Ana Sayfa Blog Sayfa 233

Putin: “Türkiye yönetimi bazı küçük sınırlamalarla kurtulacağını sanıyorsa yanılıyor”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin Sarayı’nın Georgiyevskiy Salonu’nda Rusya parla­mentosunun alt ve üst kanatları olan Federasyon Konseyi ile Duma’dan yaklaşık bin vekile hitap etti. Putin’in hitabını 500’ün üzerinde yerli ve yabancı basın mensubu takip etti. Rusya liderinin konuşması öncesi, Türkiye’nin düşürdüğü uçağın ölen pilotu ve kurtarma çalışmaları sırasında vurulan Rusya askeri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Konuşmasına “Terörizmle savaşan Rus asker­lere” teşekkür ederek başlayan Putin, Türkiye’ye yönelik sert mesajlar verdi.

Ankara’nın IŞİD’e yardım ettiğini ifade eden Putin, Moskova’nın bu durumu gözardı edemeyece­ğini kaydetti. Putin, olayı bir kez daha “ihanet” olarak nitelendirerek, “İhaneti her zaman utanç verici bir şey olarak gördük” diye konuştu.

Türkiye’de, IŞİD’le yapılan yasadışı petrol ticareti sayesinde kimlerin ceplerini doldurduklarını herke­sin bildiğini dile getiren Putin, IŞİD’in Türkiye’den sağladığı kazançla militan toplayıp silah satın aldığını da sözlerine ekledi. Putin ayrıca, “Kuzey Kafkasya’da 1990’lar ve 2000’lerde faaliyet gösteren militanların da Türkiye’ye sığındıklarını, bu ülkeden manevi ve maddi destek aldıklarını da hatırlıyoruz. Onların hâlâ orada olduğunu da biliyoruz.” diye konuştu.

Uluslararası “terörizm ile ortak mücadele” çağrısı da yapan Putin, “Ülkeler terör karşısında çifte standartlardan kaçınmalı, terörist grupları kendi çıkarları için kullanmayı bırakmalı. Türkiye (Rus­ya’nın) domates ambargosundan ya da Türk şirket­lere getirdiğimiz sınırlamalardan zarar görmeyecek. Türkiye asıl bu yapılanlardan pişmanlık duyacak. Teröristlerle yasadışı ve kanlı ticaret yapılmasına izin verilmemeli” diye konuştu.

Öldürülen pilotlardan Türkiye Hükümeti’nin sorumlu olduğunu ve bunu unutmayacaklarını vurgulayan Putin Türkiye halklarının iyi, çalışkan ve yetenekli olduklarını ifade ederek, hükümet ile Tür­kiye halklarını aynı kefeye koymadıklarını aktararak, “Savaş suçu işleyip insanlarımızı öldürdükten sonra domateslerle ya da inşaat sektöründeki bazı sınırla­malarla paçalarını kurtarabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar” diye konuştu.

direnisteyiz2.org

Çin ordusuna yurt dışında operasyon yetkisi

Çin Komünist Partisi yöneticilerinden Zang Dejyang, yasanın ülkenin ulusal güvenlik alanında sistematik ilkelerini belirlemesi açısından çok önemli olduğunu söyledi. Yeni yasa, Çin’in terörle mücadele amacıyla diğer ülkelerle ve uluslararası kurumlar­la işbirliğini artırmasını ve istihbarat paylaşımını güçlendirmesini öngörüyor. Telefon ve internet sağlayıcılarının da terör faaliyetlerinin önlenmesi için yetkililere teknik destek vermesi amaçlanıyor. Yasanın tüm dünyada IŞİD ve diğer örgütlerin terör tehdidinin arttığı bir dönemde uygulamaya konması dikkat çekti.

sputniknews.com

Şeyh Nemr’in idamına Irak’tan tepkiler gecikmedi: Suudi Arabistan IŞİD’e hizmet ediyor

Bu sabah “Fakir Halkın Durumu İyileştirilme­li” diyen Şeyh Nemr’inde aralarında bulunduğu 47 kişi Suudi Arabistan tarafından idam edildi. Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı’nın idamları duyurması­nın ardından İran, Irak, Yemen, Lübnan’dan tepkiler gecikmedi.

Irak Başbakanı İbadi, Irak Meclisi Şii koalisyonu üyesi Muhammed el-Sayhud, Irak Şii İslam Konseyi üyesi ve milletvekili Human Hamudi, Irak Mecli­si’ndeki Bedir Grubu Başkanı Kasım Araci, Irak’ın önde gelen siyasi ve dini liderlerinden Mukteda Sadr, Irak’taki Gönüllü Halk Güçleri (Haşdi Şaabi) sözcüsü Kerim el-Nuri gibi isimler tepkilerini ortaya koydu.

direnisteyiz2.org

Suudi Arabistan, Şeyh Nemr’i idam Etti

2012 yılında Suudi askerlerince Avamiyye böl­gesinde üzerine ateş açılarak yaralanan ve ardından tutuklanan Şeyh Nemr, Şiilerin ve yoksul halkın özgürlük ve eşitlik taleplerini dile getirdiği için Suudi Arabistan mahkemesince idam cezasına çarptırıl­mıştı. Kararın ardından bölgede, Şiilerin yaşadığı kentlerde sokak eylemleri başlarken Suudi Arabistan petrol hatlarında, Katif ’te de çatışmalar yaşanmıştı.

Lübnan Hizbullah’ı, Şeyh Nemr’e verilen idam cezasını savaş gerekçesi sayan bir açıklama yaptı. Irak Hizbullah Tugayları Genel Sekreteri Abbas Muham­medavi “Eğer Suudiler Şeyh Nemr hakkındaki idam hükmünü icra ederlerse biz de elimizdeki 3 Arabis­tanlı esiri idam edeceğiz” tehdidinde bulundu.

İran İslam Cumhuriyeti Adalet Bakanı Mustafa Purmuhammedi, Şeyh Nemr’in idam edilmesinin Al-ı Suud rejimi için kötü ve pişman edici sonuçla­rı hakkında uyarıda bulundu. Şeyh Nemr’in idam cezasının, insanlık dışı bir girişim olduğunu ve İslam kurallarına aykırı olduğunu ifaden Purmuhammedi, Şeyh Nemr’in iki yıl hapis çektikten sonra idam ce­zasına çarptırılmasını, Al-ı Suud rejiminin çöküşünü gösterdiğini ifade etti.

İran’da Ayetullah Ahmet Hatemi “ Bu kararın sonucu Suudi Arabistan’a pahalıya mal olur.” açıkla­ması yaptı.

Bağdat ve Basra’da Nemr için binlerce kişi sokaklara dökülürken, Londra’da Suudi elçiliğinin önünde eylem yapıldı.

Suudi Arabistan Yemen’de Ensarullah hareketi­nin güçlendiği, Katif ve Bahreyn’de sokakların hare­ketlendiği bir dönemde, Lübnan ve Irak Hizbullah’ı­nın uyarılarına rağmen karardan geri adım atmayan Suudi yönetimi, otoritesinden ödün vermiyor.

Eşitlik ve özgürlük talepleri idam gerekçesi

Suudi Arabistan’da Şiilerin önderi olarak kabul edilen şeyh Nemr’in idam edilme gerekçeleri şunlar:

*Şiilerin eşit yurttaş kabul edilmesini talep etmesi

*Şiilerin dini eğitimlerini ele alma hakkından bahsetmesi ve resmi olarak Şiiliğin tanınması talebi

*Barışçıl yürüyüşlere izin verilmesini istemesi

*Fakir halkın durumunun iyileştirilmesini talep etmesi

*Devlet kurumlarında Şiilere çalışma hakkı

*Halkın kendilerini yönetecek “hükümdarı” seçebilme özgürlüğü…

İdamın ardından İran Suudi büyükelçiliği pro­testocular tarafından ateşe verildi, kitlesel gösteriler düzenlendi ve pek çok nüfuzlu Şii imam Suudi Ara­bistan’a ilişkin fetva verdi.

Şeyh Nemr’in idamı, Tayyip Erdoğan’ın Riyad’da Suudi yönetimiyle görüşmesinin ardından gerçek­leşti. Mezhep savaşlarının artış sinyalleri verdiği bir dönemde bu idam cezasının verilmesi bölgesel gerilimi artıracağa benziyor. İran, Suudi Arabistan ve TC devleti karşısında mezhep eksenli bir çatışmaya sürüklenmeye çalışılıyor.

Demokrat Suriye Güçleri Teşrin Barajı’nı da kontrolüne aldı

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Kobanê Gü­neyindeki köyleri özgürleştirme hamlesi kapsamında Teşrin Barajı’nı geçmesiyle, yaklaşık 2 kilometre kontrolü altına alarak, bayrağını dikti.

direnisteyiz2.org

YPG-YPJ Tanab’da, Azez’e ilerliyor

Suriye Demokratik Güçleri’nin sözcüsü Talal Ali Sülo, köyün El Kaide’nin Suriye’deki kolu Nusra Cephesi ve Türkiye’nin ‘ılımlı muhalif ’ saydığı Ahrar El Şam’dan aldıklarını açıkladı.

Güçlerin ilerlediği Azez kenti, Türkiye’nin des­teklediği gruplar için yaratmak istediği güvenli bölge hattında yer alıyor. ABD ve diğer koalisyon ülkeleri güvenli bölgeyi kabul etmiş değiller.

YPG’nin liderliğinde oluşturulan Suriye Demok­ratik Güçleri ABD’den aldığı iddia edilen hava des­teğiyle birlikte son olarak Fırat’ın batısındaki Teşrin kentini IŞİD’in elinden almıştı. Grubun ana hedefi IŞİD’in ‘başkent‘ ilan ettiği Rakka’yı almak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Suudi Arabistan dönüşü YPG’nin Teşrin’i kontrolü altına almasıyla ‘Türkiye’nin kırmızı çizgisi aşılıp aşılmadığı’ sorul­muş, Cumhurbaşkanı böyle bir gelişmeden haberdar olmadığını söylemişti. Ancak Erdoğan kuzey Suri­ye’nin Kürtler tarafından kontrol edilmesinin Türkiye için kabul edilemez bir durum olduğunu yinelemişti.

direnisteyiz2.org

Zafer direnen ODTÜ işçisinin olacak

ODTÜ’de iki yüzden fazla işçiyi etkileyen toplu iş sözleşmesinde anlaşmaya varılamaması üzerine Tez-Koop İş sendikasında örgütlü işçiler 4 Aralık Cuma günü greve çıkıyor. Her gün ODTÜ’de kazan dairesinden yemekhaneye, kütüphaneden iç hizmetlere kadar pek çok görevde çalışan, her gün ODTÜ’nün var edilmesinde emeği geçen yüzlerce işçinin onurlu mücadelesini selamlıyoruz.

İşveren konumunda olan ODTÜ Rektörlüğü işçilerle doğrudan görüşme yapmayarak, işveren sen­dikasının arkasına saklanmaktadır. ODTÜ işçileri, devletin işçileri sindirmek için kullandığı araçların­dan biri olan Kamu İşverenleri Sendikası ile karşı karşıyadır. Kamu İş toplu iş sözleşmesi görüşmele­rinde resmen işçinin ekmek parasıyla, aklıyla alay etmeye çalışmaktadır. Hazirandan beri yürütülen görüşmelerde Kamu İş önce günlük 50 kuruşluk, daha sonra işçilerin tepkisi üzerine 1 liralık zam tek­lif etmiştir. Kamu kaynaklarını yağmalayanlar, sıra işçinin hakkını vermeye gelince, işçiyle dalga geçen ücret zamlarını bir lütuf gibi önümüze koyuyorlar.

Biliyoruz ki, hak verilmez alınır! Şimdi, ODTÜ işçisi, tüm kararlılığıyla direnişe geçiyor. İşçiye-e­mekçiye her türlü sömürüyü, aşağılanmayı reva gören, ölmeyi fıtrat bilen bu sistemde işçiler ve emekçiler için insanca yaşamanın, haklarını elde etmenin tek yolu baş kaldırmaktır.

İşçiler birlikte tavır alarak “Açlıktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz!” diyerek mücadelelerinin kararlılığını tüm ODTÜ’ye göstermektedir. Artık grevi büyütmek, güçlendirmek için kolları sıvama, küreklere asılma zamanıdır. Yüzyıllardır işçi sınıfı­nın biriktirdiği grev tecrübeleri göstermiştir ki:

– İşçilerin onurlu ve kararlı duruşları olmazsa olmazdır. İşveren ve arkasına saklandığı işveren sen­dikası işçileri diğer ODTÜ bileşenlerinin gözünde karalamak, işçilerin moralini, birliğini bozmak için hamlelerde bulunacaktır. Ancak, işçiler bir arada du­rarak gereken cevabı verecektir. Bunun için, işçilerin haklı mücadelesinin anlatılması, mücadele içindeki işçilerin olduğu kadar tüm ODTÜ emekçilerinin sorumluluğudur.

– Kazanımların kalıcı hale getirilmesi, mücadelenin sürekliliğine bağlıdır. Bu bağlamda komitelerin örgütlülüğü arttıracak şekilde geliştirilmesi önümüze koymamız gereken temel gündemlerden biridir.

– Üniversitenin tüm bileşenlerinin greve fiilen destek vermesi grevi çok daha güçlü kılacaktır. Sınıf daya­nışmasını büyütmek bugün tüm ODTÜ bileşenlerinin asli görevidir. Bu mücadele sadece kadrolu işçilerin değil, tüm ODTÜ emekçilerinin ortak mücadelesidir.

– Toplu iş sözleşmesinde işçilerin muhatabı Kamu İş olsa da bugün ODTÜ yönetiminin atabileceği adımlar vardır. Pek çok üniversitede yönetimi Kamu İş’ten istifa etmiştir. Bugün ODTÜ yönetiminden bunu talep etmek, mücadele yoluyla istifasını sağla­mak işçiler için mümkündür.

Bizler İşçi Gazetesi olarak onurlu bir yaşam için, hakkı için mücadele eden her işçinin – emek­çinin yanında olacağız. Mücadeleniz, hepimizin mücadelesidir! Hakkımız olanı almak için başlat­tığımız mücadelemizi, daha da örgütlenerek zafere ulaştıracağız!

İŞÇİ GAZETESİ

3 Aralık 2015

Esir değil, işçiyiz!

Ankara Organize Sanayi Bölgesi OSTİM’de İşçi Gazetesi bildirileri dağıtıldı, İşçi Gazetesi satışı yapıldı.

Bornova metro çıkışında milyonlarca emekcinin kanı üzerinden ve halkların kanı üzerinden ayakkabı kutularına doldurulan milyon dolarlar Izmir halkına hatırlatıldı. Ardından anmalara çağrıların bulunduğu afişlerimizi astık.

Soma’da katliam ortağı sendikanın rezaleti sürüyor

Bir süre önce katliamda yaşamını yitiren işçilerin kıdem tazminat hakkının, devlet ve patron ile birlikte 24 taksit halinde ödenmesine imza atan Türkiye Maden-İş sendikası, bu kez de imzaladığı toplu sözleşme ile sermaye sendikası olduğunu göz­ler önüne serdi. İmzalanan yeni sözleşmede, gocuk ve ayakkabı hakları elinden alınan işçilerden günde 3 liraya karınlarını doyurmaları istenirken, bir maden­cinin yıllık ortalama beş ton kömür yardımının yarısı kesildi.

Sözleşme sır gibi saklandı

Göz göre göre geldiği açıkça ortaya çıkan kat­liamın ardından işçilerin, “suç ortağısınız” diyerek sendika binasını basıp yöneticilerinin istifasını iste­dikleri Maden-İş Sendikası’nın, 2015- 2018 dönemi için imzaladığı sözleşme, bir kez daha tartışma konusu oldu.

İlçedeki madenlerde çalışan 10 binden fazla işçinin durumunu ilgilendiren sözleşmenin ayrıntıla­rını, bugüne kadar ne sendika, ne de firma yetkilileri açıkladı. Sözleşme şartlarını isteyen işçilere de bu anlaşmalar verilmedi.

Maden-İş Sendikası Ege bölge temsilciliğiyle facianın yaşandığı ocağı işleten Soma Kömür İşlet­meleri A.Ş. ve son günlerde işçi çıkarmaya başlayan İmbat Madencilik arasında 11 Ağustos’ta imzalanan sözleşmenin ayrıntılarına ulaşıldı.

Günlük 3 lira yemek yardımı

1 Temmuz 2015 ile 30 Haziran 2018 tarihleri arasındaki dönemde geçerli olacak olan sözleşmeye göre, madencilerin önceki yıllarda elde ettikleri bazı hakları kaybettikleri belirlendi. Sözleşmeye göre ücretlere yüzde 6 zam yapılıp sonraki her altı ay için TÜFE artış oranı belirlendi. İki toplu sözleşmenin şartlarına göre Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. işçisine 3 lira, İmbat A.Ş. ise 3.5 lira yemek yardımı yapmayı kabul etti. Ayrıca iki yılda bir işçilere verilen gocukla her yıl verilen ayakkabı yardımları ise kaldırıldı.

İkramiye kaldırıldı, kömür yardımı yarıya düştü

Önceki sözleşmelerde bulunan ve yılda üç kez dağıtılan ikramiye hakkının da yeni sözleşmede bu­lunmadığı, ücretlerin içine yedirildiği, böylece asgari ücretin artışından kaynaklanacak, işçi lehine artışın da önüne geçildiği belirtildi.

Madenci ailelerinin kış şartları ağır olan ilçede ısınmaları için dağıtılan kömür hakkı için, eskinin aksine, ‘fiilen çalışılan gün sayısı’ şartı konuldu. Bu madde uyarınca da ortalama 5 ton kömür yardımı alan işçilerin, 2.5 ton kömür kaybına uğrayacakları ifade edildi.

İşçiyi yalınayak başı kabak bırakıyor

Sözleşmeleri tek tek incelediğini belirten CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Uzun süredir sır gibi saklanan toplu iş sözleşmelerini nihayet elde ettik. Maden kazasından sonra sarı sendika olarak nitelenen, işçinin değil patronun hakkını savunduğu sırada suçüstü yakalanan sendikanın, bu yönlü ça­lışmalarının ispatı niteliğinde bir sözleşme gördük” dedi.

Sendika yöneticilerinin daha kötü sözleşmelere imza atıp, hakkını savunması gereken işçinin değil, patronun yanında yer aldığını dile getiren Özel, “Toplu iş sözleşmeleri karşılaştırıldığında, işçinin ayağına verilen ayakkabının dahi kaybedildiği bu sendikacılık anlayışı, işçiyi yalınayak başı kabak bırakıyor. Asgari ücret ile ilgili yapılan düzenle­meden sonra, tatiller ve diğer ödentilerde yapılan anlaşmalarda devletin kaşıkla verdiğini firma işçiden kepçeyle almaya çalıştı” ifadelerini kullandı.

Geçmişte altı ay sürerdi, bu yıl hemen imzalandı

Sosyal Haklar Derneği Ege bölge temsilciliğini yürüten Yeraltı Maden-İş Sendikası’nın eski yöneti­cilerinden Ömer Kamil Kartal da, “Toplu iş sözleşme görüşmeleri, geçmiş yıllarda altı ay sürerdi, bu yıl hemen imzalandı. Sendikanın önüne koyup imzalatı­lan sözleşmeyle işçiler kayba uğradı. Sosyal hakları gitti. Aslında hak verilmiş gibi yapılıyor sözleşmede ama konulan yeni kurallarla, bu hakların alınması imkansızlaştırılıyor” diye konuştu.

Sendikacının vicdanı rahat!

Maden şirketleriyle toplu sözleşmeyi yapan tarafta yer alan Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Başkanı Recep Satır ise sözleşme şartlarının, basılan kitapçıklardaki hatalardan dolayı işçilere ulaştırılma­dığını savundu. Sözleşmeden dolayı da vicdanının rahat olduğunu vurgulayan Recep Satır şöyle konuş­tu: “Sözleşme, madde madde bana aittir. Eleştirilen bir şey yapmadım. Toplu sözleşmenin kitapçıkların­da basım hataları vardı. Onun için dağıtılmadı. Önü­müzdeki hafta işçi arkadaşlara dağıtılacak. Sözleş­meleri saklamıyoruz. İmza atılmış bir şey, Çalışma Bakanlığı’na verilmiş, işçi arkadaşlarımızdan hiçbir şey saklamıyoruz. Eleştiriler olacak ama benim toplu sözleşmeden dolayı, vicdanım rahat.”

Kaynak: Diken / İşçi Gazetesi – 28 Aralık 2015

Birleşik Metal-İş 19. Genel Kurulu gerçekleştirildi

Açılış konuşmasını Genel Başkan Adnan Ser­daroğlu’nun yaptığı genel kurula çok sayıda konuk katıldı. İlk gün yapılan konuşmalarda dünya ve Türkiye’deki gelişmeler, sendikal hareketin içinde bulunduğu durum, metal-otomotiv işçilerinin müca­delesi üzerine değerlendirmeler yapıldı, önümüzdeki sürece dair temenniler ve öneriler dile getirildi.

Genel kurula militan ruh taşıyan Reno işçileri sloganlar ve alkışlarla karşılandı. “Her yer Reno her yer direniş” sloganlarla topluca kürsüye çıkan Reno işçileri adına fabrika işçi sözcülerinden Birol Serbest kısa bir konuşma yaptı.

Genel kurulda BMİS’in bazı ‘hassasiyetleri’ de açığa çıktı. Kürt özgürlük mücadelesine ırkçı yakla­şımları alenen ortada olan Doğu Perinçek’in Vatan Partisi davet edilirken halkların ortak iradesini ifade eden Halkların Demokratik Partisi-HDP’nin genel kurula çağrılmadığı öğrenildi. Sol dergi temsilcile­rine kürsüden söz verilmeyen genel kurulda, metal işçilerinin direnişi sürecinde etkin rol oynayan Metal İşçileri Birliği-MİB üyelerinin genel kurul salonuna girişi, “olay çıkaracaklar” gerekçesiyle engellendi.

Genel kurulun 4 yılda bir yerine 2 yılda bir yapılması, üye aidat tutarının düşürülmesini gibi öneriler yapılan oylama ile reddedildi.

Delegelerin konuşmalarından sonra çalışma raporları oylandı. Genel Yönetim Kurulu aklandı.

Genel Kurulun son günü yapılan seçimler son­rasında, Genel Yönetim Kurulu şu şekilde oluştu:

Genel Başkan: Adnan Serdaroğlu

Genel Sekreter: Özkan Atar

Genel Mali Sekreter: Ali Gündüz

Genel Örgütlenme Sekreteri: Hami Baltacı

Genel Eğitim Sekreteri: Seyfettin Gülengül

İşçi Gazetesi / 28 Aralık 2015

Perspektif

1 Mayıs 2025: Açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, savaşa ve katliamlara, devlet terörüne,...

2024 yılı 1 Mayıs’ından sonra, hemen herkes, “1 Mayıs alanı Taksim’dir,” dedi. Her 1 Mayıs’tan sonra bu söylenir. Kimisi, “nasılsa 1 Mayıs geçti ve...