Ana Sayfa Blog Sayfa 205

Mustafa Kemal Üniversitesi’nden haberler

Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Don Quichotte olarak, 8 Nisan’da başlattığımız haftalık film günlerinde ilk gosterimi Mesken Kafe’de, Yağmuru Bile filmiyle gerçekleştirdik. Sonraki haftalarda Truman Show ve Noviembre filmleriyle etkinliklerimiz devam etti. Her gösterimden sonra katılımcılarla film tartışması yaptık ve gelecek haftalarda göstereceğimiz filmler için öneriler aldık. 29 Nisan’da göstereceğimiz Germinal filmiyle  1 Mayıs’ta Don Quichotte Korteji’ne çağrı yapacağız.

YTÜ’den haberler

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 1 Mayıs’a çağrı için bildiri dağıttık, yazılamalar yaptık, sticker çalışması gerçekleştirdik. Geçtiğimiz ay başlayan ‘Boyun Eğmeyeceğiz’ kampanyamız için çalışmalar yürüttük.

22 Nisan’da görülen Barış İçin Akademisyenler’in davasına çağrı için devrimci kurumlarla birlikte afiş, bildiri ve sticker çalışması yaptık.

26 Nisan’da Davutpaşa Kampüsü’nde devrimci kurumların 1 Mayıs masası ve laiklik eylemlerine ÖGB ve polis saldırısı oldu. 14 yoldaşımız darp edilerek gözaltına alındı.

Koç Üniversitesi’nde 2 Nisan Direnişi’nin 3. yılı kutlandı!

2 Nisan sürecinin hatırlanması ve 2 Nisan’ın bugüne değin süren en önemli kazanımlarından birinin işçi, öğrenci ve akademisyenler arasındaki dayanışma olduğunun vurgulanmasıyla başlayan etkinlikte, rapor hakkı ve ücret kesintisi gibi güncel sorunlar tartışıldı.

İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi taşeron komitelerinden öğrencilerin de katılımıyla, 2 Nisan zaferinin kazanımlarının üniversiteler arası yürütülecek olan dayanışmayla daha ileri götürülmesinin gerekliliği vurgulandı.

Katılımın yoğun olduğu etkinlik halaylar ve sloganlarla son buldu.

 

2 Nisan 2013’te Ne Olmuştu?

2 Nisan 2013’te Koç Üniversitesi’nde 161 taşeron işçinin işten atılması; işçilerin, akademisyenlerin ve öğrencilerin biraraya gelerek bir hafta boyunca yürüttükleri direniş sürecini başlatmıştı. Direniş, işçilerin işlerine geri dönmesiyle sonuçlanmıştı. Sürecin en önemli kazanımlarından biri, taşeron işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sorunlarının ve taleplerinin tartışılması adına Taşeron İzleme Kurulu’nun oluşturulması olmuştu.

Ege Üniversitesi Rektörlüğü soruşturma terörünü sürdürüyor

Geçtiğimiz yıl dönem sonunda, kampüs içerisindeki köpeklerin zehirli kıymayla öldürülmesini protesto için eylem yapan öğrencilere rektörlük soruşturma açtı. Yaklaşık 15 kişiye açılan soruşturmada, polis kamerası kayıtlarından kimlik tespitiyle öğrenciler fişlendi. Eylemin ikinci günü, kendilerine saldıran ÖGB’ye karşılık veren ve ÖGB tarafından darp edilen öğrencilere ilişkin suçlama “yasak öğrenci faaliyetleri” olarak isimlendirildi. ÖGB’lerden birinin kadın öğrenciyi taciz ettiği polis kamerası kayıtlarında dahi yer almasına rağmen soruşturma dosyasında tacizden söz edilmemesi dikkat çekti. Öğrenciler,  mayıs ayının ilk haftası savunmalarını vermek üzere rektörlüğe çağrıldı. Aynı dosyada yer alan soruşturmalar arasında Ankara Katliamı boykotu da bulunuyor.

Ege Üniversitesi öğrencisi Cenk Barış Kaya tahliye edildi

Tutuklu bulunan, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi Cenk Barış Kaya tahliye edildi. Üç ay önce ev baskınıyla alınan ve Ankara katliamı için yapılan eylemde polise taş attığı gerekçesiyle tutuklanan Cenk Barış Kaya, tutuklanan dört kişiyle beraber ilk çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldı.

Ege Üniversitesi’nde polisler akademisyenleri darp etti

Barış İçin Akademisyenler’e yönelik saldırılar sürüyor. Ege Üniversitesi’nde akademisyenler, savunma vermek üzere çağrıldı. Rektörlük önünde polis ablukasıyla karşılanan akademisyenler, toplu şekilde içeri girmek isteyince;  polis ve ÖGB tarafından engellenmeye çalışıldı, polis akademisyenleri darp etti.

Başka Bir Dünya Mümkün: Nasıl Bir Üniversite?

Gayemiz, kişiyi toplumsal bir varlık olarak ele alarak doğayı talan etmeden yaşamak; “üniversite eğitimi ne bir iştir ne de bir ayrıcalık” fikri doğrultusunda, insanlığı daha ileri taşımak için bilim üretmek ve üniversiteleri bu üretimin kaynağı yapmaktır.

Bu noktada,  “Nasıl Bir Üniversite?” sorusunu sormak ve konuya ilişkin yeni düşünceler üretmek biz öğrenciler, akademisyenler ve üniversite emekçileri için bir sorumluluktur. 21 Mayıs’ta İstanbul’da düzenleyeceğimiz sempozyumda bu konuyu irdeliyor; bilime kâr odaklı bakıştan sıyrılıp, toplumla birlikte, toplum yararına nasıl bilim üretebiliriz, parasız eğitim mümkün mü, nasıl bir müfredatla bireylerin yaşamın öznesi haline gelme sürecine katkıda bulunabiliriz, üniversitede mekanın ve hayatın örgütlenmesi, üniversite-çevre-toplum ilişkisi gibi soru ve sorunlara cevap arıyoruz.

Fikrini fikrimize katmak için, sempozyuma sunum gönderebilir veya sempozyumun örgütlenme sürecine dahil olabilirsiniz. Her türlü soru, öneri ve katkınızı bekliyoruz!

İletişim:

E-mail: [email protected]

Telefon: 0537 654 9714

HER KARANLIĞIN BİR SONU VAR! ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN 1 MAYIS’TA KALDIRAÇ’LA ALANLARA!

 

Üniversitelerde bir dönemdir devam eden saldırılar var. İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde ve ODTÜ’de;  IŞİD ve destekçileri, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde;  polis ablukası, Hacettepe Üniversitesi’nde; ülkücü çeteleri, İzmir Ege Üniversitesi’nde; her türden baskılar ve siyaset yasakları, afiş asma yasakları, bildiri dağıtanlara saldırılar, Anadolu Üniversitesi’nde her gün afiş sökmeye giren polisler… Tüm bunlar bir dönemdir üniversitelerin teslim alınmaya çalışıldığının işareti. Savaşa Karşı Barış, diyen akademisyenlerimize önce soruşturma açıp, okullarından uzaklaştırıp sonra da onları tutuklatan bir savaş bu. Esra Mungan’ı hücreye kapatan bir savaş. Hatta tüm bunların yanında Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı, okuma oranı arttıkça kendisine afakanlar bastığını ve cahil, okumamış halka daha çok güvendiğini söyledi. Bir rektör yardımcısını bilim korkusu sarmış durumda. Yetmiyor, tecavüzcü zihniyet Ensar Vakfı’nı korumak için tecavüzün bir kere yapıldığında bir şey olmayacağı gibi söylemler üretiyor ve teşhir eden üniversitelileri yaka paça gözaltına alıyor. Ağızlarından çıkan her kelime, cahil ve tecavüzcü bir gençlik yaratmak için çıkıyor. Doğaya, insanlığa, her canlıya kast etmişler. Cerattepe’de ağacımıza,suyumuza düşmanlar. Cizre’de,Sur’da Kürt Halkı’na düşmanlar. Üniversitelerde de aydın gençliğe düşmanlar. Yeryüzünde özgürlük isteyen herkes, onların düşmanıdır.

Ancak bu resmin bir de bizden yana tarafı var. Dünyanın her yerinde baskıya ve zulüme direnenler, Artvin’de doğasına sahip çıkan, Kürt illerinde ablukalara karşı direnen halklar, 8 Mart’ta İstiklal’i dolduran kadınlar, hücrelerde onurlu duruşundan geri adım atmayan akademisyenler, fabrikalarda, tersanelerde direnen işçiler ve üniversitelerini Saray’a teslim etmeyen öğrenciler var. Çoğumuzu korkutan, belki de son zamanlarda karanlık görünen bu resimde, unutmayalım ki, insanlık tarihinin her döneminde aydınlık var oldu. Üzerimize çöken bu karartı yalnızca çürümüşlüğünü saklamaya çalışanların korkusudur. Aydınlığı kapatabilmek zordur, nereden kapatılsa da sızacak bir yerler bulur kendine. Ancak ışık geldiğinde ne karanlık kalır ne de gölge. Bu karanlığın sonunu getirecek, onu değiştirecek olanlar da bizleriz. Özgür üniversiteyi, özgür Anadolu’yu, yarının özgür dünyasını inşa edecek olanlar bizleriz. Bunu yapabilmenin tek yolu ise bu zulüme, bu kirli savaşa boyun eğmemektir. Örgütlenmek, topyekûn savaşa karşı, topyekûn direnişi örgütlemektir.

Bu savaşa ve çürümüşlüğe son verebilmek için;

üniversiteleri saran polis ablukasına, yasaklara, tutuklamalara boyun eğmemek için;

alanlarda sınıfımızla beraber işçi sınıfının taleplerini örgütlemek için;

insanlıktan, hayattan, özgürlükten yana olan herkesi; öğrencileri, akademisyenleri, işçileri Kaldıraç Komiteleri’nde örgütlenmeye, 1 Mayıs’ı bulunduğumuz her alanda birlikte örgütlemeye ve 1 Mayıs’ta Kaldıraç Korteji’yle alanlara çağırıyoruz!

Her Gün 1 Mayıs Her Gün Kavga!

1 Mayıs’ta Kaldıraç’la Alanlara!

KALDIRAÇ Okurları

Yener Dilmeç ve Efraim Hayırlı yoldaşlarımızı, aramızdan ayrılışlarının yıldönümünde özlemle anıyoruz

Dünya, bölgemiz kan gölüne çevrilirken bir avuç sömürücü tarafından, dünyanın insanları, insanca ve onurumuzla yaşayacağımız bir dünya için, tüm saldırılara rağmen direniyor. Yener, Efraim ve kavga içinde düşen tüm yoldaşlarımızın hayalini gerçek kılmak için mücadele ediyor.

Yetmişli yaşlarında, kavganın içinde olmanın opnuru ile yaşadılar ve yıldızlara ulaştılar.

Ve bizler sizin yoldaşlarınız olmaktan onur duyarak kavgaya devam ediyoruz.

Devrim İçin ileri, ya sosyalizm ya ölüm!

Ülkü Ayvaz kimdir

5 Mayıs 1955’te Bayburt’ta doğdu. İlkokul 1.sınıfı burada, 2.sınıfı komşu ilçe Torol’da, ardından ilköğretimini, öğretmen olan babasının tayiniyle İstanbul’da tamamladı. Hoca İshah Efendi İlkokulu’ndan sonra Hasköy Orta Okulu’nda, Lise öğrenimini de Cerrahpaşa Davutpaşa Lisesi’nde tamamladı. Lise yıllarında tiyatro çalışmalarına başladı. Tiyatro kolunda , “Nalınlar”(N.Cumalı), “Batak Göl”(Ö.İ.Özturanlı), “Cimri” (Moliere), “Bir Delinin Hatıra Defteri”(Gogol) oyunlarında başrol oynadı. Son iki oyunla İLTÖ (1974), ve AKM (1976) yıllarındaki yarışmalarda “En İyi Erkek Oyuncu ödülünü” kazandı. Yine lise yıllarında 1970’den başlayarak kısa oyunlar yazdı, bu oyunları lise sahnesinde sahneye koydu ve pek çoğunda oynadı.

Davutpaşa Lisesi, Paşabahçe, Kadıköy, Kocamustafapaşa Halkevleri, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde oyunlar sahneye koydu. A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’ne girdi ve 1980 yılında mezun oldu. Daha önce tek perdelik oyunu “Leylim Leylim” Tiyatro-1974 dergisinde yayınlandı; bu oyun Ankara Sosyal Hizmetler Fakültesi Tiyatro Kolu tarafından o yıl sahnelendi.

Ülkü Ayvaz bu güne dek 36 oyun yazdı, TRT için “Çocuklarla Başbaşa” ile “Gençlerle Başbaşa” programlarına dramalar yazdı. Sinemanın başyapıtlarından radyoya uygulamalar yaptı.

Hürriyet, Cumhuriyet, Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Çağdaş Eleştiri, Metis Çeviri(öykü) Varlık, Gösteri, Türkiye Yazıları, Eğitim Mücadelesi, Sanat Emeği gibi pek çok dergiye deneme eleştiri incelemeler yazdı.

Oyunları; Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir, Trabzon, Antalya Devlet Tiyatroları ile özel tiyatrolar ve Makedonya, Rusya, Almanya’da sahnelenmiştir.

Yazar, uzun yıllar Türk Eczacıları Birliği İst. Eczacı Odası’nda Basın ve Sanat Danışmanlığı görevinde bulundu.

Uzun süredir mücadele ettiği kanser hastalığı dolayısıyla geçirdiği ameliyat sonrası (beyne atan pıhtı nedeniyle) 23 Nisan 2016 günü, 61 yaşında hayata gözlerini kapadı.