Ana Sayfa Blog Sayfa 203

İntifada, Silahlı Aşamaya Geçiyor

İslami Cihat örgütü liderlerinden Hıdır Habib, Kudüs intifadasının silahlı mücadele aşamasına geçmekte olduğunu belirterek bu durumun İsrail rejimi ve yerleşimciler için çok daha tehlikeli olacağını söyledi.

İntifadanın şu anki sakinliğinin gelecek için büyük sürprizler barındırdığını belirten Habib, İsrail rejiminin Batı Şeria’daki Filistinlilerin hayatını zorlaştırmasının; çocukları, kadınları ve gençleri sokak ortasında infaz etme politikasının intifadayı sindiremeyeceğini, aksine direnişi daha da kararlı hale getirerek daha da şiddetlendireceğini söyledi.

Hıdır Habib, intifadanın Filistin davasının tarihi açısından bir dönüm noktası olduğunu belirterek bunun işgalci İsrail rejimiyle tüm müzakere seçeneklerinin çökmesinin bir sonucu olduğunu vurguladı.

Yaklaşık iki hafta önce İsrail işgali altındaki Kudüs yakınlarında bir otobüste meydana gelen ve 20 İsraillinin yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırı, intifadanın silahlı mücadeleye dönüşmesi şeklinde yorumlanmıştı.

Kudüs intifadası, İsrail rejiminin Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekân olarak bölmeye yönelik çalışmaları sebebiyle 2015 yılının ekim ayında başlamıştı.

direnisteyiz3.org

Mısır’da 25 Nisan Protestoları

Tiran ve Sanafir adalarının önemi

Tiran ve Sanafir küçük ve bütünüyle insansız adalar olmalarına karşın Akabe Körfezi’ne girişin ve İsrail ve Ürdün’de bulunan Eliat ve Akabe limanlarının kontrol edilebilmesi için stratejik mevziler. İsrail’in adaların Suudi Arabistan’a devredilmesinden hiç rahatsızlık duymamasını İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki yakınlaşmanın bir tezahürü olarak da okumak gerek.

25 Nisan Protestoları

Yasaklı 6 Nisan Hareketinin çağrısı ile 25 Nisan Pazartesi günü gerçekleştirilen protestolara hükümet yoğun polis ablukası ile cevap verdi. Cesur Olana Özgürlük örgütünün (The Freedom for the Brave) verdiği bilgiye göre aralarında gazetecilerin de olduğu 168 kişi 25 Nisan’daki protestolarda tutuklandı.

isyandan.org

Kimyasal Gazların Kullanıldığı Halep-Şêx Meqsud’da 2 MİT’çi Öldürüldü

16 Şubat’tan bu yana Halep’in Şêx Meqsud mahallesine yönelik saldırılarını sürdüren ve Nisan ayında 19 kişiyi katleden AKP destekli SUK/ENKS çeteleri, mahalleye saldırmaya devam ediyor.

YPG savaşçıları ve Şêx Maqsûd’a saldıran çeteler arasında çıkan çatışmada Doğan ve Aslan kod isimli 2 MİT üyesi ile 5 çete emiri öldürüldü.

AKP destekli çeteler, mahalleye yönelik saldırılarında bir kez daha uluslararası sözleşmelerle yasaklanmış olan kimyasal gazlar kullandı. Gazlardan olumsuz etkilenen ve saldırılarda yaralanan onlarca kişi mahalledeki Heyva Sor merkezine kaldırıldı.

Çete saldırıları devam ediyor.

AKP güdümündeki sözde Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK)’un içinde yer alan Sultan Murad Tugayı, Ehrar El-Şam, Furqeya 16’an, El-Fetih Tugayı, Ceyş El-Mucahidîn, Festeqim Kema Emert Topluluğu, Nûreddîn Zenkî ve El Nusra çeteleri Şubat ayından buyana Halep’in Şêx Meqsûd mahallesine aralıksız bir biçimde saldırıyor.

YPG/YPJ güçlerinin çete saldırılarına sert karşılık vermesi sonucu bölgede şiddetli çatışmalar yaşandı. YPG Basın Merkezinin açıklamasına göre, çetelere ait bir tank ve bir mühimmat deposu imha edildi, 36 çete üyesi öldürülürken, 70’i de yaralandı.

Türkiye parmağı ve ölen MİT elemanları

Aynı kaynaklar, öldürülen 5 Sultan Murat Tugayı çetesinden 2’sinin Türk olduğunu ve Doğan ile Aslan kod adlarını kullandıklarını kaydetti. Kaynaklar her iki Türk çetenin de MİT üyesi olduğunu ifade etti.

direnisteyiz3.org

QSD: DAİŞ Çeteleri Şeddadê’deki Mevzilere Kimyasal Silahlarla Saldırdı

QSD Basın Merkezi, DAIŞ çeteleri Şeddadê’deki mevzilerine kimyasal gazla desteklenen havan topları fırlattığını duyurdu. Bunun sonucunda 15 savaşçının gazlardan etkilenerek zehirlendiğini belirtti.

Yazılı bir açıklama yapan QSD Basın Merkezi, DAIŞ çetelerinin 26 Nisanda kimyasal gazlarla desteklenen havanlarla Şeddadê’ye bağlı Taaqa köyündeki mevzilerine saldırı düzenlediğini belirtti.

Açıklamada, atılan kimyasal havanlar sonucu 15 QSD savaşçısının gazdan etkilenerek zehirlendiğini ve nefes alama problemi yaşadıkları vurgulandı.

Ayrıca açıklamada savaşçılarının durumlarının iyi olduğu da belirtildi.

direnisteyiz3.org

Cizir Kantonu İçişleri Konseyi’nden Qamişlo Açıklaması

Qamişlo’da Suriye Ordusuna bağlı güçlerin saldırısı üzerine başlayan çatışmalara ilişkin yazılı bir açıklama yapan Cizîr Kantonu İçişleri Konseyi Eşbakanlığı, yaşanan olayların bir tesadüf olmadığı ve daha önceden planlandığı vurguladı.

 

Gruplar Silahlandırılmış

Suriye Ordusuna  güçlerinin planlı saldırılarının Qamişlo’da halklar arasında nifak tohumları ekmek olduğuna yer verilen açıklamada, “Rejim güçleri halk arasında gizli gruplar yerleştirmiş ve bu grupları silahlandırmıştır. Daha sonra bu gruplar Kürt, Arap ve Süryaniler arasında fitne ve karışıklık çıkarmak için görevlendirilmişlerdir.”

 

‘Suriye Rejimi Güçlü olduğunu Göstermek İstiyor’

Böylesi bir süreçte rejim güçlerinin düzenlediği saldırıların Cenevre -3 toplantısının boşa çıkmasının bir sonucu olarak devreye konulduğu ifade edilen açıklamada, “rejim güçleri ve Riyad-Ankara muhalefeti arasında Cenevre -3 görüşmeleri boşa çıkmıştır. Rejim güçleri bu başarısızlığa rağmen güçlü olduğunu göstermek ve hala iktidardayım demek için demokratik ulus prensipli halkların kardeşliğinin inşa edildiği demokratik özerklik yönetimine saldırmaktadır.”

 

‘Sessiz Kalmayacağız’

Açıklamada, “Bizler İç İşleri Konseyi ve Asayiş Genel Yönetimi Qamişlo’da halkımıza dönük yapılan saldırılara sessiz kalmayacağımızı belirtmek isteriz’’ denildi.

 

direnisteyiz3.org

Özyönetim direnişleri sürüyor 

13 Nisan: 

1-Nusaybin’de direniş bir ayını doldurdu. 7 Nisan günü yaşanan çatışmada ağır yaralanan JÖH elemanı hayatını kaybetti. Dicle Mahallesi, Baran Sokak’a girmek isteyen bir zırhlı araç patlatıldı. 4 özel harekatçı yaralandı. Mardin Mazıdağı ilçesinde koruculuk yapan 5 kişi, Nusaybin’deki operasyona katılmak istemediklerini belirterek istifa ettiler. Zeynel Abidin Mahallesi bombalanıyor.

2- Devlet güçleri hala Silopi’nin Barbaros ve Başak (Zap) Mahalleleri’ne giremiyor. Çatışmalar bugün de sürdü. İlçenin yüksek tepelerine tank ve mühimmat sevkiyatı yapılılıyor.

3- Direniş bir ayını doldurdu. Direniş mahallelerine ağır silahlarla saldırılar sürerken, bombardımanlar da devam ediyor. Çatışmalar YPS’nin denetimindeki mahallelerde değil, devlet güçlerinin konumlandığı Tekser, Vakıfkent ve Gündoğdu Mahalleleri’nde yaşanıyor. Kente yakın Cudi Dağı çevresinde ise helikopter hareketliliği sürüyor.

4- Gever (Yüksekova) Cumhuriyet Mahallesi’nin güneyindeki Mexsûdava (Kuruköy) köyünde kuşatma sürerken (köy boşaltıldı) Güngör Mahallesi’nde de çatışmalar devam ediyor.

14 Nisan:

1- Şırnak’ta 1 özel harekatçı hayatını kaybetti, 3 özel harekatçı yaralandı. İsmetpaşa ve Cumhuriyet Mahalleleri’nde çatışmalar sürüyor. Özel harekatçıların dün gece kent meydanındaki Öğretmenevi ve Kaniya Jêr bölgesinden kente sızma girişimleri YPS ve YPS-JIN üyelerinin direnişi ile karşılaştı. Yaşanan şiddetli çatışmaların ardından mahalleye giremeyen devlet güçleri bulundukları konuma çekilerek mahalleleri bombardımana tutmaya devam etti. Bombardıman sonucu Bahçelievler Mahallesi’nde birçok ev yıkıldı.

2- YPS Genel Koordinasyonu; 1 zırhlı kepçenin ve 1,57’lik topun imha edildiğini, en az 11 asker/polis hayatını kaybettiğini açıkladı.

3- Devlet güçleri Silopi’de Başak ve Barbaros Mahalleleri’ne girdi, çekilen YPS savaşçılarını bulamayan devlet güçleri kanalizasyonlara gaz attı, evler ise yıkılmaya başlandı.

4-Silvan’da yeniden yasak ilan edildi. Kırsal bölgede operasyonlar sürüyor, Feridun Mahallesi’nden (Merkez) ise çatışma sesleri geldi.

15 Nisan:

1-Mardin’in Savur ilçesinde zırhlı aracın geçişi sırasında bombalı eylem gerçekleştirildi. 6 JÖH hayatını kaybetti, 13 JÖH yaralandı.

2- Hakkari Valiliği Gever (Yüksekova) ve Şemzînan (Şemdinli) arasındaki yüzlerce bölgeyi “Özel Güvenlik Bölgesi” ilan ederek yurttaşların bölgeye girişini yasakladı. Gever’de (Yüksekova) sokağa çıkma yasakları köylere kadar genişletildi, tüm ilçede helikopter ve İHA hareketliliği var. Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’ndan Çelê (Çukurca) sınır hattına kirpi adı verilen 60 araçlık askeri sevkiyat yapıldı.

3- Şırnak Merkez’de JÖH’ün girdiği binaya sabotaj eylemi gerçekleştirildi, göçük altındaki 13 askerden 1’i hayatını kaybetti. Şırnak Merkez’de Bahçelievler ve Yeni Mahalle bombalanıyor. Şırnak Merkez’de İsmetpaşa, Cumhuriyet ve Dicle Mahalleleri’nde çatışmalar yaşandı. Gazipaşa ve Ömer Kabak Meydanı’nda da zaman zaman silah sesleri duyuldu.

4- Farqin (Silvan) dün geceden sabaha kadar bombalandı. Yasak ise kalktı. Yerel kaynaklar 8 HPG’linin hayatını kaybettiği yönünde.

5- Ağrı’da sabah saatlerinden beri yoğun helikopter hareketliliği var. Ayrıca Dersim’de operasyon ve çatışmalar var.

6- Nusaybin’de Fırat, Abdülkadirpaşa, Zeynelabidin ve Kışla Mahalleleri’ne bombardıman sürüyor.

7- YPS Genel Koordinasyonu yaptığı yazılı açıklamada; Şırnak’ın Bahçelievler Mahallesi’nde 1 suikastçının öldürüldüğünü, 1 dronenin düşürüldüğünü; İsmet Paşa, Gazi Paşa ve Cumhuriyet Mahalleleri’nde de toplam 22 “saray çetesinin” öldürüldüğünü, 2 zırhlı aracın imha edilip 2’sinin de darbelendiğini; 2 YPS savaşçısının şehit olduğunu duyurdu.

16 Nisan:

1- Şırnak’ta devlet güçlerinin girdiği 3 binaya eşzamanlı sabotaj eylemi gerçekleştirildi. 40 özel harekatçının enkaz altında olduğu ve kurtarmaya gelen güçlerin 20’sinin öldüğü iddia ediliyor. Cumhuriyet Mahallesi’nde de 11 özel harekatçı hayatını kaybetti. Son 1 haftada çatışma bölgelerinden onlarca PÖH, yakın mesafe ateşli silah yaralanması ile rapor alıp ayrıldı. İstifa etmek için dilekçe veren özel harekatçıların savaşmak istemediği için kendi kendilerini vurdukları iddia ediliyor.

2-Nusaybin’de mahallelere yönelik yoğun bombardıman devam ediyor.

17 Nisan:

1-Gever’de bir PÖH hayatını kaybetti, bir PÖH de yaralandı. Hakkari’nin Gever ilçesinde 1 astsubay ile 1 uzman çavuş ağır yaralandı.

2-Nusaybin’de, 1 özel harekatçı yaşamını yitirdi, 3’ü ağır yaralandı. Nusaybin’de devlet güçleri Zeynelabidin ve Kışla Mahalleleri’ni yoğun bombardımana tuttu. Akşam saatlerinde başlayan bombardıman devam ederken, Qamişlo sınırına da çok sayıda zırhlı araç konuşlandırıldı. Çatışmaların olmadığı mahallelerin de kuşatmaya alındığı ilçede, sık sık aydınlatma fişekleri atılıyor.

3-Kars Sarıkamış’ta çıkan çatışmada 2 asker ağır yaralandı.

4- Silvan Şereliya köyüne yoğun bombardıman gerçekleşiyor.

5- YPS GK Silopi’de ve Şırnak’ta 2 YPS üyesinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

18 Nisan:

1-Nusaybin, Yenişehir (Alika) Mahallesi’nde 1 tank imha edildi. Tankın enkazı bile alınamadı. Çatışmaların devam ettiği Nusaybin’de bir jandarma özel harekat yaşamını yitirdi. Gece yapılan operasyonda 18 YPS/YPS-J üyesi hayatını kaybetti.

2-Van’ın merkez İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir (Xaçort) Mahallesi’nde zırhlı araçtan inen polislere ateş açıldı. Çıkan çatışmada yaralanan bir özel harekatçı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

3-Gever’de de 2 özel harekatçı yaralandı.

4-Mardin Kerboran’da (Dargeçit) Kürt halkına karşı savaşmak istemeyen 20 korucu istifa ederek, silahlarını İlçe Jandarma Karakolu’na teslim etti.

5-Amed Şehitlik Caddesi’nde polis aracına yönelik eylem gerçekleştirildi.

19 Nisan:

1- Nusaybin’de yaralanan PÖH hayatını kaybetti. Abdulkadirpaşa, Fırat, Kışla ve Zeynelabidin Mahalleleri yaylım ateşine tutuluyor.

2- Şırnak’ın Bahçelievler Mahallesi’nde akrep tipi zırhlı araca eylem düzenlendi. Eylemde 1 PÖH hayatını kaybetti, 2’si yaralandı. Aynı mahallede yaşanan çatışmalarda 2’si uzman çavuş ve 1’i astsubay 3 asker hayatını kaybetti. 4’ü ağır çok sayıda asker de yaralandı. İlçede iyice kontrolünü kaybeden devlet güçlerinin karargahı olan Çakırsöğüt Jandarma Tugayı’na YPS’liler tarafından yine ateş açıldı. Tugaydan dumanlar yükseliyor. Mahalleler aralıksız olarak bombalanıyor.

3- Urfa’nın Siverek ilçesinden geçen BOTAŞ’a ait petrol boru hattında yangın çıktı.

20 Nisan:

1-Gever’de (Yüksekova) YPS’nin geri çekildiği iddia ediliyor. Çatışmalar sona erdi. Çatışma süresince yerel kaynaklara yansıyan bilgilere göre 196 PÖH-JÖH hayatını kaybederken 2 astsubay da farklı tarihlerde kendi silahlarıyla intihar etti. 36 PÖH-JÖH istifa etti. Bu süreçte 77 YPS/YPS-J üyesi yaşamını yitirdi. Çekilme yaşanırken Kuruköy Köyü’nde çıkan çatışmalarda 3 özel harekatçı hayatını kaybetti, 7’si yaralandı.

2- Amed’in Farqin (Silvan) ilçesine bağlı Herşen ve Taxik mahallelerine giden yolda askeri aracın geçişi sırasında patlama meydana geldi.

3- Nusaybin’de direniş sürüyor. İlerleme sağlayamayan devlet güçleri Abdulkadirpaşa, Kışla ve Zeynelabidin Mahalleleri’ne saldırdı. YPS ve YPS-J üyelerinin eylemiyle karşılaşan devlet güçleri mahallelerden geri çekilmek zorunda kaldı.

4- Şırnak’ta YPS alan hakimiyetini sağlamış durumda. Çatışmalar devlet güçlerinin tuttuğu Gündoğdu, Tekser ve Vakıfkent Mahalleleri ile Ömer Kabak Meydanı’nda yoğunlaşıyor. Tekser Mahallesi’nde 1 özel harekatçı hayatını kaybetti.

5- Amed-Bingöl karayolunda askeri konvoyun geçişi sırasında patlama meydana geldi.

21 Nisan:

1- Devlet güçleri YPS’nin tuttuğu mahallelere yaklaşamıyor. Çatışmalar devlet güçlerinin tuttuğu mahallelerde sürüyor (Gündoğdu, Tekser ve Vakıfkent).Tekser Mahallesi’nde 1 özel harekatçı polis öldürüldü, çok sayıda yaralı var. Yeni, İsmetpaşa, Gazipaşa ve Bahçelievler Mahalleleri bombalanmaya devam ediyor.Cudi Dağı çevresinde İHA ve helikopter hareketliliği sürüyor.

2- Gever’de(Yüksekova) Mexsûdava Köyü ve Güngör Mahallesi’nin Gûzereş alanı bombalandı.

22 Nisan:

1-Dersim-Elazığ yolu üzerinde patlama gerçekleşti. 4 JÖH hayatını kaybederken, çok sayıda  yaralı olduğu iddia ediliyor.

2-YPS yaptığı açıklamada 5 “saray çetesi”nin öldüğünü, 1 tankın darbelendiğini açıkladı.

23 Nisan:

1-Nusaybin’de şiddetli çatışmalar devam ediyor. 1 JÖH hayatını kaybetti.

2-Cizre’de psikolojisi bozulan bir özel harekat polisinin “Ben deryanın bekçisiyim” diyerek sokak ortasında soyunduğu iddia ediliyor.

3-Mardin Mazidağ’da askeri konvaya eylem gerçekleştirildiği ve çatışmaların yaşandığı bilgisi var. Yerel kaynaklar yaralı ve ölülerin olduğunu iddia ediyor.

4-Amed Lice’de 16 köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Şiddetli çatışmaların olduğu belirtiliyor. 15 yıldır operasyon yapılmayan Lice civarına kara operasyonu başlatıldığı iddia ediliyor.

Sermaye sınıfı işçi kanıyla beslenmeye devam ediyor… 2016 Nisan Ayı’nda en az 168 işçi yaşamını yitirdi

 

İşçi cinayetlerinin en çok yaşandığı işkolu ise Tarım olarak belirlendi. Yaşamını yitiren işçilerden 3’ü çocuk 8’i kadın 53’ü yaşlı işçilerden oluşuyor.

2016 Yılının ilk dört ayında en az 586 işçi yaşamını yitirdi

İSİG’in derlediği verilere göre:

Ocak ayında en az 115 işçi,

Şubat ayında en az 143 işçi,

Mart ayında en az 160 işçi,

Nisan ayında ise en az 168 işçi yaşamını yitirdi…

‘Sessiz işçi soykırımı!’

Adeta sessiz bir işçi soykırımını ifade eden bu cinayet verileriyle 2016 yılının ilk dört ayında en az 586 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu.

Nisan ayında yaşamını yitiren 168 emekçinin 129’u işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 32’si çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 7’si esnaflardan olmak üzere 33’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor…

İşçi cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı

Tarım, Orman işkolunda 45 emekçi; İnşaat, Yol işkolunda 43 işçi; Taşımacılık işkolunda 20 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 11 işçi; Metal işkolunda 9 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 emekçi; Enerji işkolunda 7 işçi; Madencilik işkolunda 6 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 3 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 1 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 1 işçi; ve çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 1 işçi yaşamını yitirdi…

İş cinayetlerinin nedenleri

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 37 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 36 işçi; Diğer nedenlerden dolayı (intihar, silahlı saldırı, kalp krizi, beyin kanaması) 34 işçi; Düşme nedeniyle 31 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 12 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 7 işçi; Nesne Düşmesi, Çarpması nedeniyle 5 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 3 işçi  yaşamını yitirdi…

İş cinayetlerinde 8 kadın ve 160 erkek işçi yaşamını yitirdi…

İş cinayetlerinde 3 çocuk ve 53 yaşlı işçi can verdi…

En fazla işçi cinayeti istanbul’da yaşandı 

Mart ayında Türkiye’nin 55 şehrinde ve yurt dışında bir ülkede iş cinayetlerinde işçi kardeşlerimizi yitirdik… Buna göre:

14 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Bursa’da; 8 ölüm Antalya’da; 7’şer ölüm Düzce, İzmir ve Kocaeli’nde; 6’şar ölüm Ankara, Denizli ve Mersin’de; 5’er ölüm Aydın, Konya, Malatya ve Manisa’da; 4’er ölüm Aksaray, Balıkesir, Mardin ve Samsun’da; 3’er ölüm Erzurum, Kayseri, Kilis, Muğla, Sakarya ve Şanlıurfa’da; 2’şer ölüm Bartın, Bolu, Çorum, Erzincan, Isparta, Karabük, Kars, Kırşehir, Sivas ve Zonguldak’ta; 1’er ölüm ise Adana, Amasya, Artvin, Batman, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Burdur, Çanakkale, Gaziantep, Giresun, Hatay, Kastamonu, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sinop, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Uşak, Yozgat ve ABD’de yaşandı…

İşçi cinayetlerinin sorumlusu devlet ve sermaye sınıfıdır!

Sermaye vampirdir işçi kanı emmektedir!

İşçi cinayetlerine kurban olmamak için, işçi katillerinden hesap sormak için örgütlenelim…

Nisan ayında yaşamını yitiren işçi kardeşlerimiz şunlardır:

Mehmet Orman, Mehmet Karahan, Yusuf Karadağ, Efraim Duman, Yusuf Oğuzalp, Dede Altındal, Kemal Bahçe, Necati Ayan, Hüseyin Akın, Nuh Akar, Mehmet Ertunç, Mustafa Çobaner, İrfan Korkmaz, Muzaffer Aksoy, Kamil Cerruh, Ayhan Kazan, Eşref Taşkıran, Sevim Eroğlu, Nuri Necati Kanpara, Cemil Demirbüken, Ali Demircan, Haydar Çöklü, Mustafa Atılgan, Adem Kum, Tahir Karagündostu, Hafize Karagündostu, Mehmet Demir, Mert Çakıl, Veysi Akkoç, Reyhan Aslan, Tahsin Çakır, Ali Akdemir, Turgut Tosun, İdris Koçak, Muhammed Sefa, Ali Sefa, İlhan Küser, Celalettin Arıç, Sevim Uçan, Fethi Maden, Mehmet Akar, Hüseyin Gökmen, Mustafa Yıldız, Hüseyin Yılmazer, Cengiz Arslan, Şevket Rüzgar, Ömer Ateş, İsmail Kesgin, Mehmet Yücel, Serkan Yorulmaz, Hacı Aydın, Murtaza Yılmaz, Hakan Kurtulmuş, İbrahim Biliç, Hasan Özyer, Mustafa Er, Ramazan Sevinç, Vildan Altay, Gökhan Tan, Osman Karaca, Birol Dalgıç, Halil İbrahim Sarıkaya, Cesur Arslan, Nizamettin Başer, Esra Bulut, Murat Kürüm, Yüksel Keskin, Ferhat Sevil, Şeref Yıldız, Aras Kasnak, H.U., Kenan Demirkaynak, Ramazan Tetik, Behlül Ataş, Kemal Akarsu, Adem Derinlik, Hong Woo Shin, Veladdin Feralı, Özcan Gencer, Bekir Turgut, Ersan Kaya, Şevki Işık, İbrahim Kulakoğlu, İbrahim Çakal, İshak Ceyhan, Şaban Çiftçi, Sabri Doğmuş, Sebahattin Mert, Ömer Yakar, Bekir Akkavak, Nazım Karlı, Arif Koçak, Hanifi Doğan, Selim Ateş, Cemil Şener, Şükrü Işkın, Memduh Demirci, Abdülhamit Karaç, Seyfettin Aydın, Ufuk Köylü, Enver Karataş, Mehmet Bilik, Fahri Sarıaslan, Muhammed Abdulvehab, Yasin Hammud, Bayram Kılıç, Musa Yeşil, Tahir Görgün, Ömer Yıldız, Halil Balta, Ali Acun,  Ali Çileli, Güngör Şükürhan Korkmaz, Mehmet Yavuz, Adnan Farhan, Yakup Bakır, Yakup Saraçoğlu, Adil Yüksel, Samir Harun, Mustafa Satan, Eyüp Güneş, Adıgüzel Caner, Mehmet Talış, Abuzer Erdem, Ahmet Keskin, Ensari Can, Cemal Karip, Uğur Dur, Yasin Dur, Mahmut Olgun, Bayram Yılmaz, Yaşam Karaabalıoğlu, Mahmut Zengin, Cumhur Özmen, Oktay Karğı, Dursun Erdoğan, Rahmi Kutlu, Hayrettin Dönmez, Mustafa Mehmet Altunbulak, İsmail Erkmen, Aydıner Çalışkan, Hasan Kale, Süleyman Kaya, Ramiz Eriş, Selman Ateş, Bekir Gürses, Yılmaz Dicle, Veysel Utma, Selçuk Uray, Emre Mert, Zeynep Coşkun Eser, Hayrettin Acı, Hüseyin Öklü, Tamer Ertürk, Ahmet Yıldırım, Cüneyt Bürke, Kadir Şimşek, Ali Gökay, İbrahim Mahmutoğlu, Mehmet Ballı, Ali El Derviş, Gürsel Ezen, Mehmet Hanifi Sağlam, Emin Yaşar Onarıcı, Hasan Kaya, Necmettin Yanık, Tayyibe Mutluer ve ismini öğrenemediğimiz bir işçiyi saygıyla anıyoruz!

İşçi Gazetesi / 3 Mayıs 2016

Fransız Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nden Sosyolog Gülçin Erdi Lelandais ile Röportaj

 

İ.G:  Takip edebildiğimiz kadarıyla Fransa’da “yeni iş yasası tasarısı” pek yeni değil ve her gündeme geldiğinde protestolarla karşılanıyor. İçeriğinden ve protestoların temel talebinden bahsedebilir misiniz?

G.E.L: Fransa’da özellikle 1995 yılından bu yana, dönemsel olarak iş yasaları ve çalışanların hakları ile ilgili olarak sol olsun sağ olsun hükümetler reformlar ortaya atıyorlar. Bu süreç, ilk olarak 1995’de Alain Juppé Hükümeti’nin (sağcı) emeklilik yaşını yükseltmek istemesiyle başlamıştı. Bu emeklilik reformu Fransa’da çok büyük tepki aldı ve haftalar süren bir genel grev ve eylemlilik sürecini başlattı. Pierre Bourdieu gibi tanınmış entelektüeller de toplumsal hareket içerisinde bizzat yer alarak kitleleri ayakta tuttular ve yasa sonuç olarak geri çekilmek zorunda kaldı. Ama bu çok uzun sürmedi. 2003 yılında iktidarda yine sağ bir hükümet vardı ve emeklilik yaşı yine masaya geldi. Yine kitlesel eylemler oldu haftalarca; ama sonuçta yasa geçti. Daha sonra Nicolas Sarkozy “daha çok kazanmak için daha çok çalış” sloganıyla haftalık 35 saat çalışma süresini esnekleştiren bir yasayı çıkardı. 2006 yılında, içinde Sarkozy’nin de olduğu Dominique de Villepin Hükümeti bu sefer,  CPE “İlk iş sözleşmesi” yasa tasarısını öne sürdüler. Hükümete göre işsizlik, gençler arasında oldukça yaygın olduğu için gençlerin işe girmesini kolaylaştırmak gerekiyordu. Bunun yolu da iş şartlarını esnekleştirmekten, işverenlere ise alımlarda ve işten çıkarmalarda bir takım rahatlıklar tanımaktan geçiyordu. CPE Yasası bir şirkete, işe aldığı bir gencin deneme süresini 1 yıl olarak belirleyip, bu 1 yıl sonunda işten hiçbir tazminat vermeden çıkarabilme hakkını veriyordu ve tabiki lise ve üniversite öğrencilerinin büyük tepkisiyle karşılaştı. Haftalarca süren yoğun eylemlilik süreçlerinden, işgal edilen üniversitelerden ve eylemlerin gittikçe kitleselleşip işçileri de kapsaması ve sertleşmesinden sonra hükümet, bu yasayı geri çekmek zorunda kaldı. Son olarak şu anki sosyalist hükümet, işsizliğin çözümünün yine bu bilindik önerilerle çözüleceğini düşünüyor. Yani; mümkün olabildiğince esneklik, işten çıkarmanın kolaylaşması, haftalık resmi çalışma süresinin de facto ortadan kalkması, işten çıkarma tazminatlarının asgariye indirgenmesi vb. Tüm bu önlemleri sadece işsizliği azaltmak değil, aynı zamanda Fransız şirketlerinin de rekabet gücünü artırmak amacıyla yaptıklarını belirtiyorlar. Yani onlara göre bunun şartı çalışanların haklarını tırpanlamak ve şirketlerin giderlerini düşürmekten geçiyor. Tüm bu sürece baktığımızda böylesine işçi karşıtı, neoliberal bir yasanın ilk defa ısrarla bir sosyalist hükümet tarafından savunulduğunu görüyoruz. Fransız Sosyalist Partisi, zaten çok uzun zamandır adı sosyalist olmasına rağmen tamamen neoliberal bir parti haline geldi. Bu durum, üzücü olmakla birlikte yeni sol siyasi alternatifleri yaratmanın  her zamankinden çok daha fazla gerekli olduğunu bize göstermesi açısından önemli. Bunu eylemlerde de görmek ve hissetmek mümkün. Eylemlere katılanlar ve üniversiteleri işgal eden gençler, bu yasanın tamamen geri çekilmesi için mücadele ediyorlar şu anda. Hükümetin, yasayı reform edelim önerisine de ne gençler ne sendikalar (bir iki sağ sendika haricinde) kimse sıcak bakmıyor.

İ.G: Son protestoların oldukça kitlesel olduğunu biliyoruz. Basına genel olarak gençlerin, özellikle öğrencilerin protestosu yansıyor. Peki işçi ve emekçilerin katılımı ve tepkisi nasıl?

G.E.L: Fransız halkının büyük bir çoğunluğu yasaya karşı çıkıyor. France Info Radyosu’nun yaptırdığı anketlere göre; bu oran %71 düzeyinde ve Fransızlara göre, bu yasa en başta patronların işine gelecek. Bununla birlikte sendikaların çağrı yaptığı eylemlerde yine de 1995 ve 2003’de gözlenen kitleselliği henüz görmek mümkün değil. Eylemlerde, en önde olanlar gençler ve öğrenciler. Ayrıca pek çok üniversitede işgaller gerçekleştirildi. Ancak henüz öğrenci gençlikle, işçi sınıfının birlikteliğini tam olarak göremiyoruz eylemlerde. Üniversite hocalarının da katılımı zayıf seyrediyor. Yasa, sosyalist hükümetin olduğu için sosyalistler de sokağa inmiyorlar maalesef. Sendikalar, kendi kitlelerini örgütleyip eylemlerde önemli bir yer almaktalar; ama kitlesel işçi katılımı henüz çok yüksek düzeyde değil. 2006’da işçi-gençlik birlikteliği daha yoğun sağlanabilmişti. Zaman içerisinde bunun tekrar kurulması mümkün.

Büyük Kitlesel İşçi Hareketleriyle Karşılaşmak Mümkün

İ.G: İş kanununda yapılmak istenen bu değişikliği  ve karşılaştığı direnişi de göz önünde bulundurursak, Fransa’daki işçi ve emekçi kesim ile ilgili analizleriniz ve öngörüleriniz nelerdir?

G.E.L: Şu an için Fransa’da işçi ve emekçi kesiminde, diğer ülkelere oranla bir bezginlik ve eylemsizlik gözlemlemek mümkün. Toplumsal örgütlülük oldukça zayıf. Özel ve kamu sektöründe çalışanlar arasında dayanışma ve birliktelik yaratma konusunda sorunlar var. Özel sektör çalışanları, memur statüsüne sahip olanların ayrıcalıklara sahip olduklarına inanıyor. Oysa memurların maaşları 2010 yılından beri artmadı ve Avrupa’nın en düşük maaşlarını almaktalar. Özel sektörde ise esneklik ve süreli sözleşmelerin yaygınlaşması örgütlülüğe ve sendikalaşmaya ket vurmakta. Ancak direniş hareketleri belli olmaz. Bazen hiç beklenmedik bir anda, beklenmedik bir noktadan çok büyük kitlesel işçi hareketleriyle karşılaşmak mümkün olabilir. Fransa’da bu, genel olarak hükümetin yasa tasarılarına karşı oluşuyor. Yaklaşık 1 yıl sonra cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılacak olması da bu eylemsizliği arttıran faktörler. İnsanlar, seçimlerde oyumu verip, öyle cezalandırayım diye düşünüyor.

Türkiye’de Mücadelenin Yaygınlaştırılması Gerekiyor

İ.G: Türkiye’de de iş kanununda değişiklik- kiralık işçilik, kıdem tazminatının gaspı- gündemde. İşçi ve emekçilere ne söylemek istersiniz?

G.E.L: Türkiye’de ve diğer ülkelerde yaşanan tüm bu süreçler aslında küresel düzlemde gittikçe hakim olan ve 2008’de kendi içinde yaşadığı büyük krize rağmen bir türlü geriletilemeyen neoliberal ideolojilerin yansımaları bana göre. O nedenle; tek tek değil, bir bütün olarak ele alınmalılar. Dünyanın her yerinde neoliberalizm, kendini dönüştürerek yenilemeyi, yerel şartlara ayak uydurmayı ve sonuç olarak daha da güçlenerek yoluna devam etmeyi çok iyi becerebilen bir ideoloji. Onu geriletmenin yolu ise bana göre, tüm emekçilerin birlikte örgütlü mücadele vermesinden geçiyor. Bu mücadelenin içerisinde gençlerin, feministlerin ve çevrecilerin de yer alması gerekiyor. Çünkü neoliberal ideoloji aslında bir yaşam biçimi ve ancak bu yaşam biçimine karşı ortak bir alternatif yaratıldığı noktada geriletilebilir. Bunun için de mücadelenin sadece sınıf mücadelesi ve işçi haklarıyla sınırlanmaması, onları merkezine koymaya devam eden ama diğer mücadeleleri de direnişin paydası yapabilecek bir mücadelenin yaygınlaştırılması gerekiyor. Ne işçi sınıfının, ne öğrencilerin, ne çevrecilerin tek başlarına yürüttükleri bir mücadeleyi neoliberalizm gibi tüm kolları toplumu her şekilde sarmış bir ideolojiye karşı kazanabilmeleri mümkün gözükmüyor.

İ.G: Teşekkürler. Dayanışmayla.

İşçi Gazetesi- 30 Nisan 2016

TMMOB Paralel Yıkım Ekibi mi?

Erdoğan’ın açıklaması şöyle:

“Yapmak için, inşa etmek için mücadele ederken;  birileri de yıkmak için çalışıyor. Adı Mimarlar Mühendisler Odası. Bir yerde abide yükselecekse, hemen yargıya gitmek işleri… Dertleri inşa etmek değil, yıkmak. Bizim her projemiz birileri tarafından protesto edilip yargıya götürülmüştür. Hatta yargıdan engelleyici kararlar çıkartılmıştır. Çünkü bunlar paralelle beraber çalışıyor, tam paraleller. Köprü yaparız,  karşımızda bunlar. Turizm projesi yaparız  karşımızda bunlar. Konut yaparız, hastane yaparız karşımızda bunlar. Elektrik üretmek için baraj yaparız, karşımızda bunlar. Kim bunlar; muhalefet partileri ile meslek odaları ile ünlüleriyle  ünsüzleriyle bunlar yıkım ekibi. Tabii Avrupa Parlamentosu gibi bunlara dışarıdan destek verenler var. Bu projeleri hayata geçirmek için teknik ve finansla mücadele etmedik, bir de bu yıkım ekibiyle mücadele ettik. Milletimiz bu mücadelede bizi yalnız bırakmadı. Önce haktan, sonra halktan aldığımız güçle projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

Erdoğan, TMMOB’a bağlı meslek odaları genel kurul seçimlerini yine ağırlıklı olarak demokrat-sol-sosyalist listelerin kazanmasına içerlemiş olmalı…

TMMOB, Saray katından gelen bu saldırıya cevaben bir açıklamayla yanıt verdi. Açıklama şöyle:

“Paralel İle Çalışmıyoruz Ama Kafamızın Dikine Gidiyoruz”

Cumhurbaşkanı, bir açılış töreninde yaptığı konuşmada yine TMMOB’u hedef alarak, TMMOB adına “paralel” dediği eski yol arkadaşlarıyla çalışmakla suçlamıştır.

Cumhurbaşkanı açıklamasında: “Bizim yaptıklarımıza bunların hayali bile ulaşamaz.” demiştir.

Bu cümleye tamamıyla katılıyoruz. Çünkü yalnızca biz değil, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir dönüşüm yaşanmıştır 14 yılda. Mesela kamunun elinde tek fabrika, tek kamu hizmeti kalmamıştır. Sağlıktan, güvenliğe ve eğitime kadar her şey özelleştirilmiştir. Vatandaşın bütün kişisel verileri telekomünikasyon, elektrik ve doğalgaz şirketlerine verilmiştir; genetik yapısı dahi özel hastane acillerinde depolanmaktadır.

Vatandaş her satış işlemi ile yeniden ve yeniden özel şirketlerin metası haline getirilmektedir.

Kamunun ortak varlığı olan; kıyılar, ormanlar, limanlar, dereler ve meralar Bakanlar Kurulu kararlarıyla şirketlere ve kişilere peşkeş çekilmektedir. Bununla da yetinilmemekte; kentlerimize, konutlarımıza ve yaşam alanlarımıza dönüşüm gerekçeleriyle el konulmaktadır. Özel mülkiyet de teminat altında değildir. Vatandaşı koruyacak hiçbir hukuki güvence kalmamıştır.

Ülkemiz mezhep ve etnik aidiyet temelinde kamplaştırılmış, küçük bir kıvılcım ile kopacak bir iç savaşın eşiğine gelmiştir.

AKP’nin yerlere göklere sığdıramadığı dış politikası bölge coğrafyamızı ve denizlerimizi artık bir mezarlık haline getirmiştir. NATO ülkemizde her yere yerleşmiştir.

Güvencesiz, işsiz, geleceği iktidarın iki dudağı arasında insanların yaşadığı, dokunsan dağılacak bir ülkeyi hayal etmek kolay mıydı Sayın Cumhurbaşkanı?

AP’ye gelince; Irak, Yugoslavya, Afganistan, Libya, Suriye, Ukrayna’yı kan gölüne çevirip; göçmenleri yollarda, denizlerde öldürenlerle, “geri alım” anlaşmasını TMMOB’un yaptığını düşünen olmasa gerek! Ayrıca, şu anda her bakanlık, hangi hizmeti sunacaksa AB projesi adı altında hizmetleri ihale etmektedir. İş Kurma ve Hizmetlerin Serbest Dolaşımı adı altında müzakere edip, Türkiye vatandaşlarına iş alanı bırakmayan projelere karşı çıkmak suçsa; evet, bu konuda biz suçluyuz. Uluslararası sermayenin ve işbirlikçilerinin ülkeyi yağmalamalarına seyirci kalamayız; çünkü biz bu ülkenin evlatlarıyız ve ülkemizle bağlarımızı kimsenin koparmasına izin veremeyiz. Biliyoruz ki, bu ülke yoksa biz de yokuz, hak da hukuk da…

Bizler,  kendi ülkesinde sömürge mühendis, mimar ve şehir plancısı olmaya razı olamayız.

“Paralel”le hiç kesişme noktamız olmadı. Kesişenler düşünsün.

Ülkenin kurumlarını, toprağını-suyunu, ormanını-merasını, kıyısını-kumunu, parsel parsel yağmalamadık. Hep yağmanın karşısında olduk, teşhir ettik.

Paralel ile çalışmıyoruz; ama kafamızın dikine gidiyoruz. Ülkemiz, halkımız, mesleğimiz ve geleceğimiz için büyük bir aşkla çabalıyoruz.

Bilimi ve tekniği, emperyalizmin ve sömürgenlerin değil; emekçi halkımızın hizmetine sunmakta kararlıyız!

Tarih yargılayacaksa böyle yargılasın…

TMMOB / 21.04.2016

İşten Atılan Borcam İşçileri Aileleri İle Birlikte Eylemde

Ereğli’nin Terzi  Köyü sınırları içerisinde bulunan Borcam Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş Ereğli Alacaağzı Kuvars Kumu Üretim Tesisleri önüne anneleri, eşleri, çocukları ve akrabaları ile gelen işçiler, işten atılmaları protesto etti.

‘Sendika hakkımız engellenemez’ , ‘Borcam işçisi taşeron istemiyor’,  ‘İşten atıldık, işimizi geri istiyoruz’ yazılı dövizler taşıyan işçiler; “Borcam şaşırma sabrımızı  taşırma”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.

Dev Maden-Sen örgütlenme uzmanı Mustafa Alkış, Borcam’da yaşanılan süreç hakkında bilgi verdi. Borcam’da yaklaşık 7 yıldır çalışan işçilerin bir hafta önce sadece sendikaya üye oldukları için işten atıldıklarını belirten Alkış, işyeri şefinin kendisini bir işçiye dövdürüp fotoğraflarını çekerek darp raporu aldığını, işçilerin anayasal hakkı olan sendikalaşmalarının küfür, hakaret ve tehditle engellenemeyeceğini söyledi.

İşçilerden Turgay Eraslan’ın annesi Yaşare Eraslan da oğlunun izin dönüşünde müdürleri ve amirleri tarafından azarlandığını ve iş gösterilmeden işveren tarafından yeniden izne çıkarıldığını ve oğlunun hakkını sonuna kadar koruyacağını söyledi.

Dev Maden Sen / 14 Nisan 2016