Ana Sayfa Blog Sayfa 196

Saldırıların hedefindeki DBP’de direniş kongresi

“İnadına Özgürlük, İnadına Direniş” sloganıyla gerçekleştirilen yeniden inşa kongresi için Ankara Büyükhanlı Park Otel’de toplanıldı. Kongrenin yapıldığı salonun çevresine çok sayıda çevik kuvvet polisi konuşlandırılırken, salon girişine kurulan polis kamerasıyla salona girenlerin kayıt altına alınması dikkat çekti.
Kongreye HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, DTK Eş Başkanları Leyla Güven ve Hatip Dicle, HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü’nün yanı sıra DBP’li belediye eş başkanları, HDP’li milletvekilleri de katıldı.
Divan seçimi ardından da saygı duruşuyla başlayan kongre, daha sonra Kamuran Yüksek’in mesajının okunmasıyla devam etti. DBP’nin faaliyetlerine ilişkin hazırlanan sinevizyon gösteriminin ardından HDP Eş Genel Başkanları ve değer aileleri katılım gösterdi. Raporların okunmasının ardından da yeni eş başkanlarının ve parti organlarının belirlenmesi amacıyla tek listeyle seçime gidildi.
Kürt halkı vardır, ulustur ve anavatanı Kürdistan’dır
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, katıldığı DBP kongresinde; tekçi anlayışı kabul etmeyen herkese ‘Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz’ demek bir katliam politikasıdır. Sayın Öcalan’ın çözüm sürecinde ısrarla anlatmaya çalıştığı ‘birlikte yaşam olmazsa felaketler bizi bekliyor’ uyarısının ne kadar doğru bir uyarı olduğunu gösteriyor. 12 metrekarelik bir hücrede kanın nasıl durdurabiliriz diye gece gündüz diyen biri öbür tarafta başkan olmak için nasıl kan dökebilirim diyen biri var.
Kürtler olarak kendilerinden vazo ya da saksıda yetişmiş, sera malı Kürt olmalarının istendiğini, buna itiraz ettiklerinde ise bedel ödetilmek istendiğini söyledi. “Bu bedeli ödemekten kaçacak mıyız? Nerede incelmişse orada kopacak ama biz asla geri adım atmayacağız. Tarih başka türlü yazılmaz” diyen Demirtaş, ‘Türkiye Türklerindir’ sözlerine ise, “Eğer halen öyleyse birlikte yaşamın formülünü kendileri bulsunlar. Yok, eğer hepimizinse birlikte yaşama şansına sahibiz. Kürt halkı vardır, bir ulustur ve anavatanı Kürdistan’dır.” sözleriyle yanıt verdi.
DBP’nin 4. Olağanüstü Kongresi’nde saldırı ve baskıları boşa çıkartacak olan yeni parti yönetiminin belirlendiği seçimler gerçekleşti. Eş Genel Başkanlığa Kamuran Yüksek ile Sebahat Tuncel’in seçildiği kongrede, parti meclisinin yarısını ise yarısını ise kadınlar oluşturdu. Parti Meclis’inde 32 kadının yer alması bir kez daha DBP geleneğinin kadını temsiliyetini noktasındaki ısrarının yansıması oldu.
DBP’nin 4. Olağanüstü Kongresi’nde raporların okunmasının ardından yeni dönemde tüm baskı ve saldırıları boşa çıkartmayı hedef olarak önüne koyan parti yönetimini belirlemek amacıyla seçimlere gidildi.
Kaynak: DİHA

TMMOB’un Sûr gözlem raporu: Utanç duyduk

2 Aralık 2015 tarihinden bu yana sokağa çıkma yasağının uygulandığı ve 22 Mayıs günü yasağın kaldırıldığı 14 sokağa ilişkin izlenimlerini paylaşan Şehir Plancıları Odası, bir de kroki yayınladı. Krokide halen yasağın sürdüğü bölgeler ile  yasağın kaldırıldığı alanlara yer verildi.
Rapordaki gözlemler şu şekilde:
Sur’un çok küçük bir bölümünde toplamda 3 mahallenin sınırlarında kalan 14 sokakta yasağın kaldırıldığı, bu sokakların da bazılarının sadece 500 metrelik kısımlarının açıldığı;
İçeride insan ve hayvan cesetlerinden, evlerdeki ve marketlerdeki yiyeceklerin çürümesinden kaynaklı ağır bir kokunun oluştuğu;
Kanalizasyonların tıkandığı;
Elektrik ve su tesisatlarının tamamen zarar gördüğü;
Yasağın kaldırıldığı sokaklarda bulunan binaların ağır hasarlı olmadığı fakat çoğunun kapı, pencere ve yapı malzemelerinin ağır hasar aldığı;
Çoğu evin çarpılarla işaretlenmiş olduğu;
Evlerin ve bahçelerin duvarlarına ırkçı, milliyetçi ve cinsiyetçi yazılamalar yapıldığı;
Tank ve top atışıyla yıkılmayan evlerin neredeyse tamamının silahlarla tarandığı ve evlerin tüm eşyalarının kullanılamaz hale geldiği;
Sokakların yasak kaldırılmadan önce delil bırakılmayacak şekilde temizlendiği;
Yasağın kaldırıldığı sokaklarda bulunan 7 katlı binanın çatısından Sur’un diğer kısımlarında oluşan korkunç yıkımın gözlemlendiği;
Yıkımın olduğu bölgelerde devasal büyüklükte boş alanların oluşturulduğu;
Çok sayıda tescilli sivil mimarlık örneği yapıların tamamen yıkıldığı;
Anıtsal yapıların tank ve top atışlarından zarar gördüğü, duvarlarında çatlakların oluştuğu;
Suriçi’nin özgün yapısı ve Koruma Amaçlı İmar Planının hiçbir koşulunun korunmadığı;
Yasağın devam ettiği bölgelerde karakolların inşa edildiği;
Ağır bir şekilde kent ve insan hakkı ihlallerinin yaşandığı, tespit edilmiştir.”
‘Yıkımdan utandık’
Şehir Plancıları Odası, raporun sonunda şu ifadelere yer verdi: “23 Mayıs’ta yaptığımız gözlemlerde kaldırılan yasağın ardından gözle görülür hale gelen ve telafisi mümkün olmayan sosyal ve mekânsal yıkımların gerçekleştiğine şahitlik etmekten utanç duymaktayız.”
Kaynak: DİHA

AK Parti’nin Nisêbîn’deki Pirus Zaferi!

Kürdistan’daki öz yönetim talepleri ve ilanlarına karşı savaş başlatarak, kentleri ablukaya alan ve savaş uçakları dahil bütün savaş argümanları ile kentleri yaşanmaz hale getiren AKP, Nisêbîn’de sivil ve yine Nisêbînli gençleri yıkıntılar arasına yatırarak elleri havada çektirdiği fotoğrafları dünden bu yana yandaş ve yandaş olmayan tüm basına servis etti.Yandaş medya  gazetelerinin manşetlerinde söz konusu fotoğraflar yer alırken, “PKK Çöktü, Çözüldüler, Tükenişin Resmi, Çözülme Süreci” gibi manşetler atıldı.
AKP’nin Bulvar Gazetesi, işi hakarete vardırarak sivil insanların resmini “Köpek gibi pişmanız.” Şeklinde bir manşetlerle verdi. Kürtlere teslimiyeti dayatan AKP’nin yaklaşımını, her kesime ettiği hakaretler ile dikkat çeken Akit Gazetesi “Ve teslimiyet”  başlığı ile verdi. Vatan  Gazetesi “Hendek çöktü” manşetini tercih ederken, yandaşlığa terfi eden Milliyet Gazetesi, “Çözüldüler” manşeti ile aynı fotoğrafı verdi. Yenişafak, Sabah, Star, Akşam, Türkiye, Güneş gibi havuz medyasının bütün basını aynı başlıkları kullandı.
Ulusalcı, Sözcü Gazetesi aralarında siviller bulunan grubun fotoğrafını “Hainler elleri havada Nusaybin’i boşaltıyor” başlığı ile verirken, Kızıl Elmacı Aydınlık Gazetesi aynı fotoğrafı, “Son Hendek” manşeti ile verdi. Cumhuriyet ise Kürtlerin yere yatırıldığı fotoğrafı “Hendek savaşının sonu” başlığı ile ifade etti.
İslamcı muhalif Vahdet Gazetesi ise bir yandan “Örgüt Nusaybin’de pes etti” haberini verirken, diğer yanında da “24 saatte 11 şehit” başlığını kullanarak verilen kayıplara dikkat çekti.
Bu manşetler ve haberler 24 Temmuz’dan bu yana başlatılan saldırılarda AKP’nin en ağır kayıpları verdiği Nisêbîn’de AKP’nin “Pirus Zaferi” olarak nitelendirildi.
Kaynak: DİHA

İstanbul Üniversitesi’nde 6 Mayıs anması

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN KAVGAMIZDA YAŞIYOR!
İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, ölümsüzleşmelerinin 44. Yılında Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i andık.
Hukuk Fakültesi havuzlu bahçede başlayan anma etkinliğimiz, ana kapıya yürüyüşle devam etti. Ana kapıda basın açıklamamızı gerçekleştirdikten sonra, Beyazıt Marşı ile anmamızı sonlandırdık.

İstanbul’da üniversitelerin taşeron izleme komisyonları bir araya geldi

8 Mayıs’ta Koç, Boğaziçi, İstanbul Teknik ve İstanbul Üniversitesi taşeron komisyonları biraraya gelerek piknik gerçekleştirdi. İşçi, öğrenci ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen piknikte, üniversitelerimizdeki taşeron işçilerinin sorunları ve ortak mücadele yöntemleri tartışıldı.

İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer, Ferhat Kuntay, Necmi Öner, Eşref Anyık, Mahmut Zengin mücadelemizde yaşıyor!

Merkez Kampüs Havuzlu Bahçe’de saat 13.00’da sloganlarla başlayan anmada, saygı duruşunda bulunduktan sonra basın metnimizi okuduk. Ve “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”, “Biji Bratiya Gelan”, “Kahramanlar Ölmez Mutlak Mutlak Hesap Sorulacak” sloganlarıyla anmamızı sonlandırdık. Ardından DGB’den yoldaşlarla anma için hazırlanan pankartı bahçeye astık. Sonrasında polis ve ÖGB pankartımıza saldırmaya kalkışınca arbede yaşandı.
Günü Mayıs Şehitleri için okuduğumuz şiirlerle sonlandırdık.

Üniversiteler Boyun Eğmeyecek! Özgürlüğü Örmeye, 11. Öğrenci Kampı’na!

Özgürlüğü örmek, yarınımızı kurmak için biraraya geliyoruz. Birlikte üretmeye, paylaşmaya, özgür üniversite mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz!
Nefes almanın giderek zorlaştığı, katliam ve baskılarla esir alınmaya çalışıldığımız dönemlerden geçiyoruz. Seyretme; seyrettiğin her an, insanlığını yitirmen, kirlenmendir. Bu toz duman arasında önünü görebilmenin yolu boyun eğmemekten, direnmekten geçiyor. Direnerek umudu büyütmek; karanlığı yırtmanın, bu ablukayı dağıtmanın, nefes alabilmenin tek yolu…
Biz öğrencilerse yeni döneme taleplerimizle, özgür üniversite mücadelesini yükselterek girmeliyiz. Bugün üniversiteleri özgürleştirmek bu kokuşmuş eğitim sistemine, savaş teknolojilerine, işsizliğe, geleceksizleştirmeye, katliamlara, baskılara karşı mücadele etmekten geçiyor.
Üniversitelerde yeni dönemde mücadeleyi nasıl, ne biçimleriyle öreceğimizi tartışacağımız kampımızda, atölyelerimizle, söyleşilerimizle, tarihi yer gezilerimizle insan kalabilmenin mücadelesini de büyüteceğiz. Sanata, bilime, edebiyata, akademiye dair sözümüzü üreterek söyleyeceğiz.
Başka bir yaşamı kuracak eller, yürekler ve zihinler biraraya gelmelidir. Tüm üniversite ve lise öğrencilerini hayata, insanlığa dair sözümüzü örgütlemeye Assos’a çağırıyoruz!

Yunanistan’da liman işçileri polisle çatıştı

Başkent Atina’nın Sintagma Meydanı’nda toplanarak Pire Limanı’nın hissedarları ve Yunanistan özelleştirme fonu yetkililerinin toplantı düzenlediği otele girmek isteyen liman işçilerini polis engelledi. Bu sırada, özelleştirme fonu yetkililerinden birinin işçilerle müzakerede bulunmak için dışarı çıkmasıyla  tansiyon yükseldi.
Ellerindeki şişeleri fırlatan liman işçilerine polis müdahalede bulundu, Federasyon Başkanı Yorgos Georgekapulos müdahale sırasında baygınlık geçirdi. Liman işçileri, tepkilerini göstermek amacıyla geçen haftadan beri aralıklarla ikişer günlük grevler yapıyor.
Özelleştirmeden sorumlu Yunanistan Varlık Geliştirme Fonu (TAIPED), nisan ayında ülkenin en büyük limanı Pire’nin yüzde 67’lik hissesini Çinli nakliyat şirketi COSCO’ya 368,5 milyon avroya devreden anlaşmayı imzalamıştı.
Yunanistan, kreditörlerle varılan uzlaşma çerçevesinde Selanik Limanı’nı da özelleştirmek üzere eylül ayında ihale tekliflerini almayı planlıyor.
Kaynak: İşçi Gazetesi

İngiltere’de akademisyenler greve çıktı

Sendika tarafından greve çıkma nedenleriyle ilgili yapılan açıklamada güvencesiz çalışma koşulları, cinsiyet eşitsizliği, reel ücret düşüşü ve statüye bağlı ücret farklılıkları dikkat çekiyor. Yapılan açıklamada yer alan bazı bilgiler şöyle:
* Akademide 75 bin personelin geçici iş sözleşmesine tabi olarak çalıştırılıyor. Bunların 21 binin sözleşmesinin sıfır saat üzerinden yapılıyor.
* Erkek ve kadın akademisyenler arasında ortalama ücret farklılıklarının yüzde 12.6’ya ulaştı.
* 2009’dan bu yana reel ücretlerin yüzde 14.5 düşmesine rağmen UCEA tarafından yüzde 1.1 ücret artışı öneriliyor.
* Üniversitede yönetici düzeyde çalışan akademisyenlerin, statü yönünden ortalama bir akademisyene göre 6.4 kat daha fazla ücret alıyor.
UCU Genel Sekreteri Sally Hunt, yaptığı açıklamada geçtiğimiz yıl rektör ve rektör yardımcılarına verilen yüzde 5.1 ücret artışının yanında kendilerine önerilen yüzde 1.1’lik artışı bir hakaret olarak gördüklerini belirtirken, sendika üyelerinin ücret, eşitsizlik ve güvencesizlik konusunu daha fazla tolere etmeyeceklerini ifade etti.
Sendika ayrıca herhangi bir anlaşmaya varılmaması halinde tanıtım günleri, mezuniyet seremonileri ve kayıtları etkileyecek şekilde eylemliliklerinin devam edeceğini ve sonbaharda da bir boykot örgütlenmeye hazırlanıldığını belirtti.
2006’da kurulan UCU, 116 bin üyesi ile dünyadaki en büyük yükseköğretim sendikası.
Kaynak: İşçi Gazetesi

Manisa Tor Demir Fabrikasında 13 işçi direnişe başladı

İleri Haber’e konuşan işçilerden Erkan Yılmaz, 3 yıldır fabrikada punch operatörü olarak çalıştığını ve iş yerinde yaşadıkları sorunlardan dolayı 1 yıl önce sendikal mücadele başlattıklarını aktardı. Yılmaz, geçtiğimiz ay fabrikada çoğunluğu sağlayıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuru yaptıklarını ancak başvuru günü kendilerinin işten atıldığını belirtti.
23 Mayıs’ta direnişe geçtiklerini belirten Yılmaz, fabrikada sendikalı arkadaşlara yönelik baskıların devam ettiğini, ancak buna rağmen direnişe desteğin gittikçe arttığını söyledi.  Bölgede Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu diğer fabrikalardan da desteklerin geldiğini belirten Yılmaz, “Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.
Sendika.Org / 02 Haziran 2016