinin sözleşmesinin performans kriterlerine dayanarak yenilenmeyeceğini duyurdu. Ancak, söz konusu kriterleri açıklamadı. Hocalarımız şeffaf olmayan, tepeden inme kararlarla işten çıkarılıyor.

Koç Üniversitesi yönetimi, okutmanların üzerinde baskı kuruyor. Üniversitenin ders yükünün büyük kısmını üstlenen okutmanlarımıza hem statülerini hem de maaşlarını değiştiren sözleşmeler dayatılıyor.

Koç Üniversitesi yönetimi yüksek lisans ve doktora öğrencilerini sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan eğitimlerine devam ederken, diğer yandan da tanımsız akademik ve idari işler yapmakla yükümlü tutulan asistanların son birkaç yıldır maaşlarında artış yapılmıyor. Yüksek lisans öğrencilerine verilen maaşların ise tamamen ortadan kaldırılması planlanıyor. Daha önceden verilen yol ödeneği kesilirken, yüksek lisans öğrencileri ise hem yol hem de yemek ödeneğinden mahrum bırakılıyor.

Koç Üniversitesi, iki yıl önce rektörün altına imzasını attığı Taşeron İzleme Kurulu’nu tanımamakta ısrar ediyor. İşten atılmalar devam ediyor. Yeni işçi istihdam edilmediği için işçi başına düşen iş yükü artıyor.

Bütün bu sorunlar en çok Koç Üniversitesi öğrencilerini etkiliyor. Öğretim üyelerinin, okutmanların ve asistanların içinde bulunduğu güvencesiz çalışma ortamı üniversitede verilen eğitimin niteliğini etkiliyor. Sınıflar her dönem biraz daha kalabalıklaşıyor ve öğrenciler istedikleri derslere kayıt olmakta güçlük çekiyorlar. İşçi sayısının sürekli azalması kampüste verilen temizlik hizmetlerini kesintiye uğratıyor. Yurtların barınma kapasitesi koşullar dikkate alınmadan sürekli artırılıyor. Eğitim, yurt, yemek ve ulaşım ücretleri katlanarak artıyor.

Bu sorunlarımızla ilgili üniversite yönetimine defalarca sunduğumuz toplu dilekçelere ciddi bir yanıt verilmiyor, yaşadığımız sorunlar görmezden geliniyor.

Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri olarak diyoruz ki: sizin tepeden inme kararlarınız varsa bizim de gittikçe büyüyen ve güçlenen bir dayanışmamız var. Koç Üniversitesi şirket değil, kamu hizmeti veren bir eğitim kurumudur. Bütün kararlar buna uygun olarak alınmalıdır. Bu temelde, üniversite yönetimini taleplerimizi yerine getirmeye davet ediyoruz.

Tüm üniversite çalışanlarına iş güvencesi sağlansın.

Akademik personelin maaş dâhil olmak üzere kazanılmış haklarının gasp edilmesine son verilsin.

Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine sigortalı ve güvenceli çalışma hakkı verilsin.

Taşeron işçilerinin işten çıkarılmasına son verilsin. Daha fazla sayıda işçi istihdam edilsin. İşçilerin iş yükü ağırlaştırılmasın.

Taşeron İzleme Kurulu üniversite yönetimi tarafından resmen tanınsın.

Üniversitemizdeki karar alma süreçleri, tüm bileşenlerin katılımıyla şeffaf ve demokratik bir hale getirilsin.

Sorunlarımız ortak, çözümümüz tek: Üniversite şirket gibi yönetilemez.

Türkiye’deki diğer vakıf üniversitelerinde de benzer sorunların yaşandığını biliyoruz. Sorunlarımız ortak, mücadelemiz ortak, ilk dersimiz dayanışma!

Üniversitelerinde demokratik seçim mücadelesi veren tüm İstanbul Üniversitesi öğrencilerine selam olsun!

Bizle benzer sorunlar yaşayan, mücadeleyi Toronto, Londra ve Amsterdam’da sürdüren arkadaşlarımızın da desteğini aldık. Onlara da selam olsun!

 

Hocalarımızı işten çıkartamazsınız!

Okutmanlarımızın çalışma koşullarını ağırlaştıramazsınız!

Asistanlarımızı sigortasız çalıştıramazsınız!

İşçi arkadaşlarımızı işten çıkartamazsınız!

 

KOÇ ÜNİVERSİTESİ BİLEŞENLERİ

Komutan Chavez Anadolu halklarının gönlünde yaşıyor

5 Mart’ta Çağdaş Sanatlar Merkezinde gerçekleştirilen etkinliğe Venezuela Büyükelçiliği, Küba Büyükelçiliği, Ekvador büyükelçiliği ve çok sayıda aydın ve sanatçı katıldı.

Venezuela Büyükeelçisi Reyes’in konuşmasıyla başlayan etkinlik, Küba büyükelçisinin selamlama mesajıyla devam etti. Hugo Chavezi anlatan belgesl gösteriminin yapılmasıyla devam eden etkinlikte Ahmet Telli Hugo Chavez’in Türkçeye çevrilen “Örümcekçinin hikâyeleri” adlı kitabını tanıttı.

Venezuelalı piyanist Leonel Ruiz ve Grubu “Mere Mere con Pan Caliente” sahne almasıyla Venezuela halklarının müziklerinden oluşan Chavez itafen hazırlanmış albümden parçaların paylaşılmasıyla Komutan Hugo Chavez aramızdan ayrılışının 2.yılında Anadolu Halklarının gönlümde yaşayacak denilerek anma sonlandırıldı.

İstanbul’da da, 5 Mart 2015 Perşembe günü Yoldaş Chavez’i anma eylemi gerçekleştirildi.

Saat:18:00’dan itibaren, Galatasaray Lisesi önünde stand açıldı, müzik dinletisi yapıldı ve bildiri dağıtımı gerçekleştirildi. Ardından basın açıklaması okundu.

Saat: 19:00’da gerçekleştirilen basın açıklaması sonrası, Pangea kültür’de film gösterimi gerçekleştirildi.

Komutan Chavez ölümsüzdür!

Anadolu’dan yükselen ses: Venezuela umuttur!

Saat 18:00’da Tünel’de buluşulduktan sonra Galatasaray Lisesi önüne kadar “Venezuela Tehdit Değil, Umuttur” pankartı arkasında yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşte “Yankee Go Home”, “Ya Sosyalizm Ya Ölüm”, “Obama Venezuela’dan Elini Çek” gibi dövizler taşınırken; ”Komutan Chavez yaşıyor, Mücadele sürüyor”, “Bolivarcı devrim kazanacak”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak” sloganları sıkça atıldı. Eyleme Kaldıraç ve Aka-Der’in yanısıra, Temel Demirer ve Sibel Özbudun da katılırken; Venezuela İstanbul Başkonsolosu Tatiana Locia Zapate Bracho da destek için basın açıklamasının yapılacağı alanda bulundu.

Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında; saldırıların uluslararası olduğu buna karşı mücadelenin de enternasyonalist bir mücadele olduğuna değinilirken Simon Bolivar’ın yaktığı özgürlük meşalesini Komutan Chavez’in taşıdığı ve bizlere umut veren Bolivarcı Venezuela’yı inşa ettiği belirtildi.

Açıklamada ABD’nin dünyanın her köşesini arka bahçesi gibi dizayn etmeye çalışmasından ve buna karşı topyekün bir mücadele hattının örülmesi gerektiğinden bahsedilirken, Sovyet yenilgisi sonrası tarihin sonu geldi diye sevinen kapitalist-emperyalist sistem egemenleri ve uşaklarının tüm hayalini yerle bir eden Bolivarcı Venezuela’yı ABD’nin boğma çabalarından, suikast girişimlerinden, iç savaş çığırtkanlıklarından bahsedildi.

Venezuela’nın şimdiye kadarki tüm saldırılara saldırı ile karşılık verip sosyalizmin inşasını her saldırıda daha da hızlandırdığı belirtilirken, Venezuela halkının mücadeleyi daha ileriye taşıyacağına olan inancın tam olduğu vurgulandı.

Açıklamada ayrıca ABD’nin yapmış olduğu kanun hükmünde kararnameyle ulusların kaderini tayin hakkını tanımadığı da belirtilirken kararnameyi geri çekmesi konusunda uyarı yapıldı.

Açıklama sonunda, Venezuela Dayanışma Komitesi tarafından Venezuela’nın direnişi selamlanırken mücadelenin uzun soluklu olacağı bilgisi verildi ve

IŞİD Alevi köylerine saldırdı: 44 ölü 21 yaralı

Suriye’nin Hama ve Humus kırsalındaki Alevi köylerine yönelik saldırılar gerçekleştiren IŞİD çeteleri, Hama’nın doğu kırsalındaki Selemiyye beldesine bağlı Mabuca Köyü’ne girdi. 30 Mart gecesi başlayan saldırının ardından IŞİD çetelerinin köyün yarısını ele geçirdiği ve köy halkının diğer yarısının komşu köy Sabbura’ya sığındığı bildirildi.

Mabuca Köyü’nde Alevilerin yanı sıra, Sünni ve Şii İsmaili mezheplerinden halklar da yaşıyor.

IŞİD’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 37 sivili yakarak, başlarını keserek ve üzerilerine ateş açarak öldürdüğü belirtildi.

Suriye devlet televizyonu ise saldırıda 44 kişinin hayatını kaybettiğini, 21 kişinin ise yaralandığını duyurdu.

Suriye ordusu ile Ulusal Savunma Güçleri’nin bugünkü (31 Mart) operasyonu sonucu IŞİD çetelerinin Mabuca’nın güney bölgeleri ile bazı kontrol noktalarından çıkarıldığı ve köyün tamamen kontrol altına alındığı bildirildi.

sendika.org, direnisteyiz.net

Berkin Elvan’ı unutmayacağız!

ADANA

Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi, Adana adliyesinin önünde toplanarak “Öyle bir ölsek çocuklar size ölüm kalmasa, Berkin Elvan ölümsüzdür” pankartı açtılar. “Katil devlet hesap verecek” ve “Berkin Elvan 15’inde bir fidan” sloganları atılan eylemde, ÇHD Şube Başkanı Sefa Aydoğan İç Güvenlik Paketine değinerek başka Berkinlerin öldürülmesinin önünün açılmasına çalışıldığına dikkat çekti. Katillerin belli olmasına rağmen yargılanmadığnı, fakat katillerin yargılanmasını isteyenlerin tutuklandığını belirten Aydoğan, sessiz kalındıkça daha çok çocuğun katledileceğini vurguladı. Katledilen çocukların anısına saygı duruşunun ardından eylem sona erdi.

Aynı gün Atatürk Parkı’nda toplanan bir grup genç, ‘Berkin sana emanet Ali İsmail’, ‘Senin uyanmadığın bir sabaha uyandık’, ‘Rahat uyu Berkin, gittiğin yerde polis yok’ ve ‘Bu senin değil ülkenin ayıbı çocuk’ dövizleriyle oturma eylemi yaptı.

ANKARA

Berkin’den, Nihat’a Çocuklarımız İçin Sokaktayız, Bu Yasa Sokaktan Geçmeyecek

11 Mart’ta Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’nda sokağa çıkan Berkin Elvan polis tarafından katledildi. Katledilişinin 1. yılında Ankara’da Güvenpark’a yürümek isteyen liselilere polis azgınca saldırdı. Karanfil Caddesi’nde oturma eylemi yapan liselilere polis saldırdı. Çok sayıda liseliyi darp ederek gözaltına alırken tepki gösteren esnafa’da saldırdı.

Akşam saat 18.30’da AKA-DER, BDSP, ÇHD, DİP, DHF, HDK, İHD, HDP ve Kaldıraç’ın çağrısıyla Mitatpaşa köprüsü altında toplanarak Güvenpark’a yürümek isteyen kitle örgütlerine polis toma ve biber gazıyla saldırdı. Bir süre Ziya Gökalp Caddesi ve ara sokaklarda devam eden çatışmaların ardından eylem sona erdi. Aralarında Kaldıraç okurlarının da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.

 

ANTALYA

Berkin Elvan için Antalya’da üç ayrı eylem örgütlendi.

Halkevleri’nin eyleminde 50 kişilik bir grup Kalekapısı – Attalos Meydanı’nda bir araya geldi. Gökyüzüne dilek fenerlerinin bırakıldığı, ve Berkin fotoğrafının karanfillerle süslendiği eyleme, ‘Kırmızı Fularlı Kız’ın annesi Nuray Erçağan da katıldı.

Attalos Meydanı’nda eylem sürerken, Halk Cephesi Kazım Özalp Caddesi’nden yürüyüşe geçti. ‘Berkin Elvan’ın Katilleri Cezalandırılsın, Adalet İstiyoruz’ pankartıyla yürüyen Halk Cephesi, Attalos Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

Emek ve Demokrasi Güçleri adıyla bir araya gelen sendikalar, kitle örgütleri ve siyasi partiler, Gezi Şehitlerinin resimlerinin olduğu ‘Berkin İçin Adalet’ yazılı bir pankartla eylem yaptılar. Yaklaşık 500 kişilik grup, Kürtçe ve Türkçe sloganlar attı. Kazım Özalp Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na yürüyen grup katillerin korunduğuna değindi. ‘Berkin için Adalet İçin Ayaktayız’ yazılı pankartı mumlarla aydınlatan grup, basın açıklaması ve sonrasında oturma eylemi gerçekleştirdi.

 

AYDIN

Efeler merkez Sevgi Yolu’nda toplanan Aydın Emek ve Demokrasi Güçleri üyesi bir grup, Berkin Elvan için anma yürüyüşü gerçekleştirdi. Yürüyüşe Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın ve bazı sendika ve sivil toplum üyeleri destek verdi. Yürüyüş esnasında ellerinde üzerinde Berkin Elvan’ın resminin olduğu dövizleri taşıyan ve “Berkin Elvan ölümsüzdür” şeklinde sloganlar atan grup, İstasyon Meydanı ve Adnan Menderes Bulvarı güzergahında yürüyerek Abide Kavşağı’na ulaştı. Adnan Menderes Bulvarı güzergahında yürüyüşlerine devam etmek isteyen grup, Abide Kavşağı’nda barikatlarla yolu kesen Çevik Kuvvet engeliyle karşılaştı. Yürüyüşe izin verilmeyince bir süre oturma eylemi yapan grup, daha sonra Atatürk Kent Meydanı’nda toplandı. Burada yapılan basın açıklamasının ardından, eylem sona erdi.

 

BALIKESİR

Balıkesir Demokrasi ve Emek Platformu ile Birleşik Haziran Hareketi öncülüğünde Berkin Elvan’ın ölüm yıldönümünde yürüyüş düzenlendi. Toplu Taşıma Merkezi’nde saat 17.30 sıralarında toplanan yaklaşık 500 kişi, Milli Kuvvetler Caddesi’nden Alihikmetpaşa Meydanı’na yürüdü. Liseli öğrencilerin de katıldığı yürüyüşte, ‘Katiller halka hesap verecek’, ‘Berkin Elvan, 15’inde bir fidan’, ‘Berkin burada biz buradayız’ sloganları atıldı.

Meydanda topluluk adına açıklamayı okuyan üniversite öğrencisi Okan Demir, “Haziran’ın en küçük fidanını yitireli koca bir yıl oldu, ama sürüncemede bırakılan bir soruşturma dışında başka bir adım atılmış değil. Berkin’in katili Özgecanların katillerine cesaret veren yobaz AKP düzenidir. Berkin’in katili laik eğitimi rafa kaldıran, her okulu mescide çeviren karanlık AKP düzenidir. Emri vereni biliyoruz. Bize düşen Berkin’e verdiğimiz sözü tutmaktır. Berkin’in hesabını soracağımızı, onun katillerini bu ülkeden def edene kadar kovalayacağımızı dosta düşmana ilan ediyoruz” dedi.

Basın açıklamasının ardından eylem sona erdi.

 

BODRUM

Birleşik Haziran Hareketi Bodrum Grubu tarafından saat 19.00’da Bodrum Belediye Meydanı’nda eylem düzenlendi. Berkin Elvan’ın fotoğrafının üzerinde bulunduğu ve ‘Gülüşün gibi güzel onurlu yarınlar kuracağız’ yazılı pankart açan eylemciler sık sık ‘Berkin’in Katili AKP’nin Polisi’, ‘Katillerden Hesabı Bu Halk Soracak’ ve ‘Berkin Elvan 15’inde Bir Fidan’ sloganları atıldı. Eyleme Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerinde destek verdiği görüldü.

Grup adına basın açıklaması yapan Bülent Eren, “Berkin’in yoğun bakımdaki direnişinden, 16 kiloya düşmüş bedeninden, 2 milyona yakın insanın katıldığı cenazesinden, mezarından ve hatta sokaklardaki duvarlara boyanmış resminden ödü kopan, tir tir titreyen, eli ayağına dolanan, annesini yuhalatan, 2 seçim döneminde mitinglerinde Berkin’in adını ağzından düşürmeyen iktidar sahipleri ve ona biat edenler şunu iyi bilsin: Ölümünden sonra fotoğrafından, isminden korkanlar, Berkin hayattayken ona ancak sinsice, saklanarak ve sokaktan çıktığı anda hem de bir çatışma ve olay yokken, kafasına nişan alıp ateş ederek öldüren korkak katiller, onun yürüdüğü, güldüğü, uçurtma uçurduğu, misket oynadığı, koştuğu, halay çektiği, türkü söylediği o sokaklara giremezdiniz. O sokaklar cesur, onurlu, dürüst insanlarındır. Soruyoruz; Berkin Elvan dosyası nerede? Burak Can ve Yasin dosyalarını 2 haftada yargıya teslim eden adaletiniz ve kolluk çalışmanız varken, devletin katlettiği çocuklarımızın dosyalarının mahkemelere gelmesi için ne zaman harekete geçeceksiniz?” dedi.

Eylem Berkin Elvan anısına dilek balonlarının uçurulması ile sona erdi.

 

BURSA

Bursa’da toplanan kitle, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümünde anma yürüyüşü düzenledi. Grup, ayrıca Meclis’te görüşmesi süren İç Güvenlik Yasası’nı da protesto etti.

Akşam saatlerinde Setbaşı’nda toplanan yüzlerce kişi, Atatürk Heykeli önüne kadar sloganlar eşliğinde yürüdü.

Grup adına açıklama yapan Bursa Demokrasi Güçleri adına KESK Bursa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Süleyman Ayyılmaz, Berkin’in 269 günlük yaşam mücadelesi ile verdiği mesajın gereğini yerine getirmeye çalıştıklarını söyledi.

Yaklaşık 1 aydır TBMM’nin gündemini meşgul eden İç Güvenlik Yasası’na da tepkisini dile getiren Ayyılmaz, “Yasanın 60’a yakın maddesi TBMM’nden geçti. Bu bir sıkıyönetim yasasıdır. Demokrasi ile bağdaşmaz, olsa olsa ancak AKP’nin ileri demokrasi anlayışı ile bağdaşır. Biz emekçiler olarak, demokrasi güçleri olarak ivedilikle halkın, Meclis’in gündeminden bu sıkıyönetim yasasının çıkartılmasını ve bir an önce geri çekilmesini talep ediyoruz.” diye konuştu.

 

BOLU

Hükümet Meydanı’nda toplanan kitle Berkin Elvan’ın resimlerini taşıyarak sloganlar attı. İzzet Baysal Caddesi’nde yürüyüşe geçen grubun önünü polis barikatı ile kesildi. Oturma eylemi yapan ve sloganlar atan grup, eylemi sona erdirdi.

 

ÇANAKKALE

Ölümünün birinci yılında Berkin’i anmak isteyen Çanakkaleliler İskele Meydanı’nda toplandı. Buradan AKP il binasına doğru yürüyüş gerçekleştirildi. AKP il binası önünde bir süre bekledikten sonra kitle İskele Meydanı’na geri dönerek orada basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan eyleme Halkevleri, HDP, EMEP, BHH, SGDF, DÖDEF, Emek Gençliği ve Öğrenci Kolektifleri katıldı.

Basın açıklamasında Cizre’de 12 yaşında öldürülen Nihat Kazanhan da unutulmadı.

“Berkin’den sonra Cizre’de 12 yaşında öldürülen Nihat’ımızın da acısını yüreğimizde hissettik. Çocukları öldürerek muktedir olmaya çalışan bir iktidarın faşizmiyle yönetiliyoruz. Bizler bu ülkenin onurlu halkları olarak eşitlik, özgürlük ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. AKP’nin faşizmine karşı omuz omuza mücadele edeceğiz. Umudun çocuğuna gelecek aydınlık günleri hediye edeceğiz. Çocukların ekmek almaya giderken ölmeyeceği bir ülkeyi inşa edene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.” denilen açıklamanın ardından, sinevizyon gösterimi ve dilek feneri uçurma etkinliği yapıldı.

 

DERSİM

Liseli Dev- Genç ile Halk Cephesi üyeleri, Devrimci Gençlik Berkin Elvan’ın birinci ölüm yıl dönümünde yürüyüş düzenledi.

Berkin Elvan’ın birinci ölüm yıl dönümü nedeniyle Atatürk ve Cumhuriyet mahallelerinde toplanan ve bugün derslere girmeyen lise öğrencilerinin de aralarında bulunduğu gruplar kent merkezinde bir araya gelerek Seyit Rıza Meydanı’na yürüdü. Meydanda Berkin Elvan’ın posterini açılıp önüne ekmek bırakıldı ve mum yakıldı. Bir daire oluşturan grup ortaya Elvan’ın yanı sıra Gezi olayları sırasında ölenlerin fotoğrafların koydu. Grup adına konuşan Tuncel Ayaz, Berkin Elvan’ın katillerinin hala yargılanmadığını belirterek, “Berkin Elvan öldürüleli bir yılı geçti katiller hala yargılanmadı, yakalanmadı. Türkiye’de her gün çocuklar gençler öldürülüyor. Türkiye’nin her yerinde sokaktaki çocuklar sebepsiz öldürülüyor. Bunların hesabını kimse sormuyor, hukuksuzluk almış başını gidiyor. Bugün Berkin Elvan için anma yapmak onun posterini açmak bile suç. Biz Berkin’lerin bir daha sokaklarda öldürülmemesi için çabalarken, birileri hala hukuksuzluk peşinde. Biz Berkin’lerin hakkını sonuna kadar arayacağız ve katillerin bulunması için ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

Basın açıklamasının ardından eylem sona erdi.

 

EDİRNE

HDP Edirne İl Örgütünün çağrısıyla, Tahmis meydanında toplanan kitle, PTT’nin önüne yürüdü. “Umudun Çocuğu Ölümsüzdür! 15 Yaşında Bir Fidan Berkin Elvan” pankartıyla, yürüyen kitle, “Berkin, Uğur, Ceylan Onurumuzdur”, “Berkin Elvan 15’inde bir fidan” sloganları attı. Yürüyüş boyu Edirne esnafının alkışlarla destek olduğu eylem, PTT’nin önünde yapılan basın açıklamasıyla sona erdi.

 

ERZURUM

Atatürk Üniversitesi’nde Berkin Elvanı anmak isteyen öğrenciler, basın açıklaması yapmak üzere Merkezi Yemekhaneler önünde toplanırken, polis ablukasıyla karşılaştı. “Berkin Elvan Ölümsüzdür” pankartı açan öğrencilere ÖGB ve polis saldırdı. Sürüklenerek gözaltına alınan öğrenciler “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Baskılar Bizi yıldıramaz”, “Berkin Elvan 15’inde bir Fidan” sloganları attılar. Eylem esnasında haber yapan Evrensel gazetesi muhabiri, polisler tarafından tehdit edildi.

 

ESKİŞEHİR

İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı’nda akşam saatlerinde toplanan kalabalık üzerinde Berkin Elvan’ın fotoğrafının bulunduğu ‘Gülüşün gibi onurlu, güzel yarınlar kuracağız’ yazılı pankart açarak yürüyüşe geçti. Kalabalık Cengiz Topel Caddesi’ndeki Çarşı Polis Merkezi önünde bir süre durarak ‘Berkin Elvan ölümsüzdür’, ‘Berkin’in katili AKP’nin polisi’, ‘Katil polis hesap verecek’ ve ‘Polis simit sat onurlu yaşa’ sloganı attı. Eskibağlar Mahallesi Üniversite Caddesi’ndeki Espark Alışveriş Merkezi önüne kadar yürüyen kalabalık adına basın açıklamasını Emre Soyarslan yaptı. Soyarslan, “İstanbul Okmeydanı’nda alnından yediği gaz fişeğiyle 269 gün boyunca uyudu ve uyanamadı. Türkiye’yi çocukların umudu değil, mezarlığı haline çeviren tek gerçek; bugünkü saray siyasetinin halka duyduğu düşmanlık ve nefrettir. Berkin Elvan ölümsüzdür, unutmayacağız” dedi. Yapılan konuşmaların sloganlarla eylem sona erdirildi.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde saat 11.00’da İletişim Fakültesi’nde toplanan öğrenciler herkesi Berkin Elvan için eyleme boykota davet etti. İletişim Fakültesi’nde sloganlar atılıp ajitasyonlar çekildiği sırada dekan müdahale etmeye çalıştı ancak öğrenciler tarafından engellendi, eylem devam etti ve edebiyat, eğitim fakültelerine girilip ajitasyonlar çekilmeye devam edildi. Ardından yemekhane önüne gelip burada yemekhane içinde ses çıkarma eylemi yapıldı ve sloganlarla hukuk ve İİBF’ye yürüyüş devam etti bütün fakültelere girildikten sonra cumhuriyet kapısı önünde oturma eylemi yapıldı burada basın açıklaması okundu ve berkin için türküler söylendi. Eylemin sonunda karar alınıp İletişim Fakültesi’ne geri dönüldü ve buradaki öğrencilere dekanın tavrı anlatıldı. Berkin için sloganlara tahammül edemeyen “bu fakültenin patronu benim çıkın gidin” diyen dekanın odasına gidilip kapısına “burası iş yeri değil sen de patron değilsin üniversiteler bizimdir” yazıp güvenliğin ısrarına rağmen yapıştırdık ve Berkin için fakültede oturma eylemi devam etti.

Şehir merkezinde ise Eskişehir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak akşam 6’da Adalar Migros’ta toplanıp Espark önüne yüründü ve burada Berkinnin sıra arkadaşları olan liseliler konuşma yaptılar ardından da basın açıklaması okundu.

 

İSKENDERUN

Birleşik Haziran Hareketi Berkin Elvan’ı andı. Çarşı taraftar grubununda destek verdiği basın açıklamasında “Berkin’in katili AKP’nin polisi” ve “Berkin Elvan ölümsüzdür” sloganları atıldı.

 

İSTANBUL

7 Mart – Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Okmeydanı Cemevi önüne sabah saatlerinden itibaren binlerce kişi toplandı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da cemevine, aileyi ziyarete geldiği günde, Okmeydanı Berkin pankartlarıyla donatıldı. Cemevinde yapılan anma ve verilen yemekten sonra, Berkin Elvan’ın vurulduğu yere yüründü. Burada Berkin şahsında tüm devrim şehitleri adına anma yapıldı. Anmanın ardından, Feriköy Mezarlığına doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş kortejinin en önünde Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan babası Sami Elvan, Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik, Ethem Sarıslük’ün ailesi yer aldı. Yürüyüşe Halk Cephesi, AKA-DER, Kaldıraç, Partizan, Halkevleri, Birleşik Haziran Hareketi, HDP bileşenlerinin yanı sıra çok sayıda dernek, kitle örgütü de katıldı. Yürüyüş boyunca sık sık Gezi Şehitlerinin isimleri sayılarak ‘unutmayacağız, affetmeyeceğiz’, ’15’inde bir fidan Berkin Elvan’, ‘Gezi şehitleri ölümsüzdür’, ‘Katil devlet hesap verecek’, ‘Anaların öfkesi katilleri boğacak’ sloganları atıldı. Binlerce kişinin elinde Berkin’in fotoğrafının olduğu dövizler vardı. Dövizlerin üzerinde, ‘gülüşün gibi onurlu, güzel yarınlar kuracağız’ sözü yazılıydı. Berkin’in mezarına ulaşan kitle burada Berkin şahsında Gezi direnişinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulundu. Gülsüm Elvan, mezarlıkta fenalık geçirdi. Sami Elvan’ın birlik çağrısı yaptığı konuşmasının ardından, Grup Yorum üyeleriyle birlikte binlerce kişi ‘Büyü’ türküsünü söyledi. Anma sırasında Berkin’in mezarının üzerine karanfil, ekmek ve çikolata bırakıldı. Berkin’in ölümünün 1. yıl dönümünde, 11 Mart’ta, Berkin için hayatı durdurma çağrıları yapıldı.

Çekmeköy- İstanbul Çekmeköy’de bir araya gelerek Okmeydanı’na gitmek isteyen kitleye polis saldırdı. Kitlenin Okmeydanı’na gitmesini engelleyen polis, biber gazı ve tazyikli suyla saldırdı.

Okmeydanı- Okmeydanı’nda gaz fişeğiyle yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ölüm yıldönümünde Okmeydanı ve çevresinde boykot ilan edildi. Boykot nedeniyle Şark Kahvesi ve çevresindeki esnaflar sabah saatlerinde dükkanlarını açmadı. Berkin Elvan sevenleri, Berkin’in öldüğü yere ekmek bıraktı. Feriköy Mezarlığına yürünmesinin istenmesi üzerine, polis yolu kesip saldırdı. Uzun süreli çatışma yaşandı.

Sarıgazi- Bizler Berkin’in yoldaşları olarak ölüm yıldönümünde Sarıgazi’de bir yürüyüş ve anma gerçekleştirdik.

Anma gününün öncesinde, mahallelerde duyuru amacıyla ses aracı dolaştırdık ve ajitasyonlarla 11 Mart günü gerçekleşecek olan anmaya çağrı yaptık. Okullarda, aynı gün gerçekleştirilecek bir boykotun hazırlığı başladı. Üç lisede boykot gerçekleşti ve liseli öğrenciler okulu boykot ederek yürüyüşe çıktılar. Bu durumu engellemek amacıyla, polis liselerin önünde Berkin’in yoldaşlarını gözaltına almaya çalıştılar. Bu durum da protesto edildi. Mahallede çeşitli yerlere afiş asıldı ve bildiri dağıtıldı.

11 Mart akşamı saat 19.30’da Vatan İlköğretim Okulu önünde buluşan kitle “Berkin Elvan Ölümsüzdür” yazılı, Sarıgazi Dayanışması imzalı pankart ile yürümeye başladı. Yürüyüş boyunca ses aracıyla yapılan ajitasyon konuşmalarında, Gezi direnişinde katledilen yoldaşlara, devlet dersinde öldürülen çocuklara dikkat çekildi; özellikle iç güvenlik yasasıyla bizleri sokaklardan uzaklaştıramayacakları, sindiremeyecekleri ifade edildi. “Bu yasa Berkin’in geçtiği sokaklardan geçmeyecek!” denildi.

Eylemde sık sık “On beşinde Bir Fidan; Berkin Elvan!”, “Katil Devlet Hesap Verecek!”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!”, “Şehit Namirin!”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma!” sloganları ve Gezi direnişi şehitlerinin isimleri anılarak “Yaşıyor” sloganı atıldı. Meydana geldikten sonra, merkezdeki bütün kitlenin saygı duruşuna katılması için ana caddeye çıkarak her iki yönü de trafiğe kapattık ve tüm halkı saygı duruşuna katılmaya çağıdık. Saygı duruşunun ardından Özgür Lise, “Berkin Elvan Ölümsüzdür! Katil Devlet Hesap Verecek!” Özgür Lise – AKA-DER imzalı pankartı meydana astılar. Ardından Sarıgazi Dayanışması’ndaki kurumlar adına hazırlanan basın açıklaması okundu ve eylem sona erdi. (Sarıgazi AKA-DER)

Taksim- Liseli Anarşist Faaliyet, Taksim Gezi Parkı merdivenlerinde, “Berkin Burada, Biz Buradayız” yazılı pankart açarken, polis gözaltı yapmaya çalıştı. Liseliler, merdivenlere kırmızı boya dökerek, “Katiller, elleriniz kanlı! Berkin’i unutmadık, unutmayacağız” sloganları attılar. Eylem esnasında darp edilerek gözaltına alındılar.

 

İZMİR

11 Mart’ta Berkin Elvan’ın ölüm yıldönümü sebebiyle sabahın erken saatlerinden itibaren liseliler sokaklardaydı. Saat 10.00 sularında caddeyi trafiğe kapatarak oturma eylemi yapmak isteyen Dev-Lis üyesi liseliler gözaltına alınırken Özgür Lise okurları da Alsancak Sevinç Pastanesi önünde oturma eylemlerine başladılar. Eylemde Berkin Elvan maskeleri, Berkin Elvan’ın fotoğrafları ve karanfilleri yere seren Özgür Liselilere Yeni Demokrat Gençlik, Dev-Lis gibi kurumlar da destek verdiler. Oturma esnasında Gündoğdu marşı söylenirken, “Berkin Elvan Mücadeleye Devam”, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganları da atıldı. Saat 15.00’te oturma eylemi yapan liseliler yürüyüş için hazırlandığı esnada 4 Dev-Lis’li trafik direklerinden birine kendileri zincirleyerek eylem yapmak istediler, 4 Dev-Lis’li İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Sonrasında Özgür Lise, Dev-Lis, YDG Sevinç Pastanesi önünden başlayan ve yine Sevinç pastanesi önünde son bulan yürüyüşlerinin ardından basın açıklamasını okuyarak eylemlerini sonlandırdılar.

 

KARABÜK

Karabük Üniversitesi öğrencileri, Safranbolu Misaki-i Milli Meydanı’nda gerçekleştireceği Berkin Elvan anması için üniversite yemekhanesinde çağrı yaptı.

Berkin’i anmak için çağrı yapan üniversitelilere ilk olarak özel güvenlik saldırdı. Özel Güvenliklerin saldırısı ardından faşistlerin saldırdığı üniversiteliler, faşistleri üniversitelerinden attı.

Faşistlerin saldırılarına rağmen, üniversiteliler, üniversitede Berkin için bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Saat 18:00’da gerçekleşecek olan anma için Safranbolu Misak-i Milli Meydanı’nda buluşacak olan üniversitelilerden önce meydanda faşistler toplanmaya başladı.

Ellerinde bıçaklar ve satırlarla meydanda toplanan faşistlere polis hiç bir şekilde müdahale etmedi.

 

KOCAELİ

Bir grup Kocaeli Üniversitesi öğrencisi, Umuttepe Kampüsü’nde bulunan İletişim Fakültesi kantininin duvarına Berkin Elvan’ın fotoğrafı yansıttı. Akşam saatlerinde birçok öğrencinin katılımıyla yapılan etkinlikte, Elvan’ın fotoğrafı projeksiyon aracılığıyla yansıtıldığı duvarda uzun süre kaldı. Berkin Elvan’ın birinci ölüm yıl dönümü nedeniyle yürüyüş düzemlendi. KOÜ Umuttepe Yerleşkesi İletişim Fakültesi önünde toplan öğrenciler taşıdıkları pankart ve sloganlarda Berkin Elvan’ın andı.

 

KIRKLARELİ

Kültür Anıt Parkı’nda toplanan grup sloganlar atarak “Berkin Elvan Ölümsüzdür” yazılı pankart açtı. Grup adına açıklama yapan Melih Karakoç, Berkin Elvan’ın ekmeğine ve umuduna sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi. Karakoç, Berkin’i unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti.

 

MANİSA

KESK Manisa Şubeler Platformu olarak 11 Mart akşamı Berkin ELVAN’ın ölüm yıldönümünde hükümetin tavrı protesto edildi. Eğitim Sen Manisa Şube Binası önünden yürüyüşle başlayan eylem Manolya Meydanı’nda KESK Dönem Sözcüsü BES Manisa Şube Başkanı Ali GÖK’ün yaptığı açıklama ile sona erdi.

 

MERSİN

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla Mersin Forum Alışveriş Merkezi Havuzbaşı önünde bir araya gelen Mersin’liler “Berkin Elvan ölümsüzdür”, “Yeni Berkin’leri, Umutları, Nihat’ları aramızdan almanıza izin vermeyeceğiz” yazılı bir pankart açtı.

“Berkin Elvan ölümsüzdür”, “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla tepkilerin dile getirildiği eylemde platform adına Mersin Yol İş Şube Başkanı İrfan Gültekin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Gezi direnişinde katledilenlerin hesabını sormadan gerçek anlamda barışın sağlanamayacağını belirten Gültekin, “AKP’nin yeni iç güvenlik yasa tasarısı bizden yeni Berkin Elvan’ları, Umut Kurtlar’ı, Nihat Kazanhanlar’ almak istiyor. İşte ülkemize emeğimize geleceğimize sahip çıkmak için AKP’nin çıkarmak istediği bu yasaya karşı ayakta olmak zorundayız. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu olarak gezi direnişinin ‘Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam’ şiarını esas aldık. Bundan sonraki süreçlerde de Gezi direnişi ruhu ile hareket ederken Gezi ve Kobane olaylarında yitirdiklerimizi mücadelemizde hep yaşatma kararlılığı ile hareket edeceğiz” dedi. Basın açıklamasının ardından eylem sona erdi.

 

MUĞLA

Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde, Pir Sultan Abdal Derneği’nin öncülüğünde Berkin Elvan’ın ölümünün birinci yılında anma eylemi düzenlendi. Anma eylemine katılan HDP ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarından oluşan grup hükümeti protesto etti.

İstanbul Okmeydanı’nda Gezi parkı olayları sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle başından vurularak ölen Berkin Elvan, ölüm yıldönümünde saat 18.00’de Marmaris Pir Sultan Abdal Derneği koordinesinde anma eylemi düzenlendi. Atatürk Caddesi Saman İskelesi’nde toplanan kalabalığa STK temsilcileri yanı sıra HDP üyeleri ve çok sayıda insan katıldı. Grup, ‘Berkin’in alamadığı ekmeği Bilal’e yedirmeyiz’ pankartı açarak, ‘Umudun çocukları ölümsüzdür’, ‘Unutmayacağız, unutturmayacağız’ yazılı dövizlerle hükümet aleyhine slogan atarak yürüdü. Kordon Caddesi’nde bulunan Atatürk Anıtı önüne gelen kalabalık, ‘Gerici, faşist, katil AKP’ sloganları attı. Grup adına konuşma yapan Marmaris Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Kasım Çağlı, “Tüm devrimcileri ve sosyalist dostlarımıza minnettarız. Geçen sene bugün çocuğumuz hakka yürüdü. 269 gün komada kaldı 16 kilo ile gökyüzüne gitti. Savaşta dahi ölüler defin edilirken silahlar bırakılır. Cenazesinde bile silahlar bırakılmadı eller tetikte idi. Adaleti bekleyenler maalesef çok bekleyecekler. Bu ülkede katliamlar durmuyor. Bu katliamdan beslenen katiller er geç hesap vereceksiniz. Çocuğumuzun yalnız dirisini değil ölüsüne de öfke kusuyorlar. Katiller ellerini kollarını sallayarak, gülerek aramızda. Bugün bu noktalara gelindiyse bunun tek nedeni iktidardır. Biz çocuğumuzun acısını paylaşıyoruz. Bu acıyı unutmayacağız ve unutturmayacağız” dedi.

Konuşma sonrası kadın ve erkeklerden oluşan bir grup olayın yaşandığı anı Grup Yorum’un müzikleri eşliğinde piyesle canlandırdı, şiirler okudu.

 

SAMSUN

Çeşitli sivil toplum kuruluşları üyesi yaklaşık 100 kişi, ölümünün birinci yılında Berkin Elvan’ı andı.

Öğretmenevi önünde toplanan kitle ‘Berkin Elvan ölümsüzdür’ yazılı pankartla İstiklal Caddesi’nde sloganlar atarak yürüdü. Grup adına basın açıklaması yapan Alper Kaan Yurdakul, “Bizler acılarımızı bal eyledik, kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Acı, öfkenin kardeşidir. Sokakları, meydanları öfkeyle dolduruyoruz şimdi. Devletin halklara, çocuklara, devrimcilere yönelik sindirme ve katliam politikalarını unutmadık. Berkin Elvan’ın hesabını sormadan sokakları terk etmeyeceğiz” dedi.

Yaklaşık yarım saat süren yürüyüş ve basın açıklamasının ardından sona erdi.

 

SÖKE

Söke Emek Sanat ve Kültür Platformu, Birleşik Haziran Hareketi ile Fikir Kulüpleri Federasyonu tarafından anma düzenlendi.

Saygı duruşu ile başlayan anma eyleminde kitlesel basın açıklamasını DİSK-Tekstil Sendikası Söke Başkanı Cemal Poyraz yaptı. Cemal Poyraz açıklamasında; “Nefes aldığı her bir anı, umut diye alnımıza yazdığımız umudun çocuğu Berkin Elvan’ı tam 1 yıl önce Gezi direnişinde kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz, Uğur Kaymaz,Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’ın yanına uğurladık. Halbuki, bize umut olabilmek için tam 269 gün direnmişti Berkin. “Çocuklar uyurken susulur,öldürülürken değil” diyerek yüz binler olarak sokaklara aktık o gün tam 1 yıl oldu. Onu vuranlar bulunamadı. Halen ölümüne sebep olanlar hakkında açılmış bir dava yok. Ölümünün birinci yılında katillerinin ve azmettiricilerinin tespit edilememesi ve yargı önüne çıkarılmaması en az ölümü kadar demokrasi ve özgürlüklere büyük bir darbe, geleceğimiz açısından kabul edilemez bir endişe kaynağıdır. Gezi direnişinde yaşanan katliamlar karşısında tarih ve bizler ‘Polisimiz demokrasi testinden geçmiştir. Adeta bir kahramanlık destanı yazmıştır.’ ifadesini kullananları unutmayacak ve mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi.

 

UŞAK

Eğitim-Sen Uşak Şubesi, Alevi Kültür Derneği, CHP, ÖDP, EMEP, Birleşik Haziran Hareketi ve Uşak Emek Platformu üyeleri, Gezi eylemleri sırasında Okmeydanı’nda başına isabet eden gaz fişeği nedeniyle 269 gün komada kalıp yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın birinci ölüm yıldönümünde bir araya geldi. Uşak Belediyesi önünde toplanan yaklaşık 150 kişilik grup, İsmetpaşa Caddesi’ndeki Tiritoğlu Parkı’na yürüdü. Yere Berkin Elvan’ın posterini serip, üzerine ekmek ve karanfil bırakan topluluk, mum da yaktı.

Topluluk adına konuşan Eğitim-Sen Uşak Şube Başkanı Burak Yavaş, “Bir yıl önce aramızdan ayrılan Berkin Elvan, komada kaldığı 269 gün boyunca hepimize ‘sadece benim uyanmam yetmez. Bu ülkedeki adaletsizlikten, hukuksuzluktan beslenen faşizan sisteme karşı halkın, hepimizin uyanması gerekir’ mesajını vermişti. Berkin’in aramızdan ayrılışında ‘Çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken değil’ demiştik. Ancak Gezi direnişinden bugüne eşit, özgür, demokratik bir ülke ve dünya talep eden çocuklarımızı, gençlerimizi hedef alan katliamlara yenileri eklenmeye devam etmektedir. Çocuklarımızın, gençlerimizin sokakta katledildiği, cezaevlerinde her türlü şiddete maruz kaldığı koşullarda Berkin’in 269 günlük yaşam mücadelesi ile verdiği mesajın gereğini yerine getirmek boynumuzun borcudur” dedi. Basın açıklamasından eylem sona erdirildi.

 

ZONGULDAK

Madenci Anıtı’nda düzenlenen anma programına katılan yaklaşık 30 kişi, ‘Berkin Elvan ölümsüzdür’, ‘Berkin için adalet istiyoruz’, ‘Bedel ödedik bedel ödeteceğiz’, ‘Anaların öfkesi katilleri boğacak’ sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Aşurcan Acar, Berkin Elvan’ın katil zanlılarının yargı önünde hesap vermesini istediklerini söyleyerek şöyle konuştu:

“Savcılar ve hakimler katiller hakkında soruşturma başlatmıyor. Devlet çocuk katillerini açıktan korumaya devam ediyor. Berkin’in katillerini korumaktan vazgeçin. Katilleri açıklayın. Hiçbir güç bizleri adalet talebimizden geri döndürmeyecek. Bu halkı adaletsiz bırakmayacağız. Adaleti siz sağlayamazsanız biz sağlayacağız. Berkin’in hesabı mahşere kalmayacak.”

Basın açıklamasının ardından bir süre daha slogan atıldı, ardından eylem sona erdi.

Süryanilerden IŞİD katliamlarına karşı acil yardım ve dayanışma çağrısı

“Her şeyin sonunda düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız” diye biten bildiri metninde dünya halkları ve kamuoyundan destek talep etti. IŞİD saldırılarının Kobane yenilgisinden sonra arttığı belirtildi. Süryanilerin defalarca etnik ve dini kimlikleri nedeniyle katliamlara uğradıkları belirtilen metinde TC siyaseti de şu sözlerle eleştirildi:

“IŞİD kaynaklarına bakıldığında Kobanê’nin intikamını almaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca stratejik anlamında Türk sınırındaki bu bölgenin ele geçirilmeye çalışılması kendilerine lojistik bir koridor açmaya çalıştıklarını gösteriyor. Bu cihatçılara kırmızı halı seren ve onlara yardım ve desteğini esirgemeyen yönetimlerin tüm bu katliam ve vahşette payları vardır. Tek marifetleri, tek bildikleri stratejik derinlik, halklara zulüm yapmak olanların anlayışı derinlere gömülecektir. Bu zulme sessiz kalanlar, mazlumun kanını döküp içerek ayakta kalacaklarını düşünenler, bilsinler ki sonları yakındır.”

direnisteyiz.net