Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin “Faili Belli – Mustafa Suphi ve Yoldaşlarını Anıyoruz” etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte yayın standımızı açtık. Selahattin Koçak’ın açılış konuşmasından sonra devrim şehitleri nezdinde saygı duruşu gerçekleştirildi. Ardından Münir Köymen ve Mahmut Konuk konuşma yaptı. Emrah Cilasun’un Skype ile bağlantısıyla etkinlikte bir konuşma gerçekleştirdi.
Devrimci yazar Enbiya Kırali anıldı
Yaşamını devrimci mücadeleye adayan Kırali, cezaevinde kalmış daha sonra da girdiği işlerden, devrimci mücadelesi sebebiyle atılmıştı.
Kırali, yaşamı boyunca Karadenizdeki soykırımları ve katliamları araştırdı. Araştırdıklarını ellili yaşlarında kitaplaştırmaya karar verdi. İlk kitabı “Araksi-Trabzon Çarşı Pazar” adlı romanı ile ermenilere yapılan soykırımı anlattı. Romanı yazdıktan sonra sohbetlerinde “Araksi küçük yaştan beri rüyalarıma girerdi, artık ona karşı sorumluluğumu yerine getirdim.” demiştir.
Yayınevimizden çıkan son romanı “Moskova’dan Anadolu’ya Maksut ve Mustafa Suphi” için “Susmak, ebediyen susmak olmazdı/olanıksızdı. Kopkoyu karanlık bir dünyanın içinden on yıllar önce aydınlık geleceğe el uzatma yürekliliğini gösteren yiğit bir karadeniz delikanlısını, ısmarlama tarihin karanlık sayfalarında yanlız bırakmak hiç olmazdı” demişti.
Anma Etkinliği Mustafa Suphi ve yoldaşlarını anlatan, Enbiya Kırali’nin hayatı ve yazdığı kitaplara dair hazırlanan bir sinevizyon gösterimi ile başladı. Kaldıraç temsilcisi Hakan Dilmeç Enbiya Kırali ve Kırali’nin yazdığı kitaplara dair bir konuşma yaptı. Ardından kitabın editörü Ahmet İnce kitabın hazırlanışı sırasında yaşadıklarını anlattı. Daha sonra etkinlikte Enbiya Kırali’nin dostları ve yoldaşları Enbiya Kırali hakkında duygu ve düşüncelerini aktardı. Son olarak “Tarihimizden öğreniyoruz, devrim ve sosyalizm mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.” vurgusu yapılarak etkinlik sonlandırıldı.
Adana’da liselilere gözaltı
TOKİ Şehit Ozan Onur İlgen Anadolu Lisesi’nde okuyan Özgür Liseli okulda gözaltına alındı. Aynı saatlerde Liseli DGH’den bir arkadaşımız ifade vermeye giderken gözaltına alındı.
Aralık ayında Maraş ve Roboski katliamlarını protesto etmek üzere Şakirpaşa Mahallesi’nde yapılmak istenen anma eylemine polis TOMA ile saldırmıştı. Bu eylemde mukavemet ettikleri ve izinsiz gösteri yaptıkları gerekçesiyle haklarında işlem yapıldı.
Savcılıktaki ifadelerinin ardından mahkemeye sevk edilen arkadaşlarımızın hakkında denetimli serbestlik kararı verildi.
İzmir’de katliam eylemine polis saldırısı
Polisin anonslarda “Katil devlet demeyin”, “Orada terörle mücadele var savaş yok, katliam yok” diyerek açıkça etraftaki insanlara ajitasyon çekmesinin ardından saldıran polis 5 okurumuzla birlikte yaklaşık 50 kişiyi gözaltına aldı. Güvenlik Şube tarafından gözaltına alınanlar Terörle Mücadele’ye götürülerek nezarethanede bekletildi. Ertesi gün akşamüzeri gözaltına alınanlar serbest bırakıldı.
İçerisinde 1 okurumuzun da bulunduğu 7 kişi ise “Tutuklanma” talebiyle mahkemeye sevk edildi. Savaş mahkemelerinde, savaş hukukunu işleten devlet yoldaşlarımızı tutuklamak için olağanüstü bir çaba sarf etti. Avukatları içeri almayan ve dosyayı inceletmeyen hakim geri adım atarak tüm yoldaşlarımızı sabaha karşı serbest bıraktı.
İzmir Barış Bloku bir önceki gün yaşanan gözaltılara ve uzun zamandır süren İzmir’deki devlet baskısına dikkat çekmek için basın toplantısı düzenledi.
Olaya ilişkin açıklamamız:
Katil TC’nin Katliam “Hukuk”u
Tarihi katliamlarla dolu bu devlet 7 Haziran’dan bu yana halkları, işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri katlediyor. 7 Haziran’da halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin bir araya gelmesinin, yan yana olmasının gücünü gördükçe, korktukça azgınca saldırıyor.
Bundan 3 gün önce Cizre’de onlarca insan bodrum katında yakılarak katledildi.
İzmir’den Kürdistan’da yapılan bu katliama karşı ses vermek için bir araya gelen insanlara polis azgınca saldırarak katliama destek mesajı vermiştir. Daha eylem başlamadan “Cizre, Sur, Nusaybin’den bahsetmeyeceksiniz”, “Katil Devlet Sloganı Atmayacaksınız” gibi anonslarla savaşın bir başka boyutunu gösteren devlet 32 saat boyunca yoldaşlarımıza uygulanabilecek ne kadar hukuksuzluk varsa uygulamıştır. Bunun adı Katliam Hukuku’dur.
Gözaltına alınanlara taciz, küfür hiç eksik edilmemiş, tutuklama talebiyle sevk edilen yoldaşlarımıza da bu katliam hukuku uygulanmıştır.
Gözaltına alınırken “Cizre’de Katliam Var” demek örgüt üyeliği delili sayılmış, sorgu sırasında dava dosyası avukatlardan kaçırılmış, CMK avukatlarının bile hakime “Biz sizinle aynı hukuk kitaplarını mı okuduk” sorusunu sordurtacak derecede pervasızlaşan sorgu hakimliği sorguyu yoldaşlarımız avukatsız durumdayken sürdürmüştür .
Geçmiş basın açıklamalarını toplayıp Terörle Mücadele Polislerince yazılmış fezlekeler dava dosyası haline getirilmiş, 2911 sayılı kanundan gözaltına alınan yoldaşlarımız örgüt üyeliği suçlamasıyla hakim karşısına çıkartılmış, tüm bu süreci hakim doğrudan talimatlarla yönetmiş, yoldaşlarımızın savunma görevini üstlenen devrimci avukatlara soruşturma açmış, “sorgumu engelliyorsun” diyerek tutanaklar tutturmuş, burjuva hukukun bile rafa kaldırıldığı bir uygulama ortaya koymuştur.
Bilinsin, sizin anonslarınız, sizin tacizleriniz, sizin küfürleriniz yıldıramadı, yıldıramaz.
Bilinsin, sizin zindanlarınız, sizin sorgu hakimleriniz, sizin katilleriniz bu mücadeleyi bitiremedi bitiremez.
Topyekun Katilsiniz. Ve bizler Katil’e Katil demeye devam edeceğiz.
Öldürmekle bitiremezsiniz Biz’i, direnişi. Cizre’de 50,100 kişi öldürseniz de bitiremeyeceksiniz.
Nasıl 40 yıl öncesinde Biz’i öldürdüklerinde bugün binler olup karşılarına çıktıysak, direndiysek bir bodrum katında, hendek arkasında, çarşaflarla, sapanlarla, taşlarla savaştıysak, yine #Cizre’de, #Sur’da, #Nusaybin’de, Fatsa’da, Kızılay’da, Taksim’de, Gündoğdu’da olacağız ve direnişi örgütleyeceğiz.
Direnen Halklar Kazanacak !
Katillerin Korkularını Gerçeğe Çevireceğiz !
Yaşasın Halkların Ortak Mücadelesi !
Kaldıraç İzmir Temsilciliği
Adana’da eşzamanlı pankart asıldı
Adana’da DHF-ESP-DEVRİMCI PARTİ-KALDIRAÇ-PARTİZAN ve SYKP üyeleri Kürdistan’da yaşanan katliamları, OHAL uygulamalarını ve sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek için, farklı yerlerden eş zamanlı pankart sallandırma eylemi gerçekleştirdi.
Bir binaya asılan pankartı çıkarmak için 1 saat vakit harcayan güvenlik şube en son çözümü itfaiyeden yardım almakta buldu.
Batıkent “Direnişe Ses Ver” eylemi
10 Şubat günü saat 19:00’da Batıkent meydanda Emek Barış Demokrasi Güçleri tarafindan “Direnişe Ses Ver” eyleminin ikincisi gerçekleştirildi. Sloganlarla ve ses çıkararak sürdürülen eylem ertesi gün saat 19.00’da Gimsa önüne çagrı yapılarak sonlandırıldı.
AKA-DER İstanbul şubeleri direnişe ses verdi!
Eylemlerde sokaklar gezillerek direnişe ses verme çağrısı yapıldı, tencere tavalarla ses çıkarıldı. Maltepe Beşçeşmelerde bir hafta boyunca her gün yapılan eylemlerin ardından her cuma sokaklarda olacağını açıklayan AKA-DER’lilerin 26 Şubat Cuma günü gerçekleştirdiği eyleme polis saldırdı, 5 AKA-DER’li gözaltına alındı. Sarıyer Dağevleri mahallesinde şubat ayı boyunca her cuma ses çıkarma eylemlerine devam edildi. Sarıgazi Demokrasi caddesine “Çocuklar Ölmesin, Savaşa Dur De” pankartı asan AKA-DER Sarıgazi Kadın Faaliyeti ses çıkarma eylemi gerçekleştirdi.13 Şubat günü kahveleri ve mahalleyi gezerek insanları ses çıkarmaya çağıran HDP, EMEP ve AKA-DER, Sarıgazi Demokrasi caddesinde ses çıkarma eylemi gerçekleştirdi.
Özgecan isyanımızdır! Kadına yönelik her türlü şiddete karşı isyan ateşini büyütüyoruz
AKA-DER Kadın Faaliyeti Dikmen, Tuzluçayır ve Kızılay’da Özgecan için alanlardaydı. Kızılay’da yapılan anma AKA-DER Kadın Faaliyeti ve Kadın Cinayetlerini Durdurucağız Platformu’nun katılımıyla gerçekleştirildi.
Dikmenli kadınlar Özgecan Aslanın katledilişinin birinci yılında kadına yönelik her türlü şiddete karşı ses çıkardı.”ÖZGECAN İSYANIMIZDIR- KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETE KARŞI İSYAN ATEŞİNİ BÜYÜTÜYORUZ” şiarıyla 11 Şubat günü Dikmen/Ali izzet durağında bir araya gelen kadınlar yüzlerinde özgecan maskeleriyle ateş yakıp nöbet tuttular. “Kadın yaşam özgürlük, Özgecan aslan isyanımızdır, yaşasın kadın dayanışması” sloganlarıyla ve ses çıkartılarak tutulan nöbet sonunda açıklama metni okundu. Açıklamada erkek egemen sistemin koruyucusu devletin kadınlara yönelik her türlü saldırılarına karşı mücadeleyi ve isyanı büyütmek için sokakların meydanların boş bırakılmayacağı söylendi. Eylem alkışlar ve sloganlarla sonlandırıldı.
AKA-DER Kadın Faaliyeti
Özgecan’ı unutmadık unutturmayacağız!
1 yıl geçti aradan. Geçen sene bugünlerde duyumunu almıştık 19 yaşındaki Özgecan’ın katledilişinin… Özgecan’ı unutmadığımızı unutturmadığımızı göstermek için bugün Özgür Lise Kadın Komitesi olarak alanlarda, cafelere bildiri dağıtarak ajitasyon yaptık. Bir kere daha söylüyoruz Özgecan ve katledilen tüm kadınlarımızın hesabını soracağız. Tüm kadınları Özgür Lise Kadın Komitesi saflarında örgütlenmeye, hesap sormaya çağırıyoruz !
Ankara’da bombalı saldırı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca, Ankara’daki askeri servis konvoyuna yönelik saldırıya ilişkin yayın yasağı getirildi. Yayın yasağının, olay yerini görecek şekilde canlı yayın yapılmasını, olayın oluş anı ve hemen sonrasına ilişkin görüntüler ve cenaze görüntülerinin verilmesini kapsadığı öğrenildi.
İlgili Açıklamalar:
Saldırıyla alakalı Almanya, Rusya, İngiltere ve ABD başta olmak üzere birçok devletten ve devamında CHP adına Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ve HDP adına Selahattin Demirtaş’tan kınama açıklamaları geldi.
Saldırıdan sonra yapılan açıklamalarda Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Ahmet Davutoğlu saldırı için Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD)’ni suçlarken, YPG Genel Komutanlığı bir açıklama yayınlayarak, Ankara’da meydana gelen patlamalarla hiçbir ilgilerinin olmadığını duyurdu.
‘Ankara saldırısını YPG yaptı’ açıklamasına tepki gösteren YPG Genel Komutanlığı, “Davutoğlu, bu açıklama ile Suriye ve Rojava’ya yönelik saldırıya zemin hazırlamak istemektedir” dedi.
YPG açıklamasında, “Bizim bu olayla hiç bir ilişkimiz yoktur. Sadece bu saldırı değil, hiç bir zaman Türkiye’ye karşı bir saldırı içinde olmadık. Türkiye devleti, bizim onlara saldırı yaptığımızı asla kanıtlayamaz, çünkü bizim böyle bir saldırımız olmamıştır” denildi.
PYD Eş Başkanı Salih Müslim ise, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ankara patlamasından YPG’yi sorumlu tutmasına dair “gerçeklikle alakası olmadığını ve patlamayla hiçbir güçlerinin alakası olmadığını” söyledi.
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, “Saldırıyı kim yaptı bilmiyoruz ama Kürdistan’daki katliamlara bir misilleme eylemi olabilir” dedi.
TAK Saldırıyı Üstlendi:
19 Şubat günü akşam saatlerinde Ankara’daki saldırıyı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri / Teyrê Bazên Azadiya Kurdistan) isimli örgüt üstlendi.
TAK’ın açıklamasında eylemin Zınar Raperin kod adlı Abdülbaki Sönmez adlı kişi tarafından yapıldığı da belirtildi. Bu sitede saldırıyla ilgili yapılan açıklamada, “Bu saldırı, Cizre’deki bodrum katlarında öldürülen savunmasız sivillerin öcünü almak için gerçekleştirilmiştir” ifadeleri yer aldı.
Türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Peki bu canlı bomba kimdir? Hiç tereddüdümüz yok YPG. Tabi bu PYD’nin silahlı gücü. Olayın faili şu anda örgüt olarak her ne kadar üstlenmeseler de YPG ve PYD. Bunlar bu işin faili konumundalar.” dedi.
Başbakanın iddia ettiğinin aksine, yapılan DNA testinde, eylemi gerçekleştirenin Salih Neccar değil, TAK’ın yaptığı açıklamada ifade ettiği Abdülbaki Sömer’in yaptığını ortaya çıktı. Abdulbaki Sömer’in babası Musa Sömer’den kan örneği alınarak DNA eşleştirmesi yapıldı. Musa Sömer ile Salih Neccar’ın DNA örneğinin eşleştiği belirtildi.