Ana Sayfa Blog Sayfa 270

Yağma, rant ve savaş politikaları

Bu süreç, paçayı kurtarma girişimlerine öncelik veren politikaları gündeme getirdi. Cumhurbaşkanlığı, sağlam bir liman olmasa da, geçici bir liman olarak seçildi.

Ve ardından, Erdoğan-genelkurmay devleti, AK Parti devleti, gelmekte olan seçimlerde, gerçekte kendileri için son derece kısa vadeli davranışlarla, hem gerilimi artırma, savaşı destekleme, hem de Erdoğan’ı sahnede etkin kullanma yolunu seçtiler. Aslında bu tablo, güç gösterisinden çok, mezarlıktan geçerken ıslık çalma ve “bak ben korkmuyorum” davranışına benzemektedir. Öyle yaptılar.

Seçimlerin ardından ise çıplak bir gerçek ortaya çıktı: Tüm uygulamalarına rağmen, akıl almaz baskı ve saldırganlıklarına rağmen, adaletsizliklere rağmen, HDP barajı geçti. Böylece, AK Parti’nin tek başına iktidarı ortadan kalkmış oldu.

Parlamentoda, yasa yapma süreci ciddi ölçüde değişim göstermek zorundadır.

Tam bu noktada, bugün, hükümetin kurulmasını beklemeden, seçim barajının kaldırılması teklifi verilmelidir ve bunu HDP yapabilir ve ikincisi, aynı ölçüde acil, son çıkan iç güvenlik yasasının iptali oylamaya sunulabilir. Bu iki şey ve eğer varsa daha başkaları, hemen devreye sokulabilir. Cumhurbaşkanının örtülü ödeneği ve rant getiren projelere dahli konusundaki yasal değişiklikler devreye sokulabilir. Bunlar için hükümetin kurulmasını beklemek gerekli değildir.

Bu yeni tablo, Erdoğan ve devleti, tüm süreci gözönüne alarak yeniden değerlendirme yapma noktasına kilitlemiştir. Erdoğan ve anlayışı için, burjuva anlamda bir demokrasi kültürü yoktur ve kaybetmeye alışık olarak davranmayacaklardır. Daha şimdiden erken seçimi bir tehdit olarak kullanması, içinden geçilen bu süre içinde kendi işleri diyeceğimiz projelere, rant projelerine önlemler alması boşuna değildir. Burjuva anlamda dahi seçimle gitme gelenekleri yoktur. Bu nedenle, buldukları cenneti kaybetmemek için, daha saldırgan adımlar atacakları açıktır.

Dün “Kobanê düştü düşecek” diye sevinçle ellerini ovuşturanların, günü geldiğinde Kobanê’ye saldıran IŞİD’i, içeride açıktan kullanmaktan çekinmeyecekleri açıktır. Ağrı’da, Adana ve Mersin’de, en son Diyarbakır’da denedikleri saldırganlıklar, gözükaralığın olumsuz anlamda örneklerindendir.

Şimdi, Erdoğan, seçim sonuçlarını ele alıyor ve mutlaka yanında Ala Efkan’ı ile birlikte, bu kez daha saldırgan bir politikayı nasıl devreye sokarız planları yapıyor. Umdukları şey, tek başına iktidar olabilecekleri bir yeni seçimdir. Ama ipi bu kadar germek, belki de onlara daha fazlasını da kaybettirecektir. Seçimlerden, istediklerinin çok ötesinde, mesela %35’lerde bir sonuç ile de çıkabilirler. Ki, öyle anlaşılıyor ki, bu seçimlerden bile %41 ile çıkmadıklarını kendileri biliyorlar.

Erdoğan, bir olağanüstü rejim uygulamasını fiilen hayata geçirmiş durumdadır. Bu yeni olağanüstü rejim, savaş tamtamlarının çalındığı bir rejim olacaktır. Erdoğan ve AK Parti, devlet, hepsi birlikte, PKK’nin ateşkes sürecini, Öcalan’ın hapis koşullarını tehdit hâline getirmişlerdir. Ne yaparlarsa yapsınlar, ateşkesin bozulmayacağını düşünüyorlar. Bu konuda sınırları zorluyorlar. Tutuklamalar, baskılar, saldırılar ardı ardına geliyor. Erdoğan ve devlet bu saldırgan politikalarla ne elde etmek istiyor, doğrusu bu pek de belli değildir. Ama fırsat bu fırsat, hazır ateşkes süreci konusunda PKK tüm samimiyeti ile davranıyor, bu durumu kullanmak istiyorlar. Ne elde ederlerse kârdır mantığı ile devam ediyorlar.

Bu yeni olağanüstü rejim, aynı zamanda, Gezi süreci ile başlayan, Kürdistan dışındaki tüm coğrafyada ortaya çıkan direniş eğilimini kırmayı hedefliyor. Evet, ülkenin kalanında Kürdistan’daki gibi açık bir örgütlülük, güçlü bir örgütlülük gerçekleştirilmiş değildir. Ama işlerin eskisi gibi olamayacağı da açıktır.

Bu olağanüstü hâl, aynı zamanda, rant ve yağma politikasının, iktidarın açıkça inşaat müteahhitliğinden aldığı yüzdelerle kurduğu çarka dayalı sistemini devam ettirmek için de gereklidir. Sadece “Yeşil Yol” projesine bakın. Çoğunlukla AK Parti iktidarına oy vermiş Artvin, Rize ve Trabzon halkları, katliamın, rant katliamının önüne geçmeye çalışıyorlar. Bunları durdurmak için, havuz medyasının propaganda makinası artık işe yaramıyor ya da yeterince işe yaramıyor. Bu
nedenle, olağanüstü hâl uygulamaları devrededir.

İşte yeni hükümet kurma politikaları bu koşullar altında şekilleniyor.

AK Parti, bir adım geri atarak iktidarda olmak ile, Erdoğan’ın yaklaşımı ile, ne olursa olsun iktidarda olmak arasında gidip gelmektedir.

Erdoğan, büyük riskleri göze alarak, cennetini korumak için her yolu denemektedir. Bu süre içerisinde ise, olağanüstü hâl ile devam etmek isteğindedir. Erdoğan, sanki seçimin kendisine bir avantaj sağlayacağı dürtüsü ile davranmaktadır. Bu arada ise savaş politikalarına hız verip, sınırları, Kürt hareketinin sabrını son noktasına kadar kullanmak isteğindedir.

Erdoğan, yasal olarak zaten temelini attıkları olağanüstü hâli, fiili olağanüstü koşullar hazırlamak için kullanıp, olağanüstü koşullardan bir iktidar çıkarmak istiyor. Bunun için hem savaşı kundaklıyor, hem bölgede savaşa açık destek vermeye devam ediyor, hem de toplumun tümünde baskıyı artırmak için saldırıyor.

Ranta dayalı yağma politikaları, artık Karaman’ın fetvaları ile yürüyecek gibi değildir. İnşaat işlerinin kârlılığı ne kadar cazip ise, riskleri de o kadar büyümüş durumdadır. Bu nedenle, iktidarı kaybetme riski, Erdoğan ve çevresi için ölümden de kötüdür.

Onun için, Erdoğan, kaybedilmesi söz konusu bile edilemeyecek bakanlıkları ele alıyor, tartışıyor.

İşte hükümet kurma çalışmalarının ardında, böylesi bir süreç işliyor.

İşte tam da bu noktada, devrimci hareketin, devrimci sosyalizmin örgütlenmesi çok daha yakıcı hâle geliyor. Toplumun tüm kesimlerinin örgütlenmesi için, yeterince olanak vardır. İşçi ve emekçilerin örgütlenmesi, işçi sınıfının her düzeyde, sendikal, siyasal vb. örgütlülüğü çok ama çok yakıcıdır.

Devrimci hareket, elde edilen başarılara takılı kalmamalı, bunun keyfini sürecek bir durum yoktur, tersine, tüm olanakları işçi sınıfının ve toplumun geniş kesimlerinin örgütlenmesi için seferber etmek gerekir, seçim sürecinden daha fazla bir emekle.

7. BRICS Zirvesi yapıldı

Rusya’nın ev sahipliğinde 8-10 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen 7. BRICS zirvesi ile 15. SCO zirvesi devam ediyor.

9 Temmuz Perşembe günü bir basın açıklaması yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, BRICS ve SCO ülkelerinin uluslararası terörizme karşı birlikte mücadele etmesi gerekliliğinin altını çizdi. Lavrov, BRICS ve SCO üyesi ülkelerin IŞİD’i yenmek için istikrarlı ve birlikte çaba gösterilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını dile getirdi.

İran’a Ambargo Kaldırılmalıdır

Lavrov düzenlenen basın toplantısında “İslam Devleti ile kararlı ve çifte standart olmadan savaşmak gerekir” dedi ve zirveye katılan iki kuruma dâhil ülkelerin de anti-terörizm beyannamesi imzalayacağını ifade etti.

Lavrov, uluslararası terörizmin yarattığı karmaşık problemlerin, sorunlarla ilgili direk alakası olan Suriye ve diğer dünya güçleri gibi ülkelerle dayanışma ve koordinasyon içinde çözülmesi gerektiğine dikkat çekti.

Lavrov ayrıca İran’a uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasının terörizme karşı savaşın daha iyi işlemesi için gerekli olduğunu savundu. Lavrov “İran, İslam Devleti ile savaşın doğrudan destekçisidir, bu nedenle silah ambargosunun kaldırılması ülkenin terörizm ile savaşında askeri kapasitesini arttıracaktır” dedi.

BRICS Sadece Kendi Gelişimi İçin Adım Atmıyor 

Basın açıklamasında, Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergei Ryabkov da bir konuşma yaptı. Ryabkov, terörizm ile ortaklaşa mücadelenin BRICS ülkelerinin uluslararası sorumluluğunun yalnızca bir yönü olduğunu vurguladı. Rybakov “BRICS sadece kendi gelişimi için büyük bir adım atmıyor, aynı zamanda uluslararası duruma doğrudan nüfuz edecektir. Aslında BRICS şimdiden çok kutuplu bir dünyanın yeni merkezinin yanında yeni ve daha demokratik uluslararası ilişkiler sistemini oluşturmuştur ” ifadelerini kullandı.

IMF’e rakip olacak birlik, yeni bir para birimi üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor.

Rusya’ya bağlı Başkurdistan Cumhuriyeti’nin başkenti Ufa’da düzenlenen zirvenin ardından liderler “Ufa Deklarasyonu” ve “Ufa Eylem Planı”na imza attı. Zirve sonunda ayrıca BRICS ekonomik ortaklık stratejisi, kültür alanında işbirliği zaptı, ortak internet sitesi oluşturulması ve yeni Kalkınma Bankası’yla işbirliği konularında mutabakat zaptı imzalandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, zirvenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, BRICS kapsamında yeni finansal bir yapı oluşturulduğunu söyledi. Geniş katılımlı toplantılarda toplam 200 milyar dolar hacimli yeni kalkınma bankası ve ortak döviz rezervi oluşturulması çalışmalarının tamamlandığını belirten Putin, yeni bankanın ulaşım, enerji, altyapı ve endüstriyel gelişim alanlarında kredi sağlayacağını aktardı.

Toplam sermayesi 100 milyar dolar olan BRICS ülkeleri döviz rezervleri havuzu, üye ülkelerde nakit dolar sıkıntısının oluşması durumunda mali istikrarı sağlamak amacıyla oluşturuldu. Ortak havuza Çin 41 milyar dolar, Brezilya, Hindistan ve Rusya 18’er milyar dolar, Güney Afrika Cumhuriyeti ise 5 milyar dolar katkı sağlayacak.

Putin, ayrıca  BRICS ülkelerinin terörizm ve aşırılık tehditlerine karşı durarak Nazi ideolojisinin canlanmasını önleme, uyuşturucu ticareti, korsanlıkla mücadele ve sanal güvenlik gibi konularda birlikte hareket edeceklerini söyledi. Putin, BRICS ülkelerinin uluslararası güvenlik ve küresel güvenliğin sağlanmasına katkı sunmaya devam edeceğini belirtti.

BRICS yol haritasının en geç bu sene sonuna kadar hazır hale geleceğini ifade eden Putin, BRICS liderlerinin Antalya’da düzenlenecek G20 zirvesinde ayrıca bir araya geleceğini ifade etti.

Rusya’nın dönem başkanlığında düzenlenen BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) liderler zirvesinde 77 maddelik ortak bildiri kabul edildi.

direnisteyiz.net

Fidel, işçilerle buluştu

9 Temmuz Perşembe günü düzenlenen buluşmada, Fidel Castro işçileri yiyecek üretimindeki büyük artıştan dolayı tebrik etti.

Nüfus artışı, iklim değişikliği, su kıtlıkları ve üretim maliyetini arttıran uluslararası çatışmalardan bahseden Castro, bu şartlar altında yiyecek üretimi, bilimsel yöntemlerin kullanılması ve bunun et üretimini arttırmasının önemini ifade etti. Castro konuşması sırasında Küba halkının güçlü insani değerlerinin kurulmasını sağlayan ve devrimci süreçte oluşan ilkelerinden bahsetti.

direnisteyiz.net

Fidel’den Aleksis Çipras’a: ‘Sana yürekten başarılar diliyoruz’

“Sayın Aleksis Çipras Yunanistan Başbakanı;

Ayrıntılarını Telesur kanalından yakından takip ettiğim muhteşem siyasi başarılarınızdan dolayı sizi tüm samimiyetimle kutlarım. Yunanistan Kübalılar arasında oldukça bilinir. Bize okul hayatımız boyunca çalıştığımız uygarlık felsefesi, sanatı ve biliminin yanı sıra karmaşık insan eylemini, politika sanatı ve bilimini, öğretmiştir. Ülkeniz, bu önemli zamanda özellikle dış saldırılara karşı kimliğini ve kültürünü koruyan cesareti, bu yarım küredeki Latin Amerika ve Karayip halklarında hayranlık uyandırmıştır. Ne de, Hitler’in Polonya’ya saldırısından bir yıl sonra, Mussolini ordularına Yunanistan’ı işgal emri vermişti, ve bu cesur ülke saldırıyı geri püskürtümüş, işgalcileri geri göndermiş, Alman askerinin birliklerini ilk hedeflerinden sapmalarını sağlayarak onları Yunanistan tarafına doğru mevzilenmeye zorlayışını unutmadık. Küba, Rus birliklerinin değerini ve savaş kapasitesinin yanında onların Çin Halk Cumhuriyeti, Ortadoğudaki ve Asya’daki diğer uluslar ile olan kuvvetli ittifağının gücünü bilir. Her zaman savaştan kaçınmaya çalışırlar fakat ezici ve yıkıcı bir cevap vermeden hiç bir zaman askeri saldırganlığa izin vermezler. Barışın ve türümüzün devamının tehlike altında olduğu dünyadaki mevcut siyasi düzende, her karar, eskisinden daha da fazla, geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Böylece hiç kimse dünyayı tehdit eden facialarla yüzleşmek için mücadele eden sorumlu ve ciddi liderlerin dürüstlük ve ciddiyetinden şüphe duyamaz. Değerli yoldaşım Aleksis Çipras, sana yürekten başarılar diliyoruz.

İçtenlikle…”

Fidel Castro Ruz

5 Temmuz 2015 20.12

Latin Amerikalı liderler, Yunanistan’daki referandum sonuçlarını kutladı

Yunanistan’da yapılan tarihi referandumun ardından Latin Amerikalı liderler, AB üzerinden zorlanan, kemer sıkma, kredi ve borçları ödeme konusundaki yaptırımları reddeden Yunanistan Hükümetini ve halkını tebrik etti.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, referandum sonucuna dair twitter üzerinden “Yunanistan’daki hayır oyu, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yürütülen finansal terörizme karşı kazanılan bir zaferdir” mesajını yayınladı.

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Yunanistan halkına ‘Büyük Yunan halkını, Avrupa Emperyalizmini yenen ‘hayır’ oyunu kullandığı için tebrik ediyorum. Bu Avrupa halkının kurtuluşunun başlangıcıdır. Tarihi Yunan Halkına ve demokrasinin doğum yeri olan Yunan coğrafyasına saygı ve hayranlık duyuyorum. Yunan halkı vahşi kapitalizmi yendi’ mesajını iletti.

Küba Devlet Başkanı Raul Castro da Alexis Çipras’a ve Yunan halkına tebrik mesajı yolladı. Mesajda ‘Referandumda ‘Hayır’ oylarının zaferi üzerine Yunanistan halkına içten tebriklerimi iletiyorum. Bu sonuç, Yunanistan hükümetinin cesur politikalarına halkın desteğini sunduğunu göstermektedir. Yunan halkına saygılarımızı iletiyoruz” denildi.

Bunun yanı sıra Arjantin Devlet Başkanı Cristina Kirschner ve Ekvator Dışişleri Bakanı Ricardo Patino da Yunanistan halkına tebrik mesajları gönderdi.

direnisteyiz.net

Küba, ABD’nin “terör” listesinden çıkartıldı

29 Mayıs Cuma günü ABD Hükümet Basın sözcüsü Jeff Ratthke bir basın açıklaması yaparak 4-5 gündür devam eden Kongre görüşmeleri sonunda Küba’nın “terör” listesinden çıkarıldığını açıkladı. Kararın 29 Mayıs itibari ile uygulamaya alınacağı da ifade edildi. Yapılan açıklamada Küba’nın uyguladığı politikaların tasvip edilmediği ve birçok konuda uzlaşılamadığı belirtilirken bunların listede yer alınması ya da alınmaması ile ilgisi olmadığı da belirtildi.

“Küba ve Amerika’da Elçilikler Temmuz’da Açılacak”

ABD ve Küba diplomatik ilişkileri konusunda yaşanan gelişmeler sonucu büyükelçiliklerin yeniden açılmasında anlaşmaya varıldığı bildirildi.

Canlı yayında açıklama yapan ABD Başkanı Barack Obama büyükelçiliklerinin Temmuz ayı içerisinde açılacağını ve ilişkilerin “normalleşeceğini” ifade etti. Washington ve Havana’da açılacak olan büyükelçiliklerle yeni bir dönemin başlatılacağını savunan Obama, geçmişte yaşananlarda ısrarcı olmanın doğru olmadığını ifade etti. Obama Kongreye Küba’ya uygulanan ambargoyu tamamen kaldırması konusunda da  çağrı yaptı. Obama’nın ardından açıklama yapan John Kerry ay sonunda Havana’ya gideceğini ve  büyükelçiliğin açılışının yapılacağını ifade etti.

Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun da Havana ve Washington’da büyükelçiliklerin açılacağını doğruladığı bildiriliyor. Castro’nun Obama’ya bir mektup göndererek “Küba ABD ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmak konusunda kararını vermiş ve 20 Temmuz 2015’te karşılıklı kalıcı diplomatik elçilikler  açılmasını kararlaştırmıştır” dediği belirtildi.

direnisteyiz.net

Arjantin: Monsanto’nun zehirlediği ülke

Amerikan biyoteknolojisi, Arjantin’i dünyanın en büyük üçüncü soya üreticisi haline getirirken, bu canlanmayı sağlayan kimyasallar sadece soya, pamuk ve mısır tarlalarında kalmıyor. Düzenli olarak evlere, sınıflara ve içme sularına bulaşıyorlar. Artan sayıda hekim ve bilim insanı, bunların denetimsiz kullanımının Güney Amerika ülkelerindeki hastanelerde artarak ortaya çıkan sağlık sorunlarının nedeni olabileceği konusunda uyarıyor. Arjantin’in soya ticaretinin merkezinde, tarım topluluklarında ev ev 65000 kişiyle yapılan anketler, bu yerlerde kanser oranlarının ulusal ortalamadan iki ile dört kat arası daha yüksek ve tiroit yetmezliğiyle, kronik solunum hastalıklarının daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.

1 Nisan 2013 tarihinde çekilen bu fotoğraf, bütün bedeni hekimlerin açıklayamadığı saçlı lekelerle kaplı 5 yaşındaki Aixa Cano’yu Arjantin’in Chaco eyaletinde Avia Terai’deki evinin sundurmasının önünde otururken gösteriyor. Hekimler, her ne kadar kanıtlanması neredeyse imkansız olsa da, Axia’nın doğum kusurunun kimyasal tarım maddeleriyle bağlantılı olabileceğini söylüyor. Chaco’da çocukların, biyoteknoloji Arjantin’de önemli ölçüde geliştiğinden beri çarpıcı doğum kusurlarıyla doğması dört kat daha olası. Kimyasallar düzenli olarak evleri, sınıfları ve içme suyunu kirletiyor. (AP Fotoğraf/Natacha Pisarenko)

Kaynak: direnisteyiz.net, overgrowthesystem.com, fraksiyon.org

Şili’de eğitimci ve öğrencilerden eğitim eylemi

25 Haziran Perşembe günü Santiago’da toplanan binlerce eğitimci ve öğrenci, hükümetin reformlarına karşı dokuz maddelik bildirge ile sokaktaydı. Eğitim reformu isteyen eylemcilerin üç temel talebi var: Parasız eğitim, Eğitin Hakkının öncelik haline getirilmesi ve Öğretmenler için daha iyi ücret ve çalışma koşulları.

Şili’de son zamanlarda artan eğitim eylemlerinin temelinde ise, ülkenin giderek yükselen ücretlerde fakat düşen kalitede özelleştirilen eğitim sistemi. Eylemciler hükümetin parasız eğitim ve özelleştirmelerin durdurulması için söz verdiğini fakat gerçekleştirmediğini, talepleri yerine gelene kadar eylemlerine devam edeceklerini ifade etti.

Öte yandan eylemi dağıtmak isteyen polisin, protestoculara gaz ve su ile saldırdığı, en az 10 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Kaynak: direnisteyiz.net

Kolombiya’da emekçiler grev öncesi eylemde

20 binin üzerinde kahve, şeker, süt ve diğer ürün yetiştiricileri 22 Haziran Pazartesi günü eylem yaparak üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve teşvik primi talep etti. Emekçiler, 2013 ve 2014 yıllarında gerçekleşen kitlesel eylemler sonrası hükümetin üzerinde anlaştıkları sözleri tutmadığını belirtti. Borç içinde bırakılan kahve üreticileri, kahvenin fiyatının düşük tutulması artan üretim maliyetlerini karşılamadığını ifade etti.  Diğer çiftçiler de Temmuz ayında yapılması düşünülen genel greve destek olacaklarını belirterek kahve yetiştiricilerine dayanışma gösterdi.

Kolombiya, Vietnam ve Brezilya’dan sonra dünyanın üçüncü büyük kahve üreticisi. Şubat 2013’te Kahve Üreticileri için Onur Hareketi greve çıkarak 12 gün boyunca direnmişti. Ana ulaşım yollarının kapatıldığı grev, hükümeti anlaşmaya zorlayarak sona erdirilmişti.

direnisteyiz.net

Kolombiya – FARC Süreci

Barış Anlaşması İmzalanırsa Hakikatler Komisyonu Kurulacak

Kolombiya hükümeti ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında devam eden çözüm süreci yeni bir boyuta ulaştı. Olası bir barış anlaşmasında hakikatler komisyonunun kurulmasının yer alacağı belirtilirken, komisyonun çalışma şekli konusunda da bilgi verildi.

Küba’nın başkenti Havana’da devam eden çözüm görüşmelerinin ardından 4 Haziran Perşembe günü açıklama yapan taraflar, 50 yıldır devam eden çatışmaları bitirecek bir barış anlaşmasına varılması halinde hakikatler komisyonu kurulması konusunda ortaklaştıklarını açıkladı. Açıklamada “Hakikatlerin ortaya çıkması barış için gereklidir” dendi. Komisyonun barış anlaşmasına varıldığı takdirde ve imzaların atılması ile kurulacağı belirtildi. Yapılan açıklamada, kurulacak olan komisyonun bağımsız ve tarafsız olmasının gözetileceği ve çatışmanın tüm taraflarını dinleyecekleri ifade edildi.

11 kişiden oluşması planlanan komisyon altı aylık hazırlık aşaması sonunda kurulacak ve 3 yıl görev yapacak. Komisyon bağımsız ve tarafsız olacak ve çatışmaların tüm taraflarını dinleyecek. Devlet, en ciddi insan hakları ve uluslararası hukuk ihlalleri de olmak üzere tüm hakikatlerin ortaya çıkarılmasını sağlayacak.

Komisyonun amacı mağdurları ve mağdur edenleri, çatışmaların arkasında gerçekleri ortaya çıkartmak olarak tanımlanırken, komisyon failleri cezalandırma yetkisine sahip olmayacak. Ayrıca, elde edilen veriler mahkemelerde delil olarak kullanılamayacak. Bunun yerine komisyon öneriler sunacak, önerilerin uygulanabilmesi için ayrı bir izleme komitesi kurulacak.

Öte yandan bölgede çatışmaların çeşitli boyutlarda devam ettiği bilgileri de geliyor. Son iki hafta içinde, devlet tarafından yapılan bombalı saldırılar sonucu 40 FARC savaşçısının hayatını yitirdiği biliniyor.

Kolombiya hükümeti ELN komutanı Jose Amin Hernandez Manrique’i katletti.

Son dönemde FARC gerillalarına yönelik katliamlar yapan Kolombiya ordusu, ülkedeki iki silahlı gerilla grubundan biri olan Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun (ELN) lider kadrosundan Jose Amin Hernandez Manrique’i katletti.

Juan Manuel Santos yönetimindeki Kolombiya, bir yandan FARC ile müzakereleri yürütürken bir yandan lider kadrosuna yönelik kanlı operasyonlar düzenliyor. Kısa süre önce FARC müzakerecilerinden Jairo Martinez ve bir grup gerillayı katleden Kolombiya ordusu bu kez ELN kadrosunu hedef aldı. Tarihi CIA ve paramiliter güçlerin kirli savaş yöntemleri ve sivil katliamlarıyla yazılmış Kolombiya ordusu “Marquitos” olarak da bilinen ELN liderlerinden Jose Amin Hernandez Manrique’nin ülkenin kuzeybatısındaki Antioquia eyaletinde öldürüldüğünü duyurdu. Ordu, Marquitos’un Antioquia ve Bolivar eyaletlerinde 13 ELN birimini yönettiğini açıkladı.

Kirli savaşın mimarlarından olan Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “ELN’nin Dario Martinez cephesinin komutanı Marquitos öldürülmüştür. Silahlı kuvvetleri tebrik ederim” ifadesini kullandı.

ELN 1964’te kuruldu. Yaklaşık 2 bin silahlı üyesi olduğu tahmin edilen ELN, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) tarafından hükümetle Kasım 2012’de başlatılan barış görüşmelerine davet edilmişti, ancak görüşmelere dahil olmamıştı.

Kolombiya Devleti ve FARC Temsilcilerinden Ateşkes İçin Yeni Adım

Küba’nın başkenti Havana’da Kolombiya devleti ve Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) temsilcileri arasında devam eden müzakerelerden, silahlı saldırıların azaltılması yönünde bir anlaşma çıktığı belirtildi.

Kolombiya devleti ve FARC arasında Norveç ve Küba’nın garantör, Venezuela ve Şili’nin refakatçi olduğu görüşmeler devam ederken; 12 Temmuz’da bir anlaşma açıklaması yapıldı. Açıklamaya göre, taraflar bölgedeki çatışmaların azaltılması yönünde anlaşmaya vardı. 8 Temmuzda FARC temsilcileri, 20 Temmuz Kolombiya Ulusal Kurtuluş Günü itibari ile bir aylık tek taraflı ateşkes ilan ettiklerini söylemişti. Müzakereler sonrası Kolombiya devletinin bu geçici ateşkese uyacağını bildirdi.

Norveç ve Küba “FARC’ın saldırılarını askıya almasına cevaben 20 Temmuz itibariyle ulusal devlet de askeri harekâtta bir azaltmaya gidecek” açıklamasında bulundu.

Resmi twitter hesabından bir açıklama yapan Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, anlaşmanın önemli bir adım olduğunu söylemesine rağmen; orduya anlaşmanın ihlaline karşı savaşa hazır olmaları emrini verdiği bildirildi.

direnisteyiz.net, Özgür Gündem