Varto, Nusaybin, Dargeçit, Silvan, ve daha bir çok kentte başlayan ve hala bir çok kentte devam etmekte, bir çok kentte 40 günü sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve 250 den fazla insan katledilmiş, bir çok kent talan edilmiş, harabeye çevrilmiştir. Halkın iradesinde kendini iradesini yok sayıp yönetme isteğini yok sayılmıştır.
İnsan haklarını savunanlar, akademisyenlerin sesini duymayan, halkın çığlığını görmeyen, kendinden başkasına yaşam hakkı tanınmadığı vurgulandı. Herkesin yapacağı bir şeylerin olduğunu söyleyen devrimci yurtsever demokrat kurumlar olarak Sarayın savaşına karşı halklarımızın barışı, kardeşliği ve eşitliğinin mücadelesini yükseltmek gerektiğini, katliamlara karşı Kürt halkının ve ezilenlerin tarafında olduğunu, Saraydan yükseltilen sava karşı her alanda mücadelelerini sürdüreceklerini belirttiler. Bu günden itibaren iki günlük açlık grevinde olan kurumlar Kürt halkıyla dayanışmak, devlet katliamlarını son vermesini sağlamak ve acilen sokağa çıkma yasağının kaldırılması, cenazelerin ailelere verilmesi, insanlık onuruna yakışır, tüm işçi ve emekçileri, ziln,
sömürülen halklarımızı savaşa karşı adil, onurlu ve demokratik bir barış mücadelesi vermek gerektiğini tüm halkların bir arada kardeşçe yaşayacakları bir ülke yaratmak için seslerini yükseltmeye çağırdıkları vurgulandı. Basın açıklamasından sonra iki gün dönüşümlü açlık grevi başladı.
Adana´da devrimci kurumlar açlık grevine girdi
#Sur #Cizre #Silopi’deki direnişlere ses ver!
İSTANBUL-Taksim
Kürdistan’daki direnişe destek için Taksim’den ses veriliyor! Kaldıraç çağrısıyla; 15 Ocak’ta ve 22 Ocak’ta, Taksim’de tencere-tavalarla, düdüklerle, alkışlarla, sloganlarla yer yer durup ajitasyonlarla Kürdistan için ses çıkartıldı. İstiklal caddesinin iki tarafında da sokaklar arasından gezerek Taksim’de ses çıkaran kitle Kürt halkı için desteğe çağırıyor. Yapılan eylemlere, Kürt bölgesindeki kuşatmabitene kadar her Cuma günü saat 20:00’da devam edilmesi planlanıyor.
İSTANBUL-Maltepe
Maltepe ve Kartal’da Kaldıraç okurları ve Maltepe AKA-DER üyeleri Kürdistan’daki direnişe ve bölgemizdeki saldırılara karşı pankartlar astı.
ANKARA-Konur
#Sur #Cizre #Silopi’deki Direnişe ses vermek için Kaldıraç ve AKA-DER olarak saat 19.00’da Ankara konur sokakta ses çıkarma eylemi yaptık. “Bu savaşı durduracak güç sensin, direnişi büyüt, halkların ortak mücadelesini yükselt” şiarıyla AKA-DER Kızılay şube önünde toplanan kitle saat 19.00’da Konur Sokak’a yürüdü. Konur sokakta bir süre ses çıkarma eylemi yaptıktan sonra bir hafta boyunca her akşam 19.00’da aynı yerde devletin katliamlarına karşı ses çıkarma eylemi yapacağımızı duyurarak eylemimizi sonlandırdık.
5 Ocak 2016
Her hafta Cuma günleri yaptığımız “Direnişe Ses Ver” eylemini 15 Ocak’ta Konur Sokak’ta gerçekleştirdik. Konur Sokak boyunca dağılarak insanları eyleme çağırdık. “Akademisyenler yalnız değildir, Hocama dokunma” yazılı dövizler taşındı. “Gezi’den Cizre’ye direnişi örgütle”, “Katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı. İnsanlara eylemlerimizin devam edeceğini bildirerek eylemi sonlandırdık.
15 Ocak 2016
ANKARA-100. Yıl
9 Ocak günü Ankara 100. Yıl mahallesinde “Barışa Ses Veriyoruz” eylemi yapıldı 9 Ocak günü 100. Yıl Mahallesi’nde Migros’un önünde toplanan 100. Yıl İnisiyatifi bileşenleri sloganlarla ara sokaklarda yürüyüş gerçekleştirdi. Tencere-tavalarla, düdüklerle ve ıslıklarla ses çıkarma eylemi yapan kitle insanları eyleme davet etti. Pencerelere çıkan insanlar eyleme tencere-tavalarla, alkışlarıyla ses çıkararak eyleme destek verdi. Yarım saat süren eylem yürüyüşün başladığı yere gelinerek bitirildi.
ANKARA-Tuzluçayır
10 Ocak Pazar günü Konur Sokak ve Tuzlu Çayırda devlet katliamlarına karşı ses çıkarma eylemi yaptık. Kaldıraç ve AKA-DER olarak saat 19.00’da Konur sokakta buluştuk. Tencere-tavalarımızla,
ıslıklarımızla, düdüklerimizle, alkışlarımızla direnişe ses verdik. Eylem boyunca sürekli ajitasyon yaparak insanları eylemimize destek vermeye direnişe ses katmaya çağırdık. Sokaktan geçen insanların eyleme ilgisi yoğundu. 10 dakikalık ses çıkarma eyleminin ardından her hafta Cuma günleri ses çıkarma eylemi yapacağımızı duyurduk ve tüm halkı eylemlerimize destek olmaya çağırdık.
Aynı gün saat 19.00’da Tuzlu Çayır Abidin Aktaş sokakta toplanarak tencere-tavalarımızla, ıslıklarımızla, alkışlarımızla direnişe ses verdik. Meşalelerle mahallede birçok sokağa girerek insanları direnişe ses ver vermeye, eyleme davet ettik. Mahalle halkı pencerelere çıkarak eyleme destek oldular. Yürüyüşün ardından tekrar Abidin Aktaş sokağa gelerek eylemimizi sonlandı.
ADANA-Şakirpaşa Mahallesi
Adana Şakirpaşa Mahallesi´nde Kürdistan´da yaşanan katliamlara karşılık mahallede ses çıkarma eylemleri yapıldı. Polisin müdahalesi mahallenin direnciyle boşa çıkartıldı. Şakirpaşa halkı Kürdistan´da ki katliamlar sürdüğü sürece mahallerinde gürültü eylemlerine devam edeceklerini belirttiler.
İZMİR-Gündoğdu
Gündoğdu Meydanı’ndan Alsancak İskelesi’ne kadar yaşam zinciri oluşturuldu. Süren savaşa karşı barışı savunanlar olarak, direnen Kürt halkının yanındayız. Cizre’de yaralıların olduğu bodrum katında süren ablukaya karşı #SağlıkKoridorunuAçın denildi.
Hrant’tan Tahir Elçi’ye katil devlet hesap verecek! Hrant Dink katledilmesinin 9. yılında eylemlerle anıldı
İSTANBUL
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, öldürülmesinin dokuzuncu yıl dönümünde, yürüyüş ve vurulduğu yer olan Agos Gazetesi eski binası önünde anıldı. Binaya ‘Buradayız Ahparig, özlemle, öfkeyle, inatla!’ yazılı pankart asıldı. Karşı binaya ise “Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye, Katleden devlettir!” yazılı pankart Kaldıraç imzası ile açıldı. Polis, Ramada Oteli ve Mado’nun önü olmak üzere iki ayrı kontrol noktası oluşturdu. Anmaya katılacaklar, anma noktasına aranarak geçirildi. Sabah saatlerinde anma alanı, bomba araması için boşaltıldı.
‘Hrant için Adalet İçin”, ‘Hepimiz Hrantız Hepimiz Ermeniyiz’, ‘Hepimiz Tahir’iz, hepimiz Kürdüz’, ‘Katilleri koruyan cinayete ortaktır’ ve ‘Faşizme Karşı Omuz Omuza’ sloganlarıyla Hrant Dink’in vurulduğu yere yüründü.
Anmaya, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Milletvekili Garo Paylan, CHP milletvekilleri Selina Doğan ile Sezgin Tanrıkulu, 28 Kasım 2015’te öldürülen insan hakları avukatı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ve kızı Nazenin Elçi, Gezi direnişinde öldürülen Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen gibi isimler de katıldı. Burada Hrant’ın Arkadaşları bir açıklama yaparak
şu ifadeleri kullandı: “Buradayız özlemle,Hrant Dink’in her insanı, her dili, her inancı, her sözü eşit gören barış dilini özlüyoruz.
Buradayız, öfkeyle. Hrant Dink’i aramızdan alan, bebekten katil yaratan karanlık 9 yıldır katiller yaratmaya devam ediyor. O karanlık ülkenin dört bir yanına yayılmış, her gün yeni ölüm haberleri veriyor. Tanıyoruz, biliyoruz. Öfkemiz ayakta, yapılanlar aklımızda. Buradayız, inatla. Karanlığı büyütmeye çalışanlara karşı, 9 yıldır olduğu gibi, inatla yine buradayız. Hrant Dink’in ilmek ilmek ördüğü ve uğruna hayatını verdiği barış ve hakikat dilini anımsamak ve sesine ses katmak için, bir kez daha, 19 Ocak’ta, saat 14.30’da vurulduğu yerde, Agos’un önündeyiz.”
Anmada, öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Tahir Elçi’nin ağzından bir mektup okudu. Elçi mektubu okurken yanında Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya da yer aldı. Cumartesi Anneleri/İnsanları adına, Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak da bir konuşma yaptı. Ocak sözlerine, “Parev Sevgili Hrant, Parev acılarda kardeş olduğumuz sevgili Dink Ailesi, Merhaba
Hrant Dink’i “unutturmamak” için katledildiği yerde birleşen tüm yürekler. Merhaba, bu toprakların aydınlık insanları. Bugün Hrant Dink’in katledilişinin 9. yılı. Bu 19 Ocak’ta da yine “Hrant için, adalet için!” diyerek bir aradayız. Çünkü; faili devlet olan bu cinayetin tüm boyutlarıyla aydınlatılarak adaletin sağlanması 9 yıldır engellenmeye devam ediyor.” diyerek başladı.
Ocak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü; Türkiye’de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyasi irade yok. Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği ya da yönlendirdiği suçlarda sanıklar korunurken, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki adli ve idari uygulamalar kesintisiz devam ediyor. Çünkü Hrant Dink, Ermeni kimliğini savunduğu için, barışın ve kardeşliğin sağaltıcı dilini kullandığı için, özgür, eşit ve adil bir ülke istediği için devlet nezdinde hala tehlikeli bir düşman.
Hrant Dink’in katledilmesinden önce devlet, hükümet, yargı, ana akım medya işbirliğinde yaratılan zehirli atmosfer bugün de toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl çözümü yönünde çaba gösteren herkesi hedef almayı sürdürüyor. Bugün de, tek kimlik dayatmasıyla insanları aynılaştırmak isteyen devlet politikalarına biat etmeyenler, kan mevsiminde yaşatılıyor.
Öyle bir kan mevsimindeyiz ki, artık ölülerimizi sayamaz olduk. Bebekler gözlerinden, minik çocuklar enselerinden devlet kurşunuyla öldürülüyor. Ölü bedenlerin toprağa verilmesi engelleniyor. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan sokağa çıkma yasaklarında Kürtlerin ölülerinin sokakta çürümesi hepimize izlettiriliyor. Yalanlarla zehirledikleri toplumun bu hukuk dışı, vicdan dışı, insanlık dışı uygulamalara rıza göstermesi isteniyor. Selam olsun muktedirin yalanları karşısında hakikati söyleyenlere!
Selam olsun hak, hakikat ve adalet için, iktidara “Bu suça ortak olmayacağız” diyenlere! Yalnız dirilerimizden değil, ölülerimizden de korkuyorlar. Bu yüzden Hrant’ı ve katledilen diğer evlatlarımızı unutmamızı istiyorlar. Bu yüzden Cumartesi Anneleri’ni mezarsızlığa mahkum ediyorlar. Bu yüzden 1915’ten günümüze insanlığa karşı işledikleri tüm suçları inkar ediyorlar. Ölülerimizin hakikatinden korktukları için toplumu, “kurgulanmış resmi hafızanın esiri yapmak istiyorlar. Türkiye’yi birbirinin acısına, hakkına, hukukuna yabancılaşmış, toplum olma vasfını kaybetmiş topluluklar ülkesi haline getirmek istiyorlar. Bunun için hak aramamızın kanallarını kapatıyor, barışın toplumsallaşmasını engelliyorlar. Hrant’ımızı sırtından vurarak Halaskargazi Caddesi üzerinde, Tahir’imizi ensesinden vurarak Dört Ayaklı Minare’nin dibinde yüzükoyun düşürenler, onlarla birlikte, hak mücadelemizi de vurmak istediler. Ama onlara sözümüzdür; hakikatin, adaletin ve barışın egemen olması için yürüttükleri mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. “Ama”sız, “fakat”sız hiçbir ölümü kabullenmeyeceğiz. Israrla silahların susmasını, tüm sorunlarımızın konuşarak çözülmesini isteyeceğiz. İnsan hak ve özgürlüklerinin tanındığı, korunduğu ve geliştirildiği bir durum olarak gördüğümüz barışta ısrar edeceğiz.
Yok sayılan, inkâr edilen, yüzleşilmeyen her suçun bir sonrakini hazırladığının bilinciyle hakikati yaşatacağız.
Halkların onurunu hedefleyen zulüm mekanizmaları karşısında susmanın, toplumsal bir suç ortaklığı olduğunun bilinciyle susmayacağız. Baskı rejimlerinin tüm gücünü saldıkları korku üzerinden var ettiklerinin bilinciyle korkmayacağız!
Bu toprakları insanlık suçluları için korunaklı bir cennet, hak ve özgürlük talep edenler için güvencesiz bir cehenneme dönüştürenlerden hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz.
Hiç şüphe yok ki bu toprakların kardeşlik ve özgürlük ülkesi olmasını engellemeye çalışanlar kaybedecek, acılarla sınanmış insanlarımız kazanacak; herkes için eşitlik, özgürlük ve barış düşümüz
gerçekleşecek. Gözaltında kaybedilen evlatlarımız için, Avukatımız Tahir Elçi için, Roboski için, Gezi için, Suruç için, Ankara için, Sur için, Hrant için, Hakikat için, adalet için, barış için!” Aynı günün akşamı saat 19.00’da Nor Zartonk, AKA-DER, Kaldıraç, Halkevleri, ÖDP, EHP, HDP İstanbul, Yeniyol, DİSK Basın-İş, EMEP tarafından Agos gazetesi önünde Barış ve Adalet nöbeti gerçekleştirildi. Eylemde kurum temsilcilerinin konuşmalarının ardınsan Hrant Dink ve Tahir Elçi’yi anlatan sokak tiyatrosu ile eylem sonlandırıldı.
ANKARA
Hrant Dink’in katledilmesinin 8. yılında Ankara’da düzenlenen anma programı öğle saatlerinde başladı. Programı, akşam saatlerinde Sakarya Caddesi’nden Adalet Bakanlığı’na yapılacak olan yürüyüş ile bitirmek isteyen kitleye polis saldırdı. Ankara’da anma programı, öğle saatlerinde Sakarya’da açılan Hrant Dink ve Ermeni Soykırımı Fotoğraf Sergisi ile başladı. Saat 14’te Birgün Gazetesi
önünde toplanan kitle, fotograğ sergisinin bulunduğu Sakarya Caddesine yürüdü. Yapılan konuşmaların ardından, TİYATROJ Hrant’ın Canlandırıldığı bir sokak oyunu sergiledi.
Sokak oyunu sonrası, saatler 15.00’i gösterdiğinde, Hrant Dink’in katledildiği saatte kitle saygı duruşuna geçti. Sakarya Caddesi’nde akşam saatlerinde yapılacak olan toplanmaya kadar müzik dinletisi yapıldı. Saat 18’de Adalet Bakanlığına yürüyerek siyah çelenk bırakmak üzere Sakarya Caddesinde toplanıldı. Yürüyüşe geçen kitlenin önü polis tarafından kesildi.
Polis amiri: “Hepimiz işi gücü bırakıp Hrant’ı kim öldürdü onu mu arayalım?”
Eylem komitesi, polisin bu tutumu üzerine başka bir güzergâh üzerinden Bakanlığa yürüme kararı aldı. Polis, kitlenin kararlılığı karşısında geri adım attı. Kitle Kızılay üzerinden Bakanlığa yürüyüşe geçti.
Güvenpark’a gelindiğinde, polis trafiği gerekçe göstererek kitlenin önünü yeniden kesti. Basın açıklamasının Bakanlık önünde değil Güvenpark’ta yapılmasını isteyen polis, kitleye saldırdı.
Biber gazı ve tazyikli su kullanan polis, Kızılay meydanına giden yolları kapatarak gözaltı yaptı.
8 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Gözaltına alınanlardan birinin yaşı itibariyle çocuk şubeye
götürüldü. Gözaltına alınanların ifadesi alındıktan sonra Adlî tıpa götürülecekleri, yapılacak işlemlerden sonra yedisinin serbest bırakılacağı bir kişinin ise sabah savcılığa çıkartılacağı öğrenildi.
İZMİR
İstanbul’da gazeteci Hrant Dink öldürülmesinin 9’uncu yılında İzmir’de anıldı. “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” diye slogan atan grup, basın açıklamasının ardından dağıldı. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, suikastın 9. yıldönümünde Alsancak Semti Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde anıldı. İzmir emek, Barış ve Demokrasi Güçleri öncülüğünde toplanan yaklaşık 500 kişi, sık sık “Katil devlet hesap verecek”, “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz”, “Yaşasın halkların kardeşliği” diye slogan attı.
Hrant Dink için Agos önünde buluştular. Grup adına basın açıklamasını Barış ve Demokrasi
Güçleri dönem sözcüsü Melih Yalçın yaptı. Yalçın, “Cinayetin üzerinden oyalama ve yalanlarla
dolu 9 yıl geçti ama adalet arayışımız hala sürüyor. Yıllarca süren müsamere gibi bir yargılamanın sonucunda sadece iki tetikçi cezalandırıldı. Buna karşın Hrant’ı açıkça hedef gösterenler ise cezasız kaldı. Bu cinayete bir şekilde adı karışan herkes ödüllendirildi, terfi ettirildi, istihbarat daire başkanı ve vali yapıldı. 26 bürokratın bu cinayetteki sorumluluklarını ortaya çıkartan Cumhuriyet Savcısı görevinden alındı. Sevgili dostumuz, kardeşimiz Hrant, yüz yıldır maruz kaldığı soykırım ve yaşadığı acılar inkar edilen, özür dilenmediği için yaralarını saramayan Ermeni halkının onurlu bir evladıydı. Her türlü tetikçiliğe, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşıydı. Bugün yaşasaydı, sokağa çıkma yasaklarına, sivil, kadın ve çocuk ölümlerine ‘Hayır’ derdi. Maalesef onun kanı hala yerde duruyor. Biz direnmedikçe, bu ülkenin karanlıklarından aydınlığa çıkması, 1915’den Roboski’ye, Soma’ya, Cizre’ye, Sur’a ve Suruç’a kadar yaşanan tüm acıların son bulması mümkün olmayacaktır” dedi. Açıklamanın ardından bir süre slogan atan grup daha sonra dağıldı.
Avukat Ebru Timik Berkin için açlık grevinde
Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı fişeğiyle yaralanan ve 269 günlük yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan’ın katlillerinin yargı önüne çıkartılması için Elvan ailesinin avukatı Ebru Timtik açlık grevine başladı. Açlık grevi Berkin Elvan’ın başına gaz fişeğinin isabet ettiği, Okmeydanı- Gaziler Sokak’ta kurulan çadırda yapılıyor.
Suruç katliamının 6.ayında, hayatını kaybedenler Ankara’da anıldı
Bugün’de Ankara Yüksel Caddesinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu basın açıklaması düzenledi. Devrimci kurumların destek verdiği açıklamada: ”20 Temmuz gibi yüreğimnize düştü ateş. Canlarımızı, kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı kaybettik. AKP destekli faşist DAİŞ çetesi hain bir saldırı ile elimizden aldı onları. Onlar ki güneşin çocuklarıydı, onlar yaşamın kaynağıydı. Kobane’ye yeniden inşaya gidecekler, yaşamı, umudu, devrimi Rojava topraklarında büyüteceklerdi. Eli kanlı saray ve onun kana susamış çetesi DAİŞ yoldaşlarımızı Suruçta katletti.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın devamında: ” Bugün aynı saray katliamdan sonra defalarca ve defalarca operasyonlarıyla bizleri yıldırmaya çalıştı. Aralarında Suruç’ta yaralanan yoldaşlarımızın da bulunduğu birçok
yoldaşımız ev yurt baskınlarıyla gözaltına alındı. Saray, SGDF’ye savaş açmış ve bu savaşı günbegün derinleştirmeye başlamıştır. Biz Kürt halkının onurlu mücadelesini sahiplendiğimiz için, biz Ortadoğu halklarının umudu olan Rojava devrimine yüzümüzü döndüğümüz için, biz kadın özgürlük mücadelesinin cins bilinci ile ileri taşımak istediğimiz için biz Gezinin çocukları olarak mücadele yolunda emin adımlarla ilerlediğimiz için, biz saray kaybedecek gençlik kazanacak dediğimiz için katledildik, gözaltına alındık, tutuklandık. Yıldıramadılar, korkutamadılar, mücadeleden vazgeçiremediler. Korkuları büyük, sonları yakın, elleri kanlı. Amed’de Suruç’ta, Ankara’da, Cizre’de, Silopi’de, Sur’da, Silvan’da ve daha nice yerde elleri; doğmamışların, çocukların, kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin kanına bulaşmış. Korkuyorlar, tek tek tüm yoldaşlarımızın, tek tek tüm ezilenlerin hesabınısoracağımızı biliyorlar ve korkuyorlar.” denildi.
Açıklamada, “Katil devlet hesap verecek”, “Suruç’un hesabı sorulacak” sloganları atıldı. Ardından Suruç’ta katledilen 33 gencin isimleri okundu ve “ölümsüzdür” sloganları atıldı. Eylemde SGDF, Özgür Genç Kadın, Sosyalist Kadın Meclisleri, Kaldıraç, AKA-DER ve HDP yer aldı.
Direnişteyiz.org
10 Ekim Ankara Katliamı’nın üçüncü ayında hayatını kaybedenler şehir şehir anıldı. Unutmak, Affetmek yok!
ANKARA
Ankara katliamında hayatını kaybedenlerin aileleri,
yakınları ve demokratik kitle örgütü, siyasi partiler
katliamın gerçekleştiği tren garı önünde saat 10.04’te
anma gerçekleştirdi. Saldırının gerçekleştiği meydanda
yapılan anma etkinliği kitlenin selamlanması
ile başlandı. Ardından katliamda ölümsüzleşenler
için saygı duruşu yapıldı. Toplanma öncesi ise alanın
güvenliği için güvenlik kordonu oluşturuldu.
Eylemde kurumlar adına konuşan KESK Eş
Genel Başkanı Şaziye Köse şunları söyledi: ‘‘Cumhuriyet
tarihinin en büyük katliamını üzerinden tam
üç ay geçti. Hala ilk günkü gibi yüreklerimiz acıyor,
yüreklerimiz yanıyor. Öfkeliyiz, çünkü aklımızla
alay edercesine katliam adli bir olaya indirgenmeye
ve zamana yayılmaya çalışılıyor.”
Köse’nin konuşmasının ardından, katliamda
yaşamını yitirenlerin yakınları konuştu.
Sarıgül Tüylü‘nün eşi Celalettin Tülün “onlar
birer tohumdular yeniden yeşerecekler” dedikten
sonra kardeşlik çağrısı yaparken, Meryem Bulut’un
oğlu Lokman Bulut ise cumhuriyetin katliamcı tarihine
vurgu yaparak katliamları kınadı. Fevzi Sert’in
abisi Saadettin Sert de kardeşi için bir şiir okuyarak
katledilenleri andı. Gökhan Alpaçay’ın kardeşi ise
konuşmasında “Zalimin amacı bizleri korkutmak,
susturmak” diyerek hiçbir suçun adaletsiz kalmayacağını
belirtti. Ardından “Bugün burada bin kişiyiz
ama yarın ne olur bilinmez, günü gelir katliamların
hesabı sorulur, hiçbir koltuk kalıcı değildir, bu insanların
kanları senin elinde, bu insanların kanı seni
boğacak” dedi. Ardından Korkmaz Tetik’in babası
da kısa bir konuşma yaptı.
Katliamda yaşamını yitirenlerin isimlerinin
ve resimlerinin olduğu yere karanfiller bırakılarak
anma sonlandırıldı. Anma eylemi bitirildikten sonra
hastanede tedavisi devam eden yaralılara ziyaret
gerçekleştirildi.
İSTANBUL
İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu Kadıköy
İskele Meydanı’nda anma eylemi düzenledi.
Eylem öncesi güvenlik zinciri oluşturularak eylem
alanına girenlerin üzeri arandı. Eylemde katliamda
yitirilenlerin fotoğraflarını taşınırken, yapılan konuşmalarda
Kürt illerindeki katliamlar, baskı ve yasaklar
ile göçmenlerin yaşadığı sorunlara değinildi.
Ferhat Tunç’un yaptığı konuşmanın ardından
basın metni okundu. İstanbul Emek ve Demokrasi
Koordinasyonu’ndan Güven Gerçek’in okuduğu
basın açıklamasında Ankara Katliamı’nı gerçekleştirenlerin
Kürt kentlerinde de katliam yaptıkları
belirtildi. Açıklamada “100 arkadaşımızı kaybettiğimiz
Ankara Katliamı’nın üzerinden 3 ay geçmesine
rağmen sorumluların bulunması ve açığa çıkması
açısından hiçbir ilerleme yok. Barış sloganları
atarak, halaylar çekerek, pankartlarımız ve bayraklarımızla
toplandığımız garın önünde içimizde bomba
patlatılmasının üçüncü ayı. Bu vahşeti unutmayacağız,
unutturmayacağız. Arkadaşlarımızın ölü bedenAylık
Devrimci 18 Sosyalist Dergi
lerinin üzerine örttüğümüz pankartları ve bayrakları
toplayarak çıktık alanlara. Onların anısıyla, mücadele
azmiyle buradayız. Hep alanlarda olacağız ve asla
unutmayacağız; Suruç’u, Diyarbakır’ı, Ankara’yı”
denildi. Kürdistan’da yapılan katliamlara ve orada
sürdürülen direnişe de değinildi. Açıklama “Bizler
bu ülkenin emekçileri ve ezilenleri olarak, inkarcı ve
savaş yanlısı politikalara karşı, emperyalist saldırganlığa
karşı barış, kardeşlik ve özgürlük mücadelemizi
sürdüreceğiz” sözleriyle sonlandırıldı.
Eylemde “Savaşa hayır barış hemen şimdi!”,
“Barış şehitleri ölümsüzdür!”, “Saray savaş halklar
barış istiyor!”, “Hırsız katil AKP!”, “Katil devlet
hesap verecek!”, “Bijî berxwedana Cizire!” ve “Katil
IŞİD işbirlikçi AKP!” sloganları atıldı. Alana kızıl
karanfiller bırakıldıktan sonra eylem bitirildi.
İZMİR
10 Ekim Ankara Katliamı’nın üçüncü ayında İzmir
Alsancak Garı önünde saat 10.04’te (katliamın olduğu
saatte) anma düzenlendi. İzmir Emek ve Demokrasi
Güçleri olarak düzenlediği ‘Ankara Katliamını
Unutmadık, Unutturmayacağız’ eyleminde bir gün
önce ‘Bir isim de sen yaz’ sloganıyla çağrı yapan
İzmir Halkevleri’nin hayatını kaybedenlerin adını
renkli kumaşlara yazdığı dev pankart açıldı.
Basın açıklamlarının ardından pankart Alsancak
Garının duvarına asılmak istendi. Ancak Renkli
kumaşlara ölenlerin isimlerinin yazılı olduğu pankart
Gar duvarına asılırken polis müdahale etti. Polis
engellemesine rağmen anma eylemi bitene kadar
pankart gar duvarında asılı kaldı.
Anmada kurumlar adına basın açıklamasını Makine
Mühendisleri Odası İzmir Şube Sekreteri Melih
Yalçın okudu. Yalçın şöyle dedi: “Diyarbakır, Suruç
ve Ankara katliamları bugün Kürt illerinde devam
ediyor. Ülke tarihinin en büyük saldırısının üzerinden
tam üç ay geçti. Bu sürede ne failler bulundu, ne
işbirlikçileri. Sorumlular hakkında yaptığımız suç
duyuları sonucunda bir soruşturma dahi açılmadı. Bu
süre içinde ne acımız, ne de öfkemiz dindi. Kendi iktidarı
için yüzlerce insanı katletmekten çekinmeyen
AKP iktidarı yalanlarının, soygunlarının, talanlarının,
katliamlarının ve zulmünün duyulmaması için
bugün basın emekçilerini işten attırıyor, gözaltına
alıyor, tutuklatıyor, işkence ediyor. İzmir Emek Barış
ve Demokrasi Güçleri olarak buradan bir kez daha
katliamın fail ve işbirlikçilerinden hesap soracağımızın
sözünü veriyoruz.”
Açıklamanın ardından ”Katil devlet hesap verecek”,
”Ankara’yı unutma unutturma” ve ”Faşizme
karşı omuz omuza” sloganları atılırken, gar önünde
yapılan kısa süreli oturma eyleminin ardından eylem
sonlandırıldı.
BURSA
Katliamda yaşamını yitirenler KESK’in çağrısıyla
Bursa’da anıldı. Bursa Heykel Meydanı’nda bir araya
gelen onlarca kişi, katliamın yaşandığı 10.04’te
saygı duruşunda bulundu.
Katliamın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen
faillerin halen ortaya çıkarılmadığına dikkat çekilen
eylemde, katliamda yaşamını yitirenler için saygı
duruşunun ardından yaşamını yitirenler için yere
karanfiller bırakıldı. Eylemde kırmızı karanfillerin
yanı sıra katliamda ölenlerin resimleri taşındı. ’Barış
için gittik, katledildik, hesabını soracağız’ yazılı
pankart açan KESK üyeleri, slogan atarak katliama
tepki gösterdi.
Kurumlar adına açıklama yapan KESK Şubeler
Platformu Dönem Sözcüsü Süleyman Ayyılmaz,
katliamın üzerinden üç ay geçtiğini hatırlatarak,
saldırının emekçiler, yoksullar, kadınlar, gençler ve
geleceğe umutla bakanların barış talebine yönelik
olduğunu her fırsatta hatırlatmaya devam edeceklerini
söyledi. Ayyılmaz, Kürt illerinde süren devlet
ablukasına ve katliama da dikkat çekti.
Taleplerini de sıralayan Ayyılmaz, “Bağımsız,
özerk kuruluşlarca objektif ve insan hakları etiğine
uygun bir soruşturma yürütülmelidir. Bu talebimizin
karşılık bulması için çabamız ve girişimlerimiz
devam etmektedir” diye konuştu.
Davanın peşini bırakmayacaklarını vurgulayan
Ayyılmaz, “Katillere ve katliamlara inat yılmayacağız,
sinmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz. Biz bıkmadan,
usanmadan tüm ülkeye gerçekleri anlatacağız.
Barış karanfili yoldaşlarımız, kardeşlerimiz, canlarımızın
bize miras bıraktığı barış mücadelesi bayrağını
yükseltme sözünü yineliyoruz” dedi.
Aylık Devrimci 19 Sosyalist Dergi
ÇANAKKALE
Ankara katliamında yaşamını yitirenler katliamın
üçüncü ayında Çanakkale’de anıldı. Çanakkaleliler
KESK, TMMOB, DİSK ve TTB’nin çağrısıyla
İskele Meydanı’nda toplandı. Anma İskele Meydanı’nda
bulunun barışın kanatları heykeline katliamda
yaşamını yitirenlerin isimlerinin yazı olduğu kağıtların
asılmasıyla başladı. Ardından Nazım Hikmet’in
“Zafere Dair” şiirinin okunmasının sonrasında basın
açıklaması geçildi.
ANTALYA
Ankara katliamı üçüncü ayında Antalya Üç Kapılar’da
anıldı. Eylemde güvenliği sağlamak amacıyla,
güvenlik kordonu oluşturuldu ve görevlilerin kontrolüyle
giriş yapıldı. Eylemde ‘Katli tanıyoruz hesap
soracağız’ pankartı açıldı. Polisin barikat kurarak
yolu kapatması üzerine, yapılan basın açıklamasında
AKP’nin savaş ve terör atmosferini, iktidarlarını
sürdürmek için temel bir yol olarak benimsediğine
vurgu yapılırken, “Bizler bu ülkenin devrimcileri,
emekçileri, Alevileri, hakkını arayan Kürt yoksulları
olarak biliyoruz ve inanıyoruz ki bizleri yıldıramayacaksınız.
Katliamlar üzerine kurduğunuz düzeninizi
yıkana kadar mücadele edeceğiz” denildi.
“Ankara’yı unutma unutturma, Ankara’nın hesabı
sorulacak, faşizme karşı omuz omuza” sloganlarının
ardından eylem sonlandırıldı.
ADANA
Ankara Katliamının üçüncü ayında Adana TÜ-
YAP kitap fuarında Barış Şehitleri anıldı.
Adana KESK, DİSK, ADANA TABİPLER
ODASI’ nın çağrısıyla kitap fuarında toplanıldı ve
basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında Kürdistan’daki
suren ablukaya ve yaklaşık 30 gündür
süren ablukadan bahsedildi.
Reyhanlı, Suruç, Diyarbakır saldırılarının
aydınlatılmaması, dosyaların daki gizlilik kararı
Ankara’ya zemin hazırlandığı vurgulandı. Ankara’
da ölenlerin ve yaralananların haklarının aranacağı
ve davalarının takipçisi olunacağı vurgulandı.
MERSİN
Ankara Katliamı’nın 3. ayında Mersin’de Emek ve
Demokrasi Platformunun çağrısıyla anma yapıldı.
Anayasa Ankara’da yaşamını yitiren Ali Deniz Uzatmaz’ın
babası, Gazi Güray’ın eşi ve kızı da katıldı
Anma 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Ardından Mersin Emek ve Demokrasi Platformu
dönem sözcüsü Kenan Hazar söz aldı. Hazar , “Bu
katliamı yapanlardan buna ortak olanlardan bu güne
kadar ne bir hesap soruldu ne de adaletin önüne
çıkarıldı. Biz kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımıza söz
veriyoruz, bu katliamın sorumluları hesap verene
kadar takipçisi olacağız. Saldırganların hedefi
emektir, barıştır, demokrasidir. Bu ülkenin başbakanının
80 milyon yurttaşın güvenliğinin kimlerin
elinde olduğuna dair açıklamaları ,ibret verici
örnekleri hafızalardan silinmeyecektir .Soruyoruz 10
Ekim’den 22 gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü
‘nün yazışmalarında Ankarada canlı bomba eylemi
yapılacağı bilgisi olmasına rağmen neden önlem
alınmadı? Herhangi bir güvenlik zafiyeti yoktur,
derken bu katliam nasıl gerçekleşti? 10 ekim Ankara
Katliamı’nın üzerinin örtülmesine Anlara’nın kirli ve
karanlık dehlizlere hapsedilmesine izin vermeyeceğiz,
her zaman faşizme karşı omuz omuza olacağız “
sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Ardından Mersin CHP Gençlik Kolları Başkanı
sözü aldı. “Barışın kardeşliğin sevginin kurulması
için kimsenin ötekileştirilmedigi bir ülke için mücadelemiz
sürecek. Barışı getirmek için yola çıkan
yoldaşlarımıza her daim hatırlayacağız.Sözlerini “Bu
ülkenin doğusunda güneş doğmadan batısı asla aydınlanmaz.
Bu ülkenin doğusunda güneydoğusunda
‘barış ‘ diye haykıranlar katledildi.” şeklinde tamamlayarak
Kürdistan’daki katliamlara dikkat çekti.
Anma “Biji Bıratıya Gelan”, “Şehit namırın”
sloganlarıyla son buldu.
ANTAKYA
Defne ilçesine bağlı Armutlu Mahallesi’nde bir araya
gelen yüzlerce kişi Ankara Katliamı’nda yaşamını
yitirenleri anmak ve Kürt illerindeki yürütülen savaş
politikalarına karşı yürüyüş gerçekleştirdi. Halk
Meclisleri, Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisleri,
Halkevleri, HDP, AKA-DER, Toplumsal Özgürlük
Parti Girişimi, ESP ve Mücadele Birliği’nin “Katilleri
biliyoruz, Hesap Soracağız” çağrısıyla Antakya
halkı; Ahmed Alkhaldi’yi (Ahmed el-Haldi), Necla
Duran ve Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenleri
anmak için Ahmet Atakan sokağında buluştu.
Buluşma yerine farklı kollardan yürüyüş halinde
Aylık Devrimci 20 Sosyalist Dergi
gelen kitle, AKP’nin Kürdistan’da uyguladığı savaş
politikalarına karşı tencere tavayla, alkışlarla zılgıtlarla
ses çıkararak Uğur Mumcu Bulvarına meşaleli
yürüyüş düzenledi. Ankara, Suruç ve Diyarbakır’ı
simgeleyen meşaleler kortejin önünde yerini aldı.
‘‘Devrim şehitleri ölümsüzdür’’, ‘‘Katil Akp hesap
verecek’’, ‘‘Nihnee Necla, nihnee Ahmet’’( Necla
Duran ölümsüzdür, Ahmet ölümsüzdür) Türkçe ve
Arapça sloganlar eşliğinde Uğur Mumcu Bulvarına
düzenlenen yürüyüşte güvenlik kordonu oluşturarak
güvenlik sağlandı.
Uğur Mumcu Bulvarı’nda anma etkinliği saygı
duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından kitle
forum düzenlerken, ilk olarak Halkevleri Genel
Merkez Yöneticisi Eylem Mansuroğlu söz aldı.
Mansuroğlu, katliamların her geçen gün meşrulaştırıldığına
dikkat çekerek, Ankara, Suruç, Lazkiye ve
Kürt illerinde AKP ve cihatçı gruplara karşı verilen
devrimci direnişe destek verilmesi çağrısında bulundu.
Mansuroğlu, Van’da 12 gencin infaz edildiğini de
hatırlatarak, infazlara karşı sokağa çıkma çağrısında
bulundu.Ardından konuşan ESP üyesi Murat Kılıç
da, devletin hendekleri bahane ederek halka dönük
saldırılarını meşrulaştırmak istediğini vurgulayarak,
şöyle devam etti: “Gezi’de, Suruç’ta, Ankara’da
hendek mi vardı?” diye sordu.
Ardından konuşan DÖB üyesi Ufuk Şan ise,
Kürdistan halkının özyönetim direnişlerini selamlarken,
Ankara katliamında katledilen Filistinli Ahmet
Alkhaldi’nin ev arkadaşı Garip Narsin, Alkhaldi’nin
ailesinin gönderdiği mesajı okudu. Narsin, Alkhaldi’nin
mücadelesini büyütme çağrısında bulundu.
Direnişteyiz.org-sendika.org-e4haber.com
Venezuela seçimlerinde sağ muhalefet mecliste çoğunluğu sağladı
Yapılan seçimlerde 147 sandalyeli Meclis’te, sağ kanat muhalefet partisi MUD (Demokratik Birlik Masası) 99 sandalye elde etti. Mevcut iktidar sosyalist koalisyon GPP ise 46 vekil çıkardığı açıklandı.
Venezuela Başkanı Nicolas Maduro yaptığı açıklama ile demokrasiye saygı duyacaklarını ve sonucu tanıdığını açıkladı. Ulusa yaptığı seslenişte yenilgiyi kabul ettiğini belirten Maduro, sonuçlardan hükümetine karşı yürütülen ekonomik savaşı sorumlu olduğunu ifade etti. Böylece sağ muhalefet, Chavez liderliğindeki Sosyalistlerin iktidara geçtiği 1998’den bu yana ilk kez parlamentoda çoğunluğu elde etmiş oldu.
Diğer taraftan MUD koalisyonunun önemli isimlerinden ve eski Devlet Başkanı adayı Henrique Capriles, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Sonuçlar beklediğimiz gibi. Venezüella kazandı. Bunun geri dönüşü yok” dedi.
Yüksek petrol gelirinin de desteğiyle gelir adaletsizliğinde ve yönetimde halkın katılımında emekçiler lehine en ileri adımları atan, Latin ülkelerin ABD karşısındaki siyasi entegrasyonunda lider rolü oynayan Venezuela’da sağcıların mecliste çoğunluğu almasının hem siyasi hem de halkların mücadelesi açısından psikolojik etkisinin büyük olacağı dile getiriliyor.
Özellikle Chavez’in ölümünün ardından siyasi kutuplaşmanın derinleştiği Venezuela’da Ulusal Meclis’te çoğunluğu sağ muhalefetin kazanması durumunda referandum kararı çıkartarak 2019’da yapılacak Devlet Başkanlığı seçimlerini erkene alarak 2016’da yapmayı hedeflediği tartışılıyor.
Maduro: “Seçimi muhalefet değil karşı devrim kazanmıştır, mücadele şimdi başlıyor”
Venezuela Devlet başkanı Nicolas Maduro, pazar günü yapılan seçimler ile ilgili yaptığı açıklamada, seçimi muhalefetin değil karşı devrimin kazandığını vurgulayarak, sosyalizm için mücadelenin şimdi başladığını belirtti.
Maduro, seçim sonuçlarını tanıdıklarını belirterek, anayasa ve demokrasinin galip geldiğini ifade etti. Maduro, hiçbir sorun çıkmadan gerçekleştirilen oy verme sürecinin 16 yıllık dönüşümün, yeni bir şey yaratmanın ve devrimin bir eseri olduğunu söyledi.
Seçim sonuçları açıklanmadan zafer kutlamalarına başlayan sağ bloku Venezuela’ya karşı devam eden “ekonomik savaşı” sonlandırmaya ve kanunlara saygı göstermeye çağıran Maduro, Bolivarcı devrime ve PSUV’a destek verenleri de bu yenilgiden ders çıkarmaya çağırdı.
Maduro, “Bugün bir savaşı kaybettik; ama yeni bir sosyalizm için mücadele şimdi başlıyor. Bunu eyleme geçmek üzere uyanmamız için bir tokat olarak görüyoruz. Şimdi yeniden doğuş zamanıdır.” diye konuştu.
Maduro’nun devlet başkanlığı için görev süresi 2019’da bitiyor.
Maduro Venezuela seçimlerinden sonra ‘Tartışma, istişare ve eylem’e çağırıyor
Maduro devlet televizyonunda yaptığı konuşmada stratejileri birleştirme ve Bolivarcı hareketi güçlendirme çağrısı yaptı.
Seçimlerin ardından konuşan Maduro, Bolivarcı hareketi ‘güçlendirmek’ üzere bir dizi istişare yöntemini devreye sokmaya çağırdı. Maduro toplumsal hareketler, Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) ve diğer devrim yanlısı parti ve örgütler arasında bir eylem planı ortaya çıkarmak için tartışma ve fikir üretiminin gerekli olduğunu belirtti.
Başkan sağcı MUD’un parlamentoda güçlü bir çoğunluk elde etmesinin ardından kabinesinin bir dizi karar aldığını ve eylem takvimi oluşturduğunu ifade etti. “Oyların yüzde 43’üne sahibiz… karşı devrim dün tahta geçti, şimdilik” diyen Maduro, bu kaybın kısa vadeli olduğunu ve devrimin kazanımlarının korunması gerekliliğini belirterek ekledi: “Aşırı sağın neoliberal restorasyonu için geldiler.”
Bir tartışma ve devrimin gücünün yeninden kazandırılması çağrısında bulunan Maduro’ya göre “Venezuela sağının tek bir programı var: Bolivarcı devrimi yok etmek.”
Bir haftalık bir tartışmanın ardından devrimin birleşik bir stratejisinin hedeflendiğini belirten Maduro birliğe vurgu yaptı. Hafta içerisinde devrimi destekleyen örgütlerin bir araya geldiği bir toplantı düzenlendi ve üyelerinin yerli halklar, işçiler, gençlik, kadınlar ve diğer toplumsal kesimlerden oluştuğu başkanlık konseyleri ile bir araya gelindi.
Erdoğan’ın ‘Hitler Almanyası’ örneği dünya basınında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Hitler Almanyası’ örneği RT, Guardian, Independent, New York Times, Business Insider, El Arabiya gibi birçok basın kuruluşunun gündeminde yankı uyandırdı.
Rusya’nın 5 dilde yayın yapan televizyonu RT, “Erdoğan, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesine yönelik arzusunu bir kez daha dile getirdi. Bunu yaparken de Hitler Almanyası’nda bu sistemin nasıl işlediğini örnek gösterdi” diye yazdı.
“İktidarda bulunan AK Parti, yeni anayasanın Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesini kolaylaştıracağını düşünüyor. Muhalefetteki partiler ise başkanlık sisteminin Erdoğan’a daha fazla güç vereceği ve onu tek adam yapacağı görüşünde” denilen haberde Türkiye’deki tutuklu gazeteciler ve Güneydoğu’da yaşanan çatışmalar hatırlatıldı.
İngiliz Guardian gazetesi haberi “Erdoğan Hitler Almanyası’nı etkili yönetim örneği olarak bahsetti” diye verdi ve Erdoğan’ın bu sözlerinin iktidarı tek elde toplayacağı yönündeki eleştirilerin artmasına neden olacağını kaydetti.
Erdoğan’ın sembolik bir cumhurbaşkanlığından asıl yöneticiliğe gelmeyi istediğini savunan Guardian, bu durumun da muhalefette bütün gücü elinde tutarak otoriter bir sistem getireceği korkusunu doğurduğunu da kaydetti.
Independent ise, haberinde Erdoğan’ın daha önce de Türkiye’de ‘de facto’ bir başkanlık sisteminin olduğuna dair ifadelerini hatırlattı.
direnisteyiz2.org
Yemenliler 12 Suudi askeri üssünü ele geçirdi
Yemen ordusu ve Halk Komitelerinin son iki gündür bu bölgede Suudi Arabistan güçleri ile şiddetli çatışmalar yaşadığı belirtilen haberde, Yemenlilerin Suudi Arabistan’ın Yemen sınırındaki stratejik öneme sahip Melhame, Redif ve el-Mamud’un yanı sıra çok sayıda askeri üssü de ele geçirdiğini bildirdi.
Suudi ordusuna ait eş-Şebeke askeri üssünü ele geçirildiği de belirtilerek Suudi İçişleri Bakanlığının Yemenlilerle girdikleri çatışmada 3 Suudi askerinin öldürüldüğü açıklandı.
Yemen ordusu ise Necran’ın eş-Şarka bölgesindeki üç Suudi askeri üssünün ele geçirildiğini açıkladı.
Yakın Doğu Haber
Demokratik Suriye Meclisi kuruldu
HSD’nin siyasi temsiliyetini yapacak olan Meclis, federal ve demokratik Suriye’nin inşası için çalışacak. ‘Meclisimiz tüm Suriye’nin umudu olacak’ diyen delegeler, ‘Bütün Ortadoğu’ya örnek olacak bir sistem inşa edebiliriz’ dedi
Suriye ve Rojava’daki çok sayıda muhalif kesimin Rojava Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) öncülüğünde Dêrik’te düzenlediği Demokratik Suriye Kongresi’nde meclisleşme kararı alındı. Rojava ve Suriye’deki çok sayıda siyasi parti, halk ve inanç temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, insan hakları örgütleri, dernekler, emek örgütleri, kadın ve gençlik kurumlarından 103 delegenin katılımıyla Suriye krizinin çözümü için yapılan kongrenin ikinci gününde “Suriye krizinin çözümü için hep beraber” şiarıyla meclisleşme kararı alındı. Meclisin, Demokratik Suriye Güçleri’nin (HSD) siyasi temsilcisi olacağı öğrenildi.
42 Kişilik Meclis
Basına kapalı gerçekleşen kongrenin ikinci gününde yapılan kapsamlı tartışmaların ardından meclisin isminin Demokratik Suriye Meclisi olacağı kararlaştırıldı. Meclisin üye sayısı da 42 olarak belirlendi. Alınan bilgiye göre, 42 kişilik mecliste; Demokratik Özerklik Yönetimi’nden 13, Arap ve Kürt aşiretlerden 1’er kişi, Siyasi Danışma Kurulu’ndan 3, Buğday Dalgası Hareketi’nden 2, Onur ve Haklar Antlaşması’ndan 1, Suriye Demokratik Ulusal Koalisyonu’ndan 1, Şehba (Ezaz, Cerablûs, Bab ve Minbîc) Meclisi’nden 1, Türkmen, Asuri, Arap, Süryani, Êzidîlerden 1, gençlik kotasından 1, Suriye Demokratik Modernite Partisi’nden 1, Sosyalist Demokratik Baas Partisi’nden 1, Cebel Arap’tan 1, Suriye Ulusal Kütlesi’nden 1, bağımsızlardan 5 üye olacak.
Demokratik Federal Suriye
Suriye muhalefetinin Suriye toprakları üzerinde yaptığı ilk kongre olma özelliğini taşıyan Demokratik Suriye Kongresi’nde yapılan tartışmalar; Suriye krizini aşmak için daha çok demokratik federal Suriye üzerinde yoğunlaştı. Gazetemiz baskıya girdiği saatlerde meclisleşme kararının alındığı kongrenin sonuç bildirgesi okunuyordu.
Kongre Delegeleri
103 delegenin katıldığı Demokratik Suriye Meclisi kongresine, 8 muhalif Arap siyasi parti ve örgütü, 21 Kürt muhalif parti ve örgütü ile Süryani, Türkmen, Ermeni, Êzidîler ile Suriyeli kadın ve gençlik temsilcileri katıldı
Arap Örgütleri: Suriye Ulusal Demokratik Uzlaşı Hareketi, Arap Ulusal Konseyi, Suriye Demokratik Modernite Partisi Başkan sözcüsü, Suriye Demokratik Modernite Partisi üyesi, Heyet El-Tensîq, Sosyalist Demokratik Baas Partisi, Buğday Dalgası Hareketi / Kahire Kongresi Diyalog Komitesi, Onur ve Haklar Antlaşması Topluluğu.
Kürt Örgütleri: Demokratik Birlik Partisi (PYD), Kürdistan Liberal Partisi, Kürdistan Özgürlük Partisi, Suriye Kürtleri Demokratik Birlik Partisi (Yekîtî), Kürdistan Komünist Partisi, Suriye Demokratik Barış Partisi, Kürt Wîfaq Partisi, Suriye Kürtleri Sol Partisi, Demokratik Sol Partisi, Kürdistan Emekçiler Partisi, Suriye Kürtleri Demokrat Partisi (Suriye), Suriye Kürdistani Demokrat Partisi, Kürdistan Yeşiller Partisi, Suriye Demokrasi Grubu, Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi, Özgür Ulusal Birliği, Dönüşüm Hareketi, Yenilenme Hareketi, Suriye Kürleri Ulusal Topluluğu, Reform Hareketi, Hasekê İç Barış Komitesi.
Asûrî-Süryani Örgütleri Demokrat Asuri Partisi, Süryani Birlik Partisi, Süryani Kadın Birliği, Süryani Kültür Derneği, Süryani Şehit Aileleri Temsilcileri.
Türkmen, Ermeni ve Süryaniler: *Girê Spî, Sirrîn, Cerablûs ve Şêxler temsilcileri, Girê Spî Halk Toplulukları Temsilcileri, Serkîs Kîforkiyan (Ermeni şahsiyet), Huda Melkon (Süryani ve bağımsız şahsiyet), Girê Spî Öz Yönetimi, Fermandar Elî Heco (Cerablus temsilcisi), Xelîl Welo Şêxo (Şêxler temsilcisi), Reşo Seîd Elî (Sirîn temsilcisi), Ayid Hesen (Girê Spî Halkı Topluluklar temsilcisi).
Kadın Örgütleri: Arap Kadınları Bürosu, Genç Kadın Hareketi, Suriye Kadın İnisiyatifi, Yekîtiya Star, Kadın Koordinasyonu, Rojava Özgür Kadın Merkezi, Sara Kadın Örgütü.
Diğer Kurum ve Örgütler: Suriye Kürt Yazarlar Birliği, Şehit Aileleri Kurumu, Mala Êzîdiyan, Avrîn Derneği, Demokratik Gençlik Birliği, El-Şehba Bölgesi temsilcileri, Halep’in kuzey köyleri, onlarca Arap ve Kürt Aşiret temsilcisi, yazar, işveren ve kanaat önderi.
direnisteyiz2.org