Ana Sayfa Blog Sayfa 228

Bahreyn İran’a karşı Suudi safında

Suudi Arabistan’ın aralarında Şii din adamı Şeyh Nemr’in de bulunduğu 47 kişiyi idam etmesinin ardından başlayan gerilim sürerken, Bahreyn, İran’la diplomatik ilişkilerini kesme kararı aldı.

Bahreyn’de bulunan İranlı diplomat ve görevlilere ülkeden ayrılmaları için 48 saat süre tanındığını belirtildi. Bahreyn’in bu kararı İran’daki büyükelçilik ve konsolosluk binalarına yönelik saldırılardan dolayı aldığı açıklandı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr, daha önce yaptığı açıklamada İran’la tüm diplomatik ilişkilerin kesildiğini duyurmuştu.

Şeyh Nemr’in idam edilmesinin ardından Bahreyn’de protestolar düzenlenmişti. Yüzlerce kişinin katıldığı eylemlere polis biber gazı ile saldırmıştı.

direnisteyiz2.org

Suudi Arabistan: Ateşkese uymayacağız

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Husiler ve eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e bağlı birliklerin sözde ihlallerini bahane ederek Yemen’deki ateşkesin sonlandırıldığını açıkladı.

Husilerin, ateşkes süresince yardım malzemelerinin ülkeye girişine engel olduğu iddia edilen açıklamada ayrıca Husilerin, kontrolü altındaki bölgelerde Yemenlilere yönelik gözaltı operasyonlarını da aralıksız sürdürdüğü belirtildi.

direnisteyiz2.org

Halkların vicdanı: Türk-Yunan sınırında mülteciler için ortak eylem

 

Yunanistan-Gümülcine merkezli Azınlıkça sitesinin haberine göre protestolar cumartesi günü Dedeağaç’ta gerçekleştirilen yürüyüşle başladı. Çelik çitin derhal yıkılmasını talep eden göstericiler otobüsle Keşan’a geçerek ortak bir basın toplantısı düzenlemek istedi, ancak Türk sınır yetkilileri buna

müsaade etmedi.

Irkçılık ve Faşist Tehdide Karşı Birlik Hareketi’nin (KEERFA) organize ettiği eylemler Yunan ve Türk göstericilerin Yunanistan-Türkiye sınırında bulunan Kipi (İpsala) Sınır Kapısı’nda buluşması ve ortak basın açıklamasıyla sona erdi.

Diken

Suriye’de 2015 yılında 55 bin kişi öldürüldü

Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yayınladığı bir raporda, Suriye’de süren iç savaşta 2015 yılı içerisinde 55 bin kişi öldürüldü. Öldürülenlerden 13 bin kişi Suriyeli sivil
haktan oluşuyor. Yaşamını yitiren 13 sivilden 2 bin 574’ü çocuklardan oluşuyor.

2014 yılında Suriye’de öldürülen kişi sayısı 2015 yılına oranla daha fazlaydı. 2014 yılında yaşanan çatışmalar dolayısıyla 76 bin kişi öldürüldü.

Gözlemevinin yayınladığı rapora göre, 2011 yılından 2015 yılına kadar yaşanan çatışmalarda öldürülenlerin sayısı 260 bine ulaştı. 5 yıllık ağır bilançoda 260 kişiden 75 binini siviller oluşturuyor.
direnisteyiz2.org

Yunanistan’daki akademisyenlerden dayanışma açıklaması

Akademisyenlerin açıklamasında şu ifadeler yer aldı;“Bilindiği gibi Ankara yönetimi uzun süredir Kürt halkına ve kendisine yönelen her türlü muhalefete karşı büyük bir saldırı başlatmış bulunuyor. Kürt şehirleri savaş uçakları ve tanklarla bombalanmakta, on binlerce asker ve özel kuvvetler ev ev, sokak sokak operasyonlar yaparak silah kullanmakta ve tutuklamalar gerçekleştirmektedir. Bütün bunlar devlet terörü sınırlarını aşmıştır. Barış, demokrasi ve özgürlük talep eden direniş seslerine ve Kürt hareketine karşı savaş başlatılmıştır. Yüzlerce kadın, çocuk, genç ve yaşlı katledilmişken hükümet operasyonların devam edeceğini açıklamaktadır.

Bu barbarlığa karşı çıkan 1300 akademisyen ortak bir bildiri yayınlayarak hükümetten katliamın, tutuklamaların ve operasyonların hemen durdurulmasını talep etmiş, ayrıca suça ortak olmayacaklarını belirtmişlerdir. Bu onurlu tutum Erdoğan ve Türk hükümetinin gazabına uğramıştır. Erdoğan akademisyenleri “terörist” ilan etmiş, arkasından tutuklamalar ve üniversitelerden uzaklaştırmalar başlatılmıştır.

Ancak linç girişimleri akademisyenleri terrorize edememiş tersine imzalar 2000’i geçmiş ve giderek artmaya devam etmektedir. Gazeteciler, yayınevleri, sanatçılar ve geniş bir aydın kesimi devamlı olarak barış isteyen bir bildirinin altına imza atmak suçsa bu suçu işlemeye devam edeceğiz demektedirler.

Katliam ve operasyonlar hemen durdurulmalıdır.

Akademisyenlere karşı başlatılan ceza içerikli bu saldırılar suçtur. Akademisyenleri ve düşüncelerini savunuyor ve onlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz.Akademisyenler yalnız değildir.”

Akademisyenler için kurumsal destekler

Yunanistan Yüksek Öğrenim Akademisyenleri ve Araştırmacıları Federasyonu Yürütme Sekreterliği (POSDEP) ve Tarih Ve Toplumları Araştırma Kurumu (OMIK) da bir karar alarak kurumsal olarak Türkiye’deki akademisyenlerle dayanışma içinde olduklarını belirtti.

Düşünce özgürlüğü cezalandırılamaz

POSDEP tarafından yapılan açıklamada “Saldırılarla karşı karşıya bulunan Türk akademisyenlerle dayanışma içindeyiz. Son günlerde Türkiye devleti, altına imza atılan ve uluslararası alanda da destek bulan bir açıklamayı gerekçe göstererek yüzlerce Türk akademisyenine karşı saldırılar başlattı.”Bu suça ortak olmayacağız” başlığını taşıyan açıklama hükümete; Kürt halkına yönelik olarak başlatılan operasyonların durdurulması çağrısını içermektedir. Yunanistan Yüksek Öğrenim Akademisyenleri Ve Araştırmacıları Federasyonu (POSDEP) yürütme kurulu olarak, düşünce alanı ve üreticisi olan üniversitelerde, düşünce özgürlüğünün cezalandırılmasının hemen son bulması gerektiğini belirtiyoruz. POSDEP yürütme kurulu olarak Türk meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz.” dendi.

Cadı avını hayretle izliyoruz

Tarih ve Toplumları Araştırma Kurumu (OMIK) “Son günlerde düşünce özgürlüğüne ve demokratik uygulamalara bütünüyle ters olan cadı avcılığını hayretler içinde izlemekteyiz.” diyerek “Türk meslektaşlarımızın imzaladığı bildiri metninin her kelimesine sahip çıkarak bizde imzamızı atıyoruz.” Açıklaması yaptı.

direnisteyiz2.org

Bir bildiri de dünyadan: “IŞİD’e yardıma son! Kürtleri katletmeyi durdurun!”

Türkiye’nin Kürt politikası ve IŞİD’le ilişkisinin sert bir dille eleştirildiği bildiride “Bu bulgular, Türkiye hükümetinin IŞİD petrolünün Türkiye yoluyla pazarlanmasına izin vererek, topraklarının dünyanın her yerinden gelen militanlarca örgütün saflarına katılmak için geçiş yolu olarak kullanılmasınamüsamaha göstererek, gerektiğinde IŞİD savaşçılarına güvenli bölge ve tıbbi bakım sağlayarak ve hem IŞİD’e hem de başka mezhepçi-tekfirci örgütlere silah sağlayarak IŞİD’e destek olduğu sonucuna işaret ediyor. Bunlar doğruysa ortaya çıkan sonuç, hükümetin, Ortadoğu halklarının ve hatta genel olarak dünya halklarının geleceğine tehdit teşkil eden bir siyasi hareketin işbirlikçisi olduğudur” ifadesi kullanıldı.

Bildiride Kürt illerindeki sokağa çıkma yasakları, şehirlerin elektrik ve iletişim olanaklarının kısıtlanması, yoğun nüfuslu yerleşimlerde, çocukların ve sivillerin de öldüğü özel harekat operasyonlarının düzenlenmesi sert bir dille eleştiriliyor. “Bütün bu olanların sona ermesi gerekiyor,

Türkiye hükümeti ateşle oynuyor” denilen bildiride, Türkiye’ye “IŞİD’e desteğe ve Kürtlere baskıya son vermesi” çağrısı yapıldı. Bildiride, Türkiye’den iddiaların araştırılması için tanınmış aydınlardan, hukukçulardan ve demokratik hak savunucularından oluşacak bağımsız bir uluslararası soruşturma komisyonu oluşturması istendi.

Bildiride ayrıca çeşitli hak örgütlerinin imzaları da yer aldı.

direnisteyiz2.org

PYD: Cenevre’nin Sonucun Tanımayacağız

PYD’nin Rusya temsilcisi Abdulselam Ali, “Suriyeli Kürtler görüşmeler için davet almadı, ama teröristleri davet ettiler. Şam’da Rusya Büyükelçiliği’ne füze saldırısı düzenleyen Ahrar uş-Şam ve
İslam Ordusu görüşmelerde yer alacak” dedi.
Ali, “Bu gruplar görüşmelere davet edilirken, onlara ve IŞİD’e karşı 5 yıldır savaşan Kürtler Cenevre’de temsil edilmeyecek” diye konuştu.
Türkiye’nin ‘boykot ederiz’ tehdidi nedeniyle Suriye hükümeti ile muhalefetin bir araya geleceği Cenevre’deki görüşmelere PYD’nin davet edilmediği belirtilmişti.
direnisteyiz2.org

Patronların cennetlerini kaybetme korkusu

 

Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma, ısınma, beslenme… Temel ihtiyaçları karşılamak için bile insanüstü bir çaba gerekiyor. Modern kapitalizmdeki bir işçinin bir köleden en büyük farkı, bir kölenin tüm bunları dert etmiyor olması olsa gerek.

Biz bu geleceksizliğin çözümünü biliyoruz. Her sorun karşısında örgütlenmek, taleplerimizi belirleyip, bu talepler etrafında harekete geçmek. Ama konumuz bu değil.

Dünyayı işçi sınıfına dar eden, bugününü cehenneme çevirip, yarınını bir koca soru işaretine çeviren kapitalizm, kendisi için cenneti yeryüzüne indirmiştir. Çeşmelerinden bal akan, ne istesen anında önüne geldiği, hurilerin dört döndüğü cenneti yaşıyorlar, biz işçi ve emekçilere kutsal kitaplarda tasviri bulunmayan bir cehennemi yaşatıyorlar.

Buna karşın, son zamanlarda bazı sermaye sahiplerinin, gelecek kaygısından söz açtığı konuşmaları gündemden düşmüyor. Ülkemizde bu sözcülerin öne çıkanı Ali Koç’tur. Kendisi Koç Holding patronlarındandır. Sendikalı oldukları için işten atılan Divan işçilerinin, Türk Metal İş’ten istifa ettiği için işten atılan Tofaş, Ford, Türk Traktör vb. fabrikaların, polis zoruyla fabrikadan yaka paça atılan Arçelik – LG işçilerinin patronudur. Ama sarmış bir gelecek korkusu. Elbette kaybedeceği asgari ücretli bir maaş ve cehennem azabı yaşam değildir. İşçi ve emekçilerin teriyle, kanıyla kurdukları cenneti kaybetmenin korkusudur.

Biz tarihin ve toplumun yasalarını bilimle anlamaya çalışan sosyalistleriz. Tarihin ilerletici gücünün çelişkiler olduğunu biliriz. Biliriz ki, emek sermaye çelişkisi bütün çelişki ve sorunların kaynağıdır. Bir kere bu çelişki çözüldü mü, ayaklar baş oldu mu, gel de cenneti gör. Bırak yarınım ne olacak korkusunu, ölümden gayrı ne derdin olur insanın insana kulluğunu bitince.

Patronların da burnu iyi koku alır. Bilirler alttan gelecekdalganın onlara neler yapacağını. Bir kere işçinin çamurlu ayakkabısı onların yumuşak poposuna inerse işte bu korku onları uyutmaz. Bu korkuyla ordular, polis teşkilatları, yalancı medyalar kurarlar. Bu korkuyla fetva salacak din adamları yetiştirirler. Cehennemi yaşayan işçiye öldükten sonraki cenneti anlatırlar. Emin olun, anlattıkları cenneti, sürdükleri yaşamdan biliyorlar.

Galip Yolaşan

DİSK-AR: “Asgari ücretli 4 kişilik bir aile günde 15 lirayla doymak zorunda”

Disk-ar’ın, türkiye istatistik kurumu (tüik) ile çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı istatistiklerini veri alarak hazırladığı “asgari ücretle geçim raporu” nda şu tespitlere yer verildi; “asgari ücretlinin üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 3.75 Lira olurken, öğün başına bu tutar sadece 1 lira 25 kuruş düzeyinde kalıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim yaşamını sürdürebilmek için gelirinin ancak yüzde 33.7’Sini gıda ve benzeri harcamalarına ayırabilirken, eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir asgari ücretli, asgari geçim indirimli aylık 1300 liralık gelirinden gıda için günlük ayırdığı 15 lira ile hem eşinin hem kendinin hem de çocuklarının karnını doyurmak zorunda.”

Asgari ücretli, kira ve diğer konut harcamaları için 418 lira ayırabilir

Tüik madde fiyatları istatistiklerine göre kasım 2015 tarihi itibari ile ortalama kira bedelinin 666 lirayı bulduğuna işaret edilen raporda, asgari ücretlinin kira ve diğer konut harcamaları için yalnızca 418 lira ayırabildiğine dikkat çekildi: “asgari ücretlinin, çalıştığı işyerinin servis imkanı yoksa işyerine

ulaşımı bile büyük bir sorun. Tek bir belediye otobüs biletinin türkiye ortalamasında 1.79 Lira olduğu koşullarda, asgari ücretlinin ulaşım için ayırabildiği günlük pay sadece 3.5 Lira, bu gelirle sadece tek yön bilet alınabiliyor.”

Asgari ücret 1900 tl olmalıdır

Asgari ücretin 1400 tl’ye yaklaşan açlık sınırının bile altında kaldığına işaret edilen disk-ar raporunda, “gelir dağılımını düzeltici bir rol oynaması beklenen asgari ücretin, açlık sınırının bile altında belirlenmesi vicdanları zedeliyor. Asgari ücretin, temel gereksinimleri karşılayacak bir biçimde ele alınması gerekiyor. Asgari ücretlinin iki kişi çalışmasına ragmen çocuklarını yoksulluğa mahkum etmemesi için kimi sosyal desteklerle birlikte en az 1900 lira şarttır” ifadelerine yer verildi.

İşçi gazetesi / 01 ocak 2016

Leke jeans’te 70 işçi işten atıldı

İşten atılan işçiler 270 işçinin çalıştığı fabrikada işten atmaların devam edeceğini dile getirdi. Atılan işçilerin çoğunun bir seneden daha az süredir çalıştığını belirten işçiler, asgari ücretin artmasıyla birlikte tazminat hakları da artığı için işverenin kendilerini işten atmış olabileceğini ifade ediyor. Performansa dayalı üretim yapıldığını söyleyen işçiler “Siparişlerde hiçbir azalma yok ancak bizleri bu soğuk kış şartlarında halimizi sormadan daha önceden hiçbir bildirimde bulunmadan iş akdimizin fesh olduğunu söylediler” dedi.

‘Bizim ekmeğimizle oynadılar, kalanlara gözdağı verdiler’

İşe girdikleri ilk günden itibaren yoğun tempoda çalıştıkları söyleyen işçiler: “Günlük belirlenen sayıdaki parçayı üretmek için yoğun emek verdik. İş tempomuzda çıkartıldığımız güne kadar bir azalma olmadı. Bu kış gününde masraflarımızın bu kadar çok olduğu, karın yağdığı bir zamanda ‘yarın nerede kalırsınız ne yersiniz’ demeden işten attılar. Bir gün önce konuşup ‘yarın işe gelmeyin’ diyorlar. Bizlere verdikleri değer bu. Bu kış şartlarında bizleri kapı dışına atmaları insafsızlık. Bir taraftan bizim ekmeğimizle oynarlarken diğer taraftan uzunca zamandır 1300 TL civarında ücretle çalışan ve fark isteyen işçilere mesaj vermeye çalışıyorlar. Bakın piyasa durgun eğer fark isterseniz sizde işten çıkartılırsınız mesajı veriyorlar” dedi. Patronların asgari ücret zammını fırsata dönüştürerek esnek ucuz çalışmayı dayattıklarına dikkat çeken işçiler şunları söyledi: “Belirli bir dönem işleri fason çalışanlara veriyorlar, tepkiler azaldıktan sonra yeni işçiler alarak çalışmaya devam ediyorlar. Böylece tazminat vermeden işçileri işten çıkartıyorlar. Bazılarımız kredi borçları var. Çoğumuz kirada kalıyoruz. Aldığımız ücretler zaten bizlere yetmiyordu. Hafta sonlarında izinli olduğumuzda düğün

salonlarında, tekstilde, lokantalarda ek iş yaparak geçimimizi sağlıyorduk. Patronların işçileri hiç düşündüğü yok.”

Evrensel / İşçi Gazetesi – 27 Ocak 2016

Perspektif

1 Mayıs 2025: Açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, savaşa ve katliamlara, devlet terörüne,...

2024 yılı 1 Mayıs’ından sonra, hemen herkes, “1 Mayıs alanı Taksim’dir,” dedi. Her 1 Mayıs’tan sonra bu söylenir. Kimisi, “nasılsa 1 Mayıs geçti ve...