Ana Sayfa Blog Sayfa 220

Guetemala’da binlerce köylü ekonomi politikalarını protesto etti

Köylü örgütleri Guetemala halkının anayasal haklarına saygı gösterilmesi ile başlayan ve ulusal egemenlik, çevre ve ücret artışlarına kadar uzanan taleplerini dile getirdiler.
Protestocular adalet istedikleri için suçlu ilan edilerek hapsedilen tüm insan hakları savunucularının serbest kalması ve köylü önderlerini tehdit edip korkutmaya çalışan tüm sorumluların bulunması çağrısında bulundular.
Guetemala’da ki yerli köylü toplulukları uzun süredir derin bir eşitsizliğe uğramış, yoksulluk içinde ve toprakları konusunda güvencesizler. Guetemala Latin Amerika ülkeleri arasında eşitsiz toprak dağılımı konusunda ilk sıralarda yer alıyor.

Ekvador: Kolej öğrencileri, öğretmenleri için direnişte

Protesto gösterileri sırasında çıkan çatışmada 1 polis yaralanırken 4 öğrenci de gözaltına alındı. Gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen öğrenciler kolej binasının ön kapısını kütükle kırmaya çalıştılar.
Öğrenci liderleri, sömestr ortasında öğretmen değişikliğinin olmasının ayrımcılık olduğunu ve öğretmenlerini geri istediklerini belirttiler. Eğitim Bakanlığı tarafından yeri değiştirilen 16 öğretmen için düzenlenen protesto gösterilerine öğrenci velileri de katıldılar.

Ekvador’dan Erdoğan’ın korumaları için açıklama: “Yaptıkları mazur görülemez”

Güney Amerika gezisi kapsamında Ekvador’a giden Tayyip Erdoğan, 4 Şubat’ta Ulusal Araştırmalar Enstitüsü’nde (IAEN) konuşma yaptığı sırada Ekvador Değişim İçin Kadın Hareketi üyesi kadınlar tarafından protesto edilmişti. Bunu üzerine Erdoğan’ın korumaları protestoculara saldırmış, buna engel olmaya çalışan Ekvador milletvekili Dieago Vintimilla’nın da korumalar tarafından burnu kırılmıştı.
Ekvador polisinin korumalardan kimlik talep ettiğini ve bunların diplomatik dokunulmazlığa sahip olduklarını belirten Ekvador İçişleri Bakanı Jose Serrano, polis raporunun Dışişleri’ne iletileceğini ifade etti.
İçişleri Bakanı Jose Serrano, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Dün akşam IEAN kurumlarında Türk Cumhurbaşkanlığı güvenlik üyelerinin şiddet içeren saldırıları hakkında, şunu belirtmeliyiz: Ekvador polisi şahıslardan kimlik talep etti, onlar diplomatik pasaporta sahipler. Polis raporu Dışişleri’ne iletilecek. Bu şiddet eylemlerini kesin bir dille kınıyoruz.” dedi.

Barış Anlaşmasını referanduma götüren hükümete, FARC’tan uyarı

Kolombiya hükümetiyle Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) arasında imzalanması planlanan barış görüşmesi için belirlenen son tarih olan 23 Mart’a yaklaşılırken, hükümetten Küba arabuluculuğundaki barış görüşmelerini sekteye uğratabilecek bir açıklama geldi. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, imzalanacak barış anlaşmasını referanduma sunacağını söyledi. Santos, dün Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda “Küba’nın başkenti Havana’da imzalanan anlaşmayı halkın onayına sunacağım. FARC’ın hoşuna gitsin ya da gitmesin” ifadelerini kullandı.
‘Referanduma kararlar sunulur, anlaşmalar değil’
Öte yandan FARC’ın müzakere heyetinin başındaki Ivan Marquez, hükümete açık mektup yazıp anlaşmanın referanduma sunulması planına karşı çıktı. Mektubu Havana’da basın mensuplarının karşısında okuyan Marquez, “Diyalog masasının tarafları olan bizler, nihai anlaşmaların tasdik sistemini belirleyecek olan yetkili kişileriz” dedi.
Kanunlara göre hükümet kararlarının referanduma sunulabileceği ama taraflar arasındaki görüşmeler sonucunda imzalanan anlaşmalar için böyle bir durumun geçerli olmadığını vurgulayan Marquez, Havana’da üzerinde uzlaşılan şeyin hükümet kararlarıyla karıştırılmamasını istedi.
Nihai anlaşmanın Kolombiya’ya özen özveriyle inşa edilen barışı getireceğini hatırlatan Marquez, “Anlaşma siyasi yüzeysellikle tehlikeye atılmamalıdır” ifadesini kullandı.
Diğer yandan Kolombiya’nın FARC’tan sonra ikinci büyük gerilla hareketi olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN), geçtiğimiz yıl Kolombiya Hükümeti ile barış görüşmelerine hazır olduğunu duyurmuştu. ELN yaptığı açıklama ile hükümeti barış görüşmeleri tarihini sarkıtmakla suçladı.
ELN yaptığı açıklama ile 2015 yılının Kasım ayından beri heyetlerinin barış görüşmesi için hazır olduğunu fakat Kolombiya Hükümeti’nin görüşmelere başlamak için herhangi bir adım atmadığını belirtti.
Hükümet adına barış görüşmelerini yürüten Frank Pearl ise, ELN’nin ne görüşmek istediğini ne de görüşmelere hazır olduğunu düşündüklerini söylerken, silahlı çatışmanın Kolombiya için artık politik bir çözüm yolu olmaktan çıktığını belirtti.
ELN ve hükümet temsilcileri barış görüşmelerine, Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri’nin (FARC) 2012 yılında Küba’nın başkenti Havana’da başlattığı sürece benzer bir şekilde, 2014 yılında Ekvador’da başlamıştı.
Bugüne Nasıl Gelindi?
Kolombiya’da devlet ile FARC-EP arasındaki silahlı çatışma yaklaşık 50 yıldır sürüyor. Taraflar Kasım 2012’de Küba başkenti Havana’da bir araya gelerek çözüm sürecini başlattılar.
Çözüm sürecinin başlatılmasından bu yana bazı maddelerde anlaşılmasına rağmen “kalıcı bir çözüme varılıp varılmayacağı” konusuna hep şüpheyle yaklaşıldı.
Kolombiya Ulusal Tarihi Hafıza Merkezi’nin raporuna göre FARC ile ulusal güvenlik güçleri arasında çatışmada bugüne kadar 220 bin kişi öldü.
Ülkede 7 milyondan fazla kişi hükümetin Mağdurlar Birimi’ne kayıt oldu. Nüfusun önemli bir kısmı şiddet nedeniyle yerinden edilirken; çok sayıda kişinin ise kaçırıldığı, tehdit edildiği, zorla kaybedildiği ve kara mayınları nedeniyle yaralandığı belirtiliyor.
Taraflar Mayıs 2013’te, altı ay süren müzakerelerin sonucunda toprak reformunda uzlaştı. Varılan anlaşma uyarınca kırsal kesimlerde ekonomik ve sosyal dönüşüm yapılacak, fakir çiftçilere toprak verilmesi öngörülüyordu. Kasım 2013’te ise taraflar muhaliflerin siyasi katılımıyla bir barış anlaşması yapılması konusunda anlaştıklarını açıkladı. Mayıs 2013’te yasadışı uyuşturucu ticaretinde işbirliği yapma sözü verildi.
Kolombiya devletinin saldırı ve baskıları da bu süreçlerde devam etti. Bu nedenle zaman zaman kesintiye uğrayan görüşmeler Eylül 2015’te Havana’da 4. anlaşma ile yeniden gündeme taşındı. Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) lideri Timoleon Jimenez ile Havana’da bir araya geldi. Görüşmede Küba Devlet Başkanı Raul Castro da hazır bulundu.
Aralık 2015’te Kolombiya devleti ile FARC arasında devam eden barış görüşmelerinde çatışma mağdurlarını içeren konularda anlaşma sağlandı.
Tarafların barış anlaşmasının son halini 23 Mart 2016’dan önce imzalamayı hedeflediği bildiriliyor.

Arjantin’de Macri hükümetine karşı grev

Protesto alanında kurulan platformda konuşan sendika temsilcileri, ekonomi politikaları kapsamında işten çıkarılan çalışanların yeniden işe alınmasını talep etti. Burada yapılan forumda konuşan sendikacılar, Macri hükümetinin öngördüğü yeni güvenlik yasasına karşı da tepkilerini dile getirildi.
İktidarı devralan sağcı Macri hükümetinin çıkardığı yeni güvenlik yasası, güvenlik güçlerine keyfi tutuklama ve silah kullanma yetkisi tanıyor.
Macri ise selefi Cristina Fernandez de Kirchner’in gereğinden fazla kişiyi kamuda çalıştırdığını ve bu nedenle işten çıkarmaların gerçekleştirildiğini söyleyerek, kendisini savunmuştu.
Başkan Yardımcısı Gabriela Michetti ise kamu çalışanlarını, eski Nestor Kirchnet hükümeti destikçileri anlamında, “Kirchner militanları” olmakla hedef göstermiş; suçlamıştı.

FBL: “Başkaldıran halka yönelik katliamdan dövüşerek çıkmak gerek”

FBL açıklamasında “Bugün, halkın gücünü gösterme zamanıdır, gerçek ortak özerk yönetimi, özerk ve sosyalist üretimi inşa etme zamanıdır, hükümet tarafından dayatılan üretim biçimine dur demek zamanıdır; hükümete ait üsleri devrim için, işçi sınıfı için, köylü ve kırsal kesim için, Hugo Chavez’in yolundan yürüyerek ele geçirme zamanıdır.” denildi.
Bolivarcı Kurtuluş Kuvvetleri’nin mobil tugayı “23 Ocak’ta devam ediyoruz” şiarlı eylem düzenlediğini açıkladı. Meclis yakınlarında propaganda amaçlı cihazların patlatıldığı eylemi, “Bolivarcı Kurtuluş Hareketi’ne karşı yeni bir pakt oluşturma tezgahlandığı haberleri bize yakın zaman önce ulaştı, bu kirli anlaşmalardan kan ağlayarak çıkacak olan oligarşidir ve onların ipliğini pazara çıkarmak için tarih bize haklı bir neden vermektedir.” diyerek üstlenen hareket, ekonomik kriz ve dünyada yaşanan krizin faturasının işçilerin omuzlarına yüklenmeye çalıştığı şu ifadelerle anlatıldı:

“Sermayenin yeniden yeniden üretildiği bu burjuva devlet yapısına, yaşadığımız krize çözüm olarak ülkeyi satma noktasına gelen ve IMF karşısında neredeyse pantolonlarını indiren Millet Meclisi’ne karşı sivil-asker birliği ve yurtsever başkaldırı gerekmektedir. Kıtamızda yaşanan ekonomik krizin sorumlusu binlerce ekonomik enstrüman, Avrupada işçi sınıfını kırıp geçiren ve toplumsal dengeyi alt üst eden artçı dalgalar olarak bize ulaşmaktadır. Yani, sermaye yaşadığı küresel ekonomik krizin tüm yükünü kıtamızın işçilerinin omuzlarına yüklemektedir.”
Elde edilen kazanımlara yönelik saldırıların devam ettiğini ancak krizin işçiler ve halklar için yeni bir ufuk açtığı tesbitinde bulunan FBL, açıklamasında şu vurguları yaptı:
“Artık söylenen yalanlardan, ham hayallerden kurtulmamız ve mücadele için hazırlanmamız gerekmektedir; kemikleşmiş krizlere barışçıl çözümler ile çare bulunmaz, bunu iktidardakiler çok iyi biliyorlar. Tasarlanmış tüm senaryolar başkaldıran halka soykırım uygulamak üzerine yapılır ve artık bu soykırımı lanetlemek ve bu katliamdan dövüşerek çıkmak lazımdır.”
Halkı ancak ve ancak halk kurtarabilir, bir mesih gelmeyecektir onları kurtarmak için, ortak bir hedefe yönelmiş devrimin siyasal enstrümanlarıyla ve ortak sınıf savaşı programıyla kurtuluş gerçekleşebilir. Birlik olmak bu görevi yerine getirecek tek ilerici güçtür. Bu mücadelede meydan okumamız için gereken en önemli güç birleşmektir.
Bu kriz, sol hareket için, işçiler için ve halkımız için yeni bir ufuk açmıştır. Bu tarihi zafer fırsatını kaçıramayız !!”

Venezuela toplumsal hizmetleri arttırmak için sübvansiyonları azaltacağını açıkladı

Telesur’un haberine göre Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, enflasyonu kontrol altına almak ve toplumsal programları artırmak için adım attı. 20 yıldır zam gelmeyen petroldeki sübvansiyonları önemli ölçüde azaltan Maduro, nüfusun en zengin %25’inin, en yoksul %25’ine oranla 9 kat fazla petrol kullandığını duyurdu.
Sübvansiyonların azaltılmasıyla birlikte eğitim ve barınma dahil olmak üzere pek çok şeyin finanse edilebileceğini söyleyen Maduro, litre başına 0.06 Türk Lirası olan dünyanın en ucuz benzininin bundan sonra litre başına 0.60 Türk Lirası olacağını duyurdu. Bunun hala Latin Amerika’daki en düşük fiyat olduğu belirtiliyor.
Enflasyonu kontrol altına almak için piyasalara yeni düzenlemeler getireceklerini de açıklayan Maduro, devalüasyon kararı aldıklarını da söyledi. Maduro, yeni “motor endüstriler” belirlediklerini söylerken, bunlar arasında kentsel tarımın da bulunduğunu aktardı.

Venezuela Meclisi Af Yasası’na doğru yürüyor

Genel af yasası, Demokratik Birlik Masası(MUD) altında birleşen hükümet karşıtı muhalefet koalisyonunun, geçtiğimiz 6 Aralık seçimleri için yürüttüğü öncelikli kampanyalarından biriydi. Muhalefet bloku Venezuela meclisinde 3’te 2lik bir çoğunluk sağlamıştı.
Teklif edilen yasaya göre, bilhassa 2014’te Takira, Merida ve Karakas olaylarında şiddet eylemlerine katılmış ve özel/kamu mülkiyetindeki binaların yakılmasından, güvenlik görevlilerine saldırıdan ve sivillerin hayatını tehlikeye düşürmekten tutuklanmış kimselere müsamaha gösterilecek.
Teklif edilen yasa şimdilik parlamentonun Sabit Siyaset Komisyonu’ndan geçmiş durumda. Onaylandığı takdirde, ikinci bir tartışma için yeniden Ulusal Meclis’e sunulacak.
Teklifin yasalaşması muhalefet kanadının çoğunluğu tarafından onaylanacak gibi görünüyorsa da, Venezuela başkanı Nicolas Maduro’nun yasayı reddetme yetkisi var. Bu halde, teklifin yasalaşması Yüksek Mahkeme Heyeti’ne gönderilecek ve yapıyı ihlal edip etmediğine karar verilecek.
İnsan hakları ihlalinden hüküm giymiş herhangi bir kimsenin genel aftan yararlandırılması, Venezuela’nın 1999 Bolivar Hükümeti tarafından yasaklanmıştı.

Küba “ölüm”e “sosyalizm”le savaş açtı: Kanser ilaçları geliştiriliyor

Küba, onlarca yeni kanser ilacı geliştiriyor. Bu ilaçların kanser hastalarının yaşam sürelerini uzatmak, yaşam kalitesini yükseltmek kanseri geriletmek konusunda olumlu gelişmeler elde eden Küba’da deneme aşamasında olan ilaçlardan bir kısmının 2017 yılı itibariyle kullanıma girebileceği belirtiliyor.
Deneme aşamasında ya da kullanımda olan kanser ilacı sayısıysa 28 olarak veriliyor. Geçtiğimiz ay Havana’da yapılan uluslararası nükleer tıp etkinliğinde, bunların bir kısmının tanıtımının yapıldığı da belirtiliyor.
Öte yandan ABD Başkanı Obama geçtiğimiz haftalarda ABD’nin kansere savaş açtığını açıklamıştı. Konuyla ilgili ne gibi çalışmalar yapılacağının açıklanmadığı ABD’de bazı bilim adamları, ilaç tekellerinin çıkarlarının her zaman insan sağlığının önünde olduğu ve devletin de bunun bir parçası olduğu hatırlatması yaparak, kanser ile savaşın bir sistem sorunu olduğunu hatırlatıyorlar.
“Ya Sosyalizm Ya Ölüm”
1 Ocak’ta 57. yıldönümü kutlanan Küba devriminin en önemli vurgusunu taşıyan “Ya sosyalizm ya ölüm” sloganı, Küba’da ete kemiğe bürünmüş durumda. Devrimin liderlerinden Fidel Castro’nun hemen her konuşmasını bitirirken söylediği “Ya vatan ya ölüm, ya sosyalizm ya ölüm…Yenen biz olacağız…” sözleri, insanın ve doğanın varlığının yolunu işaret ediyor.
Sosyalist Küba insan temelli politikalarında en çok konuşulan sağlık alanında imza attığı başarılar. Sağlık sistemi, koruyucu hizmetler eksenine yaslanıyor ve tüm dünyada mükemmel ve etkin bir sistem olarak görülen Küba’da bebek ölümleri azalırken, kanser, şeker hastalığı, görme kaybı gibi ciddi hastalıklarla ilgili de önemli ilerlemeler kaydedilmiş durumda.
Küba, son 1 yıllık dönemi kapsayan verilerle hazırladığı raporda, bebek ölüm hızının binde 5’in altına geriletildiğini duyurdu.
Küba Sağlık Departmanı, bu başarının anne-çocuk programına borçlu olunduğunu belirtiyor. Program, 1983’ten bu yana 13 önlenebilir hastalık için uygulanan 11 aşının bağışıklama kampanyası eşliğinde dağıtılmasını içeriyor. Yetkililer, bu yılın bebek ölüm hızının binde 5’in altında olduğu altıncı yıl olduğunu belirtti. Bu veriler, Küba’nın bebek ölüm hızında ABD ve Kanada’dan daha iyi sonuçlara sahip olduğunu gösteriyor.
Küba geçtiğimiz yıl, anneden bebeğe AIDS virüsü geçişini de durdurmayı başardı. Her yıl 1,4 milyon HIV virüslü kadının anne olduğu, doğum ya da emzirme sırasında da virüsün geçme riskinin yüzde 45’e kadar çıktığı duruma Küba çare buldu. Kübalı doktorların geliştirdiği ilaçla virüsün bulaşma riski oranı yüzde 1’in altına indi. Küba’nın benzer şekilde frengi virüsünün bebeklere geçişini de engellediği belirtiliyor.

New York’ta 8 ay önce patlayan nükleer reaktörde yeni bir radyoaktif sızıntı

Arıza giderilmiş ve tankta çıkan yangından kaynaklanan sızıntının toplum sağlığını tehdit etmediği bildirilmişti. Aynı ünitelerde yine bir trityum sızıntısı meydana geldi.
New York’a 80 Kilometre
İndian Point Nükleer santrali New York şehrine 80 km uzaklıkta bulunuyor. Santralin açığında 20 milyon nüfus yaşıyor. Bu ABD sınırları içerisinde bir nükleer santral etrafındaki en yüksek nüfus yoğunluğu.
Santral içerisinde dökümü yapılmış radyoaktif maddenin 1000 Hiroşima bombasına eş olduğu ve 40 yıldır harcanmış radyoaktif yakıtın bölgede depolandığı da bilgiler arasında. Nehir suyuna karışabilecek radyoaktif sızıntıdan potansiyel olarak 9.000.000 New York sakininin etkilenebileceği ön görülüyor.
Vali Andrew Cuomo daha önce santral için “India Santrali vuku bulmayı bekleyen bir felakettir” açıklamasında bulunmuştu.