Ana Sayfa Blog Sayfa 257

PYD 6. Kongresini tamamladı: “Bu savaş, insanlığın temel değerlerine karşı yürütülen kirli bir savaşa dönüşmüştür”

Demokratik Birlik Partisi – Partiya Yekîtiya Demokra (PYD) 6. Kongresinin sonuç bildirgesi açıklandı.

Sonuç bildirgesinde “Ortadoğu’da dünya global sistemi çok sıcak ve tümüyle kanlı bir savaş yürütmektedir. Bölgesel siyaset ve çıkarların etkisiyle bu savaş, giderek insanlığın temel değerleri ve prensiplerine karşı her türlü araç ve yöntemin kullanıldığı çok kirli bir savaşa dönüşmüştür. Somutta bu durum kültürel, toplumsal ve insani değerlere yönelik çok ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.” denildi.

“Çalışmalar kapsamında uluslararası sosyalist yapıya katılım olumlu görülmüştür”

Dayanışma çağrısının yükseltildiği bildirgede, dayanışmanın savaşımda önemli bir yer tuttuğu vurgulandı. Kongredekilerin insanlığa karşı saldırılarla savaşmada ısrarlı ve güçlü bir iradeye sahip olduğunun belirtildiği bildirgede, “Suriye krizine ve Ortadoğu’nun içinden geçtiği sancılı duruma çözüm gücü olabilmesi için partinin bu doğru yolunda daha da derinleşip kendini büyütmesi gerektiğine işaret edilmiştir.” ifadelerine yer verildi.

Bildirgede PYD’nin daha geniş kesimlere hitap etmesi gerektiği ve herkesin partisi haline gelmesi için çalışmalar yürütüleceği vurgulanırken, “Kongrede siyasi durum değerlendirmesi yapanlar partinin siyasi ve diplomatik çalışmaları kapsamında uluslararası sosyalist yapıya katılım da olumlu görülmüş, ancak kader tayin edici sıcak savaş gerçeğinin tüm gereksinimlerini karşılayabilmesi için bu çabaların ısrarla devam ettirilip daha güçlü yürütülmesi gereğine dikkat çekilmiştir.” denildi.

“YPG/YPJ siyaseti, siyasi ve manevi açıdan olumludur”

Suriye krizinin çözümüne yönelik Demokratik Suriye Konseyi kurulacağını deklare eden PYD, “Geliştirilen değerlendirmelerde partimizin YPG/YPJ güçlerine, Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi kurumlarına siyasi ve manevi açıdan destek olmayı öngören siyaseti olumlu görülmüştür. Yine partinin Kürtler arası iç ilişkileri de olumlu görülüp bu ilişkilerin daha da geliştirilip derinleştirilmesi gereğine vurgu yapılmıştır.” dedi.

Bunun yanında kongrede Kürdistan Ulusal Kongresinin gerçekleştirilmesi ve dört parçadaki Kürtlerin en üst karar organı olması için PYD’nin, Kürdistan’daki güçlerle daha sıkı ve güçlü ilişkiler geliştirilmesinde aktif rol oynamasının önemine işaret edildiği belirtildi. ”

PYD bildirgede, kongreye katılan tüm Kürdistan güçlerini selamlayarak Kürt Ulusal Kongresinin toplanması yolunda olumlu bir adım olarak gördüklerini de bildirdi.

Kaynak: direnisteyiz.net

 

TC, ABD, Suudi Arabistan’ın da içinde bulunduğu 7’li çete: “Rusya operasyonlarından derin kaygı duyuyoruz”

Suriye’deki iç savaşın ve bölgedeki emperyalist paylaşımın 7’li çetesi olarak adlandırılan ülkeler, Rusya’nın operasyonlarına tek bir ağızdan tepki verdi.

Türkiye, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa,Katar ve Suudi Arabistan tarafından imzalanan ortak bildiride, Rusya’nın sivilleri hedef aldığı iddia edilerek şu ifadelere yer verildi:

“Rusya Federasyonu’nun Suriye’ye askeri yığınağından ve özellikle Rus Hava Kuvvetleri’nin dünden beri Hama, Humus ve İdlib’de sivil kayıplara sebep olan ve hedef olarak IŞİD’i almayan saldırılarından derin kaygı duyuyoruz.

Gerilimi tırmandıran bu askeri faaliyetler, aşırıcılığın ve radikalleşmenin daha fazla körüklenmesinden başka hiçbir amaca hizmet etmeyecektir”

Rusya bir çok kez yaptığı açıklamalarda 7’li çete devletlerin “muhalif grup” olarak adlandırdığı, aralarında Fetih Ordusu, El Nusra, ÖSO gibi çete örgütlerinin de yer aldığı grupların “terörist” olduğunu açıklamıştı.

Yanıt Gecikmedi: “El Nusra, IŞİD ve diğer terör örgütlerini hedef alıyoruz”

Rus uçaklarının Suriyeli muhalifleri de hedef aldığı iddiasına yanıt veren Lavrov, “Hedefimizde El Nusra, IŞİD ve diğer terör örgütleri var” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonlarında El Nusra, IŞİD ve diğer terör örgütlerini hedef aldığını açıkladı. Dün akşam yaptığı basın toplantısı ile Lavrov’un altını çizdiği hususlar, 7’li çeteye de cevap niteliği taşıyor.

Basında yer alan “sivilleri vuruyorlar” iddialarına cevap veren Lavrov, bazı basın organlarının gerçekle bağdaşmayan haberler yaptığını belirterek, Ukrayna krizi sırasında da ülkedeki sıcak çatışmaları göstermek için kullanılan bazı video kayıtlarının yıllar önce Irak’ta çekilmiş olduğunun ortaya çıkması üzerine bu TV kanallarının özür dilemek zorunda kaldığını hatırlattı.

‘Esad’ın Talebiyle Başlattığımız Operasyonun Amacı: Terörizmle Savaş’

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon ve Rusya’nın gerçekleştirdiği hava operasyonlarının aynı amacı taşıdığını vurgulayan Rus bakan, “Suriye lideri Beşar Esad’ın talebi üzerine başlattığımız operasyonun amacı, terörizmle savaştır. Bunu açık bir şekilde ifade ettik. Biz kendi halkıyla savaşanları desteklemiyoruz, teröristlerle savaşıyoruz. Anladığım kadarıyla (ABD öncülüğündeki) koalisyon da IŞİD ve diğer terör örgütlerini düşman ilan etti. Rusya da bunu yapıyor. Amacımız aynı” ifadelerini kullandı.

‘Biz Uluslararası Hukuka Uygun Davranıyoruz”

Sergey Lavrov, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter’ın Rusya’nın Suriye’de yaptığı hava operasyonlarının ‘ateşe körükle gitmek ile aynı’ olduğu açıklamasına da yanıt verdi. Carter’ın görüşüne katılmadığını belirten Rus bakan, “Gerilimli noktalarda, birçok kez ateşe körükle giden taraf asıl ABD’ydi. Biz uluslararası hukuka uygun davranıyoruz” diyerek, “Koalisyon güçleri”nin hukuku çiğnediğine yönelik önceki açıklamalarına da gönderme yaptı.

Lavrov, Rusya’nın Suriye’de hava operasyon düzenleyerek, dikkatleri Ukrayna krizinden başka yöne çekmeye çalıştığı iddiasını ise ‘saçmalık’ olarak değerlendirdi.

‘Irak’tan Davet Gelmedi’

Lavrov, “Militanların mevzilerine düzenlediğimiz hava saldırılarını Irak’a yayma niyetinde değiliz. Bize davet ve istek gelmedi” diye konuştu.

Bakan, “Bildiğiniz gibi biz kibar insanlarız, davet edilmeden gelmeyiz” diye ekledi.

”Esad ve Kürtler dışında hiç kimse IŞİD’le Mücadele Etmiyor”

Putin, Suriye’de teröristlerle savaşan Suriye ordusu ve Kürt milislere yardım yollarını göz önünde bulundurduklarını açıklamıştı.

BM Genel Kurulunda konuşan Rusya lideri Putin ardından ABD Başkanı Obama arasında özel görüşme gerçekleştirmişti. Putin, “Esad ve Kürt milisler dışında hiç kimse IŞİD’le Mücadele Etmiyor” ifadesini kullanmıştı. Suriye krizinin sorumlusunun “Suriyeli muhalifleri” destekleyenler olduğunu belirten Putin, eğit-donat projesine de değinerek ”Onları donatıp eğitiyorlar, sonra da onlar IŞİD’in saflarına geçiyor” dedi. Rusya’nın Suriye’de hava operasyonunun sinyalini o gün veren Putin, kara harekatı düzenlemesinin ise söz konusu dahi olmadığını vurgulamıştı.

Putin, Moskova’nın teröristlerle savaşan Suriye ordusu ve Kürt milislere yardım için başka yolları göz önünde bulundurduğunu, Irak’ın başkenti Bağdat’ta kurulan koordinasyon merkezinin de bunun bir örneği olduğunu söyledi.                                 direnisteyiz.net

 

Eğit-Donat’tan 75 muhalif daha Türkiye’den Suriye’ye girdi

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Direktörü Rami Abdulrahman, “Ankara yakınlarındaki kampta eğitilen 75 kişilik grup cumayı cumartesi bağlayan gece Suriye’nin kuzeyindeki Halep vilayetine girdi” ifadelerini kullandı. Abdulrahman, ‘ılımlı muhaliflerin’ ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun havadan sağladığı destekle birlikte hafif silah ve mühimmat taşıyan araçlarla konvoy halinde Bab El Selam sınır kapısından ülkeye girdiğini söyledi.

Abdulrahman, bu yeni grubun görevinin ise iki ABD destekli birimi ve Sukur el Cebel (Dağ Kartalları) adlı bir gruba destek sağlamak olduğunu belirtti.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan (CENTCOM) General Lloyd Austin, eğit-donat programı kapsamında eğittikleri Suriyeli muhaliflerden sadece 4-5 kişinin IŞİD’e karşı savaştığını açıklamıştı.

Kaynak: direnisteyiz.net

 

Fua ve Kafrya yeniden bombalanıyor

İki köye bir günde 370 füze fırlatılırken, en az beş bombalı araçla saldırıldı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, saldırılar sonrası Fetih Ordusu mensupları ile ordu arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını aktardı. Can kaybı sayısı belirlenemedi.

Fetih Ordusu, haftalardır kuşatma altında tuttuğu köylere ağır saldırıyı 15 Temmuz’da başlattı. Koalisyondan yapılan açıklamada, saldırının, “Zabadani’de ordu ve Hizbullah’ın başlattığı operasyonunun intikamını almak için” yapılacağı belirtilmişti. Daha önce de iki köye bir günde 1200 füze atılmıştı.

Kaynak: direnisteyiz.net

 

FHKC: Abbas yönetiminin Batı Şeria’daki tutumu işgalciye hizmettir

Halk Cephesi konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada FHKC, vahşi saldırı ve dayak konusunda bu güçlerin saydıkları bahanelerin ve yapanların cezalandırılacağına dair açıklamaların hiçbir zaman bu tür cinayetleri meşru göstermeyeceğini belirtti. Yapılanların bireysel bir tutum olmadığına dikkat çeken Halk Cephesi, bunun Filistin Yönetimi’nin takip ettiği bir yol ve yöntem olduğunu, kendi halkına zulmedenlerin doğrudan veya dolaylı olarak işgale hizmet etmiş olacaklarını hatırlattı.

Mescidi Aksa’ya destek için Batı Yakası’nda yapılan birçok gösteri ve yürüyüşe sert bir şekilde müdahale eden Abbas güçleri, bazı göstericileri darp etmiş ve bazılarını da tutuklamıştı. Darp edilenler arasında 10 yaşında Filistinli bir çocuk da bulunuyor.

Kaynak: direnisteyiz.net

 

El Nusra esir aldığı Suriye Ordusu askerlerini öldürdü

Sputnik’te yer alan bilgilere göre 9 Eylül’de İdlib’in doğu kırsalında yer alan Ebu Duhur askeri havaalanını ele geçiren El Nusra, sağ yakaladığı Suriye ordusuna bağlı 50 askeri öldürdü. Nusra, askerleri toplu bir şekilde kurşuna dizdi, askerlerden bazılarının rütbeli oldukları öğrenildi.Öte yandan Nusra’nın elinde bazı askerlerin de sağ olduğu ve İdlip’te cezaevinde tutuldukları öğrenildi.

El Nusra 9 Eylül’de askeri havaalanını ele geçirirken, bazı ordu askerlerini sağ ele geçirmiş, ele geçirdiği askerlerin fotoğraflarını da sosyal medyada yayınlamıştı.

Kaynak: direnisteyiz.net

 

Sermaye ‘krizin’ faturasını işçi sınıfına kesiyor Dev şirketler binlerce işçiyi işten çıkarıyor!

Devasa bir sermaye miktarının spekülatif alanda yığılmasıyla kapitalist ekonominin kırılganlığı giderek artıyor. Sistemin bir halkasındaki dalgalanma zincirin diğer halkalarını da sarsıyor. Japonya, Çin, Rusya gibi halkada ağırlığı olan ülke ekonomilerindeki sert dalgalanma, Yunanistan başta olmak üzere Avrupa’nın Güney bandında yer alan ülke ekonomilerindeki tıkanma bir bütün olarak Dünya tekelci sisteminin kırılganlığını arttırıyor.

Kapitalist tekellerin bu dönemlerde ilk refleksi toplu işçi kıyımlarıyla işçileri işten atmak oluyor.

Burjuva ekonomistlerin ifadesiyle derinleşen kırılganlıktan ABD tekelleri de etkilendi. ‘Amerika Merkez Bankası’nın (FED), bu yıl yapılması beklenen faiz artırımları Amerika için de felakete neden oldu’ denilerek, dev tekelci şirketlerden gelen peş peşe işten çıkarma açıklamaları FED’in faiz politikasıyla da ilişkilendirildi.

Açıklamalara göre işten çıkarmalar en fazla petrol alanında yoğunluk gösterdi. Toplu işçi kıyımında ise 30 bin kişiyi işten çıkaracağını açıklayan Hewlett-Packard (HP) başı çekiyor.

Bu yıl en çok işçi çıkaran 8 şirket şöyle:

  1. HP: Bir dünya devi olan HP bu yıl 30 bin kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Toplam işçi sayısı 300 bin olan şirket, yapacağı işçi kıyımıyla yıllık 2.7 milyar dolar daha fazla gelir elde edilmeyi planlıyor.
  2. SLB: Ucuz petrol her ne kadar araba sahipleri için iyi olsa da, petrol şirketi Schlumberger’ de işçiler için ‘işten çıkarılma’ anlamına geldi. SLB, bu yıl 20 bin işçiyi kapı önüne koyarak HP’nin ardından en fazla sayıda işçi kıyımı yapan şirket oldu.
  3. BHI: Petrol şirketlerine araç-gereç sağlayan Baker Hughes, bu yıl 13 bin kişiyi işten çıkardı.
  4. HAL: Irak işgalinde, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in de ortaklarından olduğu, o dönem Irak’ta Bush yönetiminin ‘tanıdıklara dağıttığı’ milyar dolarlık ihalelerde aslan payını alan petrol ve enerji tekeli Halliburton 11 bin 800 işçiyi işten çıkardı.
  5. CAT: Çin’deki ekonomik sıkıntılar ve ucuz petrolden nasibini alan Caterpillar ise bu yıl 10 bin kişiyi işten çıkardı. 2018’e kadar bu sayının daha da artabileceğini söyleyen CAT, yıllık 1.5 milyar dolar tasarruf etmeyi planlıyor.
  6. A&P: ABD’nin önde gelen süpermarket zincirlerinden A&P, yılsonuna kadar çıkartılacaklarla birlikte toplam 8 bin 500 işçin işine son vermiş olacak.
  7. Microsoft: Şubat 2014‘ten itibaren 25 bin 800 kişiyi işten çıkaran dünya devi bu yıl 7 bin 800 kişiyi işten çıkardı.
  8. RadioShack: ABD’nin perakende elektronik mağaza zinciri RadioShack 6 bin 500’den fazla işçiyi işten çıkardı.

İşçi Gazetesi / 5 Ekim 2015

 

 

Güney Afrika’da 30 bin madenci grevde

Ulusal Maden İşçileri Sendikası’nın (NUM) ile maden patronları arasında sürdürülen toplu sözleşme görüşmelerinde sendika yüzde 14 ücret artışı talep ederken, maden patronları yüzde 5 ile 8.5 arasında ücret artışı önerdi.

Patronların önerisini ciddiyetsiz bularak grev kararı aldıklarını açıklayan NUM Başkan Yardımcısı Nelson Ratshoshi, talepleri karşılanıncaya kadar grevi sürdüreceklerini ifade etti.

Milli ekonomiye zarar paniği!

Devlet yetkilileri, grevin bir aydan uzun sürmesi halinde bunun gerçek bir tehdit olacağını, ülkede yeniden elektrik kesintilerine sebep olacağını ve ekonomiye zarar vereceğini açıkladı.

Geçen yıl platinyum madeni sektöründe 5 ay süren grevin milyonlarca dolar zarara sebep olduğu belirtiliyor.

Güney Afrika’da elektrik üretiminin yüzde 85’i kömürden sağlanıyor. Ülkenin elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 95’ini karşılayan ESKOM’un 30 günlük kömür stokunun olduğu belirtildi. Econometrix Güney Afrika’dan Dr. Azar Jammine grevin uzun sürmesi halinde ekonominin ciddi yara alacağını söyledi.

Her greve bir Tayyip’li AKP!

Grevin etkileyeceği imalat ve madencilik sektörü ülkenin gayri safi milli hasılasında önemli bir yere sahip. Çalışma Bakanlığı’ndan açıklanan verilere göre, madencilik sektörü milli hasıla’nın yüzde 7’sini oluştururken, imalat sektörünün payı ise yüzde 14.

Güney Afrika’ya da bir Tayyip’li AKP’mi gerekli acaba! “Grev, milli güvenliği bozucu bulunduğundan bakanlar kurulu kararıyla 60 gün ertelenmesine!”

Kaynak: AA / İşçi Gazetesi – 5 Ekim 2015

 

İşçiler Mumberry’den ne istiyor?

 

İŞÇİLER MULBERRY’DEN NE İSTİYOR, NEDEN TEŞHİR EDİYORLAR?

İzmir Gaziemir Serbest Bölge’de bulunan ve Mulberry’e çanta üreten SF Deri fabrikası patronu, sendikaya üye oldukları için 14 işçiyi 25 Mart 2015’de işten attı. İşçiler o tarihten beridir üyesi oldukları DERİTEKS sendikası ile birlikte Serbest Bölge önünde hak arayışlarını sürdürüyorlar.

SF PATRONU BİR İLKE İMZA ATTI

Anayasal haklarını kullanarak DERİTEKS sendikasına üye olan işçiler işten atılınca direniş başlattı ve çeşitli eylemlerle seslerini duyurarak hak arayışlarını sürdürdüler.

Fabrikanın başlıca müşterisi durumunda olan ve vizyonunda sendika hakkı da dahil, ‘çalışanların haklarına saygılı olma’ iddiasındaki Mulberry, işçilerin “stratejik” hedefi haline geldi. İşçiler, birçok eylem ve etkinlikle, ‘bak senin iş verdiğin SF, işçileri kölece şartlarda çalıştırıyor, haklarına saygı göstermiyor, biz de sizi teşhir etmeye devam edeceğiz’ demiş oldular.

Mulberry’den ses çıkmazken SF patronu bir ilke imza attı. İşçileri ve sendikayı, “haksız rekabete yol açmak ve ticari çıkarlarını zarara uğratmak” iddiasıyla mahkemeye verdi. Dava kapsamında mahkemeden, isminin geçtiği pankartlara el konulmasını, haberlere erişim engeli getirilmesini istedi. “Mülkün temelini koruyan adalet” patronun talebini ihtiyati tedbir kararı doğrultusunda kabul etti.

SENDİKA EYLEMİ, PATRON BASKIYI BÜYÜTTÜ

SF patronunun işçi ve sendika düşmanı tutumunu sürdürmesine karşı DERİTEKS sendikası, işçilerin işe geri alınması ve sendikanın işyerinde tanınması için bir kampanya başlattı.

DERİTEKS’in de üyesi olduğu yaklaşık 140 ülkede 50 milyon işçiyi temsil eden uluslararası işçi federasyonu IndustriALL devreye sokuldu. Kampanya yoğunlaştırıldı.

İşçiler hakkında ilk davada ihtiyat tedbir koyduran SF Deri patronu, fabrikadan sendikayı silmek için baskılarını yoğunlaştırırken sendikaya ve işçilere toplamda 600 Bin TL’lik haksız rekabet iddiasıyla ikinci bir dava açtı.

DAVA SONUCU EMSAL OLACAK

Daha önce örneği olmayan bu davaların sonucu emsal teşkil edecek.

Mahkemenin patron lehine sonuçlanması durumda sendikaların örgütlenme sürecinin önüne büyük engeller çıkabilecek ve bundan sonra işverenler sendikaya üye oldukları için işten attığı işçilere büyük miktarda tazminat davası açabilecek. Yine aynı şekilde şirketin ya da patronun isminin geçtiği pankartların kullanılması ve haberlere yasak getirtebilecek…

DERİ İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM

Açık ki, bu mücadele deri işçileri ve sendikaları DERİTEKS ile SF patronu arasında yürüyor olsa da esas olarak işçi sınıfı ile sermaye sınıfı arasındaki mücadeledir.

Onlar; ünlü şirketleri, mahkemeleri, devletleri ile bir bütündür. Bizim de sınıf cephesinden tüm güçlerle bu mücadelenin kazanılması için seferber olmamız gerekiyor.

Haydi deri işçileriyle dayanışmayı büyütmeye!

İşçi Gazetesi / 29 Eylül 2015

 

Irak’ta kaçırılan işçiler serbest bırakıldı

Bağdat’ın Sadr bölgesinde Nurol İnşaat’ın yapımını üstlendiği bir stadyumun inşaatında çalışırken kaçırılan Türkiyeli 16 işçi yaklaşık bir ay sonra serbest bırakıldı. İşçilerin, Bağdat’ın 55 kilometre güneyinde Kerbela yolunda, üzerinde yeni elbiselerle, birer Kuran ve zarf içinde 200’er dolar parayla bırakıldıkları belirtildi.

Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakcı tarafından teslim alınan işçiler uçakla Ankara’ya gönderildi.

Irak’ta Şiilerin lideri Mukteda-el Sadr tarafından da serbest bırakılması istenen işçilerden ikisi 16 Eylül’de Basra’da serbest bırakılmıştı.

İşçi Gazetesi / 30 Eylül 2015