Ana Sayfa Blog Sayfa 209

Emek ve özgürlüklerden yana siyasi kurumlar Ankara’da bir araya geldi

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın çağrıcısı olduğu toplantıya aralarında EMEP, ÖDP, HTKP, EHP, DİP, Halkevleri ile Partizan, DHF, Kaldıraç’ın da bulunduğu siyasi parti ve örgütler katıldı. Beş saate yakın süren toplantıda, Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeleri parti ve siyasi oluşumların süreci nasıl değerlendirdiği üzerine konuşuldu. Kürt illerinde süren savaşın geldiği boyut ve barış çabalarının yanı sıra işçi ve emekçilerin haklarını gasp etmeye dönük hükümetin tutumu, akademisyenlere yönelik cadı avı, basın ve ifade özgürlüğüne saldırılar ve Cerattepe direnişi ile yeniden ısınan çevre mücadelesi de gündeme geldi. Tüm bu saldırılara karşı ortak bir karşı duruşun yol ve yöntemlerini birlikte yaratmak üzerine tartışmalar yürütüldü. Toplantıda, benzer buluşmaların daha geniş katılımlarla devam etmesi konusunda fikir birliğine varıldı.
Toplantıya ilişkin Evrensel’e konuşan HDP Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs, “Ortak mücadele imkanlarını değerlendirme toplantısıydı. Bir karar alma, toplantısı değildi. 25 parti ve kurum katıldı. Partiler, kurumlar ortak mücadeleyi geliştirme sorumlulukları, bunun yol ve yöntemleri üzerine görüş alışverişinde bulundu. Devam edecek toplantılar. Faydalı olduğu yönünde eğilim ortaya çıktı. Demokrasi güçlerinin bu süreçte yakın temasta olması, birbirini daha yakından anlaması için toplantıların olumlu olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

AKA-DER Sarıgazi Şube’de panel: Susmayacağız! Boyun Eğmeyeceğiz!

Panelde, bölgemizde süren emperyalist paylaşım savaşına ve bu savaşın Anadolu’daki yansımalarına dair Kaldıraç Dergisi’nden Hakan Dilmeç’in yaptığı durum değerlendirmesinin ardından neler yapmamız gerektiğini konuştuk.
Panelin ikinci kısmında söz alan AKA-DER temsilcisi ise, bu tablo içerisinde kampanyamızı değerlendirdi ve hedeflerimizi ortaya koydu. Ardından şubemizin Kadın, İşçi ve Gençlik Komisyonu temsilcileri söz alarak, kampanya dahilinde bugüne kadar yaptığımız faaliyetleri ve planladığımız etkinlikleri aktardılar. Panelin sonunda tüm katılımcılara da fikir ve önerilerini, neler yapabileceklerini sorduk. Gelen öneriler doğrultusunda hep beraber yeni etkinlik kararları alarak panelimizi sonlandırdık.
Artık Yeter!
Susmayacağız!
Boyun Eğmeyeceğiz!

İki Tutam Saç: Dersim’in Kayıp Kızları

Belgesel 30 kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Gösterim öncesi, 3 Mart günü Diyarbakır’da işçi cinayetinde hayatını kaybeden ortağımız Duran Baysal şahsında, katledilen tüm dostlarımızı, yoldaşlarımızı anmak üzere saygı duruşu yaptık. Saygı duruşunun ardından, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gerçekleştirilecek eylemlerin duyurusunu yaptık.
Şubemiz adına söz alan ortağımız; devletin dünden bugüne imha, inkar ve asimilasyon politikalarının değişmediğine, sistemin çürümüşlüğü içerisinde her yıl binlerce işçinin işçi cinayetlerinde yaşamını yitirdiğine vurgu yaptı.
AKA-DER ZEYTİNBURNU

‘Gazetecilikten yargılanan’ Hayri Tunç tahliye edildi…

İddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada Tunç, “Savcı hazırladığı iddianamede propaganda yaptığımı söylüyor. Yaptığım tek şey gazetecilikti. Gazetecilikten yargılanıyorum” dedi.
Tunç’un avukatlarından Bülent Çoban da yaptığı savunmada, “Hayri başarılı bir gazetecidir. 23 Ekim 2015’te adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Şubatta ne oldu da cezaevine gönderildi? Hayri, emniyetin niyet okuması sonucu özgürlüğünden mahrum bırakıldı. Somut suç oluşmadığı gibi somut delil de yoktur. Bu nedenle müvekkilimin beraatini talep ediyorum” dedi.
Avukat Ramazan Demir ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesinin (AYM) fikir ve basın hürriyeti kararlarına değinerek şöyle dedi: “Hayri’nin paylaştığı yazıların hangisinde şiddet çağrısı var? AYM kararında şiddetin somut karşılığı olacak diyor. Somut suçu ispatlayamıyorsanız bu gazeteciliği yargılamak demektir. Eylemlerin yapılmasının sorumlusu Hayri değildir. Hayri’nin eylemleri haber yapmasında kamu yararı vardır. Dosya kapsamında toplanmamış delil yoktur. Dolayısıyla tutuklamanın devamı olarak gösterilecek delillerin toplanmamış olması söz konusu değildir. Adli kontrolle serbest bırakılmasını talep ediyoruz”
Tunç’un tutukluluk halinin son bulmasına karar veren mahkeme bir sonraki duruşmayı 24 Mayıs’a erteledi.
Evrensel

Reza Zarrab ABD’de tutuklandı

İran asıllı iş adamı, Miami’de İran yaptırımlarını ihlal ederek ederek ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekârlığı ve karapara aklama suçlamalarından tutuklandı.
AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yakın ilişkileri bulunan Zarrab ve iki İranlı daha hakkında Manhattan’da bu suçlamalarla dava açılmıştı.
29 yaşındaki Kamelya Cemşidi ve 65 yaşındaki Hüseyin Necafzadeadlı şahıslar da Zarrab’la birlikte tutuklandı.
Savcılık her üç zanlı için ABD’yi dolandırmaktan beş yıl, ABD’nin İran yaptırımlarını ihlal etmekten 20 yıl, bankacılık sahtekârlığından 30 yıl ve karapara aklamaktan 20 yıl olmak üzere toplam 75’er yıl hapis istedi.
SAVCI: YILLARCA DÜNYA GENELİNDE KARAPARA AKLADILAR
Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın haberine göre Savcı Preet Bharara, Zarrab’ın işlediği iddia edilen suçların sıralandığı 21 sayfalık iddianamenin açıklanmasının ardından davayla ilgili yaptığı açıklamada “Bu sanıklar, yıllarca İran ve İranlı şirketlere yönelik yaptırımları ihlal ettiler ve dünya genelinde karapara akladılar” dedi.
FBI: İRAN’A KARŞI ABD’NİN YAPTIRIMLARINI İHLAL ETTİLER
FBI Direktör Yardımcısı Rodriguez ise “2010’dan 2015’e kadar yaklaşık beş yıl boyunca zanlılar İranlı kuruluşlar adına finansal faaliyetler yürüterek İran’a karşı ABD ve uluslararası ekonomik yaptırımları ihlal ettiler” dedi.
AKP’DEN ZARRAB YASASI: “REZA ZARRAB’A KORUMA KALKANI”
Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasının hemen ardından AK Parti’den Zarrab’la bağını gizleme hamlesi geldiği iddia edildi. Meclis’e gelen ‘Kişisel Verilerin Korunması’ yasa tasarısı metnine AK Parti’nin önerisiyle “Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması bazı durumlarda ülkemizin veya ilgili kişilerin menfaatlerine ciddi zarar verebilmektedir. Bu durumun engellenmesi amacıyla, Dışişleri Bakanlığı ya da ilgili kamu kurum veya kuruluşlarının bu hususta görüşü alınarak, Kurulun izin vermesinden sonra, verilerin yurtdışına aktarılması amaçlanmaktadır” ifadeleri eklendi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, AK Parti’nin TBMM’ye gece yarısı getirdiği önerge ile yapılan değişikliğin “Rıza Sarraf’a koruma kalkanı” olduğunu söyledi.
Evrensel, Sputniknews

ÖHD’li avukatlara operasyon

Gözaltına alınan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi 9 avukatın da aralarında bulunduğu 31 kişiden, 2’si avukat 4 kişi savcılık ifadelerinin ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. 7 avukat 27 kişi ise “örgüt üyeliği” iddiası ileri sürülerek, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme 27 kişiyi serbest bıraktı. Soruşturma savcısı Orhan Aydın, 27 kişinin serbest bırakılmasına ilişkin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. 1. Sulh Ceza Mahkemesi kararında direnince, itiraz değerlendirilmek üzere bir üst mahkemeye gönderildi. Savcının itirazını değerlendiren 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 27 kişinin tutuklanmasına karar verdi. Kararın ardından yargılanan avukatlar arasında bulunan ÖHD üyesi avukat Hüseyin Boğatekin ise bir dava ile ilgili bulunduğu adliye binasında polis tarafından gözaltına alındı.
27 Mart günü, Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi avukat Ayşe Gösterişlioğlu, Bakırköy Cezaevi’nde tek kişilik hücreye konuldu.Avukat Ayşe Gösterişlioğlu, içerideki durumu avukatları aracılığıyla anlattı. Gösterişlioğlu, tek kişilik hücreye konulduğunu belirtti; gerekçe olarak kendilerine “konumunuz farklı” denildiğini iletti. Gösterişlioğlu ilgili mesajında, kendilerine yönelik yapılanları, ‘iktidarın çaresizliği’ olarak nitelendirdi.
direnisteyiz3.org.

Akademisyen Meral Camcı da barış istediği için tutuklandı

Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attığı için hakkında yakalama kararı çıkarılan Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, tutuklama istemiyle sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı.

Akademisyenler: Özgürlüğe dek nöbetteyiz

Meslektaşlarının yanında olduklarını göstermek adına “Özgürlük Nöbeti” başlattıklarını hatırlatan Akyüz, nöbetin dönüşümlü olacağını kaydederek, Metris ve Bakırköy Cezaevi’nin önünde her gün nöbette olacaklarını belirtti. Akyüz, “Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar, gücümüz, enerjimiz yettiği kadar nöbetlere devam edeceğiz. Dışarıda kaldığımız sürece bu nöbetlere devam edeceğiz. Arkadaşlarımızın bir an önce çıkarılmalarını istiyoruz” dedi.
Nöbet haftanın yedi günü 12:00 ile 15:00 arasında Bakırköy cezaevinde, iki günü de Silivri cezaevinde devam ediyor.

Akademisyenlere özgürlük!

Mahkeme ayrıca Yeni Yüzyıl Üniversitesi eski öğretim üyesi Meral Camcı’nın gözaltına alınmasını talep etti, fakat yurtdışında olması nedeniyle Camcı gözaltına alınamadı.
Bunun yanında beşinci bir akademisyen Birleşik Krallık vatandaşı ve Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Chris Stephenson, tutuklu üç akademisyene mahkeme önünde destek olurken bir parlamento partisi olan HDP’nin Nevruz afişini taşıması nedeniyle gözaltına alındı. 1991’den beridir Türkiye’de ikamet eden Chris Stephenson’ın davası, 16 Mart 2016’de sınır dışı edilme istemiyle Göçmen Bürosu’na götürüldü. Stephenson, büronun kendisine Türkiye’ye geri dönmesine yönelik bir engel kalmadığını açıklamasına kadar ülke dışına çıkmak zorunda kaldı.
Esra Mungan, tutuklanmasının ardından üniversitesinde düzenlenen foruma şu mesajı gönderdi:
“Tüm yıldırmalara ve baskılara rağmen barış arzulayan bizler sözümüzün arkasında durmaya devam ediyoruz. Bizler ve barış etrafında kenetlenmiş herkes ve hepimiz insan haklarına saygılı, kendi hukukuna ve ülkesinin uymakla yükümlü olduğu evrensel hukuk ilkelerine bağlı, tam demokratik, bağımsız, eşitlikten ve özgürlükten yana, kimsenin kimseyi ezmediği, çeşitlilik içinde birlikte bir yaşamın olduğu bir Türkiye için mücadelemiz yılmadan devam edecektir. Hepinizi kucaklıyorum.”
20 Mart’ta tutuklanan akademisyenler için yazılan, 62 ülkeden 1406 imzalı destek mektubunda; uluslararası topluluklara Türkiye Hükümeti’ne akademisyenlerin serbest bırakılması için çağrı yapmalarını talebi yer aldı.
Mektupla “uluslararası topluluklardan ve seçilmiş temsilcilerden, Türkiye Hükümeti’ne Barış için Akademisyenler hakkında başlatılmış olan bu cadı avına son verilmesi, tutuklu akademisyenlerin serbest bırakılması, akademik özgürlüklere saygı duyulması, görevden uzaklaştırılan ya da işten çıkarılan akademisyenlere görevlerinin geri verilmesi yönünde çağrı yapmalarını talep ediyoruz” dediler.
İmzacılar arasında Gilbert Achcar, Michael Ash, Etienne Balibar, Korkut Boratav, Martin van Bruinessen, Victoria Chick, Noam Chomsky, James Crotty, Gerald Epstein gibi isimler var.
Mektuptan bir bölüm:
1406 imzalı metinde “Türkiye hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefeti şiddetli ve yasal olmayan bir biçimde baskı altında tutmaya devam ediyor” denildi. Akademisyenlere dönük özgürlük çağrılarını dikkate alınmadığı belirtildi.
“10 Ocak 11’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir barış çağrısını imzaladıkları için 1128 akademisyeni hainlikle suçladı. Çağrıda, imzacılar Kürtler’e yapılan katliamın ve Türkiye hükûmetinin kendi yasalarına ve uluslararası antlaşmaları ihlal etmesinin bir parçası olmayacaklarını belirtmişlerdi. Erdoğan’ın konuşmasını takiben, bildiriyi imzalayan yüzlerce akademisyen idari ve adli soruşturmalara, gözaltılara ve görevden uzaklaştırmalara konu oldu.
Devam eden cadı avına bir cevap olarak, akademik özgürlükleri destekleyen ve Barış için Akademisyenler üzerindeki soruşturmaların sona ermesini talep eden bir mektup imzaladık. Bu mektup, Avrupa ülkelerindeki ve Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekillerine gönderilmiş ve basında yer bulmuştu.
Lakin Türkiye hükümeti akademisyenlere özgürlük çağrısını ciddiye almadı ve akademisyenlere yönelik cadı avını arttırdı.” …
Destek eylemleri:
18 Mart günü Devrimci Gençlik Federasyonu üyeleri, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için tutuklanan 3 akademisyenin tutuklanmasını protesto etmek için Metris Cezaevi önünde oturma eylemi yaptı. Eylemde, “Kahrolsun faşizm” sloganları atıldı.
Eylemde, marş okunduğu sırada eyleme polis saldırdı, 7 kişinin gözaltına alındı. Polis Goracci İtalyan televizyonunda çalışan bir gazeteciyi de darp ederek gözaltına aldı.
Yine aynı gün Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Ağı (TÖDA), “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için tutuklanan akademisyenler ve tutuklu öğrencilerle dayanışmak amacıyla Metris Cezaevi önünde açıklama yaptı.
“Hocalarımıza, avukatlarımıza, arkadaşlarımıza özgürlük” pankartını açan öğrenciler, “Chris Stephenson yalnız değildir”, “Hocalarımıza özgürlük” dövizlerini taşıyarak, “İçerde, dışarıda hücreleri parçala”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklar çıksın” sloganlarını attı. Eyleme, bildiriye imza atan akademisyenlerin yanı sıra tutuklu akademisyen Muzaffer Kaya’nın babası Müslüm Kaya da destek verdi.
Açıklamanın ardından yapılması planlanan ikinci açık hava ders etkinliğine polis engel oldu. Eylem atılan sloganlarla son buldu.
Direnisteyiz.Org, Evrensel, DİHA

AKA-DER Batıkent’te Gazi söyleşisi

“Gazi Direnişi Yolumuzu Aydınlatıyor” diyerek çağrısını yaptığımız belgesel gösterimi ve söyleşimizi 12 Mart Cumartesi günü gerçekleştirdik.
Gazi Direnişi’ne uzanan süreç, devletin katliam geleneği ve gelişen direnişler üzerinden Gazi’den Gezi’ye uzanan süreç tartışıldı. Katliamları, imha inkar ve asimilasyonu engellemenin tek yolunun örgütlenmeden ve örgütlü mücadeleden geçtiğini vurgulayarak söyleşimizi sonlandırdık.

Perspektif

Taksim’in gölgesinde Kadıköy: 2025 1 Mayısı

Son yıllarda her yıl olduğu gibi, 2025 yılı 1 Mayıs kutlamalarında da, devlet-sol ve sendikalar arasında bir “manevra savaşı” devreye girdi. Her yıl 1 Mayıs...