Zaventem Havalimanı’ndaki patlamaların hemen ardından AB kurumlarına yakın bir noktada bulunduğu belirtilen Molenbeek semtindeki metro istasyonunda 3. bir patlama meydana geldi.
Belçika devleti açıklamasına göre saldırılarda 40’tan fazla kişi hayatını kaybetti, 316 kişi de yaralandı. Savcılık patlamaların tamamının intihar saldırısı kaynaklı olduğunu açıkladı.
Erdoğan: “Brüksel’de patlamaması için hiçbir sebep yok.”
Patlamadan bir kaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel’de açılan çadır üzerinden Belçika’yı hedef almış “Ankara’da patlayan bombanın, terör örgütü yandaşlarına şov yapma imkanının sağlandığı Brüksel’de patlamaması için hiçbir sebep yok. AB ülkelerinin aymazlık içinde olmaları, mayın tarlasında dans etmek gibidir. Bunun kaçınılmaz bir son olduğu da açıkça ortadadır. Koynunuzda yılan besliyorsunuz. Beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir. Aynı bombalar sizin şehirlerinizde patladığında bizi anlayacaksınız ama o zaman çok geç olacak.” ifadelerini kullanmıştı. Patlamanın olduğu metro istasyonunun Erdoğan’ın hedef gösterdiği çadıra 30 metre uzaklıkta olması da dikkat çekici.
Davutoğlu: “Türkiye olmadan Avrupa’nın tarihi de yazılamayacak, geleceği de yazılamayacak inşallah”
Saldırıları takip eden saatlerde AKP grup toplantısında konuşan Davutoğlu’nun Erdoğan’ın söylemlerini tekrarlarken “Türkiye olmadan Avrupa’nın tarihi de yazılamayacak, geleceği de yazılamayacak inşallah.” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Grup toplantısında zaman zaman tekbir sesleri yankılandı.
Erdoğan: ‘Gönderdik’
Belçika: “İade Söz Konusu Değil”
Erdoğan dün Belçika’nın başkenti Brüksel’de saldırı düzenleyenlerden birinin, Türkiye tarafından geçen yıl Haziran ayında Gaziantep’te yakalanıp sınır dışı edilen İbrahim el Bakraoui olduğunu söyledi. Erdoğan yaptığı açıklamada, Brüksel saldırganlarından birinin Türkiye tarafından yakalanıp Belçika’ya iade edildiğini iddia etti.
Belçika Adalet Bakanı Koen Geens ise, ‘’iade söz konusu değil. Bu kişi Hollanda’ya gönderilmiş, ülkemize değil’’ dedi. Belçika Adalet bakanlığı ve Federal savcılık, iadenin söz konusu olmadığını, bu kişinin Türkiye tarafından Hollanda’ya gönderildiğini açıkladı.
Hollanda ise konuyu araştıracaklarını açıkladı. Belçika vatandaşı IŞİD elemanının Türkiye tarafından neden Belçika’ya değil de Hollanda’ya gönderildiğine ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Ayrıca Belçika’da yayınlanan De Morgen gazetesine konuşan Belçika istihbarat servisinden üst düzey bir yetkili, Türkiye’nin İbrahim el Bakraoui’nin iadesi konusunda bilgi vermede isteksiz davrandığını ve konuyla ilgili yalan söylediğini aktardı.
Açıklamayı yapan yetkili, Türkiye’nin iadeyi “yüzüne gözüne bulaştırdığını” belirtirken, Belçika’nın Bakraoui ile dosyayı 20 Temmuz 2015 tarihinde istediğini, ancak Türkiye’nin bu isteğe 11 Ocak 2016’da yanıt verdiğini söyledi.
Türkiye tarafından yollanan dosyada eksik bilgiler bulunduğunu söyleyen istihbarat yetkilisi, Bakraoui’nin Suriye’ sınırında yakalanmış olduğunun Belçika’ya bildirilmediğini belirtti.
Kaynak: direnisteyiz3.org
Brüksel’de IŞİD saldırıları
AB-Türkiye arasında mülteci zirvesi: “Sığınmacıların sırtından pazarlık masası”
Neler Oldu?
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz tarafından basına verilen bilgilere göre Türkiye, daha fazla para karşılığında daha fazla sorumluluk üstlenebileceğini AB yetkililerine bildirdi. Buna göre 2018 yılına kadar 3 milyar avronun daha verilmesi durumunda Suriye dışından gelen sığınmacıların da AB tarafından Türkiye’ye sınırdışı edilebileceği ve Türkiye’nin bu mültecilere de geçit vermeyeceği taahhüt edildi.
İrlanda Başbakanı Enda Kenny de Türkiye’nin daha fazla para için yeni teklifler getirdiğini belirtti. Türkiye’nin özellikle Suriye dışından gelen sığınmacıları da geri alabileceği konusundaki teklifi AB yetkilileri tarafından önemli ve ilginç bulundu.
AB kaynaklarından değişik ajanslara verilen bilgilere göre AKP Hükümeti bunun karşılığında ayrıca Türk vatandaşlarına getirilecek Avrupa’ya vize serbestliği uygulamasını 1 Haziran’a çekmek istediği de belirtildi. AB’nin bu teklife sıcak baktığı belirtildi.
Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişleri engellemek için bir dizi kararlar alındı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Dönem Başkanı Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Zirve öncesi bir araya geldi.
6 saat süren görüşmenin ardından ayrıntılar konusunda bir açıklamama yapılmazken, asıl hedefin Türkiye üzerinden Yunanistan’a geçişlerin engellemek olduğu konusunda uzlaşmanın sağlandığı tahmin ediliyor.
‘AKP 20 milyar avro istedi’ iddiası
AB-Türkiye zirvesi sürerken Reuters’a konuşan bir yetkili Türkiye’nin AB’den 20 milyar avroluk yardım istediğini ileri sürdü. Yetkili, “Türkiye, mutabık kalınan plandan daha fazla şey yapmayı öneriyor ve daha fazla şey talep ediyor” dedi.
Balkan rotası kapatıldı
Spiegel Online’de yer alan Türkiye-AB Zirvesi’nin karar taslağında, asıl hedefin Türkiye-Yunanistan sınırında yoğun güvenlik önlemi almak olduğu belirtiliyor. Öncelikli olarak Yunanistan üzerinden Balkan ülkelerine oradan da AB üyesi ülkelere ulaşmasını sağlayan Balkan Rotası’nın kapatılması kararlaştırıldı. Belgede bu yer aldığı halde Merkel, zirve öncesinde böyle bir kapatmaya karşı olduğunu söyledi.
AB ülkelerinin çoğu Yunanistan üzerinden Balkan ülkelerine geçişlere artık izin verilmeyeceği anlamına geliyor. AB bu temelde önümüzdeki dönemde Yunanistan ile yakın işbirliğini daha da güçlendirecek.
Karar tasarısında AB’nin asıl hedefinin yılsonuna kadar normal şekilde Schengen Anlaşması ve Dublin Anlaşması’nın işlemesini sağlamak olduğu vurgulandı. Schengen Anlaşması, çok sayıda AB üyesi ülke arasında serbest dolaşımı öngörünken, Dublin Anlaşması sığınmacıların geldiği ilk ülkede kalmasını sağlamayı öngörüyor.
Her iki konuda Almanya Başbakanı Angela Merkel ısrarcı oldu.
NATO’dan mülteci karşıtı donanma gücü
Davutoğlu ile yapılan görüşmede, başta Merkel olmak üzere AB yetkililerinin Anlaşmalara rağmen Türkiye’den Yunanistan adalarına geçişlerin devam ettiğinden şikayetçi oldu. BM verilerine göre Şubat ayı içinde 55 bin 222 sığınmacı Türkiye’den Yunanistan adalarına geçti.
Bu temelde asıl olarak Ege Denizi üzerinden geçişlerin NATO tarafından engellenmesi planlanıyor. Kısa bir süre önce toplanan NATO Zirvesi’nde Ege Denizi’ne bir donanma gücünün gönderilmesine karar verilmiş ve Almanya bunun üzerine hemen bir gemi göndermişti.
Bununla yetinmeyen Almanya Başbakanı Merkel, konuyu geçtiğimiz Cuma günü Paris’e yaptığı ziyaret sırasında yeniden gündeme getirdi. Bunun üzerine Fransa ve İngiltere de NATO şemsiyesi altında bölgeye savaş gemisi göndereceğini ekledi.
NATO bünyesinde bölgede yapılan askeri yığınak, Avrupalı emperyalist devletlerin Türkiye’den Yunanistan’a sığınmacı geçişlerini engellemek için savaş pozisyonuna geçtiklerini gösteriyor.
Kaynak: Evrensel
Kolombiya’da ELN petrol boru hattını bombaladı
ABD-Venezuela sınırında yer alan ve Occidental Petrol tarafından işletilen 485 mil (780 km) uzunluğundaki boru hattı ile Covenas Karayip limanına her gün 210.000 varil ham petrol pompalanıyordu.
Çifte bombalama eyleminin Norte de Santander’in kuzeyi ile Arauca ili kırsalında hafta sonu meydana geldiği belirtildi.
ELN’nin düzenlediği eylemler sonrası devlete ait petrol şirketi Ecopetrol Pazartesi günü bir açıklama yaparak, ülkenin en önemli ikinci petrol boru hattında meydana gelen hasar nedeniyle Cano-Limon Covenas boyunca pompalama işlemlerinin askıya alındığını duyurdu.
ELN Şubat ayında da Aguachica Cesar kenti yakınlarında ki elektrik dağıtım kulesini havaya uçurmuş ve 3 şehri elektriksiz bırakmıştı.
Kaynak: İsyandan.org
Kolombiya’da 2 hafta içinde 29 solcu lider öldürüldü
Solcu parti Yurtseverler Birliği (UP) Başkanı Aida Avella, bu katliam dalgasının sola karşı yükselen yeni bir imha hareketinin başlangıcı olduğundan korktuklarını belirtti. UP uzun yıllar boyunca paramiliter bir imha kampanyasıyla karşı karşıya kalmıştı. Bugüne dek partinin ülkedeki başkan adayı da dahil olmak üzere binlerce üyesi uyuşturucu satıcıları, sağcı paramiliter gruplar ve güvenlik güçlerince öldürüldü.
Ülkede onlarca yıldır devam eden iç savaş, Kolombiya’da köklü bir paramiliter örgütlenme yarattı. 80’li yıllardan itibaren ülkedeki en büyük gerilla gücü FARC’a karşı ABD desteğiyle “gayrinizami harp” yoluna başvurmuş olan sağcı hükümetler, devasa bir çeteleşme oluşturdu. Uyuşturucu kaçakçılığıyla finanse edilen bu çeteler, FARC’ın etkin olduğu bölgelerde, sayısız köy yakma, kaçırma, ve faili meçhule imza atarken, sendikacılara karşı da ölümcül bir yıldırma operasyonu başlatmıştı.
Suikastler, 23 Mart’ta Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ve FARC arasında 51 yılın ardından imzalanacak barış anlaşması öncesinde şiddetlendi. Öte yandan FARC, suikastlerin engellenmesi sağlanmazsa silahsızlanmayacağını duyurdu.
Kaynak: Jiyan.us
Kırım: Türk askeri uzmanlar, Ukrayna’da paralı askerleri eğitiyor
Balbek, “Çok sayıda Türk askeri eğitmenin Ukrayna’nın Herson Bölgesi’nde toplandığını gösteren güvenilir bilgilere sahibiz. Paralı askerlerin açık alanlarda ve kent koşullarında silahlı faaliyetlere hazırlanması için, o bölgede poligon kurmaya çalışıyorlar” dedi. Kırım Tatar Meclisi liderlerinin bu inisiyatifin başında olduğunu da belirten Balbek, Ukraynalı yetkililerin meclis bünyesi altında etkili askeri birlik kurmayı hedeflediklerini belirtti.
Ülkü Ocakları Üyeleri de Herson’da
Herson Bölgesi’nin teröristlerin çekim merkezi haline geldiğini sözlerine ekleyen Balbek, “Türkiye’deki Ülkü Ocakları’ndan aşırılık yanlısı üyeleri ile Suriye’de IŞİD saflarında mücadele eden, Mısır ve Libya’daki darbelerde görev alan militanlar ve haklarında arama kararı bulunan Kafkasyalılar Herson’a getiriliyor” diye konuştu.
Kaynak: direnisteyiz3.org
Rusya’dan Sur ve Cizre İçin Soruşturma Çağrısı
Zaharova, uluslararası toplumun dikkatinin bu olaylara çekilmesi konusunda İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası kuruluşlara büyük görev düştüğünün altını çizdi.
Bakanlığın resmi internet sitesi üzerinden bir açıklama yayımlayan Zaharova şu ifadeleri kullandı: “Russia Today (RT) televizyonunun Türk ordusunun yürüttüğü sözde terörle mücadele operasyonlarıyla ilgili hazırladığı materyalleri dikkatli bir şekilde inceledik. Özellikle Sur ve Cizre’de elde edilen görüntüler ve görgü tanıklarının sunduğu kanıtlardaki vahşet, çarpıcı bir etki yaratıyor. Aktarılanlara göre, sadece bir binada yaklaşık 150 kişi diri diri yakıldı. Şırnak’ta yaklaşık 500 sivil öldürüldü. Kitlesel insan hakları ihlallerine ilişkin her bilginin ve belgenin titizlikle soruşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Soruşturmanın yürütülmesi için uluslararası prosedürler ve mekanizmalar mevcut. Önemli olan, bu prosedür ve mekanizmaların önyargısız ve objektif bir şekilde harekete geçirilmesidir.”
Kaynak: direnisteyiz3.org
Hapisten Çıkan Basklı lideri binler karşıladı
Otegi, San Sebastian kentindeki Anoeta veledromunda gerçekleştirdiği ilk mitingine geleneksel Bask halk dansı yapan bir grubun eşliğinde girdi.
Otegi, 10 binden fazla kişiye seslendiği konuşmasında sık sık Bask devleti kurma hedefine vurgu yaparak, “Eğer mücadele edersek, kazanırız. Bask Ülkesi bağımsızlığını kazanır; bundan şüphem yok.” dedi. İspanya’dan ayrılmaktan başka çare olmadığını söyledi.
Otegi’nin konuşmasında yıl sonunda Bask bölgesinde yapılacak yerel seçimlerde Bildu adına Bask başkanlığına aday olduğunu açıklaması bekleniyordu; ancak Otegi’nin 2021 yılına kadar kamusal görevde bulunma yasağı bulunuyor. Otegi, ETA üyesi olmak ve örgütle bağlantılı Batasuna partisini yeniden kurmak suçlamalarından hapis cezası almıştı.
ETA 2011’de silahlı faaliyetleri tamamen durdurma kararı almış, ancak silah bırakmamıştı.
Kaynak: direnisteyiz3.org
Fransa Devleti açık savaşta: Halka yaptırımlar, Suudi Prense şeref nişanı
Havaalanı İstemeyen Onbinler Otobanı Kapattı
Fransa’nın Nantes kenti yakınlarındaki geniş bir ormanlık ve tarım arazisine yapılmak istenen havalimanına karşı onbinlerce kişi sokağa çıktı, otobanı kesti.
Fransa’nın Nantes kenti yakınlarında kurulmak istenen yeni havaalanı “Notre-Dame-des-Landes” projesine karşı direnen binler sokağa çıktı. Cumhurbaşkanı François Hollande’ın 11 Şubat’ta yaptığı referandum açıklaması ve bölgede kalan son 15 yerlinin de tahliye edilmek istenmesi üzerine onbinlerce kişi otobanı kesti.
Fransa’dan Suudi Prense ‘Şeref Nişanı’
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Ortadoğu’daki katliamcı tecavüzcü çetelere verdiği destek ve idam başta olmak üzere ağır insan hakları ihlalleriyle bilinen Suudi veliaht Prensi Muhammed bin Nayif’e “Şeref Nişanı” verdi. Suudi Arabistan da Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a ‘Krallık Yüksek Nişanı’nı layık görmüştü.
Hollande’ın, Suudi veliaht Prensi Muhammed bin Nayif’i ülkenin en yüksek dereceli sivil nişanı olan Légion d’Honneur ile ‘onurlandırdığı’ ortaya çıktı. Elysée Sarayı’nda şeref nişanı sunulan Suudi prens ve İçişleri Bakanı Bin Nayif’in ziyaretine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştı.
Fransa’da, İş Yasası Reformu Yüzbinlerce Kişiyi Sokaklara Döktü
François Hollande’nin iş yasası reformu solcu öğrenciler ve Fransa sendikalarının oluşturduğu birleşik cephenin yoğun muhalefeti ile karşılaştı.
Üniversite ve lise öğrencileri ile sendika üyelerinin de dahil olduğu yüz binler bütün Fransa’da iş reform paketine yönelik protestolara katıldı. En az 90 lise barikatla kapatıldı.
Paris’in merkezindeki Sophie Germain Lisesi girişi düzinelerce çöp bidonundan oluşan barikatla kapatıldı.
Fransa 9 Mart Çarşamba günü iki ayrı grev ile sarsıldı. Metro operatörü SNCF’deki işçiler öğrencileri ve genel işçileri temsil eden sendikalarla birlikte iş bıraktı.
Peki bahsi geçen iş reformu neyi içeriyor?
Fransa sendikaları 9 Mart’ta kabineye sunulması planlanan tartışmalı iş yasası reform paketine karşı öfkeliler. Muhalefet baskısı nedeniyle paketin kabineye getirilme tarihi 24 Mart’a ertelendi.
Reform paketi Fransa’da dokunulmaz olan iş yasalarını köklü değişikliklere açık hale getirecek. Tasarı kapsamında çalışma süresinden ücretli izne kadar her şey müzakereye tabi olacak.
Ülkedeki en büyük iki sendika 9 Mart’ı ulusal eylem günü ilan etti. Kitlesel eylemlere üniversite ve lise öğrencileri de katıldı. Lise öğrencileri sendikası FIDL üyelerine okul sıralarını sokaklara taşıma çağrısında bulundu. Diğer yedi sendika da 31 Mart için ülke genelinde grev ve eylem çağrısı yaptı.
Hükümet neden reform paketini zorluyor?
Hükümet reform paketini savunmak için tıpkı Güney Kore’deki emekçi düşmanı reform paketini dayatan Park Geun-hye hükümeti gibi ülkedeki yüksek işsizlik oranını bahane olarak kullanıyor. İşsizlik oranını düşürme savı ile emek esnekleştirilmeye ve ucuzlaştırılmaya çalışılıyor.
Demiryolu grevi
Demiryolu işçilerini temsil eden dört büyük sendika CFDT, CGT, Sud ve UNSA ortak genel grev çağrısında bulundu. Bu çağrı dört büyük sendikanın 2013 Haziran’ından beri yaptıkları ilk ortak çağrı.
Sendikalar grevi hükümete uyarı olarak niteliyor ve ulaşımın düzgün yapılabilmesi için daha fazla işçinin istihdam edilmesini talep ediyor. SNCF’de kesintiler dolasıyla 2003’ten beri istihdam 25.000 küçültüldü. Sendikalar ayrıca ücretlerin yükseltilmesini ve daha iyi çalışma koşullarının sağlanmasını talep ediyor.
Binler Olağanüstü Hal Yasalarını Protesto Etti
IŞİD saldırılarında 130 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından kasım ayında Fransa’da OHAL ilan edilmiş, Başkan Francois Hollande ise ‘terörist tehdidin hala yüksek bir risk oluşturduğu gerekçesi’ ile Şubat ayında OHAL’in uzatılmasını istemişti.
Binlerce gösterici 12 Mart’ta Paris’te toplanarak OHAL’in uzatılmasını hükümet darbesi olarak niteledi. Cumartesi günkü gösterilere katılanlar arasında anarşistler ve kayıtdışı çalışan göçmen işçiler de dahil olmak üzere birçok farklı grup vardı. Protestocular OHAL yasalarının güvenlik güçlerine çok geniş yetkiler tanıdığını savunuyorlar.
Daha geniş yetkilerle donatılan güvenlik güçleri cami, ev ve işyeri olmak üzere 3.400 mekâna baskın düzenledi, 300 insan ev hapsine mahkum edildi.
Eyleme Filistin destekçisi aktivistler de katıldı.Geçen 6 ay içerisinde onikiden fazla BDS (Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi, Yaptırımlar) eylemcisi hakkında dava açılmıştı.
Kaynak: direnisteyiz3.org
ABD’de binlerce öğrenci eğitim kesintilerini protesto etti
“Bizim eğitimimiz, kazanç kapısı değil!” sloganı atılarak yapılan yürüyüşte, öğrenciler bütçe kesintilerinin eğitim sistemini daha da kötüleştireceğini dile getirdiler.
Boston polisinin büyük bir grup ile birlikte orada toplanan protestocuları dağıtmak için emir vermesi üzerine Downtown Crossing’de öğleden sonra polisle öğrenciler arasında çatışma çıktı.
Boston Common’da toplanan 1.000 civarında öğrenci düzenledikleri eylemde, öğrenim haklarında kayıplar yaşayacakları gerekçesiyle bütçe kesintilerini kınadılar.
Eylemde konuşma yapan bir öğrenci “Okullarımızda bütçe kesintilerini durdurmak için mücadele edeceğiz. Hükümeti eğitim için asgari gereklilikleri almaya zorlayacağız,” dedi.
Ülkenin farklı şehirlerinde okullarını terk eden yüzlerce öğrenci sabah saat 11.30 gibi başlayan ve protestoların bir parçası olan öğrenci boykotuna katıldı.
Kaynak: isyandan.org
Macaristan: Onbinlerce öğretmen eğitim politikalarını protesto etti
Budapeşte’de 15 Mart’ta düzenlenen hükümet karşıtı mitinge onbinlerce kişi katıldı ve internet kullanımından vergi alınmasını öngören yasa tasarısına karşı yapılan 2014 yılındaki yürüyüşten beri düzenlenen en büyük protesto gösterisi gerçekleştirildi.
950 demokratik kitle örgütünün katıldığı mitinge yaklaşık 80.000 kişinin katıldığı tahmin ediliyor. Mitingde konuşan lise müdürü Istvan Pukli, “Böyle görkemli ve uzun soluklu grevler düzenlediğimiz takdirde hükümet halkı karşısına almaya cesaret edemez” dedi.
Pukli ayrıca “Macaristan’ın geleceği ve kendi (eğitim) hakları üzerine konuşan” kişiler hakkında son 6 yıldır hükümet tarafından yürütülen saldırılar için Başbakan Viktor Orban ve Cumhurbaşkanı Janos Ader’i özür dilemeye çağırdı.
30 Mart’ta Tanitanek Hareketi tarafından düzenlenen eyleme de birçok öğretmen katıldı. Ülke genelinde eyleme katılan yaklaşık 250 okulda eğitime 1 saatliğine ara verildi. Bu süre içerisinde öğrenciler ve veliler okul binası etrafında el ele tutuşarak öğretmenlere destek verdi.
Grevin organizatörlerinden Teleki Blanka Lisesi Müdürü İstvan Pukli, hedeflerinin, en önemli problemlerin çözümü için teklif ettikleri 12 maddenin hükümet tarafından kabul edilmesi olduğunu söyledi.
Öğretmenler daha fazla değiştirilmeden ders kitaplarını kendilerinin seçmesi, öğrenciler üzerindeki ders yükünün azaltılması, Macaristan’daki Roman öğrencilerin dezavantajlı konumunu gidermek için “21. yüzyılın taleplerine göre belirlenmiş” eğitim ve entegrasyon programlarının başlatılmasını istiyorlar.
ABD: Hemşireler Bir Haftalık Greve Başladılar
Kaiser Los Angeles Tıp Merkezi’nde çalışan hemşireler 15 Mart Salı günü bir hafta sürecek greve girdiler. Kaiser tesisi önünden başlayan yürüyüşe yaklaşık 500 hemşire katıldı.
Kaiser Los Angeles Tıp Merkezi başhemşiresi Patti Clausen hemşireler olarak ücret artışı talep ettiklerini ve şimdiki ücretlerinin Güney Kaliforniya’da çalışan meslektaşlarına göre yüzde 15 daha düşük olduğunu belirtti. Açıklamada ayrıca, “hepimiz ücretlerimizin daha iyi olmasını istiyoruz ancak daha da önemlisi hasta güvenliği ve yeterli sayıda personel alımının sağlanmasını istiyoruz,” diye belirtildi.
Pakistan: Dokuma İşçisi Kadınlar Sopalarıyla Kapıya Dayandılar
Pakistan Faisalabad’da DCO fabrikasında çalışan dokuma işçisi kadınlar dokuma tezgahlarını ve diğer ekipmanları her gün temizlemeyi reddederek iş bıraktılar.
11 Mart’da beşinci gününe giren protestolarda dokuma işçisi kadınlar daha fazla işçi kiralamak isteyen fabrika patronlarına karşı sopalarla silahlandılar.
Perşembe günü protestocu kadın işçiler fabrika yetkililerinin onları dinlemesi talebiyle DCO ofisinin kapısını sopalarıyla tahrip ettiler.
Kadın işçilerin düzenlediği protestolar nedeniyle dokuma tezgahları son birkaç hafta üretim yapmadı ve fabrika kapalı kaldı.
Güney Afrika: İşçiler Polisle Çatıştı, Sokakları Çöplüğe Çevirdi
14 Mart Pazartesi günü SA Belediye Emekçileri Sendikası (Samwu)’na bağlı Pikitup işçileri yönetimin işten atma tehditlerine boyun eğmeyerek iş durdurdular.
Bu, yolsuzlukla suçlanan Pikitup patronu Amanda Nair’in görevden alınması ve maaşların artırılması talepleriyle Kasım 2015’den beri düzenlenen dördüncü grev. Aynı konuyla ilgili geçen yıl mahkemeye çıkan Nair, Yüksek Mahkeme tarafından aklanmıştı.
Yaklaşık 4.000 işçi, maaş artışlarının Şubat maaşına yansıtılacağı sözünün yerine getirilmemesi üzerine şartelleri indirerek grev başlattılar.
Sendika yönetimi, üyelerinin Johannesburg’da bulunan sendika genel merkezinde toplandığını ve onların polislerden korkanların gideceği yolu gösteren bir grafik çalışması yaptıklarını söyledi.
Pikitup işçileri ile polis arasında çatışma çıktı, bir işçi polisin silahından çıkan plastik mermi ile yaralandı. Polis ayrıca işçileri dağıtmak için gaz bombası ile saldırdı. Pikitup işçileri ise protestoları sırasında Johannesburg kentindeki çöpleri sokaklara saçtılar.
İngiltere: Stajyer Doktorlar Grevi
Doktor maaşlarında yüzde 30 kesintiye gidilmesine, çalışma koşullarının kötüleşmesine ve Ulusal Sağlık Servisinin (NHS) özelleştirilmesine yol açacak yasa taslağına karşı stajyer doktorlar 9 Mart’ta üçüncü kez greve gittiler. Asistan doktorlar daha önce 12 Ocak ve 10 Şubat’ta da greve gitmişlerdi. Asistan Doktorlar Komitesi, (BMA) eylemlerin devam edeceğini duyurdu, 6 ve 26 Nisan tarihlerinde yine greve gidilmesi bekleniyor.
Kaynak: direnisteyiz3.org